Arama sonuçları

1’e başlamak için aranan ‘okul olgunluğu’ nedir?

1’e başlamak için aranan ‘okul olgunluğu’ nedir?

1’e başlamak için aranan ‘okul olgunluğu’ nedir? Okullarda erken kayıtlar başlarken, aynı zamanda veliler de çocuklarının 1’e başlamaya hazır olup olmadıklarını nasıl anlayacaklarını soruyor.

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Okul Öncesi ve İlköğretim Kurumları Yönetmeliği’ne göre ilkokulların birinci sınıfına, kayıtların yapıldığı yılın eylül ayı sonu itibarıyla 69 ayını dolduran çocukların kaydı yapılıyor. Ancak veliler yazılı talepte bulunduklarında 69, 70 ve 71 aylık çocukların kayıtları bir yıl ertelenebilir. Ayrıca 66, 67 ve 68 aylık çocuklardan velisinin yazılı isteği bulunanlar da ilkokul birinci sınıfa kaydedilebilir.

Ancak birinci sınıfa başlama yaşına gelmiş olsa da bazı çocuklar okul olgunluğuna erişmeyebilir. Bu çocukların 1’nci sınıf yerine okul öncesi eğitim kurumlarına yönlendirilmeleri daha doğru olur. Peki okul olgunluğu nasıl anlaşılır? Okula başlamasına nasıl karar verilir?

1’E BAŞLAMAK İÇİN ARANAN ‘OKUL OLGUNLUĞU’ NEDİR?

Özellikle de pandemi sürecinde okul öncesi öğrenciler de uzaktan eğitim alıyor. Bu öğrenciler akademik olarak geri kalmasa da sosyal ve duygusal olarak kendilerini çok fazla geliştirme olanağı bulamadı. Uğur Okulları PDR ve AR-GE'den sorumla Genel Müdür Yardımcısı Barış Sezgin, çocukların ancak okul olgunluğuna eriştikten sonra birinci sınıfa başlamaları gerektiğini söylüyor.

Çocuğun fiziksel, zihinsel, sosyal ve duygusal gelişimi açısından belirli bir düzeye gelmesi olarak tanımlanan okul olgunluğuna eriştiğinin belirlenmesi için bazı testler gerçekleştirildiğini belirten Sezgin şöyle konuşuyor:

TESTLERLE ÖLÇÜLÜYOR

“Bu psikomatik testler ilk olarak çocuğun entelektüel gelişimini ölçer. Özellikle okul öncesi eğitim almış çocukların entelektüel gelişimi daha iyidir.  Fiziksel, zihinsel, sosyal ve duygusal olarak birinci sınıfa başlamaya hazır olan çocuklar eğitim hayatları boyunca daha başarılı olurlar. Çocuğu birinci sınıfa erken başlatmak başarısızlığa yol açar. Çünkü akademik yaşam, gömlek iliklemeye benzer. Yanlış düğmeden iliklemeye başlarsanız düzeltmek için başa dönmek gerekir ya da sonuç başarısız olur.

Aynı zamanda dikkat ve öz düzenleme becerilerinin gelişmiş olması gerekiyor. Dikkat becerileri gelişmiş çocukların öz düzenleme becerilerinin daha iyi seviye olduğunu görüyoruz. Çocuğun kendi sorumluluklarını yerine getirmesi, hedef koyması ve kendine motivasyon oluşturması öz düzenleme becerileri olarak tanımlanır. Öz düzenleme eğitim hayatının ilerleyen süreçlerinde başarının anahtarlarından biridir. Bir diğer önemli unsur ise bellek becerisidir. Bilgiler kısa süreli hafızamızdan uzun süreli hafızamıza aktarılır ve burada kategorize edilir.  Tıpkı bir bilgisayar gibi dosyaları açıp içinde bilgiler biriktiriyoruz. İlerleyen süreçlerde de bu bilgiler üzerinde akademik performans olarak test ediliyoruz. Okul öncesi eğitimde oyun ağırlıklı eğitimler verilir ve hafıza çok ihtiyaç duymayız ama ilkokul birinci sınıftan itibaren akademik yaşamda başarılı olmak için belleğin gelişmiş olması gerekiyor.

ÖZBAKIM BECERİLERİ ÖNEMLİ

Çocuğun kendi yemeğini yiyebilme, kıyafetlerini giyip çıkarma, tuvalet alışkanlığı gibi öz bakım becerilerini kazanmış olması gerektiğini söyleyen Sezgin, ince motor kas gelişiminin önemine de dikkat çekiyor: “Kalem tutmaya, yazı yazmaya başlayan çocuğun okulun ilk döneminde sorun yaşamaması için ince motor kaslarının gelişmiş olması gerekir. Ebeveynler ince kas motor gelişimi için okul öncesi dönemden itibaren çocukları destekleyebilir. Oyun hamurlarıyla oynamak, boyama kitaplarıyla çalışmak, resim yapmak, makas kullanmak çocukların el ve parmak kaslarını güçlendirmek adına verimli aktivitelerdir.”

KORKUTMAYIN TEŞVİK EDİN

Bu becerilere sahip olan ve okul olgunluğu seviyesine erişen çocuğun, birinci sınıfa başladığında kendinden beklenenleri yerine getirebileceği için, öğrenmeye karşı olumlu duygular geliştireceğini söyleyen Sezgin sözlerini şöyle sürdürüyor:

 “Birey olarak yaşadığımız her duruma karşı bir ilk algı geliştiriyoruz. İşte bu ilk algı, konuya ilişkin tüm algılamanın yüzde 50’sini temsil eder. Çocuk da ilkokulda okulla tanışır. Çocuk birinci sınıfa başlamaya hazır olmalı ki, okulu korkulacak ya da başarısız olunacak bir alan değil, başarılı olup üretilecek bir alan olarak görmeli. Bu yumuşak geçiş hem eğitimciler hem de ebeveynler tarafından sağlanmalı. Evrendeki her şey gibi, her çocuğun gelişimi de farklı. İki kar tanesi birbirinden ne kadar farklıysa çocuklar da o kadar farklıdır, önemli olan gelişim düzeylerini iyi gözlemlemek ve buna göre karar vermektir. Bunun yanı sıra okulun büyümeye teşvik edici yanları ortaya konmalı. ‘Sen artık büyüdün, okul öncesindeki gibi rahat olmayacaksın, ödevlerin var’ gibi yaklaşımlarla çocuğu korkutmak yerine ‘Artık büyüdün. Okuma yazma öğreneceksin, kendini daha iyi ifade edeceksin, daha çok şey okuyup daha çok keşfedeceksin’ gibi yaklaşımlar içinde olunmalı.”

 

13-01-2021


Etiketler

Paylaşın arkadaşlarınızı da bilgilendirin

Paylaş