Arama sonuçları

Çocuklar okula aç gidiyor, öğrenmede zorluk yaşıyorlar

Çocuklar okula aç gidiyor, öğrenmede zorluk yaşıyorlar

Özellikle yoksul mahallelerde yaşayan ailelerin çocukları okula aç gidiyor. Bu durum hem öğrenmelerini yavaşlatıyor hem de gelişimlerini engelliyor. Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) 2020 yılında yaptığı “Dört Beceride Türkçe Dil Sınavı” çocukların yalnızca konuşmada başarılı olduğunu ortaya koydu. Öğrencilere, okuma becerilerini ölçmek için 20 çoktan seçmeli soru yöneltildi. Öğrencilerin yalnızca yüzde 0,05’i okuma alt testindeki soruların tümüne doğru yanıt verebildi. Sonuç raporuna göre, öğrencilerin okuma alt testindeki doğru yanıt ortalaması 10,63 oldu. Sınav kapsamında, öğrencilere, yazma becerilerinin ölçülmesi için metin ve hikâye yazmak üzere iki farklı türde görev verildi. Öğrencilerin her iki türde de alabileceği en yüksek puan 36 olarak belirlendi. Öğrencilerin yazma alt testindeki ham puanları, 6 ile 20 puan arasında yoğunlaştı.

 

OKUDUĞUNU ANLAMIYOR

 

2020 Haziran ayında Milli Eğitim Dergisi’nde yayımlanan ve ortaokul öğrencilerinin problem çözme becerilerinin incelendiği araştırma, eğitim sistemindeki yetersizliği bir kez daha gözler önüne serdi. Araştırmaya katılan beşinci sınıf öğrencilerinin okuduğunu anlayamadığı için problemleri çözemediği, tüm ortaokul öğrencilerinin ise problem çözümünde sorun yaşadığı belirtildi.

OECD'de okuduğunu anlama, basit matematik bilgisi, basit problem çözme gibi temel becerilere sahip olmayanların en yüksek 2 ülkeden biri yüzde 39'la Türkiye.

KANSIZLIKLA MÜCADELE EDİYORLAR

Türk Aile Hekimleri Dergisi’nde yayımlanan ve üç hekim tarafından yapılan çalışma da çocukların durumuna ilişkin çarpıcı veriler sundu. Yapılan çalışmaya katılan 1049 çocuktan dörtte biri çok düşük kilolu. Hekimlerin çalışmasına göre, lise öğrencilerinin zayıf olma oranı yüzde 13,2. Bu oran ilkokulda yüzde 14,9’a, ortaokulda ise yüzde 19,8’e yükseliyor. Hekimler, çocuklarda kansızlık görülme sıklığını ilkokula gidenlerde yüzde 87, ortaokula gidenlerde yüzde 74,2, liseye gidenlerde ise yüzde 64,2 olarak saptadı. Buna göre, ülkede kız çocuklarının yüzde 85,2’si, oğlan çocuklarının ise yüzde 68,6’sı kansızlıkla mücadele ediyor.

BODURLUK YAYGINLAŞIYOR

Türkiye’de Okul Çağı Çocuklarında Büyümenin İzlenmesi Araştırma Raporu ise çok daha olumsuz veriler sundu. kronik açlık nedeniyle Doğu Anadolu Bölgesi’ndeki çocukların yüzde 3,5’i, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki çocukların ise yüzde 5,4’ü bodur kaldı. Bölgede yaşayan erkek çocukların açlığa bağlı bodurluk oranı yüzde 6, kız çocuklarında ise yüzde 5,5 olarak belirlendi.

ALGILAMA VE KAVRAMADA SORUN VAR

Birgün’den Mustafa Kömüş’ün haberine göre İstanbul Gazi Mahallesi’nde görev yapan bir öğretmen şunları aktardı: “Çocukları yıllar içerisinde değerlendirdiğimizde algılamada ve kavramada geriye doğru bir gidiş söz konusu. Davranışsal bozukluklar da ciddi bir artış var. Aynı zamanda da çocukların düzenli ve yeterli beslenemediğini de gözlemliyoruz. Çocukların yeterli gıda alamamasının sonucu diye düşünüyorum ben. Özellikle varoş mahallelerde bunu çok net görebiliyoruz. Derslerde önceki yıllara göre çocuklarda uykusuzluk ve yorgunluğu daha sık gözlemliyoruz. Çocuklar sınıfta uyuyor. Üstelik 9-10 saat uyuyan çocuklar bunlar. Onun nedenleri de büyük olasılıkla düzensiz ve yetersiz beslenme.”

BESLENME ÖĞRENMEYİ ETKİLİYOR

İstanbul Beykoz’da görev yapan diğer bir öğretmen ise şunları anlattı: “Beslenme yetersiz. Bunu net görüyoruz. Hamurlu şeyler yiyorlar. Bu durum elbette öğrenmeyi etkiliyor. Gözle görülür bir şekilde yoksulluğun çocuklardaki etkisi belli oluyor. Özellikle çok ciddi yorgunluklar var. Hastalıklarda artış var. Pandeminin de etkisi olabilir elbette. Ama yoksulluk çok ciddi boyutlarda. Kullandıkları kalemler bile değişti. Eskiden süslü, güzel kalem kullanan çocuklar bile bugünlerde kurşun kalemleri 3-3,5 santime düşene kadar kullanıyor.”

Ankara’nın Altındağ ilçesindeki yoksul bir semtte görev yapan öğretmen de “Öğrencilerimin tamamına yakının ailesi yoksul. Çocukların yoksulluğu beslenme çantalarına yansıyor” dedi. Daha önce sosyoekonomik açıdan görece daha iyi bir okulda görev yaptığını belirten öğretmen, “Ailesi yoksul çocukların soru sormaya daha az meyilli, öğrenmeye kapalı çocuklar olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Yazı ve kışı aynı ayakkabıyla geçiren öğrencilerim var. Bu tablo karşısında güçlü kalmak da çok zor. Ancak ne yazık ki üzülmek yetmiyor. Bu çocuklara birilerinin el uzatması gerekiyor” diye konuştu.

Yoksulluğun çocuklar üzerinde, “Sosyal kısıtlama” etkisi yarattığını anlatan öğretmen, “Birçoğunun evinde ekonomik nedenlerle huzurlu bir ortam yok. Evdeki karmaşa okula da yansıyor. Aileleri tarafından yüksek beklenti duyulmayan çocuklar, okulda da buna göre hareket ediyor. Yoksulluk, çocukların eğitimi önünde kocaman bir engel olarak duruyor” dedi.

MEYVE YİYEMİYORLAR

İzmir Konak’ın dezavantajlı mahallerinden biri olan Kadifekale İnkılap Ortaokulu’nda çalışan bir öğretmen, okuldaki öğrencilerin yetersiz beslenmeden kaynaklı yaşadıklarını şu şekilde anlattı: “Öğrenciler protein bakımından çok az besleniyor. Daha çok makarna ve bulgur yiyorlar. Muz, portakal gibi meyveleri yiyemiyorlar ve bu yaştaki çocuklarda beyin gelişimi oldukça olumsuz etkileniyor. Ailelerin yemeleri için yanlarına koyabilecekleri beslenme çantalarının artık boş ve beslenme değerinden yoksun yiyecekler dolu olduğunu görüyoruz. Öğrenciler yetersiz beslenmeden dolayı yaşıtlarına göre daha gerideler. Daha önce yüksek gelir seviyeli yerlerde de çalıştığım için aradaki farkı çok net gözlemleyebiliyorum. Öğrenme kapasiteleri düşük ve geç algılıyorlar. Bu öğretmenler arasında da sürekli konuşuluyor. Müfredatta daha geriden geliyoruz ve tüm konuları en az iki veya üç kez tekrarlıyorum.”

BEYİN İÇİN GEREKLİ BESİNLERİ ALAMIYORLAR

Koç Üniversitesi Psikoloji bölümünden Ayşe Bilge Selçuk ise şu değerlendirmeyi yaptı: “Ekonomik güçlük arttıkça, beslenme zayıfladıkça beyin işlenmesi için gereken besinleri alamıyor. Bu durum da hem vücudun hem de beynin işlemesini engelliyor. Her şey dikkatini vermekle başlar. Belleğin kuvvetli olmasını da etkiler bu durum. Dikkatini vermek, öğrenebilmek ve öğrendiğini işleyebilmek beslenmeyle doğrudan bağlantılı. Ekonomik zorluklar ve artık kronikleşmiş hale gelen yoksulluk özellikle dezavantajlı kesimleri çok ciddi etkiliyor. Hamilelikten itibaren yeterli ve düzenli beslenmesi gereken çocukların bundan mahrum kalması olumsuz bir durum. Bu, çocukların hem fiziksel gelişimini hem de bilişsel gelişimini etkiler. Dolayısıyla psikolojik travmalara da yol açar. Tabii burada pandeminin de etkisi var. Çocuklar uzun bir süre evde kaldığı için güneş ışıklarından yeterli derecede faydalanamadılar. Bu da onların eksik vitamin almasına neden oldu. Bütün bunlar bir araya gelince çarpan etkisi yapar. Yani toplanarak değil de katlanarak artıyor. Elbette çok dikkat edilmesi gereken bir durumla karşı karşıyayız. Çünkü bu durum çocuğun hem sağlığını hem de gelişimi etkiler. Hem sosyal ve duygusal gelişimini hem de bilişsel gelişimini... Çocuğun gelişmesi hem ekonomiyle hem de yoksulluğun kronikleşmesiyle doğrudan bağlantılıdır.”

ZAYIF, BODUR VE BAŞARISIZ

• Çocuklarda zayıflık oranı: %25
• İlkokul öğrencilerinde kansızlık oranı: %87
• G.Doğu’daki bodur çocukların oranı: %5,4
• Okuduğunu anlayabilenlerin oranı: %39

 

09-04-2022


Etiketler

Paylaşın arkadaşlarınızı da bilgilendirin

Paylaş