Arama sonuçları

Dünyada okullar nasıl açılacak?

Dünyada okullar nasıl açılacak?

Dünyada okullar nasıl açılacak? Bütün dünyayı saran koronavirüs (Kovid-19) salgınıyla birlikte, Nisan başıyla birlikte dünyada 1,5 milyar öğrenci eve kalmaya başladı. Science dergisinde yer alan ve Jennifer Couzin-Frankel, Gretchen Vogel ve Meagan Weiland tarafından hazırlanan makaleye göre, okulların kapalı olduğu süre uzadıkça, okulların kapalı kalmasına ilişkin endişeler de artmaya başladı. Pediyatristler ve eğitimciler okulların kapalı olmasının faydadan çok zarar getireceğini savunurken, İngiltere’deki Pediyatri ve Çocuk Sağlığı Kraliyet Koleji ise 1500’den fazla üyesinin imzaladığı açık bir mektup yayımladı.

Mektupta uzaktan eğitimin gerçek eğitimin yerini tutamayacağı endişelerine yer verilirken, ailelerin de hem çalışıp hem de çocuklarına bakmada güçlük çektiği belirtildi. Geliri düşük ailelerin çocukları okul yemeklerinden faydalanamazken, istismar edilen çocukların ise artık tespit edilemediğinin de altı çizildi. Mektup, okulların bir an önce tekrar açılması için yetkililere çağrıda bulundu.

Haziran başıyla birlikte, 20’den fazla ülke okullarını açarken, Tayvan, Nikaragua ve İsveç gibi ülkeler ise pandemi süresince okullarını hiç kapatmadılar. Bazı okullar çocuklar arası sosyal mesafe konusunda katı kurallar koyarken, bazıları ise çocukların özgürce birbirleriyle oynamalarına izin verdi. Bazı okullar 1 vaka söz konusu olduğunda okulları kapatırken, diğerleri pek çok çocuk ve okul personeli hasta olurken kapılarını kapatmadı.

Fakat dünya genelinde açılan okullarda, öğrencileri daha küçük gruplara bölmek, maskeyi zorunlu tutmak ve belirli bir sosyal mesafe kuralı koymanın uygulandığı görülüyor. Finlandiya Sağlık ve Refah Enstitüsü’nde çalışan pediyatrik bulaşıcı hastalıklar uzmanı Otto Helve, “Okullarda salgın kaçınılmaz” diyor ama okullarda alınacak önlemlerle enfeksiyonun bulaşıcılığının önemli ölçüde azaltılabileceğini de sözlerine ekliyor.

ÇOCUKLAR VİRÜSE YAKALANMAYA NE KADAR YATKIN?

Yapılan araştırmalara göre, 18 yaş altının Kovid-19’a yakalanma oranları yetişkinlerin üçte biri ve yarısı kadar. Fransa’da 15 bin kişi üzerinde yürütülen bir araştırma da, yaşı küçük çocukların hastalığı yaymada daha az etkili olduğunu gösterdi. Verilerin toplandığı Crépy-en-Valois kasabasındaki öğretmenlerin %43’ünün, öğretmen olmayan okul personelinin %59’unun, öğrencilerin ise sadece %38’inin koronavirüs ile enfekte olduğu tespit edildi. Toplamda 6 okulda, hastalığı ailesinden kapmış olan 3 öğrenci tespit edilirken, bu öğrencilerin hastalığı da kendi aralarında bulaştırmadığı görüldü.

Yaşı 11-12’den küçük olan çocukların bulaştırıcılıkta çok daha az rol oynadığı öne sürülüyor. Kudüs’teki bir ortaokulda 153 öğrenci ve 25 personelin, Yeni Zelanda’daki bir lisede ise öğrenci, okul personeli ve velilerden oluşan 96 kişinin birden virüse yakalanması da ileri yaş gruplarının daha riskli olduğuna örnek olarak gösteriliyor.

İsrail’de bir ilkokulda 33 öğrenci ve 5 personelin, Kanada’da bir okulda ise 11 öğrenciden 9’unun birden enfekte olması ise hala akıllara soru işaretleri getiriyor.

Veri toplanan bir başka kurum ise gündüz çocuk yuvaları. Pek çok ülkede bu yuvalar kapatılmazken, salgının etkileri bu kurumlarda nadir olarak görüldü. Kanada’da iki kurumdaki vaka sayıları bu yuvaların geçici olarak kapatılmasına yol açarken, eyalet genelinde vakaların rekor seviyede arttığı Teksas’ta ise, 883 yuvadaki en az 894 okul öncesi personel ve 441 çocuğun virüse yakalandığı açıklandı.

Crépy-en-Valois kasabası verilerine göre, liselerin tatil olmasıyla birlikte yeni vaka sayısının azaldığı da önemli bulgulardan. Yapılan araştırmalar sonucunda lise öğrencilerinin virüsü kendi aralarında bulaştırdığı, ama enfekte olan daha küçük öğrencilerin virüsü okul arkadaşlarından değil ailelerinden kaptığının altı çiziliyor.

ÇOCUKLAR BİRLİKTE OYNAMALI MI?

Okulların açılmasıyla birlikte öğrenciler arasına belirli bir sosyal mesafe konulması da gündeme geliyor. Pediyatristler ve velileri tedirgin eden bu uygulamada, çocukların ruh sağlığını bozmayacak çözümler atanıyor. Montreal Üniversitesi’nde epidemiyoloji uzmanı olan Kate Zinser ise “Eğer öğrenciler okulda bulunacaksa belirli bir risk almamız gerekiyor” diyor.

Bazı ülkeler, yaşı küçük çocukların virüsü yaymada etkin rol oynamadığı öngörülerine göre hareket etmeye başladı bile. Hollanda’da sınıflar ikiye bölünürken, öğrenciler arasında herhangi bir sosyal mesafe kuralı uygulanmıyor. Bazı ülkeler ise arayı bularak “kapsül” modeli uygulamaya başladılar. Avrupa’da okulları açan ilk ülke olan Danimarka, öğrencileri teneffüslerde toplanabilecekleri ufak gruplara ayırdı. Ülkede, öğrencilere gerekli temiz havayı sağlayabilmek için, mezarlık alanlarda ders yapılması gibi çözümler bile deneniyor. Belçika’da bazı dersler alanı geniş olan kiliselerde işlenirken, Finlandiya ise sınıf mevcutlarını aynı tutuyor, fakat farklı sınıfların birbirleriyle etkileşimde bulunmasına izin vermiyor.

Kanada’nın Quebec bölgesinde okullar Mayıs ayında açılırken, okullarda da katı sosyal mesafe kuralları uygulanmaya başlandı. Çocukların 6 kişilik gruplar halinde sosyalleşmelerine izin verilirken, her grubun arasında 1 metre, öğretmenlerle grupların arasında ise 2 metre mesafe olması şartı koşuldu. Fransa’da da okul öncesi öğrencileri kendilerine ayrılan kare alanlarda oyun oynarken görüntülenirken, 5 yaş ve altı için ise herhangi bir sosyal mesafe kuralı uygulanmadığı belirtiliyor. Yaşı daha büyük öğrencilere aralarında 1 metre mesafe bırakmaları tavsiye edilirken, açık alanlarda ise bir mesafe şartı olmadan oynamaları uygun görüldü. Hollanda ise, 17 yaş altındaki çocuklar için sosyal mesafenin gerekli olmadığını ilan etti.

Fakat önlemler sadece pediyatristlerin önerileri doğrultusunda alınmıyor. İsrail’de, okulların 3 Mayıs’ta açılmasının ardından, tüm sınıfların her zamanki 30-40 kişilik mevcudunda eğitim yapmaya devam ettiği belirtiliyor. İsrail Sağlık Bakanı Efrat Aflalo da, sınıflarda sosyal mesafe kuralının uygulanmasının mümkün olmadığını söylüyor. Bu durumda ülkede uygulanan tek önlem ise maske takmak oluyor.

ÖĞRENCİLER MASKE TAKMALI MI?

Maskelerin koronavirüsün bulaşma oranını azalttığı kanıtlanmış olsa da, okullarda saatlerce maske takmanın çok rahatsız olduğu da bir gerçek. Philadelphia Çocuk Hastanesi’nde bulaşıcı hastalık doktoru olarak çalışan Susan Coffin, özellikle sosyal mesafeyi sağlamanın zor olduğu okullarda, “Maskelerin denklemin bir parçası” olması gerektiğini vurguluyor.

Çin, Güney Kore, Japonya ve Vietnam gibi maskelerin geniş ölçüde kabul gördüğü ülkelerde, okullar neredeyse tüm öğrenci ve öğretmenlerin maske takmasını şart koşuyor. Çin, öğrencilerin maskelerini sadece öğle yemeğinde çıkarmasına izin verirken, çocukları da bu sırada sosyal mesafe kurallarına uygun olarak veya aralarında plastik bölmeler olacak şekilde oturtuyor. İsrail’de ise 7 yaşından büyük çocukların maske takması şart koşulurken, İsrail’in Sağlık Bakanı Efrat Aflalo ise çocukların maskelerini çıkarmadıklarını ve kuralları dinlediklerini söylüyor.

Diğer ülkelerde ise maskeler bu kadar yaygın değil. Almanya’daki bazı okullarda, öğrenciler koridor ve tuvaletlerde maske kullanırken, sosyal mesafe kurallarına göre düzenlenmiş sıralarına oturduklarında maskelerini çıkarabiliyorlar. Avusturya da başta maske şartıyla okulları açmış, ama daha sonra okullardaki bulaş oranının az olduğunu görünce maske politikasından vazgeçmişti. Kanada, Danimarka, Norveç, İngiltere ve İsveç’te ise, maske takmak hem öğrenciler hem de öğretmenler için isteğe bağlı tutuluyor.

Fakat bütün ülkeler maske uygulaması konusunda bu derece refah sahibi değil. Benin’deki maske takmak zorunlu olsa da, okula maskesiz gelen öğrenciler geri çevrilmiyor. Çünkü her aile çocukları için günlük olarak maske almayı karşılayamayabiliyor. Gana’daki öğrenciler, ancak takabilecek bir maskeleri varsa maske takabiliyorlar. Vakaların giderek arttığı Güney Afrika’da ise, ihtiyacı olan öğrencilere maske yetiştirilmeye çalışıyor.

Sıcakla birlikte maske kullanımının rafa kaldırıldığı İsrail’de ise vakaların artmasının, bu kararla ilintili olduğu düşünülüyor.

POZİTİF VAKALAR SÖZ KONUSU OLDUĞUNDA OKULLAR NE YAPMALI?

Cevabı basit: Kimse bilmiyor. Böyle bir durumda okulun tamamen kapatılması mı, yoksa sadece vakanın görüldüğü sınıfın mı kapatılması gerektiği hala tartışılıyor. Bazı okullar sadece vakayla temasta bulunan kişilerin izolasyona alınması gerektiğini savunuyorlar. Almanya’da pozitif vakanın tespit edildiği sınıftaki öğrenci ve öğretmenlerin 2 hafta boyunca evlerine gönderildiği, ama diğer sınıfların eğitime devam ettiği belirtiliyor. Quebec’te de aynı kural uygulanıyor. Okulların açılmasından sonra 53 vakanın görüldüğü bölgedeki vakaların ise, okul dışında enfekte olduğu düşünülüyor.

Bazı ülkelerde ise daha katı tedbirler söz konusu. 2 veya daha fazla vaka olması halinde okulları kapatacağını söyleyen Tayvan’da henüz böyle bir durum gerçekleşmedi. İsrail’de ise, 1 vakanın tespit edilmesi sonucunda vakanın çıktığı okul tatil edilirken, vakayla yakın temasta bulunan herkes test edilip karantinaya alınıyor. Haziran ortası itibariyle 503 öğrenci ve 167 okul personelinin pozitif çıktığı ülkede, 355 okul geçici olarak kapatılsa da, bu oran ülkedeki 5000 okul içinde küçük bir kısım olarak görülüyor.

Okullarda yapılacak geniş kapsamlı koronavirüs testlerinin ise daha çok vakanın tespitine yardımcı olacağı düşünülüyor. İngiltere’de yeni başlatılan uygulama kapsamında, kreşler, ilkokullar ve ortaokullardaki öğrenci ve personelin en az 6 ayda bir teste tabi tutulması planlanıyor. Berlin’deki Charité Üniversite Hastanesi tarafından 24 okulda yürütülen araştırma ise, 20-40 öğrenci ile 5-10 okul çalışanının en az bir sene boyunca 3 ayda bir olmak üzere test edilmesini öngörüyor. Benzer bir çalışma da Almanya’nın Bavyera bölgesindeki 138 kreş ve ilkokulda yürütülüyor. Araştırmayla, kişilerin vücudundaki virüs ve antikorların, belirti göstermeyen vakaların ve virüsün bulaşıcılığının ölçülmesi planlanıyor.

OKULLAR VİRÜSÜN DAHA BÜYÜK KİTLELERE YAYILMASINA SEBEP OLUR MU?

Virüs çocuklarda belirgin semptomlara neden olmazken, öğrenciler, aile üyeleri ve toplum geneli için daha büyük bir risk oluşturuyor. Pek çok öğretmen ve okul personelinin sınıflara dönme konusunda tedirgin olduğu görülüyor. ABD’de yapılan bir anket, öğretmenlerin üçte birinin uzaktan eğitime devam etme taraftarı olduğunu ortaya koyuyor. Okullardaki korona vakaları yoğun olarak görülmese de, henüz bu konuda yeterli veri toplanıp toplanılmadığından da emin olunamıyor. Herhangi bir önlemin alınmadığı İsveç’te ise, pek çok öğretmenin koronavirüs semptomlarına bağlı olarak yaşamını yitirdiği biliniyor.

Avrupa ülkelerinden toplanan erken veriler ise okulların toplum geneli için çok büyük bir tehdit oluşturmadığını gösteriyor. En azından yerel vakaların düşük olduğu dönemde okulların açılması, ülkeler genelinde ani vaka artışlarına sebep olmuş gözükmüyor.

Danimarka’da, kreş ve ilkokulların 15 Nisan’da ve ortaokullar ile liselerin Mayıs’ta açılmasından sonra vaka sayısı düşüş göstermeye devam ettiği belirtiliyor. İlkokulların 11 Mayıs’ta, liselerin ise 2 Haziran’da açılmasının ardından vaka artışında bir değişiklik olmadığının altı çiziliyor. Finlandiya, Belçika ve Avusturya’da da yetkililer, koronavirüsün bulaşıcılığının artışıyla okulların yeniden açılması arasında kesin bir bağın tespit edilemediğini söylüyorlar.

Londra Hijyen ve Tropikal Tıp Okulu’nda bulaşıcı hastalık uzmanı olarak çalışan Gwen Knight, “Okullara bağlı daha çok etkenin olmasını beklerdik. Ama bulduğumuz bu değil” diyor. Knight, çoğunlukla semptom göstermeden virüsü kapan öğrencilerin geniş çaplı bir şekilde test edilmediği sürece okulların bu süreçte oynadığı rol konusunda kesin bilgi sahibi olamayacağımızı ifade ediyor.

Aynı zamanda, açık olan okulların enfekte olan öğrencilerin sayısını arttırıp genel tabloda da yükselişe neden olabileceği düşünülüyor. Almanya’da, Mayıs başında %10’larda seyreden vaka sayılarının okulların açılmasından sonra Haziran sonuyla birlikte %20’lere ulaştığı belirtiliyor. İsrail’de de okulların açılmasından sonra vaka sayılarının yükseldiği, ama aradaki bağlantının kesin ve net olmadığı söyleniyor.

OKULLARI NELER BEKLİYOR?

Dünyanın çoğunda yaz boyunca kapalı kalan okulların bir kısmının sonbaharda açılması bekleniyor. Fakat milyonlarca çocuk için, özellikle virüse dayanıksız olanlar için, okullar belirsiz bir süre daha kapalı olacak gibi duruyor. Düşük gelirli pek çok ülke sınıfları küçültme ya da tüm öğrencilere maske sağlama imkanına sahip olmadıkları için okulları yeniden açmak konusunda tereddütlü. Bangladeş Başbakanı Şeyh Hasina, okulların Kovid-19 riski geçene dek kapalı kalacağını açıklayan ülkelerden. Filipinler de, benzer bir şekilde, aşı bulunana dek okulların açılmayacağını açıkladı.

Pek çok ülkede ise henüz okulların açılmasıyla ilgili net bir plan söz konusu değil. ABD’deki okullar, küçük sınıflar ile uzaktan eğitimi birlikte kullanan hibrit eğitim modelleri ile pek çok çalışmada bulunuyor. Bu planların öğrencileri, velileri ve halkı virüsten ne derece koruyacağı ise Eylül’deki vaka sayılarına bağlı olacak gibi duruyor.

Okullarda virüsün yayılımıyla ilgili çalışmalar sürerken, bilim insanları bu konuda veri toplamanın ne kadar zor olduğunun da altını çiziyorlar. Geleneksel pediyatrik araştırmadan farklı olarak, okullarda koronavirüsün bulaşıcılığıyla ilgili bilgi toplamak, ailelerden izin almayı, halihazırda Kovid-19’un etkileriyle meşgul olan öğretmen ve okul yöneticilerini araştırmaya dahil olmaya ikna etmeyi gerektiriyor. Bu sebepten dolayı da, bir süre daha, okullarda Kovid-19’un yayılımıyla ilgili net bilgilere sahip olamayacağız gibi duruyor.

 

Petek SAMATYALI

pervinkaplan.com editörü

04-08-2020


Etiketler

Paylaşın arkadaşlarınızı da bilgilendirin

Paylaş