Arama sonuçları

Eğitimdeki sorunlar çözülmek isteniyor mu?

Eğitimdeki sorunlar çözülmek isteniyor mu?

Eğitimdeki sorunlar çözülmek isteniyor mu? 2018-2019 öğretim yılı başlıyor. 1 milyon öğretmen ve 18 milyon öğrenci için yeni öğretim yılı 17 Eylül Pazartesi günü başlıyor.

Peki yeni öğretim yılında eğitimde çözülmesi gereken sorunlar nedir?

Eğitim Sen işte bu sorunları 2018-2019 öğretim yılı başında Eğitimin Durumu Raporu’nda sıraladı.

İşte sendikanın dikkat çektiği eğitimin sorunları:

 

EĞİTİMDEKİ SORUNLAR ÇÖZÜLMEK İSTENİYOR MU?

 

Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) 9 Eylül 2018 tarihinde yayınladığı 2017-2018 eğitim öğretim yılsonu örgün eğitim istatistikleri, eğitim sisteminin iktidar eliyle nasıl tehlikeli bir uçuruma doğru sürüklediğini açıkça göstermekte. MEB’in resmi verileri, kamusal eğitimin adım adım tasfiye edilerek, özel öğretimin ve dini eğitim veren okulların teşvik edildiğini, eğitimde yaşanan ticarileşme ve dinselleştirme uygulamalarının nasıl artarak yaygınlaştığını bütün yönleriyle ortaya koymakta.

 

KAMU KAYNAKLARI ÖZEL OKULLARA AKTARILIYOR

 

2018-2019 eğitim-öğretim yılında kamu kaynaklarının özel okullara aktarılması uygulamaları artarak devam edecektir. Bu durum iktidar ve MEB açısından büyük bir övünç kaynağı olarak görülürken, eğitim hakkından eşit koşullarda yararlanamayan, eğitimin giderek paralı hale gelmesi nedeniyle okul dışına itilen çocukların sayısının artmasına neden olmakta ve toplum içindeki sınıfsal çelişkileri daha da belirgin hale getirmektedir.

Türkiye’de okul ve derslik sayısı öğrenci sayısına paralel ve ihtiyaca yanıt veren düzeyde değildir. Okullarda ikili eğitim, birleştirilmiş sınıf ve taşımalı eğitim uygulamaları sürmektedir. Kalabalık sınıflarda eğitim hem öğretmenler hem de öğrenciler açısından önemli bir sorundur. Okulların fiziki yapı ve donanım açısından yaşadığı eksiklikler sağlıklı bir eğitim hizmetinin verilmesini güçleştiren önemli bir unsurdur.

 

EĞİTİM KADEMELERİNE GÖRE NET OKULLAŞMA ORANLARI NEDİR?

 

 

 

Eğitim Yılı

 

Okul Öncesi

(4-5 yaş)

 

İlkokul

 

Ortaokul

 

Genel Ortaöğretim[1]

 

Mesl. ve Tek. Ortaöğretim[2]

2012/’13

% 39.72

% 98.86

% 93.09

% 35.14

% 32.24

2013/’14

% 42.54

% 99.57

% 94.52

% 36.67

% 39.99

2014/’15

% 53.78

% 96.30

% 94.35

% 35.35

% 44.02

2015/’16

% 55.48

% 94.87

% 94.39

% 35.61

% 56.52

2016/’17

% 58.79

% 91.16

% 95.68

% 40.16

% 42.38

2017/’18

% 66.88

% 91.54

% 94.47

% 41.31

% 42.28

 

 

OKULLAŞMA ORANINDA 3 İL TÜRKİYE ORTALAMASININ ALTINDA KALIYOR

Eğitim kademelerine göre okullaşma oranlarına bakıldığında eğitimde 4+4+4 düzenlemesi sonrasında örgün eğitim 12 yıla çıkarılmasına rağmen, okullaşma oranları açısından hedeflerin çok gerisinde kalındığı görülmektedir. Okullaşma oranları açısından son altı yılın en dikkat çekici verisi ilkokulda okullaşma oranının yüzde 98.86’dan yüzde 91.54’e düşmesi, ortaokulda okullaşma oranının 6 yıl içinde çok az bir artışla yüzde 93.09’dan yüzde 94.47’ye çıkmasıdır. Türkiye’de bütün eğitim kademelerinde okullaşma açısından ülke ortalamasının altında olan iller Gümüşhane, Kahramanmaraş ve Yozgat’tır.

Bölgesel eşitsizlikleri okullaşma oranlarındaki değişim üzerinden daha net görmek mümkündür. Okullaşma oranları açısından özellikle okul öncesi ve ilkokul açısından Doğru Anadolu, Güneydoğu Anadolu, Orta ve Doğu Karadeniz illerinin önemli bir bölümü Türkiye ortalamasının altındadır.

 

OKUL ÖNCESİ EĞİTİMDE TABLO NEDİR?

MEB verilerine göre, 4+4+4 uygulanmadan önce, 2011-2012 eğitim öğretim yılında, 25 bin 172 okul öncesi eğitim kurumu ve bu kurumlarda 1 milyon 59 bin öğrenci varken, 4+4+4 uygulamasının ilk yılında, okula başlama yaşının 60-66 aya düşürülmesi nedeniyle, okul sayısı bin 616 azalışla 23 bin 556’ya, öğrenci sayısı ise 953 bine gerilemiştir. Sonraki yıllarda okul ve öğrenci sayısı azalmaya devam etmiş, son birkaç yılda çok az artış göstermiştir.

 

Okul Öncesi Eğitimde Okul, Öğrenci ve Öğretmen Sayıları (Resmi)

 

Eğitim Yılı

Okul

Öğrenci

Öğretmen

2011/’12

25.172

1.058.904

40.919

2012/’13

23.556

953.209

47.712

2013/’14

22.771

923.590

48.333

2014/’15

22.600

985.013

51.319

2015/’16

23.135

1.017.436

54.145

2016/’17

23.820

1.124.727

57.957

2017/’18

24.975

1.264.733

61.427

 

 

 

OKUL ÖNCESİ EĞİTİMDE ORANLAR DÜŞÜYOR

4+4+4 düzenlemesinin üzerinden altı yıl geçmiş olmasına ve MEB’in ‘okul öncesi eğitim zorunlu olacak’ açıklamasına rağmen, 2017-2018 eğitim öğretim yılsonu verilerine göre, resmi okul öncesi eğitim kurumu sayısı 24 bin 975, öğrenci sayısı ise 1 milyon 265 bindir. 4+4+4 öncesinde (2011-2012 eğitim öğretim yılı) resmi okul öncesi eğitim kurumu sayısı 25 bin 172 iken, aradan 6 yıl geçmiş olmasına rağmen, okul sayısı açısından 4+4+4 öncesine ulaşılamamış olması düşündürücüdür. 4+4+4 sonrasında devlete ait okul öncesi eğitim kurumlarında okul sayısı azalırken, öğrenci sayısı yerinde saymıştır.

 Okul öncesi eğitimde beklenen artışın bir türlü görülmemesinin en önemli nedeni, 4+4+4 dayatmasının ilk yılında okul öncesi çağdaki çocukların zorla ilkokula kaydettirilmiş olmasıdır. MEB’in, eğitim fakültelerinin ve bilim insanlarının bütün itirazlarına rağmen okula başlama yaşını düşürmesi, telafisi mümkün olmayan sorunlar ortaya çıkarmış ve okul öncesi eğitimde okullaşma oranlarının beklenenin altında artmasına neden olmuştur.

 

Okul Öncesi Eğitimde Okul, Öğrenci ve Öğretmen Sayıları (Özel)

 

Eğitim Yılı

Okul

Öğrenci

Öğretmen

2011/’12

3.453

110.652

14.964

2012/’13

3.641

124.724

15.221

2013/’14

3.927

135.905

14.994

2014/’15

4.372

171.648

16.719

2015/’16

4.658

191.670

18.083

2016/’17

4.630

201.396

16.510

2017/’18

5.218

236.355

19.447

 

 

ÖZEL OKULLAR EN FAZLA OKUL ÖNCESİ EĞİTİMDE

 

Türkiye’de özel okul sayısının en çok olduğu eğitim kademesi okul öncesi eğitimdir. 2017-2018 eğitim öğretim yılında faaliyet gösteren 11 bin 694 özel okulun 5 bin 218’i özel okul öncesi eğitim kurumudur. Özel okul öncesi eğitim kurumları hem okul, hem de öğrenci sayısı açısından eğitimde 4+4+4 düzenlemesi sonrasında 2 kattan fazla artmıştır. Eğitim istatistikleri açısından asıl dikkat çekici gelişme sadece bir yıl içinde özel okul öncesi eğitim kurumları sayısında 588 gibi yüksek sayıda bir artışın gerçekleşmiş olmasıdır. Aynı dönemde öğrenci sayısı önceki yıllardan farklı olarak 35 bin artmıştır.

Eğitim sürecinin en önemli kademelerinden birisi olan okul öncesi eğitimde Türkiye, OECD ülkeleri içinde son sıradaki yerini korumaktadır. Hükümet daha önce okul öncesi eğitimin zorunlu hale getirileceğini açıklamasına rağmen, 4+4+4 ile birlikte bu hedefinden vazgeçmiş ve diğer eğitim kademelerinde olduğu gibi okul öncesi eğitimde de özel öğretimi teşvik edici, velileri özel okul öncesi öğretim kurumlarına yönlendiren adımlar atmıştır. Bu adımların sonucunda, MEB’in örgün eğitim istatistiklerine göre, 2017-2018 eğitim öğretim yılı sonu itibariyle özel okul öncesi eğitim kurumlarının toplam içindeki payı ciddi anlamda artmıştır.  

 

Okul Öncesinde Okullaşma Oranları

 

Eğitim Yılı

3-5 yaş

4-5 yaş

5 yaş

2011/’12

% 30.87

% 44.04

% 65.69

2012/’13

% 26.63

% 37.36

% 39.72

2013/’14

% 27.71

% 37.46

% 42.54

2014/’15

% 32.68

% 41.57

% 53.78

2015/’16

% 33.26

% 42.96

% 55.48

2016/’17

% 35.52

% 45.70

% 58.79

2017/’18

% 38.52

% 50.42

% 66.88

 

 

 

ZORUNLU OKULU BAŞLAMA YAŞINDA DEĞİŞİM

 

2012-2013 eğitim öğretim yılında 4+4+4 sistemine geçilmesiyle birlikte okul öncesi çağdaki çocukların zorla ilkokula başlatılması nedeniyle okullaşma oranı, bütün yaş gruplarında önce düşmüş, son iki yılda ise kısmi bir artış görülmüştür. 2012-2013 eğitim öğretim yılı sonunda MEB’in ilkokula başlama yaşını 66 aydan 69 aya çekmesi sonucunda, okul öncesi eğitimdeki okullaşma oranında bir önceki yıla göre göreceli bir artış yaşanmıştır.

MEB’in her fırsatta çok önemsediğini iddia ettiği okul öncesi eğitimde, artan çağ nüfusuna rağmen okul ve öğrenci sayısında hala istenilen seviyelere ulaşılamamış olması dikkat çekicidir. 2017-2018 eğitim öğretim yılı itibariyle okul öncesi çağdaki 3-5 yaş grubu çocukların sadece % 38.52’si, 4-5 yaş grubunun % 50.42’si, 5 yaş grubunun ise % 66.88’i okul öncesi eğitim alma şansına sahip olmuştur.

 

İSTANBUL’DA DURUM NEDİR?

 

Okul öncesi eğitimde okullaşma oranlarına il bazında bakıldığında olumsuz bir tablo ortaya çıkmaktadır. Örneğin 15 milyonu aşkın nüfusuyla Türkiye’nin en büyük şehri olan İstanbul’da okul öncesi eğitimin durumu içler acısıdır. İstanbul’da okul öncesi eğitimde okullaşma oranı 3-5 yaş grubunda net % 31,92, 4-5 yaşta net % 40,46, 5 yaşta net % 53,53 ile Türkiye ortalamasının çok altındadır. Okul öncesi eğitimde her üç yaş grubunda da Türkiye ortalamasının altında olan iller İstanbul, Ankara, Adana, Kahramanmaraş, Osmaniye, Yozgat, Gümüşhane, Erzurum, Bayburt, Ağrı, Kars, Iğdır, Elazığ, Van, Muş, Bitlis, Gaziantep, Şanlıurfa ve Mardin’dir. 

 

Okul öncesi eğitim, eğitim öğretim sisteminin temelidir. Eğitimin temel bir aşaması olan ve bütün çocuklara sağlanması gereken okul öncesi eğitime, gerekli altyapı ve program hazırlıkları yapılmadan geçilmesinin sıkıntıları sürmektedir. Anaokullarında ya da ana sınıflarında yeterli öğretmen, personel, pedagog ve sosyal hizmet uzmanı bulunmaması okul öncesi eğitimin en önemli sorunlarının başında gelmektedir. Okul öncesi eğitim zorunlu eğitim kapsamına alınarak yaygınlaştırılmalı, yeterli sayıda ve mesleki eğitim almış öğretmen, sosyal hizmet uzmanı ve personel alımı yapılmalı, kamuya ait okul öncesi eğitim kurumu sayısı arttırılmalıdır. MEB’in herhangi bir altyapı çalışması yapmadan ve okul öncesi eğitimi ülke çapında yaygınlaştırmak için gerekli adımları atmadan % 100 okullaşma hedefine ulaşabilmesi mümkün görünmemektedir.

 

ÖZEL OKUL SAYISI GİDEREK ARTIYOR

 

Eğitim Sen, ilk gündeme geldiği günden itibaren eğitimde 4+4+4 dayatmasına yönelik olarak siyasi iktidarın iki temel hedefi olduğunu vurgulamıştır. Bunlardan birincisi 4+4+4 düzenlemesinin asıl amacını oluşturan kamusal eğitimi zayıflatmak, kamu kaynaklarını özel okullara aktararak özel okulları doğrudan devlet desteği ile güçlendirmektir. İkinci temel hedef ise siyasi iktidarın eğitim sistemini kendi siyasal-ideolojik çizgisinde biçimlendirerek, ‘tek din, tek mezhep’ anlayışı ve ‘inanç istismarı’ üzerinden eğitimi dinselleştirme uygulamalarını hayata geçirmektir.

MEB’in her yıl açıkladığı örgün eğitim istatistikleri, devlete ait ilkokul ve ortaokul sayısının belirgin bir şekilde azalırken, özel ilkokul, ortaokul ve lise sayısının ve bu okullara yönlendirilen öğrenci sayısının dikkat çekici bir şekilde artmaya başladığını göstermektedir.

 

 İlkokul ve Ortaokulda Okul, Öğrenci ve Öğretmen Sayıları (Resmi)

 

Eğitim Yılı

İlköğretim

 Okul sayısı

İlköğretim

 Öğrenci Sayısı

İlköğretim

Öğretmen Sayısı

 

İlkokul

Ortaokul

İlkokul

Ortaokul

İlkokul

Ortaokul

2012/’13

28.177

16.083

5.426.529

5.402.692

261.497

269.759

2013/’14

27.461

16.047

5.390.591

5.296.380

267.171

280.804

2014/’15

26.339

15.857

5.230.878

4.754.540

273.058

273.049

2015/’16

25.133

15.787

5.128.664

4.595.342

277.053

291.392

2016/’17

24.155

16.397

4.759.317

5.066.780

269.770

295.575

2017/’18

23.349

16.875

4.870.859

5.077.153

297.176

302.257

               

 

 

 

 

 

Eğitimde 4+4+4 dayatmasının sonrasında yıllar içinde devlet okullarının sayısı belirgin bir şekilde azalırken, her fırsatta kamu kaynakları ile desteklenen, çeşitli muafiyet ve istisnalar ile açılması teşvik edilen özel ilkokul ve ortaokul sayılarındaki artış sürmüştür. Eğitimde 4+4+4 uygulamasının başlamasından bu yana devlete ait ilkokul sayısının 4 bin 828 azalması dikkat çekicidir. Aynı dönemde devlet okullarına giden öğrenci sayısındaki azalış ilkokulda 556 bini, ortaokulda ise 326 bini bulmuştur.

 

ÖZEL OKULDA ÖĞRENCİ VE ÖĞRETMEN SAYILARI

 

   

 

Eğitim Yılı

İlköğretim

Özel Okul sayısı

İlköğretim

Öğrenci Sayısı

İlköğretim

Öğretmen Sayısı

İlkokul

Ortaokul

İlkokul

Ortaokul

İlkokul

Ortaokul

2012/’13

992

904

167 381

164 294

20.546

18.926

2013/’14

1.071

972

184 325

182 019

21.273

21.459

2014/’15

1.205

1.111

203 272

208 424

22.194

23.016

2015/’16

1.389

1.555

232.039

278.089

25.908

31.288

2016/’17

1.324

1.481

213.113

288.766

23.108

28.775

2017/’18

1.618

1.869

233.740

321.779

28.966

37.593

               

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Türkiye’de 2017-2018 eğitim öğretim yılı sonu itibariyle toplam 11 bin 694 özel öğretim kurumu (okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve lise) bulunmaktadır. 4+4+4 öncesinde Türkiye’deki özel okulların (4 bin 664 adet) resmi okullara oranı yüzde 10’dur. Eğitimde 4+4+4 dayatması ile belirgin artış gösteren özel okulların resmi okullara oranı 2017-2018 eğitim öğretim yılı sonu itibariyle yüzde 18’e dayanmıştır.

Türkiye’de faaliyet yürüten özel okullar altın çağını yaşamaktadır. Özel okul ve özel okula giden öğrenci sayıları tüm zamanların rekorunu kırmıştır. Eğitimde 4+4+4 uygulaması öncesinde Türkiye’de 4 bin 664 özel okul (2.848 özel okul öncesi, 931 özel ilköğretim, 885 özel lise) bulunmaktayken, 4+4+4 düzenlemesi ile birlikte özel okul sayısı 11 bin 694’e (5.218 özel okul öncesi; 1.618 özel ilkokul; 1.869 özel ortaokul; 2.989 özel lise), aynı dönemde toplam öğrenci sayısı ise 535 bin 788’den 1 milyon 352 bine yükselmiştir.

Gerek okul sayısı gerekse öğrenci sayısı açısından baktığımızda 4+4+4 ile birlikte eğitimde özelleştirmenin tarihte hiç olmadığı kadar hızlı gerçekleştiği görülmektedir. Bu durum, kamusal eğitimin hükümet ve MEB işbirliği ile çökertilerek, özel öğretimin devlet desteğiyle ihya edildiğinin kanıtıdır. Benzer bir durumu özel ortaöğretimde de gözlemlemek mümkündür.

 

Özel Ortaöğretimde Okul, Öğrenci ve Öğretmen Sayıları

 

Eğitim Yılı

Okul

Öğrenci

Öğretmen

2012/’13

1.033

156.665

22.378

2013/’14

1.433

196.663

29.040

2014/’15

1.603

240.171

31.113

2015/’16

2.504

373.394

49.898

2016/’17

2.618

514.480

52.569

2017/’18

2.989

559.838

63.451

 

 

Hükümetin özel okulları teşvik politikası içinde özel ortaöğretim kurumlarının ayrı bir yeri bulunmaktadır. Dershanelerin özel okullara/temel liselere dönüştürülmesi sürecinin de etkisiyle özel ortaöğretim kurumlarının sayısı 2017-2018 eğitim öğretim yılı sonu itibariyle tarihin en yüksek seviyesine çıkmıştır. Eğitimde 4+4+4 öncesinde Türkiye’de sadece 885 özel lise varken, son altı yıl içinde tamamen hükümet ve MEB işbirliğiyle özel lise sayısı yaklaşık 3 kat artmıştır. Benzer bir şekilde 4+4+4 öncesinde özel liselere giden öğrenci sayısı 138 bin 164 iken aradan geçen süre içinde tam 4 kat artış göstermiştir.

Velilerin çocuklarını özel okullara yöneltmesinde devlet okullarının 4+4+4 nedeniyle yaşadığı tahribatın, özellikle devlet okullarında yaygınlaşan yoğun dinselleşme pratiklerinin belirleyici olduğunu belirtmek gerekir. Zorunlu-seçmeli din dersleri, aşırı kalabalık sınıflar, öğretmen yetersizliği, fiziki koşullar gibi pek çok neden birçok velinin özel okullara yönelmesini beraberinde getirmiştir. 

Özel Mesleki ve Teknik Liselerin Sayısı

 

Eğitim Yılı

Özel Lise Sayısı

Öğrenci Sayısı

Öğretmen Sayısı

2011/’12

45

4.348

689

2012/’13

126

17.854

2.181

2013/’14

426

54.153

7.472

2014/’15

429

75.890

7.660

2015/’16

419

99.217

8.604

2016/’17

372

111.720

7.771

2017/’18

383

109.113

8.873

 

 

ÖZEL MESLEK LİSELERİNİN SAYISI ARTIYOR

Eğitimde 4+4+4 öncesinde, 2011-2012 eğitim öğretim yılında Türkiye’de sadece 45 özel meslek lisesi varken, son altı yıl içinde kamu kaynaklarıyla yapılan doğrudan destek ve teşvikler sonucunda okul sayısı 8,5 kat artmış ve 2017-2018 eğitim öğretim yılı sonu itibariyle bu sayı 383 olmuştur. Aynı dönemde özel meslek liselerine giden öğrenci sayısı ise tam 25 kat artış göstererek 4 bin 348’den 109 bin 113’e yükselmiştir. Özel meslek liselerinde ve teknik liselerde okul sayısı 8,5 kat artarken öğrenci sayısının 25 kat artmış olmasının en temel nedeni, devletin özel mesleki ve teknik liselere giden öğrenci başına değişen miktarlarda doğrudan parasal destek sunmasıdır.

VELİLER ÖZEL OKULA

MEB, eğitimin gittikçe daralan kamusal niteliğini tamamen ortadan kaldırmaya çalışırken, öğrenci ve velileri açıkça özel okullara yönlendirme politikasını sürdürmektedir. Özellikle 4+4+4 düzenlemesi sonrasında, velilerin ekonomik koşullarını zorlayarak çocuklarını özel okullara göndermesi, teşvik politikaları ile özel okul sayılarının ve bu okullara giden öğrenci sayısının ciddi anlamda artmasını beraberinde getirmiştir.

 

İMAM HATİP OKULLARINDA İKTİDAR DESTEKLİ ARTIŞ TÜM HIZIYLA SÜRÜYOR

 

Eğitim sistemini dini kurallar ve referanslara göre biçimlendirme süreci, eğitimde 4+4+4 dayatması sonrasında belirgin bir şekilde artmış, yıllarca dini eğitim kurumları olarak bilinen imam hatip okulları tartışması yeniden alevlenmiştir.

AKP iktidarının eğitimin en temel sorunlarına çözüm üretmek yerine, yıllardır siyasal olarak istismar ettiği imam hatiplerin sayısını arttırma derdine düşmesi, bazı il ve ilçe milli eğitim müdürlüklerinin yazılı ve sözlü talimatları ile öğrencilerin imam hatiplere yönlendirilmesiyle imam hatip sayısı yeniden yükselmeye başlamıştır.

 

İmam Hatip Ortaokulu Sayıları (İHO)

 

 

Bağımsız İHO

İHL içinde İHO

Toplam İHO

2012/’13

730

369

1.099

2013/’14

946

415

1.361

2014/’15

1.219

378

1.597

2015/’16

1.622

339

1.961

2016/’17

2.326

345

2.671

2017/’18

2.859

427

3.286

 

 

İMAM HATİP LİSELERİNİN SAYISI NASIL ARTIYOR?

2012-2013 eğitim öğretim yılında 730’u bağımsız, 369’u imam hatip lisesi bünyesinde toplam 1.099 imam hatip ortaokulu varken 2017-2018 eğitim-öğretim yılı sonu itibariyle 2 bin 859’u bağımsız, 427’si imam hatip lisesi bünyesinde olmak üzere toplam 3 bin 286 imam hatip ortaokulu bulunmaktadır. İktidar ve MEB’in üstün gayretleriyle bir yıl içinde okul sayısı 615, öğrenci sayısı ise 71 bin 154 artmıştır.

İmam hatip ortaokullarında okuyan toplam öğrenci sayısı 2012-2013 eğitim öğretim yılında 94 bin 467 iken, 2017-2018 eğitim öğretim yılı sonu itibariyle yaklaşık 8 kat artarak 723 bin 108 olmuştur. Bu artışın en önemli nedeni MEB’in imam hatip ortaokullarına yönelik özel politikalarıdır.

MEB, devlet okullarına ihtiyacı kadar ödenek ayırmayıp, eğitimin finansmanı için elini velilerin cebinden çıkarmazken, imam hatip okulları söz konusu olunca bütün parasal kaynakları ve imkanları seferber etmektedir.

Yıllardır siyasal istismar konusu olan imam hatip okulları her açıdan desteklenerek, tüm masrafları devlet tarafından karşılanarak, özellikle yoksul ailelerin çocuklarını bu okullara göndermeleri yönünde çalışmalar yapılmaktadır.

Özellikle okul kayıt dönemlerinde adrese dayalı kayıt sistemi nedeniyle çok sayıda çocuk otomatik olarak imam hatip ortaokuluna kaydedilmekte, aileler çocuklarını başka okula aldırmak istediklerinde çeşitli engellerle karşılaşmaktadır.

 

İmam Hatip Liseleri (İHL) ve Okuyan Öğrenci Sayısı

 

Eğitim Yılı

Öğrenci Sayısı

Okul Sayısı

2002/’03

71.100

450

2003/’04

90.606

452

2004/’05

96.851

452

2005/’06

108.064

453

2006/’07

120.668

455

2007/’08

129.274

456

2008/’09

143.637

458

2009/’10

198.581

465

2010/’11

235.639

493

2011/’12

268.245

537

2012/’13

380.771

708

2013/’14

474.096

854

2014/’15

546.443

1.017

2015/’16

555.870

1.149

2016/’17

506.516

1.452

2017/’18

514.806

1.604

 

 

4+4+4 öncesinde 2011-2012 eğitim öğretim yılında 537 imam hatip lisesinde (İHL) 268 bin 245 öğrenci varken 2017-2018 eğitim öğretim yılında İHL sayısı bin 604’e, bu okullarda okuyan öğrenci sayısı ise 514 bin 806’ya yükselmiştir. 2017-2018 eğitim öğretim yılı itibariyle açık öğretim imam hatip lisesinde okuyan 112 bin 697 (önceki 138 bin 802) öğrenciyi de eklediğimizde, Türkiye’de İHL’lerde okuyan öğrenci sayısı, toplamda 627 bin 503’tür. 2016-2017 eğitim öğretim yılından itibaren okul sayısı 152 adet artmış olmasına rağmen öğrenci sayısındaki artışın 8 bin 290 ile sınırlı kalması (okul başına 55 öğrenci) dikkat çekicidir. Çok sayıda devlet okulunda kalabalık sınıf sorunu varken, yeterli talep olmamasına rağmen İHL yapımına devam edilmesi büyük bir çelişkidir. Türkiye’de imam hatip okullarında okuyan toplam öğrenci sayısı Milli Eğitim Bakanlığı’nın üstün gayretleri ve devletin bütün imkânlarını seferber etmesi sonucunda 1 milyon 350 bin 611’e çıkmıştır.

EĞİTİM BÜTÇESİNDE ASLAN PAYI İMAM HATİPLERİN

MEB’in 92 milyar TL’lik 2018 bütçesinden eğitim yatırımları için ayrılan kısmının üçte biri (yüzde 35) ‘din öğretimi’ne ayrılmış, böylece Din Öğretimi Genel Müdürlüğü'nün MEB bütçesi içindeki payı, 2017’ye göre yüzde 68 artırılmıştır. Dini eğitimde payı 7,7 milyar TL’ye çıkaran bakanlık, bütçesinin yüzde 7’sine denk gelen bu kaynağın neredeyse tamamını (yüzde 96) imam hatip liseleri için ayırmıştır.

 

2017-2018 eğitim öğretim yılında okul öncesi eğitimde öğrenci başına bin 673 TL; ilköğretimde (ilkokul + ortaokul) öğrenci başına 4 bin 326 TL; genel ortaöğretimde öğrenci başına 6 bin 153 TL; mesleki ve teknik ortaöğretimde öğrenci başına 7 bin 504 TL ayrılırken, imam hatip liselerinde okuyan öğrenci başına 12 bin 707 TL ayrılmıştır. Benzer durumun 2018-2019 eğitim öğretim yılında sürdürülmesi şaşırtıcı olmayacaktır. Bu durum, farklı okul türlerinde okuyan öğrencilere karşı büyük bir haksızlık olduğu kadar, eğitimde devlet eliyle nasıl ayrımcılık yapıldığının en somut kanıtıdır.

MEB, kamu okulları karşısında özel okullara her fırsatta ayrıcalık tanırken, benzer bir durum imam hatip okulları için de geçerlidir. Fiziki altyapı sorunları en az olan, teknik olarak en donanımlı okullar imam hatibe dönüştürülmüştür. Yıllardır çok sayıda devlet okulu ödenek yetersizliği nedeniyle birçok sorunla baş başa bırakılırken, imam hatip okullarının ödenek talepleri anında yerine getirilmiştir. Bugüne kadar özel okullar ve imam hatip okulları konusunda eğitimle ilgili hemen her konuda ayrımcılık yapmayı kendisine görev edinmiş olan MEB, bu konuda da ayrımcı uygulamalarını sürdürmüştür. Türkiye’de hiçbir okul türü diğerlerine göre ayrıcalıklı olmamalı, MEB politika geliştirirken ve bu politikaları uygularken bütün eğitim kurumlarına eşit mesafede yaklaşmalıdır.

 

 

ÖĞRENCİLER AÇIK LİSEYE YÖNLENDİRİLİYOR

 

Eğitimde 4+4+4 düzenlemesine geçilmeden önce MEB verilerine göre açık öğretim lisesinde 940 bin öğrenci bulunuyorken, 4+4+4 sonrasında hızlı bir artış seyri yaşanmış ve 2017-2018 eğitim öğretim yılı sonu itibariyle açık ortaokuldaki öğrenci sayısı 191 bin 202, açık öğretim lisesindeki öğrenci sayısı 1 milyon 395 bin 621’e çıkmıştır. Toplamda 1 milyon 586 bin 823 öğrenci açık öğretimde okumaktadır.

Açık öğretimde okuyan öğrenci sayısındaki artışın temel nedeni temel eğitimden ortaöğretime geçiş sistemi nedeniyle istemediği halde meslek lisesi ya da imam hatip lisesine otomatik kaydı yapılan öğrencilerin bu okullarda okumak yerine açık liseye kayıt yaptırmalarıdır. Özellikle son yıllarda MEB’in öğrencileri imam hatip liselerine yönlendirme girişimleri, açık lisede okuyan öğrenci sayısının ciddi anlamda artmasına neden olmuştur.

 

TAŞIMALI EĞİTİM SÜRÜYOR

 

 

MEB, çeşitli nedenlerle okula erişimde sorun yaşayan ilkokul, ortaokul ve lise öğrencileriyle özel eğitime ihtiyacı olan öğrencileri, belirlenen okullara günübirlik taşımaktadır. Türkiye’de 24 yıl önce, 1989-1990 eğitim öğretim yılında sadece 2 ilde başlayan taşımalı eğitim uygulaması, Türkiye’nin çağ atladığı, ekonomik olarak geliştiği iddialarına karşın günümüzde neredeyse bütün illerde uygulanır hale gelmiştir. 

MEB’in 1989 yılında sadece 2 ilde, 305 ilköğretim öğrencisiyle başlattığı taşımalı eğitimin her geçen yıl kapsamı genişlemiştir. 2017-2018 eğitim öğretim yılı sonu itibariyle taşınan ilkokul ve ortaokul öğrenci sayısı toplamda 810 bin 35’tir. Ortaöğretimde taşınan öğrenci sayısının 432 bin 751 olduğu dikkate alındığında, taşımalı eğitimle taşınan öğrenci sayısı toplamda 1 milyon 242 bin 833 gibi ciddi bir rakama ulaşmıştır.  

 

EĞİTİMDEKİ SORUNLAR ÇÖZÜLMEK İSTENİYOR MU?

Eğitim sisteminde yıllardır yaşanan ve katlanarak artan sorunlar, MEB’in yayımladığı örgün eğitim istatistiklerine çeşitli yönleriyle yansımış bulunmaktadır. Açıklanan resmi veriler, eğitimin içler acısı durumunu gözler önüne sermekte, MEB’in eğitimin yapısal sorunlarına yönelik somut ve çözüme dayalı politikalar geliştirmek gibi bir amacının olmadığı görülmektedir.

Okulların eğitim kurumu olmaktan adım adım uzaklaştırıldığı, öğrencilerin yarış atı gibi sınavdan sınava koşturulduğu, öğretmenlerin mülakat sınavı ile sözleşmeli istihdam edilerek esnek, güvencesiz ve angarya çalışmaya zorlandığı, siyasal kadrolaşmanın arttığı, eğitimde farklı dil ve kimliklerin dışlandığı, eğitimin zaten sorunlu olan niteliğinin daha da kötüleştiği bir eğitim sisteminin ülkemize ve çocuklarımıza olumlu bir katkı yapması mümkün değildir.

Eğitimde siyasal kadrolaşma uygulamalarının yukarıdan aşağıya doğru organize bir şekilde gerçekleştirilmesi, okullarda yaşanan şiddetin artması, eğitim emekçilerine yönelik çeşitli saldırı ve tehditlerin (ihraç, açığa alma, sürgün vb.) sürmesi gibi uygulamalar, tıpkı ülke genelinde olduğu gibi, okullarımızın ve üniversitelerin fiilen kışla ya da cezaevi haline getirilmesine neden olmuştur.

Okul öncesi eğitimden başlayarak eğitim yatırımlarına, ders kitaplarının hazırlanmasından eğitim yöneticilerinin belirlenmesine, sınıf mevcutlarından eğitimin laik, bilimsel ilkeler doğrultusunda verilmesine kadar her alanda eğitimin demokratik ve kamusal yönünün geliştirilmesine özen gösterilmelidir. Derslik, okul, öğretmen açıklarından eğitimin genel bütçe içindeki payına kadar, eğitimin hemen her alanında köklü bir değişime gereksinim vardır.

 

PARASIZ VE BİLİMSEL BİR EĞİTİM OLMALI

 

Kamusal, parasız, demokratik, nitelikli, bilimsel ve anadilinde eğitimin önündeki engellerin kaldırılması için somut adımlar atılmalı, eğitimde ticarileştirme ve eğitimi dinselleştirme adımlarına derhal son verilmelidir. Her geçen gün daha fazla piyasa ilişkileri içine çekilen, okul öncesinden üniversiteye kadar bilimin değil, dini inanç sömürüsünün referans alındığı bir eğitim sisteminde eğitim ve bilim emekçilerinin, öğrenci ve velilerle birlikte kamusal, bilimsel, demokratik, laik ve anadilinde eğitim hakkı için mücadelemizi arttırarak sürdüreceğimiz bilinmelidir.

16-09-2018


Etiketler

Paylaşın arkadaşlarınızı da bilgilendirin

Paylaş