Arama sonuçları

Gönüllü öğretmenlerden 'çevrimiçi dershane' ile ücretsiz telafi eğitimi

Gönüllü öğretmenlerden 'çevrimiçi dershane' ile ücretsiz telafi eğitimi

Gönüllü öğretmenlerden 'çevrimiçi dershane' ile ücretsiz telafi eğitimi. Eğitimde "kayıp yıl" olarak değerlendirilen yeni tip koronavirüs (Kovid-19) dönemini öğrenciler adına kazanca dönüştürmek için harekete geçen farklı ülke ve şehirlerdeki gönüllü bir grup öğretmen, oluşturdukları "çevrimiçi dershane" modeli ile öğrencilere ücretsiz telafi eğitimi imkanı sağlıyor.

‘ÇEVRİMİÇİ DERSHANE’ MODELİNİ OLUŞTURDULAR

Kovid-19 pandemisi sebebiyle kesintiye uğrayan eğitimdeki kaybın giderilmesi için sorumluluk hissederek kolları sıvayan bir grup gönüllü öğretmen, uzaktan eğitim çalışmalarının kapsamını genişleterek "çevrimiçi dershane" modeli oluşturdu. Bir öğretmenin sosyal medya paylaşımı üzerine bir araya gelen eğitimciler, internet ortamında talep ve yaş gruplarına göre oluşturdukları sınıflarla bir yandan öğrencilerin derslerindeki konu eksikliğini gideriyor, diğer yandan birçok öğrenciye girecekleri sınavlara dair müfredat eğitimi veriyorlar.

Eğitimde kalitenin düşmemesi ve konu anlatımının interaktif sağlanabilmesi için yüzlerce öğrenciyi azami 20-30'lu gruplar halinde onlarca gruba ayıran öğretmenler, ders sürelerini de yine 40 dakikadan 2 saate kadar öğrenci grubunun durumuna göre planlıyor.

Her geçen gün katılımcı öğretmen ve öğrenci sayısı daha da artan ücretsiz çevrimiçi dershanede konu anlatımlarının yanı sıra test çözme etkinliği ve kitap söyleşisi de gerçekleştiriliyor.

Projenin öncüsü Kocaeli Üniversitesi Matematik Bölümü mezunu Seda İnci, AA muhabirine yaptığı açıklamada imkanı olmayan öğrencilerin pandemi sürecinde daha fazla mağduriyet yaşadığını, bu durumun kendisini harekete geçirdiğini söyledi.

Halihazırda 15-20 öğrenciye gönüllü öğretmenlik yaptığını belirten İnci, çok fazla televizyon izlemek yerine daha fazla öğrenciye ulaşmayı tercih ettiğini belirtti.

İnci, "Bu süreçte çok fazla boş vaktim var. Evdeyim ve hiçbir şey yapamıyorum." diyerek ilk adımı attığını, sosyal medya hesabından, "bu süreçte üniversiteye hazırlanan öğrencilere uzaktan ücretsiz matematik dersi" verebileceğini belirten paylaşım yaptığını, kısa sürede etkileşim alan söz konusu paylaşıma çok sayıda öğretmenden destek, öğrencilerden de talep geldiğini ifade etti.

‘İŞ DÜŞÜNDÜĞÜMDEN DE BÜYÜK SANAL BİR DERSHANE MODUNA DÖNDÜ’

Sınırlı sayıda kişiye hitap ettiğini düşünürken gönüllülük hareketinin çığ gibi büyüdüğünü anlatan İnci, "13 bin beğeni, 4 bin yorum alan bir paylaşım haline geldi. Bu da hem çok mutlu etti, hem de çok büyük bir sorumluluk yükledi. Çünkü ne kadar büyük bir açığa hitap ettiğimi çok fark etmemiştim. Bu kadar büyük istek olacağını açıkçası düşünmemiştim. Çok güzel oldu, çünkü çok güzel öğretmen destekleri aldım. Aslında yükü ben tek başıma yüklememişim onu fark ettim. İş düşündüğümden de büyük 'sanal bir dershane' moduna döndü. Bu beni çok mutlu ediyor" dedi.

Din kültüründen felsefeye, matematikten müzik dersine kadar her branştan öğretmenin adeta ücretsiz çevrimi dershane modeliyle bir araya geldiğini aktaran İnci, öğretmenliğin para kazanmak için değil, gönülden yapılan bir meslek olduğuna vurgu yaptı.

39 ÖĞRETMEN TOPLAMDA 823 ÖĞRENCİYE DERS ANLATIYOR

39 öğretmenin gruplar halinde toplamda 823 öğrenciye ders anlattığına, öğretmen ve öğrenci sayısının da gün geçtikçe arttığına değinen İnci, aralarında Almanya ve Çin'de yaşayan öğretmenlerin de bulunduğunu aktardı.

İnci, ortaokul ve lise öğrencilerine yaş gruplarına göre ders anlatıldığına dikkati çekerken, her dersin 40'ar dakika sürdüğünü dile getirdi.

İnci, kendisi de dahil olmak üzere bazı öğretmenlerin ilgi alanlarına göre derslere öğrenci olarak katılabildiğini, öğretmen ve öğrencilerin konu anlatımı dışında test çözmek ya da kitap okumak için de bir araya geldiğini söyledi.

Ders anlatımları sırasında kendisinde iz bırakan bazı hadiseler yaşadığını belirten İnci, şöyle konuştu:

"Şehirleri konuştuk, 'nereden katılıyorsunuz, nasılsınız?' diye. Türkiye'nin her yerinden öğrenci olması beni çok etkiledi ve oradan öğrencilerden bir tanesi 'Hocam hayal etsek böyle bir şey olmazdı herhalde' dedi. Düşünsenize Hatay'dan, Ankara'dan, İstanbul'dan, Malatya'dan, Elazığ'dan, Antalya'dan, Mersin'den... Bu öğrencileri bir araya toplamaya çalışsak yapamayacağımız bir şeyi aslında şu an kötü dediğimiz, zor dediğimiz bir süreçte imkanlı hale getirdik. Bu yılı kayıp olarak görüyorlar. Aslında bu yıl evde oturuşumuz bir kayıp değil. İyi değerlendirirsek, iyi yerlere çekersek çok büyük kazanç."

İnci, projenin bir süresinin olmadığını, tek kalsa bile olabildiğince sürdürülebilir olması için çaba harcayacağını sözlerine ekledi.

‘OKUL SADECE DÖRT DUVAR ARASI DEĞİLDİR’

 Hareketin koordinasyonunu sağlayan ve aynı zamanda Kocaeli'nde bir okulda idareci olarak görev yapan İngilizce öğretmeni Rukiye Akyiğit de gruba sosyal medyada gördüğü paylaşım üzerine dahil olduğunu söyledi. 

Meslekte 13 yılı geride bırakan, son 7 yılda da mesleği idareci olarak sürdüren Akyiğit, paylaşımdaki yorumları okudukça çok duygulandığını, iki gün içerisinde hareketin hız kazandığını anlattı.

Bu süreçte öğrencilerin farklı hikayelerine şahit olduğunu, bu durumun kendisini etkilediğini dile getiren Akyiğit, "Ben inanılmazı gördüm, bunu tabii meslek hayatımda da görüyorduk, şahit oluyorduk ama şu anda hiç tanımadığım, bilmediğim öğrencilerden farklı farklı hikayeler duyuyorum, dinliyorum, yönlendirmeye çalışıyorum. Hatta gruplardan bize psikolojik destek olan arkadaşlar da var sağ olsunlar. Yurt dışından yine bu şekilde destek olanlar var. Gerekirse benim halledemeyeceğim kısımları onlara yönlendiriyorum. Çocukların özelini paylaşamayacağım ama gözlerimi yaşartan, tüylerimi diken diken eden hikayeler de dinledim. 17-18 yaşlarındaki çocukların belki bizim bu yaşlarda kaldıramayacağımızdan fazla yüklerinin olduğunu gördüm. Derslere katılıp böyle cıvıl cıvıl dönemleri de gördüm. Teşekkür edenleri, 'hocam dualarımızdasın' diyenleri de gördüm. Şu an bile tüylerim diken diken oluyor, çok güzel bir şey, mutluluk veren bir şey" diye konuştu.

Kendisine ulaşan velilerin de taleplerine göre gerekli rehber öğretmenlerine yönlendirildiğini belirten Akyiğit, tablet ihtiyacı olan çocukların olduğunu, Gaziantep'teki bir öğrencinin tablet ihtiyacının karşılanması için de çalışma başlattıklarını söyledi.

Çocuklara dokunmayı çok sevdiğini, bu yüzden öğretmenlik mesleğini seçtiğini kaydeden Akyiğit, "Köy okullarında da çalıştım, Doğu'da da çalıştım. Müthiş bir şey, çok severek yaptığım bir şey. Şu anda böyle bir şeyin içerisinde olmak da beni gerçekten mutlu ediyor. Hiç tanımadığım bir sürü öğretmen arkadaşlarım oldu. Çevrimiçi toplantılarımız oluyor, birlikte katıldığımız derslerimiz oluyor. Çok keyifli ve eğlenceli geçiyor. Herkese yürekten teşekkür ediyorum" şeklinde konuştu.

Öğretmenin sadece okulda olmadığına, hayatın her alanında öğretmen olduğuna dikkati çeken Akyiğit, şunları ifade etti:

"Hababam Sınıfı'nda da denildiği gibi 'okul sadece dört duvar arası değil'. Biz her şekilde yetişebiliyormuşuz, biz de bunu gördük aslında. Bizim de daha önce böyle imkanlarımız olmadı. Vardı ama belki de aklımıza gelmedi. Biz çocuklarımıza bu şekilde dokunabiliyormuşuz, ulaşabiliyormuşuz. Onlar da arkalarında olduğumuzu hissedebiliyorlarmış aslında. Çok güzel bir şey." 

ALMANYA’DAKİ TÜRK AKADEMİSYEN, 24 KİŞİLİK GRUBA İNGİLİZCE ÖĞRETİYOR

ABD'de Harvard Üniversitesi, Finlandiya'da Oulu Üniversitesi ve Almanya'da Bielefeld Üniversitesi'nde eğitim bilimleri ve halk sağlığı konularında eğitim alan ve çalışma yürüten Prof. Dr. Pınar Burcu Güner de öğretmen grubu içerisinde yer alıyor.

Bielefeld Üniversitesi Halk Sağlığı Fakültesi'nde öğretim üyesi olarak görev yapan Prof. Dr. Güner, sosyal medyayı fazla kullanmadığını ancak önüne düşen bir paylaşımın ilgisini çektiğini ve böylelikle ekibe dahil olduğunu belirtti.

İngilizcede doktora, üniversiteye giriş ve üniversite hazırlık sınıfı gibi farklı grupların bulunduğunu, kendisinin ağırlıklı olarak 17-40 yaş arası 24 kişilik öğrenci grubuna eğitim verdiğini vurguladı.

Güner, "Ciddi ciddi eğitim almak isteyenler var. Dalga geçmek için, oyun oynamak için gelen yok. Gerçekten öğrenmek istiyorlar ve çok motiveler" dedi.

Akademik çalışma hayatında yoğunluk yaşadığını, yeni tip koronavirüs salgının da yoğunluğunu arttırdığını dile getiren Güner, ancak ülkesinin gençlerine zevkle ders anlattığını söyledi.

İnsanların hayatına dokunmanın kendisini mutlu ettiğini anlatan Güner, gönüllülük projesinde yaşadıklarını şöyle dile getirdi:

"Benim için o yoğunluk arasında müthiş bir zevk, o insanlara bir şey yapabilmek müthiş mutluluk. Benim dersimde Gaziantep'in bir köyünden, Batman'dan, Hatay'dan öğrenciler var. Bir sınıfa girersiniz Ankara'da, İstanbul'da, İzmir'desinizdir. Tamam herkes bir yerden geliyordur ama o an herkes İzmir'de, Ankara'da, İstanbul'da yaşıyordur, fakat bu derste bütün Türkiye'den insanlar var ve hepsi bir amaçla geliyor. Gerçekten öğrenmek istiyorlar.

İkinci motivasyonum ne? Uzaktayım, insanın her zaman kendi ülkesiyle bir derin bağı kalıyor bir yerde, o gitmiyor. O yüzden benim ikinci motivasyonum da o insanlara bir katkı sağlamak. Ben bilginin paylaştıkça çoğaldığına inanıyorum. O yüzden ne kadar uykusuz kalsam da o insanlara küçücük bir yardımım dokunacaksa, bir sene sonra birilerinin hayatını dokunmuş oluyorsam o benim için büyük mutluluk."

Hafta 3 gün ikişer saat ders yaptıklarını, derslerin akşam saat 23.00'a kadar sürdüğünü kaydeden Güner, "Geri dönüşler de güzel. 'Hocam harikaydı, iki saat nasıl geçti?' Bu en büyük ödül bunun karşılığında. İki üç saat az uyuyorum ama o insanların 'ya ben böyle bir derse ulaşamıyordum, benim için çok büyük mutluluk' diye insanlar geri dönüyor. Onların verdiği geri bildirimle yaptığım şeyin haftada iki üç saat uykusuz kalmaya değer diye düşünüyorum" dedi.

Güner, sınıflara daha çok kişinin dahil olmak istediğine, eğitimde kalitenin düşmemesi adına sınıfları kalabalıklaştırmaktansa taleplere göre yeni sınıfların oluşturulmasının daha mantıklı olduğuna işaret etti.

‘BU GÖNÜLLÜLÜKLE YAPILIYOR, KİMSENİN BİR ÇIKAR BEKLENTİSİ YOK’

Katılımcı öğretmenlerin oldukça mütevazı olduğuna ve gönüllülük anlayışıyla hareket ettiğini anlatan Güner, "Ben araştırmacı kimliğimle, kendisini bilime adamış bir kişi olarak söylüyorum. Herkes, 'Hocam evde oturuyorum. İki, üç saatimi birilerine harcasam ne olur?' diye kalple ve istekle yaklaştı. O kadar ilginç bir şey ki bir twit atılması, arkasından 30 küsur öğretmenin 'ben de ders anlatırım' diyerek bir araya gelmesi, bir gün içerisinde ders programının ortaya çıkması, ardından bir sürü öğrencinin ve insanın bir araya gelmesi, bunların 2-3 günde bir düzen haline gelmesi müthiş bir şey. Bu gönüllülükle yapılıyor, kimsenin bir çıkar bir beklentisi yok. O yüzden ilginç bir dinamik bu. İnsanların çok kısa bir sürede güzel bir amaç için bir araya gelmesi, koronavirüs ile bütün dünyanın boğuştuğu bir zamanda gerçekten çok umut verici, çok ilginç bir dinamik. Herkes müthiş alçak gönüllü" değerlendirmesinde bulundu.

14-12-2020


Etiketler

Paylaşın arkadaşlarınızı da bilgilendirin

Paylaş