Arama sonuçları

Korona ruh sağlığımızı nasıl etkiliyor? Hepimiz desteğe ihtiyaç duyacak mıyız?

Korona ruh sağlığımızı nasıl etkiliyor? Hepimiz desteğe ihtiyaç duyacak mıyız?

Korona ruh sağlığımızı nasıl etkiliyor? Hepimiz desteğe ihtiyaç duyacak mıyız? Koronavirüs döneminde hepimiz salgına karşı beslenmemize dikkat ediyoruz, fiziksel sağlığımızı koruyoruz. Peki aynı özeni acaba biz hem kendimiz hem de çocuklarımız açısından ruh sağlığımız konusunda gösteriyor muyuz?

Çünkü bu dönem kaygılarımızın arttığı bir dönem. Başta sevdiklerimizi kaybetme korkusu var. Sosyal izolasyonun getirdiği kaygı ve yalnızlık hissi var. Yani, onlarca tehdit eden duyguyla bizler baş etmeye çalışıyoruz. Hem fiziksel hem ruh açısından normal halimize dönebilecek miyiz acaba? Ve çocuklarımız bu süreçten geleceğin kaygılı bireyleri olarak mı çıkacak?

Tüm bu soruları pervinkaplancom instagram yayınında konuğumuz olan YDY Danışmanlık’tan Klinik Psikolog, Pedagog İnci Vural ile konuştuk. İşte Vural’ın açıklamaları:

KORONA DÖNEMİ RUH SAĞLIĞI: ÇOCUKLARI VE YETİŞKİNLERİ NASIL ETKİLİYOR?

Benim gözlemlerim ilk başta çocuklar biraz daha keyfini çıkarıyorlardı. Herkes evde olmayı, annesinin, babasının yanında olmayı, okula gitmemeyi, sabah geç kalkmayı özlemişti. Başta böyle daha mutlu, daha romantik bir hava vardı. Ailelerde ‘Bu işten büyük faydalarla çıkacağız, hobiler yapacağız, çocuklara şöyle yapacağız’ gibi bir duygu yaşanıyordu. Ama artık şu noktada ciddi bir yorgunluk var. Herkes evde kalmaktan, bu izolasyondan bıktı. Zaten hayatın tehdit altında olduğu hissi zaten en büyük sıkıntı, belirsizlik ve ekonomik sıkıntılar şu anda olayı daha da zorlaştırıyor.

İZLEMEK İÇİN TIKLAYINIZ

ÇOCUKLAR SALGINA KARŞI NE HİSSEDİYOR?

Küçük yaş çocuğu yine 3 yaşına kadar bir şekilde evde, anne babadan biri evdeyse başa çıkılabilen bir durumda oluyor. Ama daha büyük yaş çocukları hareket istiyor, buna ihtiyaç duyuyor. Daha da büyükler, ergenliğe doğru giden çocuklar da arkadaş istiyor. Arkadaş ilişkisi daha fiziksel bir şeydir. Hep birlikte gidilir, kol kola girilir, itişilir kakışılır. Tabii, bütün bunlar bitti. Tabii ki bütün bunların getirdiği psikolojik baskı çocukların üstünde var. Ama en büyük baskı anne babaların üzerinde. Ve çocuklar da anne-babanın iyiliği kadar iyi olabiliyorlar.

Bu durumu çocuklarla yaşlarına göre konuşmak gerekir. Mesela küçük çocuklara bu çok daha basit bir dille anlatılabilir. “Şu anda dışarıda tehlikeli bir mikrop var. Biz onun için hep evimizdeyiz ama evimiz çok güvenli, evde iyiyiz. Ama bizim için kaygılanacak bir durum yok” gibi.

Daha büyük çocukları daha fazla önlemlerle ilgili uyarmak gerekir. Yine etraftaki bu virüsün yarattığı tehlikeden bahsederek.

ÇOCUKLAR KAYGILI YETİŞKİNLER Mİ OLACAK?

O kadar uzun vadede nasıl bir şey olacağını kestirmek çok zor. Çünkü bu iş ne kadar devam edecek bilmiyoruz. Bunun ekonomik ve toplumsal yansımalarını bilmiyoruz. Ama ciddi bir sıkıntı. Psikolojik yardıma ihtiyaç duyan aileler ve özellikle daha dar ekonomik imkanlara sahip kesimlerde buna ulaşma zorluğundan dolayı yaratacağı çok daha büyük toplumsal sıkıntılar olacağı muhakkak. Yurtdışında yapılan araştırmalarda, Çinde mesela yüzde 35 gibi bir streste artış, İran’da yüzde 65, Amerikada yüzde 35 gibi oranlarda artış ve intihar riskinin çok ciddi yükseldiği ile ilgili veriler var. DSÖ’nün verilerinde bu var.  Türkiye’yi de çok ciddi şeyler bekliyor. Sağlık Bakanlığı çok iyi belki bir pandemi savaşı yürüttü ama bu sosyal ve psikolojik ihtiyaçlar içinde aslında keşke bir müdahale olsa, çünkü bu işsizlik ve maddi sıkıntıların getireceği çok ciddi depresyon, intihar riski, aile dağılması, aile içi şiddet, bunlar yaşanacak. Ve belki dernekleri, vakıfları yani bu psikolojik yardımları yapan belki sivil toplum örgütlerini belki birazcık destekleyerek ya da devlet hastanelerinin bu birimlerini güçlendirerek, daha toplumu iyileştirecek bir şeyler yapılmazsa muhtemelen dediğiniz gibi bu nesil büyüyen çocukların ciddi travmaları ve psikolojik sıkıntıları olabilir.

SAĞLIK ÇALIŞANLARI DESTEĞE İHTİYAÇ DUYUYOR

Kanadadaki sağlık çalışanlarının yüzde 47’si psikolojik yardım ihtiyacı duyduklarını söylüyor. söyleniyor. Biz de YDY olarak sağlık çalışanlarının çocuklarına destek çalışması, ücretsiz danışmanlık yapıyoruz. Çünkü şu dönemde en önemli şey, herkesin biraz herhalde önce kendine, sonra yakınındakine yardım edebilmesi. Yani bu bizi de iyi hissettirebilecek bir şey. Herkesi ayakta tutmaya yarayacak bir şey psikolojik olarak.

LGS VE YKS’YE GİRECEK ADAYLARA ÖNERİLER

Sınavın tek yol, tek çıkış olmadığı, bu sınavın sonunun onların hayatlarının tek önemli noktası olmadığını önce anne-babalar önce kabul edecek. Hayatta bir sürü çıkışlar, fırsatlar var. Bunu böyle bir kabul edip, çocuklara öyle yaklaşmak lazım. Daha gerçekçi hedefler koymak lazım. Yani çocuğu tanıyıp, şartları bilip, ona göre hedefler koymak önemli.

KAYGILILAR-UMURSAMAZLAR DİYE AYRILACAK MIYIZ?

Zaten ayrıydık. Yani, herkes pandemi öncesi kişilik şekline göre reaksiyon gösteriyor bu duruma. Dolayısıyla bu bir turnusol kağıdı gibi daha fazla ne olduğumuzu ortaya çıkaran bir şey oldu. Kaygılılar gerçekten daha kaygılı. Bazı insanlar sokaklarda, yazlık planlar yapanlar, evler kiralayanlar olduğu gibi, bu sene hiç dışarı çıkmayacağız, evde oturacağız, yazın da bir yere gitmeyeceğiz diyen aileler var. Çocuğunun bütün ihtiyaçlarını; eğitim, özel-eğitim, destek gibi her şeyini erteleyen aileler var. Herkes kendince, kendi kişiliğine uyan tepkilerle davranıyor. Çok endişeliler ve tamamen umursamayanlar olarak iki bölüme ayrılacağız.

BELİRSİZ BİR DÜNYAYA MI ÇOCUK YETİŞTİRİYORUZ?

Belirsiz bir dünyaya çocuk yetiştirmekle ilgili çok konuşmalar yapıyorduk ama bu kadar hızlı olacağını kimse beklemiyordu. Belirsizlik aslında kişiye göre de değişiyor. Yarın acaba evime yemek alabilecek miyim belirsizliği ayrı bir şey, bu yaz Bordum’a gidebilecek miyim belirsizliği başka bir şey. Ama ilkindeki çok temel ihtiyaçlar. Yani o temel ihtiyaçları bir takım zihinsel çalışmalarla ya da psikolojik iyi olma halleriyle gidermek oldukça zor. Onun için burada ciddi destekler, yardımlar gerekiyor. Ve genel olarak belirsizlik bizi daha ezbere bağlayan bir şey. Biz her şeyin daha net olmasını istiyoruz. Hayatla yapılmış böyle anlaşmalarımız vardı, sanki onlar hep olacak gibi zannediyorduk falan. Stres insanı otomatiğe bağlayan bir şey. Bildiğine yapıştıran bir şey oluyor.

Ama bir yandan da bir şeyleri değiştirmemiz lazım diyoruz ama o değiştirmeyi yapacak ne enerjimiz var ne de henüz onları düşünecek kadar kafamızda bir alan açamadık. Çünkü daha o kısma gelemedik. Yani, hala temel şeylerdeyiz. Ama bu kontrolcü yapımız en çok çocuklarda çıkıyordu.

ÇOCUKLARLA İLİŞKİDE ESNEK DEĞİLİZ

Yani, çocuklarla ilişkimizde biz genelde ebeveynler olarak pek de böyle belirsiz durumlara, esnek durumlara izin vermiyorduk. Çocukların saatleri belli, gidecekleri dersler belli, almaları gereken notlar belli, bir şey sorduklarında bizim cevabımız belli. Yani, hep böyle bir bilen pozisyonundaydık. Şu anda hiçbir şey bilmediğimizi kabul ediyoruz. Yani, belirsizlikle baş edebilen çocuk yetiştirebilmek içinde aslında birazcık o modda kalabilmek lazım. Yani, her şeyin kesin bir cevabı olmayabileceğini.

“Evet” diyecekseniz bile belki hemen söylememek, çocuğa nedenini açıklattırmak önemli bir egzersiz.  “Hayır” ları daha çabuk söylüyoruz. Ama “hayır”ı bile söylerken yine 3-4 tur çocuğu konuşturmak zihinsel bir egzersiz. Bizi belki ikna edecek.

ÇOCUKLARA KARŞI GEÇİLMEZ DUVAR OLMAYIN

Şöyle de bir şey yok Ben bir kere hayır dedim, bir daha evet demem”. Çocuk eğer bizi geçilmez bir duvar olarak görüyorsa, kendini anlatmaya çalışmaz. Ondan sonrada bir daha artık o ilişki kurulamaz. Dolayısıyla, çocuğun yetişkini, anne-babayı aslında esneyebilir, değiştirilebilir, biraz ikna edilebilir, mantıklı bulunursa yaptırılabilir gibi algılaması çok önemli.

İçten denetimli çocuk dediniz, yani kendini kontrol edebilen çocuk. Biz eğer çocuğu bu kadar zihinsel anlamda işgal etmezsek, yani çocukların davranışlarının 3-4 adım sonrasını düşünerek şimdiden daha 1. adımda manipülasyonlar yaparak onları işgal etmezsek, zaten dıştan denetimli çocuk olmaz. Kendiyle temas halinde kalabilen, kendi isteğini anlayabilen çocuklar yaratmış oluruz. Bundan sonraki dönemler için de böyle çocuklar çok daha gerekli.

NELER YAPAMAYACAKLARINI BİLMEK GEREKİYOR

Çocukların neler yapamayacaklarını bilmek gerekiyor. Bütün çocuklar çünkü her şeyi yapabilecekmiş gibi hissettiriliyor. O zaman herkes yapabiliyorsa kimsenin farkı yok, ama öyle bir şey değil. Yani, okullarda bile bir koşu yapılıyor, herkese madalya veriliyor. Herkese madalya verilecekse mesela niye yarışma yapılıyor? Çocukların yapabileceklerini ve yapamayacaklarını kabul edebilmeleri de çok önemli. Anne-babalarında kendi çocuklarının yapabileceklerini ve yapamayacaklarını görmesi ve kabul etmesi de çok önemli.

İZLEMEK İÇİN TIKLAYINIZ

21-05-2020


Etiketler

Paylaşın arkadaşlarınızı da bilgilendirin

Paylaş