Arama sonuçları

Kovid-19: Önümüzdeki sene için iyi bir çözüm yok gibi duruyor

Kovid-19: Önümüzdeki sene için iyi bir çözüm yok gibi duruyor

Kovid Kovid-19: Önümüzdeki sene için iyi bir çözüm yok gibi duruyor. Tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs (Kovid-19) sonbaharda yüz yüze eğitime geçilmesine olanak verecek mi hala bilinmiyor. Her eğitim kurumu kendine göre bir çözüm bulurken, salgını en ağır geçiren ülke olan ABD’de, sonbahar döneminde nasıl eğitim yapılacağı çoğu eğitim kurumu için belirsizliğini koruyor.

KOVİD-19: ÖNÜMÜZDEKİ SENİ İÇİN İYİ BİR ÇÖZÜM YOK GİBİ DURUYOR

ABD, Seattle’daki 17 bin kişilik Highline Devlet Okulu’nun müdürü olan Susan Enfield, “Önümüzdeki sene için iyi bir çözüm yok. Uygulanması halinde kalbimizi kırmayacak herhangi bir senaryo söz konusu değil” diyor ve ekliyor: “Mart, Nisan, Mayıs, Haziran boyunca elimizden gelenin en iyisini yaptık. Ama bu uzun süreli bir senaryoysa sonbaharda bundan daha iyisini yapmamız gerekiyor.”

Enfield’in mevkidaşları da onunla aynı soruylarla karşı karşıyalar: Öğrencilerin gelecekte başarılı olmasını sağlarken bir yandan da Kovid-19’un okullardaki yayılımını önlemek mümkün mü?

OKULLAR SPOR ETKİNLİKLERİNİ YENİDEN BAŞLATMAK İSTİYOR

Amerikan Pediyatri Akademisi (AAP) İdari Müdürü Nathaniel Beers, okulların en çok sorduğu soruların başında Kovid-19 testi yaptırmalarına gerek olup olmadığının ve okullardaki spor aktivitelerini yeniden hayata geççirmenin mümkün olup olmadığının geldiğini belirtiyor. Beers, öğrencilerin akademik güçlükler yaşadığının ve hepsinin uzaktan eğitim için gerekli donanımının olmadığının altını çiziyor. Öğrencilerin anne ve babalarının öğrencilerle birlikte evde kalma lüksünün olmadığını söyleyen Beers, bu durumundan en çok öğrencilerin kardeşlerinin ve hatta büyükanne ve büyükbabalarının etkilendiğini belirtiyor.

ÖĞRENCİLER OKULLARDAKİ SAĞLIK HİZMETİNDEN MAHRUM KALIYOR

Megan Collins, John Hopkings Okul Bazlı Sağlık Çözümleri Konsortiyum İdari Müdür ve Eşbaşkanı, “Dezavantajlı toplumlarda, okullar her zaman kişilere sağlık yardımı sağlanmasında vazgeçilmez bir unsur olmuştur” diyor ve okullarda astım ve diyabet gibi kronik hastalıklara sahip çocuklara yardım edildiğinin altını çiziyor. Örneğin, Baltimore şehrinde öğrencilere ücretsiz göz muayenesi yapıldığını söyleyen Collins, öğrencilerin dörtte birinin gözle ilgili problemleri olduğunu ve okulları sayesinde sağlık hizmeti aldıklarını söylüyor.

UZAKTAN EĞİTİMDE ÖĞRENCİLERİN SORUNLARI GÖZLEMLENEMİYOR

AAP’nin okulları yeniden açma rehberine göre, öğrencilerin maruz kaldığı fiziksel ve cinsel suistimsal, madde kullanımı, depresyon ve intihara eğilim gibi sorunları da okula gelemedikleri için gözlenemiyor. İki İngiliz biyoetikçinin yeni yayınladığı bir makaleye göre, öğrenciler koronadan yetişkinler kadar direk etkilenmese de, okula gidemedikleri için sağlık ve genel bakımları anlamında zarar görüyorlar.

ÖĞRENCİLER KOVID-19’U YAYIYOR MU?

UNESCO verilerine göre, 31 Mart itibarı ile, eğitime kayıtlı olan öğrencilerin %91.3’ü, yani küçük çocuklardan doktora öğrencilerine kadar 1.6 milyar öğrenci, okulları kapandığı için yüz yüze eğitime devam edemedi. ABD’de bazı okullar kapanmamış olsa da, dünya genelinde 193 ülke, geleneksel yüz yüze eğitime kapılarını tamamen kapattı.

John Hopkins Berman Biyoetik Enstitüsü kurucusu Ruth Faden, esas sorunun okulların tekrar açılması halinde öğrencilerin Kovid-19’un yayılmasına yol açıp açmayacağı olduğunu söylüyor. Vanderbilt Üniversitesi bulaşıcı hastalıklar uzmanı William Schaffner ise, şöyle diyor: “Çocuklar grip virüsünü yetişkinlere oranla çok daha fazla ve çok daha uzun sürelerde yayıyorlar. Koronavirüste de durumun aynı olup olmadığı henüz belirsizliğini koruyor. Çocukların bu virüsten yetişkinlerden çok daha az etkilendiği bir gerçek. Ama çocukların Kovid-19’u kapıp semptom göstermemesi ve süper taşıyıcı olması da ihtimaller arasında yer alıyor.” 

Avustralyalı araştırmacılar ise,  30 Mart’ta yayınlanan bir araştırmada, ABD ve 4 ülkeden daha gözlem altına alınan 31 aile arasında, sadece 3 çocukta Kovid-19 tespit edildiğini belirtiyorlar. Schaffner, aradan aylar geçmesine ve vaka sayılarının katlanmasına rağmen, hala esas bulaşıcılığın yetişkinler arasında olduğunun gözlemlendiğini vurguluyor. Solunduğunda, virüsün üst solunum yollarına tutunarak vücuda yayıldığını belirten Schaffner, yetişkinlerde enfeksiyona yol açan alıcı kısmın çocuklarda henüz gelişmemiş olduğunu söylüyor. Bu ayrıca, Kovid-19’un çocuklara neden daha az bulaştığı konusunda da en çok kabul edilen bilimsel açıklama.

OKULLAR AÇILMALI MI?

ABD Başkanı Donald Trump’ın “Ülkemizdeki okullar bir an önce açılmalı” açıklamalarına rağmen, yapılan anketler, çoğu ABD vatandaşının okulların açılmasına sıcak bakmadığını gösteriyor. Fakat AAP, okulları yeniden açma rehberinde, önümüzdeki sene okulların fiziksel olarak başlatılmasını şiddetle öneriyor. John Hopkins Berman Biyoetik Enstitüsü’nün yayınladığı Okulları Yeniden Açma Plan Takibi’ne göre, 1 Temmuz itibarı ile 43 eyalet ve bölge okulları yeniden açma süreci için planlarını açıklamış bulunuyor. Ancak böyle bir durum olursa da okulların pandemi öncesine göre daha farklı bir sistemle işleyeceği aşikar.

ANNE BABALAR ÇALIŞIYOR

New Jersey’in 104 sayfalık raporuna göre, anne babalar çalıştığı için, özellikle ilkokulların yeniden açılması büyük önem taşıyor. Illinois raporu ise hem K-12’lerin hem de daha yüksek eğitim kurumlarının da önlemlerle birlikte eğitime başlamasını öngörüyor. Illinois, bu kapsamda öğrenci ve okul personeli için 2.5 milyon maske tedariğinde bulunmayı planlıyor. K-12 öncesi okulları açmayı planlayan Güney Karolina ise, pandeminin belirsizliğinden ötürü 3 farklı eğitim programı öngörüyor: Geleneksel sınıf içi öğrenme, sınıf içi yüz yüze ve uzaktan eğitimin karışımı olan bir eğitim modeli ve tamamen uzaktan olan bir eğitim.

AAP ve Hastalık Önleme ve Kontrol Merkezi (CDC) ise, akademik yıl başlangıcına dek virüsün yayılma tablosunun değişebileceğine dikkat çekiyor ve okulların, açılma kararı ile ilgili olarak mutlaka yerel sağlık yetkililerine danışmaları gerektiğinin altını çiziyor.

KOVİD-19’DA OKULLAR NASIL AÇILACAK?

Highline Devlet Okulu müdürü Susan Enfield’in, öngörülen senaryolar arasından en iyisi olarak değerlendirdiği planda öğrenciler haftada 2 gün okula geliyorlar. Öğrencilerin yarısı Pazartesi ve Salı günleri okula gelirken, diğer yarısı ise Perşembe ve Cuma günleri okulda yüz yüze eğitim görüyor. Planda, Çarşamba günü ise öğretmenler için planlama, okul görevlileri içinse temizlik ve dezenfekte günü olarak ayrılıyor. Enfield, yaşadığı bölgede, internet erişimi olmayan öğrencilere Wi-Fi sağlanması için Koronavirüs Yardım Fonu’nun kullanılması gerektiğini ifade ediyor. “Öğrencilerimizin 2500’ünün güvenilir internet erişimi yok. Bu teknolojik altyapının olmaması, bu öğrencilerin haftalık eğitimin 3 gününü kaybetmesi anlamına geliyor” diyor.

Schaffner, öğrencilerle daha az aktivite yapılarak nasıl eğitim verileceğinin çözülmeye çalışıldığını söylüyor ve “Öğrenciler birbirlerinden ayrılarak daha küçük gruplar halinde çalışacak” diyor.

CDC ise okullarda, “mümkünse sıralar arası en az 1 metre 80 santimetre kadar aralık bırakılması” tavsiyesinde bulunuyor, fakat AAP, bu mesafenin uygulanabilmesinin ancak sınıflardaki öğrenci sayısının düşürülmesiyle olacağını belirtiyor. AAP, ilkokul öğrencilerini haftada birkaç günü online eğitimle geçirmeye zorlamanın da öğrencileri okulda yaklaşık 2 metrelik bir mesafede durmaya zorlamaya değmeyeceğini düşünüyor.

Ayrıca AAP, 1 metre 80 santimetrelik bir mesafenin Kovid-19 yayılımının düşmesinde daha etkili olacağını belirtse de, eğer öğrenciler bir hastalık belirtisi göstermiyor ve maske de takıyorlarsa, bu mesafenin 90 santimetreye kadar indirilebileceği görüşünde. AAP İdari Müdürü Beers, ayrıca Kovid-19 riskinin ilkokul öğrencilerine oranla ergenlik çağındaki öğrencilerde daha yaygın olduğunu söylüyor.

ÖĞRETMENLERİN DAHA FAZLA DİKKAT ETMESİ GEREKİYOR

AAP, öğrencilerden çok, öğretmenlerin ve yetişkin okul çalışanların birbirleri arasındaki sosyal mesafeyi korumasının daha önemli olduğunu vurguluyor. Öğrencilerin değil, öğretmenlerin her teneffüste yer değiştirmesi tavsiye edilirken, Kaliforniya Santa Clara Birleşmiş Bölge Okulları toplantısına katılan 40 okul müdürünün birden karantinaya alındığı da hatırlatıldı.

AAP, tüm yaş gruplarından öğrenciler için,  derslerin ve özellikle egzersiz ve şarkı söyleme gibi yoğun nefes alışverişi içeren aktivitelerin bina dışında gerçekleştirilmesini tavsiye ediyor. CDC ise, okullardaki kafeterya ve oyun alanları gibi ortak bölümlerin kapatılmasını ve öğrencilerin sıralarında yemek yemelerini salık veriyor.

Öneride, çalışanların su içmek için ortak çeşmeleri kullanmaları yerine evlerinden kendi sularını getirmeleri de yer alıyor. Öğrencilerin okula ulaşımı ise başlı başına bir zorluk oluşturuyor. AAP, öğrencilerin mümkünse her gün aynı düzende oturmalarını tavsiye ederken, aralarında 1 metre 80 santimetreye kadar boşluk bırakma imkanları yoksa mutlaka yüzlerini örtmeleri gerektiğinin altı çiziliyor.

ÖNLEMLER GERÇEKTE NE KADAR ‘UYGULANABİLİR’?

Yine de kağıt üzerinde belirlenen önlemlerle gerçekte bu kuralların ne kadar uygulanabileceği merak konusu. İlkokul öğrencilerinin maske takma kurallarına ya da lise öğrencilerinin sosyal mesafeye ne kadar uyacakları konusunda doğal olarak soru işaretleri mevcut. Bazı bölgeler, okula girişler sırasında öğrencilerin ateşlerinin ölçülmesini önerirken, CDC’de çalışan sağlık bilimcilerden Catherine Rasberry, bu uygulamanın virüsü taşıyan çocukların bir kısmını okuldan uzak tutacağını savunuyor. Rasberry, yine de sadece ateş ölçmenin yeterli bir method olmadığını ve kesin sonuca ulaşmak için bir dizi önlemin bir arada uygulanması gerektiğini söylüyor. CDC, bunun için aşamalı bir önlem planı öneriyor.

Planın ilk aşamasında, hastayken evde kalmak ve düzgünce el yıkamak gibi davranışların teşvik edilmesi yer alıyor. İkinci aşamada, sağlıklı ortamların korunması için aynı sınıfta olmayan öğrencilerin okula varış ve çıkış saatlerini farklı tutarak sosyal etkileşimi minimuma indirmek bulunuyor.

Üçüncü aşama, yüksek seviyede Kovid-19 riski taşıyan öğrenci ve eğitim personelinin korunması için stratejiler önerirken, dördüncü aşamada ise öğrenci ve personelin Kovid-19’a yakalanması durumunda uygulanacak stratejiler ele alınıyor. Öğrencilerin hepsine koronavirüs testi uygulanması önerilen stratejiler arasında yer alsa da, Beers bunun kolaylıkla uygulamaya geçecek bir fikir olmadığını söylüyor.

SPORLAR YAPILABİLECEK Mİ?

Belirsizliğini koruyan konulardan bir diğer konu ise ABD okullarındaki spor eğitimi. Schaffner, spor konusunda şu ifadeleri kullanıyor:

“Kızlar için çim hokeyi ve erkekler için lakros gibi açık hava sporları, futboldan daha az fiziksel temas içeriyor. Şu anda herkes bu tür sporların hem güvenlik çerçevesinde hem de bu ülkedeki güçlü sosyal ve kültürel geleneklerimiz kapsamında nasıl yapılabileceği üzerine kafa yoruyor.”

EĞİTİM PERSONELİ OKULA DÖNMEK İSTEYECEK Mİ?

Enfield, bir başka sorunun da eğitim personelinin okula dönmek isteyip istemeyeceği olduğunu vurguluyor. Daha şimdiden, çocuklar okulda olduğu sürece okula dönmek istemeyen pek çok personelin olduğunu söyleyen Enfield, okula ulaşımı sağlayan otobüs şoförlerinin % 30’unun ise 60 yaşından büyük olduğunu ve Kovid-19 için en riskli olan yaş grubunda yer aldıklarını ifade ediyor. Enfield, bunun gibi eğitim personellerinin evden çalışma gibi bir şansının olmadığını vurgularken, Collins ise Kovid-19’la savaşta ‘cephe hattı’nda yer alan eğitim çalışmalarının unutulmaması gerektiğini söylüyor.

Eğitim personelinin ne kadarının okula dönmeyi kabul edeceği belirsizliğini korurken, Collins ve Faden, şöyle diyor:

“Ülkenin pek çok bölgesindeki öğretmen kıtlığı göz önünde bulundurulduğunda, öğretmen sayısında ani bir düşüş olması durumu büyük bir felakete yol açar ve özellikle pandemiden dolayı meydana gelen işsizliğin devasa boyutlara ulaşmasına sebep olur.”

5 ÖĞRETMENDEN 1’İ OKULA DÖNMEK İSTEMİYOR

18-21 Mayıs tarihleri arasında Ipsos işbirliğiyle USA TODAY’de yer verilen anketin sonuçlarına göre, her 5 öğretmenden 1’i, sonbaharda okulların açılması haline görevlerine dönmek istemediklerini belirttiler. Faden, bu öğretmenlere ihtiyaçları olduğunu belirtirken, Kovid-19 riskine karşı çocuklardan daha savunmasız olan öğretmenlerden göreve dönmelerini istemenin de etik olmayacağını ifade ediyor.

Ayrıca bu öğretmenlerin %10 kadarının 60 yaşından büyük olduğu ve bunlardan kaçının astım ve diyabet gibi sağlık sorunları bulunduğunun bilinmediği göz önünde bulundurulduğunda, öğretmenlerin okulların açılması durumunda karşı karşıya kalacağı riskin ne kadar ciddi olduğu görülüyor. Faden, sağlık açısından riski öğretmen gruplarının öğretmenlik yapmaması gerektiğini savunurken, Collins de ABD'deki yaşı ileri öğretmenlerin ciddi bir kısmının Kovid-19 yüzünden emekli olmayı düşündüğünü ekliyor.

Petek SAMATYALI

Pervinkaplan.com editörü

11-07-2020


Etiketler

Paylaşın arkadaşlarınızı da bilgilendirin

Paylaş