Arama sonuçları

LGS’de maske, sosyal mesafe, telafi eğitimi…Bakan Selçuk sorularımızı yanıtladı

LGS’de maske, sosyal mesafe, telafi eğitimi…Bakan Selçuk sorularımızı yanıtladı

LGS’de maske, sosyal mesafe, telafi eğitimi…Bakan Selçuk sorularımızı yanıtladı. Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk Bugün pervinkaplancom instagram adresinden yaptığımız canlı yayında konuk oldu. Liseye Geçiş Sınavı ( LGS) nasıl yapılacak, sosyal mesafe nasıl korunacak, maskelerle nasıl sınav olacak, online eğitimle ilgili müfredat değişecek mi, öğrenciler arasında eşitsizlikler nasıl giderilecek gibi birçok soruyu yanıtladı.

LGS’DE MASKE, SOSYAL MESAFE, TELAFİ EĞİTİM… BAKAN SELÇUK SORULARIMIZI YANITLADI
 

Bakan Selçuk, öğrencilerin sınava maskeyle gireceğini ama sınav kapısından girişle birlikte sınav sona ereme kedar yaklaşık 5-6 saat maskeyle mi olacaklarına ilişkin soruya şöyle dedi:

MASKEYLE 6 SAAT GEÇER Mİ?

“Burada önemli olan çocukların sağlığı. Ondan sonraki konforla ya da başka hususlarla ilgili konular bizim süreç içerisinde Bilim Kurulu’yla değerlendirdiğimiz ve yakında belli bir noktaya da yakında kavuşacak hususlar. Maskeler ne kadar, nasıl, ne şekilde vesaire. Tabii sizin dediğiniz gibi orada altı saat filan durması söz konusu olmayacak. Bu anlamda biz hep sağlıktan başlayıp pedagojiden başlayan ve çocuğun yararı ilkesini gözeten bir anlayışla yapacağız.”

Selçuk, 2020 LGS’de de puanı eşit öğrencilerin aynı okulu tercih etmeleri durumunda kullanılan kriterlerden “yaşı küçük olana öncelik verilmesi” uygulamasının bu yıl da süreceğini açıkladı.

İşte  Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un sorularımıza verdiği yanıtlar:

VELİLER VE ÖĞRENCİLERDE SOSYAL MESAFE NASIL AYARLANACAK?

20 Haziran’a ertelenen LGS’ye öğrencilerin devlet-özel kendi okullarında gireceklerini açıkladınız. Ama yürüme mesafesinde bile olsa ki evlerine uzak okullara da gidiyor öğrenciler aileler çocuklarını yalnız bırakmayacak. LGS’de ailelerin okul önüne yığılması nasıl önlenecek?

Elbette kendi okullarında girsinler derken evlerine yakın olsun, bildikleri mekan olsun, tedirgin olmasınlar diye böyle bir karar aldık. O yüzden de 8. sınıf öğrencisi aslında okula kendi gidip gelebiliyor, evleri yakın olanlar özellikle. Ama bu özel bir gün, yanlarında olmak isteyebilirler. Bizim beklentimiz anne ya da babadan sadece bir kişinin yanında gelmesi. Ama okulun bahçesinin içine velilerin girmesi söz konusu olmayacak. Çünkü okulun bahçesindeki sosyal mesafeyi koruyabilmemiz için 45 dakikalık arada, orada sadece çocukların olması gerekiyor. Çünkü biz kararı alırken bir sıralama yapıyoruz. Bu kararları verirken önce çocuklarımız, önce çocuklarımızın sağlığı diyoruz. Sonra bu ölçütlere göre kararlarımızı sıralıyoruz. Tabii bu kararlar il ilçe eğitim müdürlerine, öğretmenlere okul müdürlerine, velilere, ilgili herkese danışarak alınıyor. O yüzden nasıl kolaylaştırırız şeklinde bu düşüncelerimizi sürdürüyoruz.

 

MASKE İLE NASIL SINAV OLACAK?

LGS ile ilgili hazırlanan tanıtım videosunda tüm okulların girişinde öğrencilere, velilere, görevlilerin ellerinin dezenfekte edileceği belirtiliyor. Öğrenciler su yanında isterlerse dezenfektanlarını ve peçetelerini getirebilecek. Ücretsiz maske verilecek. İlk oturum 75, ikinci oturum 80 dakika bu öğrenciler sınavda maske ile oturduğunda konsantrasyonları bozulmayacak mı? Sınav binasına girişte maske takıldığında yaklaşık 5-6 saat bu maske kalacak mı? Bir de haziran sonu elbette sıcak maske kullanımı ile ilgili nasıl karar alınacak?

Burada önemli olan çocukların sağlığı. Ondan sonraki konforla ya da başka hususlarla ilgili konular bizim süreç içerisinde Bilim Kurulu’yla değerlendirdiğimiz ve yakında belli bir noktaya da yakında kavuşacak hususlar. Maskeler ne kadar, nasıl, ne şekilde vesaire. Tabii sizin dediğiniz gibi orada altı saat filan durması söz konusu olmayacak. Bu anlamda biz hep sağlıktan başlayıp pedagojiden başlayan ve çocuğun yararı ilkesini gözeten bir anlayışla yağcaağız.

Bütün bunlar eğitim biliminin alanıyla ilgili olmakla beraber sağlıkla, tıpla da ilgili bir konu. Dolayısıyla bu kararların danışarak alınmasında fayda var. Ve hekimlerimizin öngrdüğü yaklaşımı velilerimiz de zaten kabul edecektir.

 

KAÇ METRE MESAFE OLACAK?

Yükseköğretim kurumlarının binalarını da gerekirse kullanırız diyorsunuz. Sınavda öğrencilerin arasında kaç metrelik bir mesafe olacak. Bu mesafe Bilim Kurulu tarafından mı belirlenecek?

Bu da bilim kuruluyka beraber yaptığımıız çalışmaya dayalı. Aslında dünyada örnekleri var, birer sıra atlayarak özellikle yapılan örnekler ya da çapraz oturmayla ilgili örnekler var. Bizde bu örnekler var. Biz de onları paylaşıyoruz Bilim Kurulu’yla. Onların da örnekleri var, hazırlıklarını bitirmek üzereler. Bunlar bittiğinde bu oturma düzeni yani sınıf kaç metrekare, o sınıfta kaç öğrenci olur olmalıdır bunlar saptanmış olacak. Zaten biz de bu senaryoları dikkate alarak bir sanal yerleştirme yaptık. Öğrencilerimiz için kaç derslik gerekiyor, ne kadar sıramız sınıfımız gerekiyor bunların hepsinin çalışması bitti.

 

45 DAKİKA MOLADA NE OLACAK?

İki oturum arasında 45 dakikalık bir mola var. Bazı okulların bahçeleri sosyal mesafeyi sağlayamayacak kadar küçük. Çocukların bu molada birbirlerine yaklaşmaları nasıl engellenecek?

Elbette bahçesi daha küçük ya da büyük olan yerler olabilir ama bizim okullarımızın iç mekanları da diğer mekanları da kantinler de yan bahçeler de yani hepsi müsait ve öğretmenlerimiz bu konuda çok hasaas bir şekilde gerekeni yapacaklar ve bu sene çok daha yüksek sayıda öğretmen görevlendirmesi yapacağız ve rehber öğretmenlerimiz bu sene çok daha aktif olacaklar hem velilerle ilgili konularda hem de öğrencilerle ilgili konularda ilk kez bu sene rehber öğretmenlerimizin bu kadar aktif bir çalışma içerisinde olacağını söyleyebilirim. Yani okul müdürleri, okul müdür yardımcıları, öğretmenleri zümre başkanları, herkes bu konuda seferber.

 

AİLELERİN KAYGISI NEDİR?

Sınav 13 gün ertelendi ama ailelerin sağlıkla ilgili endişeleri sürüyor. Siz de çocuklar emanet diyorsunuz. Aileleri, çocuklarının sağlıklarının güvende olacağı konusunda rahatlatmak için mesajınız ne olacak? 

Eğer biz bir endişeye sahip olmasak bu sınavı haftaya da yapabilirdik, sonra da yapabilirdik, Mayıs sonunda da 7 Haziran’da da yapabilirdik. Niçin yapmıyoruz? Tamamen bu istişareler, bu danışma sonucunda. Şimdi veliler elbette MEB’in aldığı kararları düşünüyorlar, gözden geçiriyorlar, tartışıyorlar. Bu onların en doğal hakları. Ama bunun ne zaman yapılmasının uygun olacağı konusundaki Bilim Kurulu kararı son derece kritik. Yani hekimlerin şu uygundur dediği bir noktada bir kurul, bir mutabakat bir heyet karar veriyor şu tarih daha uygundur diye.

VELİLER UYGUN OLUP OLMADIĞINI ANLAMAK İÇİN SORARLAR

Şimdi eğer böyle bir kararımız varken velilerimiz kime sorarlar ki böyle bir kararın uygun olup olmadığını anlamak için. Elbette hekimlere sorarlar. Sağlık çalışanlarına, sağlık bakanlığına sorarlar çocuklarımızın sağlığı için diye. Onlar için debilirkişi kimse bizim için de bilirkişi ya da bilirheyet odur. O yüzden de içlerini rahat tutsunlar. Eğer biz tedbirimizi alırsak ki bu tamamen tedbirle ilgili, okulumuzun ortamını dezenfekte edersek, maskemizi hazırlarsak, öğretmenlerimiz, görevlilerimiz son derece tetikte olursa, velilerle öğrencilerin bahçede karışıp da bir kargaşa olmasına izin vermezsek, her şeyi kontrollü bir şekilde yürütürüz biz. Benim velilerden istirhamım çocuklarımızın güvenliğini riske atmamaları, tehdit etmemeleri. Yani çocukların yanına gelebilmek için çaba göstermemeleri. Çocukların öğretmenlerle beraber olması .ok daha güvenlidir. Dolayısıyla biz güvenliği arttırmak için bunun peşindeyiz, yoksa velilierimiz okul bahçesine girmesin diye bir derdimiz yok her sene oluyordu zaten ama bu sene çocukları koruduğumuz için bunu yapıyoruz. Milli Eğitim olarak dezenfekte işlemlerini bu yüzden yapıyoruz, maske vesaire, bütün bunları bunun için yapıyoruz. Daha fazla öğretmen görevlenrimeyi bunun için yapıyoruz. Yani bütün bu tedbirleri alıyoruz. Bu arada da hekimlerimize de danışıyoruz, diyoruz ki ne zaman uygundur hangi oturum biçimi daha uygun olabilir, başka almamız gereken bir tedbir var mıdır biz kime souyorsak veliler de onlara soracaklar ve onların dediğine, bilime güvenmek lazım.

 

LGS YERLEŞTİRMELERİNDE ‘YAŞ’ KRİTERİ DURUYOR

LGS’de bu yıl öğrenci sayısı açısından özel bir yıl. Puanı eşit öğrenciler aynı okulu tercih ettiklerinde 7 kriterden birisi yaşı küçük olana öncelik verilmesi. Bu yıl 600 bin öğrenci otomatik olarak eşit puan aldıklarında avantajlı olacak. Bu kural değişecek mi?

Yine devam edecek. Tabii. Yani biliyorsunuz bu yedi kriterden birisi, yaşı küçük olana öncelik verilmesi. Otomatik olarak eşit puan aldıklarında, elbette yaşı küçük olan, önceki senelerde nasılsa, yine öyle olacak.

Ama kontenjanımız da fazla. Geçen seneki gibi değil. Öğrenci sayısı gibi kontenjanımızda da artış var.

 

 

İKİLİ-ÜÇLÜ EĞİTİM OLABİLİR Mİ?

 

Okulların kademeli olarak 1 Haziran’da Bilim Kurulu’nun önerisine göre açılmasını temenni ettiğinizi söylüyorsunuz. Velilerin okulların açılmasıyla ilgili kaygısı kalabalık sınıflar ve okul servisleri ile ortak kullanımlı alanlar. Pandeminin dalgaları olacağı uyarıları dikkate alındığında bu risk geçene kadar okulların tümünde ikili-üçlü eğitim yapılması gündeme gelebilir mi? Bu yolla seyreltilmiş sınıf uygulaması yapılabilir mi?

Şimdi bu düşünceler bizde plana da geçmiş vaziyette. Yani biz bu senaryoları yaparken her duruma hazır olmak için yapıyoruz. Yani bu çocuklarımızın daha sağlıklı bir ortamda olabilmesinin ön koşul olarak alındığı bir yaklaşımımız var. Biz diyoruz ki öğrencilerimiz, çocuklarımız şu aralıklarla otursunlar, sınıfta şu kadar öğrencimiz olsun. Peki  bunun gereği nedir? Bunun gereği eğer kademeli geçişse belli sınıfların geçişiyse veya grubu bölmekse vesaire bunların hepsiyle ilgili hazırlığımız var bizim. Biz sadece değişen duruma gün gün bakıyoruz değil mi her akşam bakıyoruz duruma ne oldu diye. Biz de eğitimsel duruma her akşam her akşam bakıyoruz, her hafta bakıyoruz ve bu değişen duruma göre eğer bu senaryolardan herhangi biri, yani bölmek, kademeli yapmak, belli sınıfları davet etmek vesaire hiç yapmamak, bunların hepsi olasılıklar içerisinde. Bu olasılıkların hangisi bu yapılan değerlendirmeler sırasında öne çıkarsa bizim de zaten planımız hazr, biz onu uygularız.

 

OECD RAPORU EŞİTSİZLİĞE DİKKAT ÇEKİYOR?

OECD kovid-19 ile ilgili eğitim raporu yayımladı. Öğrencilerde ‘yaz unutması’ riski ile dezavantajlı çocuklar açısından eğitimde fırsat eşitsizliği ve öğrenme açığının daha da derinleşeceği. Uyarısı var. Bu eşitsizlik telafi eğitiminde giderilir mi? Telafinin zamanı netleşti mi?

Elbette bu konuda dünyada da birçok çalışma var ama Türkiye bu uzaktan eğitim konusunda ön aldı ve çok çabuk hareket etti. Sayın Cumhurbaşkanımızın bu konuyla ilgili ısrarla her konuda, her alanda, her sektörde tedbirimizi eşzamanlı olarak alalım şeklindeki değerlendirmeleri zaten bu yüzden önemli ve biz eğitimde hem okulları kapatma kararı verirken hem de telafi kararı verirken şunu düşündük, dünyanın pek çok yerinde eğitim yapılmıyor ya da okullar kapatılmış, eğitim ailelere bırakılmış tamamen. Ya da bölgesel olarak belediyeler vasıtasıyla bazı çalışmalar yapılıyor. Türkiye’nin şansı şu, biz ulusal düzeyde her öğrencinin evinde televizyon bulma ihtimali var. Yani kısmen, az da olsa internete erişmekle ilgili erişmekte sıkıntısı olan çocuklarımız var, bunu biliyoruz. Ama, televizyonla ilgili sıkıntı varsa bile bunun tedarikleri mümkün. Kaymakamlar, milli eğitim müdürleri, arkadaşlarımız bunun gereğini yaptılar, yapıyorlar. Ve bu dezavantajı gidermek için, mesela üniversite sınavına gireceklerle ilgili yapay zeka tabanlı akademik destek sistemini getirdik. Dediler ki öğrencilerin internet hattı yok ama, yani parası yok. O zaman bunu bedava veriyoruz. Canlı sınıf lazım, o zaman herkese canlı sınıf. Bütün 8’lere, bütün 12’lere canlı sınıf. Denildi ki bu öğrencilerin erişimiyle ilgili, soru çözümü vesaire sıkıntıları var.

TELEVİZYONDAN ULAŞMA ŞANSLARI VAR

Ne yaptık, EBA televizyonunda haftasonunu soru çözümüne ayırdık ve örnek sorular yayımladık. Şimdi, Türkiye’de kim olursa olsun avantajlı - dezavanatajlı kesimde kim olursa olsun, hepsinin televizyondan buna ulaşma imkanı var. Hepsinin, bütün çocuklarımızın 8 GB’ye kadar internet kotaları da olduğu için buradan bakma fırsatları da var. Şimdi bunun ötesinde EBA televizyonunda zaten günlük dersler var. Yani biz fırsat adaleti diye bir kavramdan söz ettik ve hatırlarsanız bu 12’lere yönelik akıllı destek sistemini biz korona döneminden önce başlatmıştık ve orada da fırsat adaleti diye bir kavram kullandık.  Yani dedik ki, her çocuğumuzun Türkiye’nin en istenilen, en tanımmış veya öğrencilerin en ders almak istediği öğretmenler arasından bazılarını seçip dedik ki bütün derslerin video kaydını alacağız. Yani siz yılda kaç ders varsa hepsinin video kaydını alacağız dedik ve bize destek olur musunuz, hepsi bize gönüllü destek oldular ve her konuyu öğretmenlerimiz video kütüpghanesine koydular. Şimdi her öğrenci, Türkiye’de gerçekten çok talep edilen öğretmenlerden bu dersi alabilir.

OECD HAKLI AMA BİZ BUNUN ÜZERİNE GİDİYORUZ

Yani OECD’nin bu fırsat eşitsizliği ya da aradaki farkın artmasına ilişkin endişesi çok haklı ama biz de tam bunun üstüne gidiyoruz. Mesela dezavantajlı çocuklarımızla ilgili özel paketler hazırladık. Mesela ilkokul çocuklarımız arasında dezavantajı olan varsa ki vaz bizim tespit ettiğimiz, yüz binlerce öğrencimiz var, mesela bunlara yönelik olarak İYEP programını başlatmıştık, İyileştirme Programı. O kapsamda ekstra kitaplar, yayınlar, hikaye kitapları, videolar vesaire hazırladık. Onları da dezavantajlı öğrencilerimize veriyoruz. Mesela eğitim takvimi hazırladık, sadece köylerdeki okullarımızdaki birleştirilmiş sınıflarda yer alan öğrencilerimizin evlerine birer tane verdik yani diğerlerine vermedik sadece dezavanatjlılara verdik. Mesela Oyun Sandığım diye bir sandık yaptık, orada 20 küsür zeka oyuncağı var. Birtakım çalışmalar var, işte öneriler var, deney setleri var. Bunu sadece dezavantajlılara verdik. UNICEF’le ilgili yaptığımız bir çalışmaydı bu da.

BİZ BUNU GÖZETİYORUZ

Anlatmak istediğim şey şu, biz zaten bunu gözettiğimiz için dezavantajlılara zaten hep pozitif ayrıımcılık yapıyoruz.Ve biz onların erişmesini kolaylaştırıyoruz. Bu anlamda bize mesela bazı yerlerden, çok nadir de olsa, televizyonumuz yok diyen aileler, çocuklar erişiyorlar. Ve bütün kaymakamlıklarımız hatta öğretmenlerimiz seferber oldu. Evlerinde birkaç tane televizyonu olanlar bir zorunlu kampanya başlattılar sivil toplum olarak. Biz milli eğitim müdürlükleri olarak destek olduk çocuklarımıza. Yani yeter ki bir çocuk istesin. Şimdi örnek sorular dün bin tane daha yayınlandı. Bunların hiçbirisi yoktu. Bu sene geliyor. Ve bu bir öğrenci televizyondan mı izliyor, kardeşi izledi o izleyemedi mi, iki çocuk var, üç çocuk var. O zaman tekrarı var, yine izleyebilirsiniz. Orada da izleyemedi, o zaman EBA’da var tekrarı, orada da izleyebilirsiniz. Soru çözmek istiyorum, canlı sınıf istiyorum, üçüncü sınıftan itibaren her çocuk bu sınıflara girebilir. Belli saatler verdik. Çünkü bütün öğrencilerin aynı anda girebileceği bir altyapı donanım meselesi şu anda hala bütün dünyada olduğu gibi Türkiye’de tam olarak çözülmedi.

TELAFİ EĞİTİMİ NASIL OLACAK?

 

Telafiyle ilgili bizim şöyle bir çalışmamız var ölçme değerlendirme açısından bakıyoruz meseleye ve psikososyal açıdan bakıyoruz. Biz televizyonda belli kazanımları veriyoruz. Bunun tekrarları da var. Onun dışında EBA’da yaptığmız çalışmalar var mesela ben gelmeden önce baktım canlı sınıf kaasitemiz yarıya yakın şu an daha boş. Yani daha fazla canlı sınıf yapabilir tüm sınıflar. Orada yapılan çalışmalara bakıyoruz ki bunların hepsinin kaydı anlık olarak alınıyor. Yani hangi çocuğumuz kaç dakika kalmış, hangi öğretmenimiz, hangi müdürümüz kaç dakika kalmış, ne iş yapmış, bütün bunlar belli. Biz bu sonuçlara baktıktan sonra diyoruz ki bizim diyelim ki dördüncü sınıfın sonunda ulaşmak istediğimiz yer neresi? Bir öğrencide hangi yetkinliği bekliyoruz, şunları şunları bekliyoruz. Peki bizim yaptığımız EBA televizyonu çalışması, EBA internet çalışması, diğer destek çalışmaları, bizim sonuçta ulaşmak istediğimiz yerin ne kadarını kapsıyor? Şu kadarını kapsıyor. Eksiğimiz ne kaldı? Şunlar eksik, bunların tekrar edilmesi gerekiyor. Ve bunların tekrar düzenlenmesi, çalışılması gerekiyor. Peki biz bunu ne kadar sürede yapabiliriz? Cumartesi yapabilir miyiz, hafta içi yapabilir miyiz? Haziran olursa ne olur, Eylül olursa ne olur? Bunların hepsiyle ilgili çalışma, belli örneklem gruplarımız var. Bu örneklem gruplarına bakıyoruz. Diyoruz ki, televizyondan bizim çocuklarımız ne kadar yararlanıyor, EBA’dan ne kadar yararlanıyor? Ne kadar eksiği kaldı? Bu eksik ka haftada giderilir? Bütün bunların hepsi haftalık olarak gözden geçiriliyor ve bu konu sonuçta şuraya varıyor. Diyelim ki üç hafta beş hafta neyse şu kadar dilimde kapatılacak bir açık var gibi bir duruma getirecek bizi. Biz istiyoruz ki çocuklarımız bu dönemde televizyondan aldıklarıyla da iyice güçlensinler. Aksi takdirde 2020-21 yılının derslerini götürmekte zorlanırlar. Yani bu sene nasıl olsa uzaktan eğitim var, biz gelecek seneki derslere bakarız demek büyük bir sıkıntı yaratır. Çünkü konuların hepsi birbirine bağlıı. Bu seneki konuyu öğrenmemişse gelecek seneki konuyu öğrenmekte zorlanır.

OKULLAR AÇILINCA KAZANIM TESTİ YAPILABİLİR Mİ?

Bunla ilgili örneklem üzerinden yapıyoruz zaten, bu okullar açıldıktan sonra da yapılabilir. Yine seçenekler arasında.

 

ONLİNE EĞİTİM MEVZUAT DEĞİŞİKLİĞİ GETİRİR Mİ?

Yine OECD raporunda online eğitimle ilgili ‘öğrenmenin’ tanınmasına ilişkin mevzuat değişikliği öneriliyor. Mevzuat değişikliği olur mu? Uzaktan eğitim ‘notları’ ‘yoklamaları’ ile örgün eğitimin bir parçası olur mu? Ya da isteyen okul bu sisteme geçebilir mi? 

Şimdi bizim EBA’nın altyapısını güçlendirmeye çalışmamız, akademik destek yazılımını kurmaya çalışmamız, ortaöğretimde yeni modelle ilgili yaptığmız açıklamada uzaktan eğitimle alınabilecek bazı derslerin de, isterse yurtdışından olsun, isterse yurtiçinden olsun, alınacak bazı derslerin de – ki bunların akredite olması gerekiyor, bu derslerin de not yerine ders yerine kredilendirilebileceği konusunda biz bir sene önce zaten bir açılım yaptık. Ve yapılacak pilot çalışmada liselerle ilgili yapılacak olan pilot çalışmada da öğrencilerin bazı dersleri yüz yüze alması gerekmiyor, uzaktan alabilirler. Mesela bir ya da birkaç dersten sorumlu geçti. Bu sorumlu geçtiği derslerin hepsini okulda verebiliyor muyuz, veremiyor mnuyuz? Sadece sorumluluk sınavına giriyor. Ama ben istiyorum ki sorumlu geçtiği dersin dersini de uzaktan da alsın aynı zamanda, sınavını yine yaparız. Peki nasıl alacak? Uzaktan eğitimle alacak. Yani bir çocuk, X dersini uzaktan eğitimle aldığında bizim başka kazanımlarımız da oluyor. Çünkü ortaöğretim tasarımında şunu vurguladık, çocuklar diyelim ki iki saat fizik almasın, dört saat alsın, laboratuvarını görsün. İki saat soyut kimya görmesin, dört saat grösün, laboratuvarını alsın gibi. Ama bunun için de yer açmak lazım. Yer açmak için de ne yapmak lazım? Dersleri bütünleştirmek ve uzaktan eğitimle ilgili açılımlar yapmak lazım. Biz geçen sene bunu ilan etmiştik böyle yapacağımızı.

 

OKUL ÖNCESİ EĞİTİMDEKİ ÇOCUKLAR

Uzaktan eğitimde okul öncesi çocuklar sürecin dışında kaldı. Aralarında önümüzdeki yıl 1’e başlayacaklar var. Birinci sınıflar için özel bir program olacak mı?

Bizim okul öncesiyle ilgili de faaliyetlerimiz var yani velilere yönelik kitaplar çıkardık, videolar yayımladık, animasyonlar yaptık, evde oynanayacak oyunlarla ilgili çalışmalar yaptık. Eğitim takvimi büyük ölçüde bu çocuklara çok uygun. Bu anlamda, tabii Türkiye’de okul öncesi eğitim zorunlu olmadığı için diğer sınıflar gibi doğrudan doğruya bir uygulama söz konusu olmadı. Ama şunu bilmek lazım, korona sonrası eğitim ve eğitime uyum diye bir başlığımız var. Yani bütün öğrencilerimizin, öğretmenlerimizin, okul ortamının, atmosferinin uyum çalışmaları konusunda hazırlıklarımız var. Öğrencilerin sınıfta yapacakları etkinlikleri de hazırladık. Yani orada korona sonrası uyumu kolaylaştırmak için, öğrencilerin motivasyonunu arttırmak için, eğitimden az da olsa uzaklaşmalarının sonusunda rtaya çıkabilecek durumla baş etmek için. Kaldı ki, Türkiye’de biliyorsunuz zaten üç ay tatil ve yaz unutması dediğimiz şey büyük bir biçimde geçerli. Bu yüzden de zaten bir 15 gün ara tatiller koyarak yaz unutması için o süreci de kısaltmış olduk. Bununla ilgilil uyum çalışmaları çok ayrıntılı olarak yapılacak.

 

ÖĞRETMENLERİMİZ ÇOK BAŞARILI SINAV VERİYOR

 

Öğretmenlerimiz bu süreç içerisinde benim kanaatim okuldakinden çok daha zorlandılar. Yani hem öğrencilerine ulaşma çabası, velilerine ulaşma çabası. Uzaktan eğitimin hengamesi. Uzaktan eğitim becerileri, dijital beceriler konusunda birtakım yeni öğrenme ihtiyaçları. Ve emin olun bizim öğretmenlerimiz kendi öğrencilerini bırakın komşunun öğrencisi olsa yoldan geçen olsa yardımcı oluyorlar. Ve biz bu dönemde bütün öğretmenlerimize büyük bir teşekkür borçluyuz. Çünkü tam da bu tür durumlarda belli olur bir insanın da, bir toplumun da bakış açısı. Bugün özel bir gün, yani özel bir durumdayız bu dönemde. Çünkü artık mevzuatın içerisinde benim görevim şuydu veya şu değildi, yönetmelik şuydu buydu meselesi değil. Bugün insana, insanlığa, milletimize hizmet etme günü. Bugün herkesin elinden tutma, yardım etme günü. Dolayısıyla öğretmenlerimiz bu konuda çok başarılı bir sınav veriyorlar, ben ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Ve kimi zaman da öğretmen gruplarımızla da oturup onlarla da sohbet ediyoruz. Onları dinliyorum her hafta, sahalardan, illerden gelen tepkilere, görüşlere, önerilere bakıyoruz, onları alıyoruz, listelendiriyoruz. Ve ben kendi adıma çok mutluyum Milli Eğitim Bakanlığı olarak. Öğretmenlerimiz, il müdürlerimiz, ilçe müdürlerimiz son derece aktifler. Ve her hafta onlarla buluşuyoruz, her hafta il il değerlendirmeler yapıyoruz. Bütün bunlar şunu gösteriyor, saha ayakta. Öğretmenler ayakta, müdürler ayakta. Ev ev ilgileniyoruz. Televizyonunu açamayan veliler bile bizim öğretmenimizi arıyorlar, televizyonum çalışmıyor diye yardım istiyorlar. Psikososyal destek sağlıyoruz 24 saat Türkiye’de ilk kez, bir rehberlik ve psikolojik hizmet vermeye başladık. Bu anlamda ben müteşekkirim.

05-05-2020


Etiketler

Paylaşın arkadaşlarınızı da bilgilendirin

Paylaş