Arama sonuçları

Mesleki eğitimde nicelik artıyor nitelik yerinde sayıyor

Mesleki eğitimde nicelik artıyor nitelik yerinde sayıyor

Mesleki eğitimde nicelik artıyor nitelik yerinde sayıyor. Bunu da bize istatistikler ve açıklamalar şöylüyor. Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Mesleki Teknik Ortaöğretim Genel Müdürlüğü 24-25 Ekim tarihlerinde 766 katılımcı ile Antalya’da “Eğitimden Üretime Sektörle İş Birliğine” temalı eğitim kongresi düzenliyor. İlgili Genel Müdür açıklamasında “Kongrenin, mesleki ve teknik eğitimin, Türkiye´nin sürdürülebilir ekonomik ve sosyal gelişmesini sağlayabilmesi ve küresel rekabette yerini alabilmesi açısından büyük önem taşıdığını” ifade etti.         

Genel Müdür açıklamalarının devamında ‘Ülkenin sahip olduğu genç nüfus ve ihtiyaç duyduğu nitelikli insan gücü dikkate alındığında mesleki ve teknik eğitimin öneminin bir kez daha anlaşılacağını’ belirtiyor.
 
Genel Müdür mesleki eğitim güçlendikçe ülkenin kalkınmasının da güçleneceğini, mesleki eğitimle ilgili öğretmen eğitimleri, sektörle işbirliği, okulların iyileştirilmesi, okulların ve laboratuvarların yenilenmesi gibi pek çok çalışma yaptıklarını belirtiyor. Genel Müdür "Mesleki eğitimde bu çalışmaların yanında kaliteyi arttırmak istiyoruz. Kaliteye önem veriyoruz. İş dünyasının beklediği nitelikli iş gücünü yetiştirmemiz lazım. Bunun için ikinci Eğitim Kongresi´ni mesleki eğitim üzerine planladıklarını’ söylüyor.
 
16 AYRI OTURUM VAR
Kongrede, Türkiye´nin 2023 vizyonu ve mesleki ve teknik eğitimi, mesleki eğitim-istihdam ilişkisi, mesleki rehberlik ve kariyer, mesleki ve teknik eğitimde eğiticilerin eğitimi, sendikalar gözüyle mesleki ve teknik eğitim, mesleki yeterlilikler, mesleki ve teknik eğitimde kalite çalışmaları ve uygulamaları, işletmelerde mesleki eğitim, ahilik ve değerler eğitimi, meslek yüksekokullarının temel sorunları ve çözüm önerileri, tematik okullar, özel mesleki ve teknik okulları ve teşvikler, mesleki yeterliliklerin belgelendirilmesi, mesleki ve teknik eğitimde proje uygulamaları, hayat boyu öğrenme, endüstri 4,0 ve uygulamaları ile basın gözüyle mesleki ve teknik eğitim konulu 16 oturum düzenlenecek.
 
KALİTENİN İYİ OLMADIĞI GÖRÜLÜYOR
Genel Müdürün açıklamalarını yorumladığımızda MTO niteliğin (kalitenin) iyi olmadığını, alt yapı ve fiziki donatım durumunun yetersiz olduğunu, liselerde verilen okul içi ve okul dışı (staj) eğitiminin yeterli olmadığını anlıyoruz. Mezunların ilgili yükseköğretim programlarına yerleşmede başarılı olmadıklarını,  alanına uygun iş bulmada zorlandıkları yapılan araştırmalarda saptanmış durumda. Mesleki teknik ortaöğretimin içinde bulunduğu sorunlar ve çözüm yollarının tartışılacağı bu tür kongre türevlerinin pek çok örneğinin geçmiş yıllarda da düzenlendiğini biliyoruz.  Bu tür etkinliklerin var olan sorunları çözmeye dair geliştirdikleri çözüm önerilerinin sahada uygulanma pratiklerine bakıldığında toplumu sevindirecek, mesleki teknik ortaöğretimde ki eğitim ve öğretimin niteliğini yükseltecek, bu liselerde okuyan veya mezun olan çocukların mutlu olmalarını sağlayacak sonuç çıktıları oluşturmadığı bir gerçek. Bakanlığın Stratejik Plan Raporları, istatistikler ve araştırmalar böyle bir sonuç analizi yapmamızın kaynağını oluşturuyor.
 
ÖĞRENCİ SAYISINDA ÖNEMLİ ARTIŞLAR OLUYOR
MTO Okullarında okuyan öğrenci sayısının son beş yıllık gelişim seyri incelendiğinde, 2011-12 MEB istatistiklerinde bu okullarda öğretmen liseleri, imam hatipler ve açık öğretim dahil 2.085.912 öğrencinin okuduğunu, 2015-16 eğitim yılında ise sayının 1.956.347 düştüğünü görüyoruz. Son beş yılda yaşanan sayısal azalmaya rağmen 90’lı ve 2000’li yıllara göre ortaöğretim bütünü içinde mesleki öğretimin genel ortaöğretimle oransal karşılaştırmasına göre mesleki teknik ortaöğretim öğrenci oranında önemli artışlar olmuştur. Yükseköğretime başvuran ve çeşitli programlara yerleşenlerin kıyaslanmasına göre 2011-12 yılında başvuran sayısı 533.532 yerleşen sayısı 249.372 (%46.74) 2015-16’da başvuran 1.005.219 yerleşen sayısı 455.893 (%45.35) %1.39’luk bir azalma olduğu görülmektedir.
 
Yerleşenlerin yükseköğretim program türü dağılımında 2012’de yerleşenlerin %6.28’i lisans, %27’si ön lisans, %12.41’i ise açık öğretim programları olmuştur.2016 dağılımında sonuçlar %8.99’u lisans, %23.73 ön lisans, %12.68’i açık öğretim programlarına yerleşme şeklinde oluşmuştur. Sonuçları yorumladığımızda başvuran sayısındaki %88.41’lik büyük artışa rağmen yerleşme oranlarında büyük oranlı artışların olmadığını, hatta ön lisans programlarına yerleşmede %3.27lik azalma olduğunu görmekteyiz.

Lisans programlarına yerleşmedeki yaklaşık 2.5 puanlık artışın imam hatiplerdeki artıştan kaynaklı olduğunu söyleyebiliriz. Ayrıca MEB’in Stratejik Plan Hedefleri Raporunda ortaöğretimde sınıf tekrarı ve okulu terk oranlarında meslek liselerinde okuyan öğrenciler diğer liselerde okuyanlara göre 11 puan daha ilerde görünmektedir. Genel liselerde okuyan her yüz öğrenciden 2’sı sınıf tekrarına kalırken, meslek lisesinde okuyan her yüz öğrenciden 11’i sınıf tekrarına kalmaktadır.
 
Eğitim Sen’in 2013 yılında gerçekleştirdiği Demokratik Eğitim Kurultayı’na hazırlık mahiyetinde öğretmenler Mustafa Özcan ile Murat A.Tamer’in İstanbul Şişli Bölgesinde bulunan meslek liselerinde okuyan, mezun olan öğrenci ve bu okullarda görev yapan öğretmenlere yönelik gerçekleştirdikleri anket sonuçları önemli bulguları açığa çıkarmıştır. MTO kurumlarında yaşanan sorunlar ve bu sorunlara dair çözüm önerilerini içeren çalışmanın önemli bölümleri aşağıda sıralanmıştır.

SORUN ALANLARI VE BULGULAR NEDİR?
*Meslek lisesi mezunlarının önemli bir kısmının lise öğrenimi sonrası iş hayatına atıldıkları görülmektedir Bu durumda çoğu meslek lisesi öğrencisi için lise hayatı örgün eğitimin son basamağını oluşturmaktadır. Meslek Lisesinde verilen eğitim tüm boyutları ile (kültürel, mesleki, akademik) ele alınırken, bu durumunda dikkate alınması gerektiği söylenebilir.
 
*Meslek lisesi mezunu çalışanlara ve meslek lisesinde staj yapan öğrencilere uygulanan ankette katılımcıların çoğunluğu iş sağlığı ve güvenliği konusunda kendilerini yeterli görmeleri sevindiricidir. Ancak bu ifadenin gerçek bir karşılığı olup olmadığı araştırmaya muhtaçtır. Ülkemizde yaşanan iş kazalarının çokluğu dikkate alındığında, bu iş kazasına uğrayan çalışanların kaçının meslek lisesi mezunu olduğu ve meslek lisesi mezunu olmanın iş kazalarına maruz kalma konusunda önleyici bir etkisinin olup olmadığı araştırılması gereken konular arasında olduğu düşünülmektedir.
 
*Bilişim teknolojilerinin kullanılması hususunda meslek lisesinden mezun çalışanların ve meslek lisesinde staj yapan öğrencilerin önemli bir kısmının kendilerini yeterli buldukları görülmektedir. Öğretmenlere yöneltilen ifadeye baktığımızda da öğretmenlerinde kendilerini yeterli gördükleri elde edilen bulgular arasındadır. Ancak üç grupta da kendilerini yeterli görmeyen (özellikle öğretmen %29,5, öğrenci %24,5) önemli bir oran olduğu göze çarpmaktadır. Dolayısıyla bu oranın yükseltilmesine ihtiyaç olduğu düşünülmektedir. Özellikle mesleki alanlarında yeterli düzeye ulaşabilecek eğitimlere, hem meslek liselerinde hem de iş yerlerinde ağırlık verilmesi gerektiği söylenebilir.
 
*Stajyer öğrenci ve işletme yetkililerine yapılan ankette işyerinizde usta öğreticinin olup olmadığına dair sorudaher iki katılımcı grubunun da birbirleri ile tutarlı yanıtlar vermesi, bulgunun doğruluğu açısından önemlidir. Elde edilen bulgulara göre yaklaşık %20 oranında işletmelerin usta öğretici belgesine sahip personeli olmadığı söylenebilir. Bu oranın azaltılması için gerekli denetimlerin okul ve koordinatör öğretmen tarafından titizlikle yapılması gerektiği düşünülmektedir.
 
*Yabancı dil konusunun, örgün eğitim içersin de bir türlü istenilen seviyeye ulaşılamayan konulardan birisi olduğu söylenebilir. Meslek liselerinin durumu ise bu konuda içler acısıdır. Hiç vakit kaybetmeden meslek liselerinde ve tüm örgün eğitim sistemi içerisinde bu konuya ağırlık verilmeli ve gereken tedbirler alınmalıdır. Milli Eğitim Bakanlığı tarafından öğrenci ve öğretmenlere yabancı dillerini geliştirecek teşvik edici yöntemlerin (yurtdışı dil eğitimi turları, öğretmenlere yönelik yurtdışı yaz kampları vb.) uygulanması gerektiği düşünülmektedir. Nitekim öğrencilere, öğretmenlere ve diğer çalışanlara uygulanan anketlerde, katılımcılara yabancı dil yeterliliğini ölçmek için yöneltilen sorularda her gruptaki katılımcıların büyük çoğunluğu kendilerini yetersiz olarak görmüşlerdir. Ayrıca meslek öğretmenleri de öğrencilerin yabancı dil seviyesini oldukça yetersiz bulmaktadır.
 
Tartışmalar bölümünün bundan sonraki kısmında elde edilen bulgular 6 başlık altında incelenecektir (staj, okul-sanayi işbirliği, meslek lisesi mezunu çalışanlar, hizmet-içi eğitim, mesleki eğitim politikaları ve meslek liseleri hakkında genel görüşler) Tüm gruplara yöneltilen anketlerdeki sorular 6 başlıkta toplanmıştır. Elde edilen bulgular bu bağlamda yorumlanacaktır.
 
STAJ İLE İLGİLİ ŞİKAYETLER VAR
Staj eğitiminin çalışma hayatına uyum bakımından önemi konusunda öğretmen ve işletme yetkililerine yöneltilen soruda öğretmenlerin neredeyse tamamı, işletme yetkililerinin ise büyük çoğunluğu olumlu yanıt vermişlerdir. Meslek lisesi mezunu çalışanlar da okulda yaptıkları staj eğitiminin çok yararlı olduğunu belirtmişlerdir. Böylelikle staj sürecinin mesleki eğitimde vazgeçilmez bir yerinin olduğu söylenebilir. Öğrencileri okul hayatından çalışma hayatına sorunsuz geçmesini sağlayan önemli bir süreçtir.
 
Staj eğitimi konusunda katılımcılara yöneltilen soruda ise meslek lisesi mezunları çoğunluk bir oran ile staj süresinin uzaması gerektiği yönünde görüş bildirirken,öğrencilerin bu ifadeye katılmadıkları görülmektedir. Öğretmenler ise çoğunluk olarak staj eğitimi süresinin yeterli olduğunu düşünmektedirler. Benzer bir oran da işletme yetkililerinde elde edilmiştir. İşletme yetkilileri de çoğunluk olarak staj süresinin yeterli olduğunu düşünmektedir. Öğrencilerin üniversite, kültürel ve sosyal gelişim hedefleri de beraber düşünüldüğünde staj süresinin yeterli olduğu, arttırılması halinde başka yönlerden eksiklik doğuracağı düşünülmektedir. Aynı zamanda ucuz işgücü oluşturma tehlikesi bulunduğundan staj süresinin arttırılması yönünde yapılabilecek değişiklikler bu bağlamda değerlendirilmelidir.
 
Öğrenciler çoğunluk oranda staj yaptıkları işyerinde mezun olduktan sonra da çalışmak istediklerini belirtseler de yine de önemli bir kısmının istemediği ya da bir fikir belirtmediği görülecektir. Bu bulgular öğrencilerin staj yaptığı işyerinde alanları ile ilgili görev verilmediği ifadesi ile birlikte incelendiğinde daha anlamlı olabilir.Öğrencilerin çoğunluğu okulda öğrendikleri mesleki bilginin staj pratiği açısından yeterli olduğu görüşündedir. Ancak yine de önemli bir kısmı aksi görüşü benimsemiştir. Okul süreci ile staj pratiğinin uyumlu hale getirilmesinin (alan ile ilgili staj seçimi, sanayi uygulamaları ile uyumlu mesleki dersler vb.) gerekli olduğu düşünülmektedir.
 
OKUL- SANAYİ İŞBİRLİĞİ NEDİR?
Meslek öğretmenlerinin büyük çoğunluğu işletmeler ile milli eğitim arasında yeterli işbirliğinin sağlanmadığını düşünmektedir. Ancak işletme yetkilileri çoğunlukla(%54,9) yeterli olduğu görüşünde olsa da önemli bir kısmı bu işbirliğini yetersiz bulmaktadır. İki katılımcı grup arasındaki bu fark işbirliğine yönelik beklentilerin farklılığından olabilir. İşletmeler stajyer ihtiyaçları karşılandığı müddetçe işbirliğinin yeterli olduğunu düşünebilirler. Ancak öğretmenler açısından durum daha kapsayıcı bir hal alır. Milli eğitim bakanlığının, işletmelerin eğitim faaliyetlerine katılımını sadece istihdam yaratmak (ki dolayısıyla ucuz işgücüne sahip olmak) değil farklı çözümler ve yaptırımlar uygulayarak işbirliğini arttırıcı önlemler almasının gerekli olduğu düşünülmektedir.
 
Katılımcı iki grup arası farklılık aynı zamanda işletmelerin, mesleki eğitime yeterli önemi verdiği ifadesinde de ortaya çıkmaktadır. Öğretmenler yeterli önemin verilmediğini vurgularken, işletmeler yeterli önemin verildiğini belirtmişlerdir. Bu bulgu da yukarıda açıklanan benzer sebeplerden kaynaklanabilir. Netice de bu konuda algıda bir farklılığın olduğu ve bu farklılığı giderecek çalışmalar yapılması gerektiği düşünülmektedir. Ne de olsa, “meslek liseleri ve işletmeler daha fazla işbirliği kurmalıdır.” İfadesine işletme yetkilileri, büyük bir çoğunlukla katıldıklarını belirtmişlerdir.
 
İŞ YAŞAMINDA MESLEK LİSESİ MEZUNLARININ DURUMU
Meslek lisesi mezunu çalışanların, bilişim teknolojileri yeterliliği açısından genel lise mezunu çalışanlar ile karşılaştırıldığında işletme yetkilileri, çoğunlukla bir fark olmadığını belirtseler de önemli bir kısmı meslek lisesi mezunu çalışanların daha iyi olduğu yönünde görüş belirtmişlerdir. Meslek liselerinin bilişim sektöründe de iş gücü ihtiyacını karşılayabilecek düzeyde olmasının önemli olduğu düşünülmektedir.
 
Meslek lisesi mezunu çalışanların, pratik çözüm üretebilme becerisi açısından genel lise mezunu çalışanlar ile karşılaştırıldığında işletme yetkilileri, büyük bir çoğunlukla meslek lisesi mezunu çalışanları daha iyi düzeyde bulmuşlardır. Meslek liselerinin teknik ve pratik kabiliyetlerinin, genel liselere göre daha iyi olması sevindiricidir. Ayrıca meslek liselerinin işgücü kalitesi içerisindeki önemini bir kez daha vurgulamasından ötürü önemli bir bulgudur. Meslek liselerinin önemini vurgulayan diğer bir bulgu ise, mesleki yeterlilik konusunda yapılan karşılaştırmadır.
 
Meslek lisesi mezunu çalışanların, mesleki yeterlilik açısından genel lise mezunu çalışanlar ile karşılaştırıldığında işletme yetkilileri, büyük bir çoğunlukla meslek lisesi mezunu çalışanları daha iyi düzeyde bulmuşlardır. Ancak işletme yetkililerine yöneltilen “meslek lisesinden yeni mezun çalışanlar, yeterli mesleki bilgiye sahip olmadan mezun olmaktadır.” Sorusunda işletme yetkilileri %53,6 oranında katılım göstermiştir. Bu bulgu, meslek liselerinin genel liselere göre mesleki yeterlilik açısından daha avantajlı olmasına karşın yine de istenilen düzeyde olmadığını göstermesi açısından önemlidir.
 
Nitekim “meslek lisesinden yeni mezun çalışanlar, iş yaşamının taleplerini karşılayabilecek düzeyde değildir.” İfadesine öğretmenler ve işletme yetkilileri %50 seviyelerinde dahi olsa katılım göstermişlerdir. Öğrenciler de çoğunluk olarak Milli Eğitim Bakanlığı tarafından meslek liselerine yeterli önemin verilmediğini düşünmektedirler. Bu görüşler ışığında Milli Eğitim Bakanlığının meslek liselerine ve mesleki ve teknik eğitime daha fazla önem vermesi gerektiği görülmektedir. Elde edilen tüm bulgularda sanayi ve işgücü açısından mesleki eğitimin ne kadar önemli olduğu ortaya çıktığı göz önüne alınırsa, milli eğitimin bu konuda acil önlemler alması gerektiği düşünülmektedir.
 
Öğretmenlerin çok yüksek bir çoğunluğu Milli Eğitim bakanlığının öğretmenlere yeterli önemi vermediği görüşünü sundukları görülmektedir. Milli eğitimin öğretmenlerin motivasyonlarını ve özlük haklarını kısıtlayıcı değil daha iyileştirici ve olumlu bir strateji izlemesi gerektiği düşünülmektedir. Yine öğretmenlerin %56,7’si okul yönetimlerinin öğretmenlerin motivasyonunu kötü etkilediği yönünde görüş belirtmişlerdir. Okul yönetimleri, öğretmenin sorunlarına daha fazla eğilen, öğretmenin üzerinde bir baskı unsuru olmaktan öte öğretmenin çalışma alanını özgürleştirici bir yöntem izlemelidir.
 
Ayrıca öğretmenler yüksek bir çoğunlukla alanları ile ilgili okul dışında iş deneyimi kazanmalarının önemli olduğunu düşünmektedirler. Hizmet içi faaliyetler bölümünde önerilen sektör ile işbirliği içerisinde bir eğitim faaliyeti ve sertifikalandırma ile iş deneyimleri geliştirilebilir.
 
Mesleki eğitim politikasında bir diğer ilginç tablo ise öğrencilerin üniversite eğitimleri ile ilgilidir. Meslek lisesi öğrencileri çok yüksek oranlarda üniversite eğitimlerine devam etmek istediklerini hatta yine aynı oranlarda üniversite sınavında başarılı olacaklarına inandıkları görülmektedir. Ancak meslek lisesi mezun çalışanlara sorulan eğitim düzeyi bağımsız değişkeninde görüldüğü gibi durum gerçekte farklı olmaktadır. Öğrencilerin meslek lisesi tercihlerini daha bilinçli yapmaları, meslek liselerine alanları ile ilgili akademik imkânların arttırılması ve meslek liselerindeki kültür derslerinin genel lise düzeyine getirilmesi hem öğrencilerin hayal kırıklığı yaşamasını önleyebilir, hem de gelecek ile ilgili daha sağlıklı planlar kurmalarına yardımcı olabilir. Öğretmenlerin büyük çoğunluğu işyerlerinde mutlu bir çalışma yaşamı olduğunu belirtmişlerdir. Ancak günümüzde milli eğitim politikalarındaki bazı değişimler çerçevesinde öğretmenlerin iş güvencelerine dair kaygılarının arttığı elde edilen bulgular arasındadır. Bu tür kaygıların eğitim sürecini olumsuz etkileyeceği, çalışanların motivasyonlarını düşüreceği açıktır.
 
MESLEK LİSELERİ HAKKINDA GENEL GÖRÜŞLER
Meslek lisesinden mezun çalışanlar %92,3 gibi yüksek bir oranda meslek lisesinden mezun olmanın iş bulmada avantaj sağladığını belirtmişlerdir. Sektörlerin meslek lisesi mezunlarını tercih etmeleri sevindirici bir durumdur. Ayrıca meslek liselerinin önemini bir kez daha vurguladığından önemli bir bulgu olduğu düşünülmektedir. Ayrıca öğrencilerde mezun olduktan sonra iş bulmakta sıkıntı yaşayacaklarını düşünmediklerini belirtmişlerdir.  Meslek lisesi mezunları da büyük çoğunlukla iş yaşamında, meslek lisesi mezunu olmanın bir ayrıcalık olduğu düşüncesinde oldukları görülmektedir. Bu bulgular iş yaşamı açısından meslek liselerinin vazgeçilmez bir konumda olduğunu göstermektedir. Öğrencilerin önemli bir kısmı mezun olduktan sonra kendi alanlarında çalışmak istediklerini belirtmişlerdir. Staj yaptıkları iş yerinde alanı ile ilgili görev verilen
 
ÖĞRETMENLERİN HİZMET İÇİ EĞİTİME KATILIMLARI
Meslek lisesi öğretmenlerinin hizmet-içi eğitime katılım oranlarının yüksek olması sevindirici bir durumdur. Hatta son 5 yıl içinde hizmet içi eğitime katılımın arttığı elde edilen bulgular arasındadır. Öğretmenlerin mesleki açıdan kendilerini geliştirmek yönünde son yıllarda daha fazla gayret gösterdiği söylenebilir.
 
Ancak öğretmenler, hizmet içi eğitimlerin amaçladığı faydaları sağlamadığı görüşüne çoğunluk olarak katılmışlardır. Elde edilen bu bulgu, milli eğitim bakanlığının hizmet içi eğitimleri daha kaliteli ve işler hale getirmesi yönünde çalışmalar yapması gerektiğini düşündürmektedir. Öğretmenlerin mesleklerinde kendilerini geliştirmek yönünde çaba sarf etmelerine karşın hizmet içi eğitimin kalitesinin istenilen düzeyde olmadığı görülmektedir. Ayrıca öğretmenlerinde hizmet içi eğitimleri daha çok tatil gibi algıladıkları elde edilen bulgular arasındadır. Hizmet içi eğitimlerin bu algıyı ortadan kaldıracak şekilde düzenlemesi gerektiği düşünülmektedir.
 
Öğretmenlerin büyük çoğunluğunun katıldığı diğer bir görüş ise hizmet içi eğitimlerin işletmeler ile işbirliği içinde yapılmasıdır. Öğretmenin öğretmene ders gibi anlattığı eğitimler yerine işletmelerde uygulamalı ve yerinde mesleki bilgilerin geliştirilmesi gerektiği düşünülmektedir. Ayrıca bu tür eğitimlerin sertifikalandırılarak meslek öğretmenlerinin de kendi alanlarında ki sektörlerde faaliyet göstermelerinin önü açılabilir.
 
OKULDAKİ EĞİTİM İŞ DÜNYASI İÇİN YETERLİ Mİ?
Meslek lisesi mezunu çalışanlar okuldaki eğitimin iş hayatı için yeterli olup olmadığı sorusuna %48 oranında yetersiz cevabı verdikleri görülmektedir. Okuldaki eğitimin eksiklikleri peki nerelerden kaynaklanmaktadır? Öğrencilere, işletme yetkililerine ve öğretmenlere milli eğitimin mesleki eğitime yeterli önemi verip vermediği sorulduğunda şu bulgulara ulaşılmıştır: öğretmenler çok yüksek bir oranda milli eğitimin mesleki eğitime yeterli önemi vermediğini belirtmişler işletmeler ise %57,3 oranında yeterli önemin verilmediği görüşünde birleşmişlerdir..
 
Ayrıca öğrencilerin, mezun olduklarında kendi alanlarında çalışmak istediklerine dair bir bulguya ulaşıldığı göz önüne alınırsa öğrencilerin staj süresinin sağlıklı yürümesi ve alanları ile ilgili görevler alması, gelecek planlarını önemli ölçüde değiştirmekte ve alanları ile ilgili çalışma motivasyonlarını arttırdığı düşünülmektedir. Öğrencilerin %54,6’sı yeniden tercih hakları olsa meslek lisesini seçeceklerini belirtmişlerdir. Ancak %38 oranında olumsuz bir görüş de elde edilen bulgular arasındadır. Lise seçiminde öğrencilerin bilinçlendirilmesi ve mesleki eğitimin amacına dönük düzenlenmesi bu ifadeye verilen olumsuz görüşü azaltabilir.
 
Ayrıca lise seçiminde bir çocuğun ne kadar sağlıklı bir seçim yapabileceği, ailenin sosyal ve sınıfsal konumundan var olan eğitim sisteminin ne kadar eşit olanaklar sunduğuna kadar geniş bir yelpazede irdelenmesi gerektiği düşünülmektedir. Öğrenciler çoğunluk olarak okulda öğrendikleri bilginin işyeri gerçekleri ile örtüştüğünü düşünseler de önemli bir kısmı (%38,8) örtüşmediğini düşünmektedirler. Bu noktada işyeri ve staj koşullarının iyi denetlenmesi, staj sürecinde öğrencilerin alanları ile ilgili görevler almasının sağlanması ve öğretmenlerin daha fazla iş deneyimi kazanmaları, okul-sanayi işbirliğinin arttırılması öğrencilerin bu görüşünü olumlu yönde değiştirebilir. Yukarıda ki bulguya benzer bir oran okulda ki atölye ve laboratuvar donanımların işyerine göre daha eski olduğu ifadesinde de ortaya çıkmaktadır.
 
Milli eğitim bakanlığının acilen okuldaki var olan donanımları gerekirse sanayi ile işbirliği içersin de değiştirmesi gerektiği düşünülmektedir. Öğretmenlerin de atölye ve laboratuvarların uygun donanıma sahip olmadığı görüşünü paylaştıkları görülmektedir. Ayrıca öğretmenler meslek liselerinin fiziki altyapılarının yeterli olmadığını düşündükleri elde edilen bulgular arasındadır. Meslek liselerinin pahalı bir eğitim süreci olduğu bir gerçektir. Ancak bu ana kadar elde edilen bulgular meslek liselerinin ne kadar vazgeçilmez olduğunu ve öğrencilerin mesleki eğitimlerini çalışma hayatlarında da devam ettirebilmeleri için okul donanımlarının yeter seviye de olmasının önemini göstermiştir.
 
ÇÖZÜM SANAYİCİYE Mİ BIRAKILMALI?
Meslek lisesi öğrencileri ve meslek lisesi mezunu çalışanlar, büyük çoğunlukla meslek öğretmenlerinin mesleki bilgilerinin yeterli olduğu görüşündedir. Milli Eğitim Bakanlığının da meslek liselerine gösterdiği çaba açısından benzer bir yeterliliğe ulaşmasının mesleki eğitime çok büyük katkı yapacağı düşünülmektedir. Meslek liselerinin, öğrencilerini iş hayatına uyum gösterebildikleri kadar iş yaşamını, daha insani ve gelişken kılabilecek potansiyele sahip düzeye getirmekle de sorumlu olduğu düşünülmektedir.
 
Sonuç olarak, meslek eğitimi ülkenin en sorunlu eğitim alanlarındandır. Bu sorunlar meslek liselerinin tarihsel süreci boyunca hep var ola gelmiştir. Hemen her dönem eğitim sistemin öncelikli tartışma alanından olan meslek liselerinin bugün içinde bulunduğu durum, çalışanların ve öğrencilerin yaşadığı sorunların çözümüne dair geliştirilen politikaların yetmediği, bütüncül olarak oluşan yetersizlikleri gidermediği bir gerçek. Mesleki Teknik Ortaöğretimi bir takım teşvikler vererek piyasanın köleci rekabet kuralları içinde düzenlemek yapısallaşmış sorunları çözmeye yetmeyecektir. Sorunların çözümünü sermaye ye bırakarak çözme beklentisi yetmezlikleri azaltmak yerine arttıracaktır.

 

23-10-2016


Etiketler

Paylaşın arkadaşlarınızı da bilgilendirin

Paylaş