Arama sonuçları

Notunu yükseltmek isteyen öğrenciye ‘not yükseltme sınavı’ hakkı verilmeli

Notunu yükseltmek isteyen öğrenciye ‘not yükseltme sınavı’ hakkı verilmeli

Notunu yükseltmek isteyen öğrenciye ‘not yükseltme sınavı’ hakkı verilmeli. Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, sınıfta kalma olmayacağını ve öğrencilerin bir üst sınıfa birinci dönem notları ile geçeceklerini açıkladı. Buna göre zayıfı olanlar için sorumluluk sınavı var. Peki not ortalamasını yükseltmek isteyenler için sınav hakkı tanınamaz mı? Öğrenciye “not yükseltme sınavı” olmalı. İşte bu öneriyi Feyziye Mektepleri Vakfı (FMV) Eğitim Kurumları Koordinatörü Müge Yalım Alpan getiriyor.

Okulların açılması ikinci kez ertelendi ve ‘uzaktan’ eğitim 31 Mayıs’a kadar sürecek. 1 Haziran’da açılması da gündemde. Peki açılabilir mi? Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un açıklamaları Bilim Kurulu onay verirse bunun gerçekleşebileceği yönünde.

Ama tüm bu süreçler öğrencileri, eğitimcileri, velileri nasıl etkiliyor? Uzaktan eğitim öğretmen, ebeveyn rollerini nasıl değiştiriyor? Tüm bu süreçler öğrencileri nasıl etkiliyor? Sınıf geçme kurallarının değişmesi mağduriyet yaratır mı?

NOTUNU YÜKSELTMEK İSTEYEN ÖĞRENCİYE ‘NOT YÜKSELTME SINAVI” HAKKI VERİLMELİ

Tüm bu soruları ve daha fazlasına Türkiye’nin köklü eğitim kurumlarından biri olan 134 kuruluş yıldönümünü kutlayan Feyziye Mektepleri Vakfı (FMV) Eğitim Kurumları Koordinatörü Müge Yalım Alpan ile pervinkaplancom instagram adresinden yaptığımız canlı yayında konuştuk.

NOTUNU YÜKSELTMEK İSTEYEN ÖĞRENCİLER

İşte Alpan’ın sorularımıza verdiği yanıtlar:

Birinci dönemin notlarıyla sınıf geçme geldi. Bu durumda ilk dönem notları düşük olan ama ikinci dönem yükselteceğini düşünen öğrenciler ne olacak? LGS’de puanı eşit olan öğrencilerin yerleştirilmesinde ve üniversite yerleştirme puanında notlar etkili. Bu bir mağduriyet yaratır mı?

Bir eksiklik olacak tabii, çünkü çoğu öğrencinin aklında ikinci dönem notunu yükseltmek vardı. Maalesef bu mümkün olmayacak. LGS’de puanı eşit olan öğrenciler için not ayırt edici özellik. Üniversitede etkiliyor da. 4 senenin ortalamasında ikinci dönem belki de cok fark yaratmayacak diye ummak zorundayız. Bir de ara sınıflardaki öğrenciler var, örneğin 9. sınıftaki bir öğrenci olsun. İlk dönem notu düşük olabilir ama ikinci dönem bunu yükseltmek isteyebilir. Onlar açısından belki bir sorun olabilir. Belki bir ortalama yükseltme sınavı olabilir. Bakanımız da sorumluluk sınavlarından söz etmişti. O zaman hak kaybı olmaz.

KARIŞIK HİSLER İÇİNDEYİZ

 

Okulların açılmasının ikinci kez uzatılması ve 31 Mayıs’a ertelenmesi çok yeni bir gelişme. Milli Eğitim Bakanı Bilim Kurulu onay verirse 1 Haziran’da açmaya hazırız dedi. Bu ertelemeyi okullar ve öğrenciler nasıl karşıladı?

Karışık hisler içindeyiz. Öğrencilerimizi çok özledik. Ama sanırım bu dönemde önemli olan gercekten onların sağlıkları ve saglıklı kalmaları. Bakanımızın da dediği gibi şu anda onlar için en güvenli yerleri evleri. O yüzden ne kadar özlesek de şu anda onlar icin en doğru olanı yapmak zorundayız.

 

OKULLAR AÇILIR MI, LGS NE ZAMAN YAPILIR?

1 Haziran’da okullar açılacak mı, bunu zaman  gösterecek. Ülke çapında degil, dünya çapında bir belirsizlik. Bekleyecegiz, göreceğiz.

LGS ile ilgili tarih verilmemiş olması ve önümüzdeki haftaya bırakılması sınav sürecindeki öğrencileri nasıl etkiliyor? Sizce 7 Haziran’da olur mu?

Belli olur mu bilmiyorum, ertelenir mi bilmiyorum. Şu anda devletimizin hükümetimizin bildiğini de düşünmüyorum. Önemli soru sınav ertelenmezse hangi ortamda yapılacak, hakikaten bir şey söylemek çok zor ama bizim burada serinkanlı kalmamız gerekiyor. Öğrencilerin de ailelerinin de cok etkilendiğini düşünüyorum. Tarihle ilgili çok konsantre olup kaygı yaşamalarındansa öğrencilerimizin ailelerimizin yapacaklarına odaklanmaları ve ders çalışmaları gerektiğini düşünüyorum.

KİMLER UZAKTAN EĞİTİME HAZIRLIKLI GİRDİ?

Uzaktan eğitim aslında tüm diğer ülkeler ile birlikte Türkiye’yi de hazırlıksız yakaladı. Ancak hızla EBA ve TV kanallarını MEB yayına koyarken ki erişim başta olmak üzere aksamaları oldu. Özel okullara gelince; dijital olarak altyapısı hazır olanlar da uzaktan, online eğitime geçti. Sizce bu olağanüstü salgın eğitimi sürecine kimler hazırlıklı olarak girebildi?

Dediğiniz tanımlama doğru bu acil bir uzaktan eğitim dönemi oldu.Teknolojik alt yapıları güçlü olanlar ve eğitim teknolojilerini öğretim programlarına dahil etmiş olanlar, bilgisayar kullanımını dijital vatandaşlığı programına almış olan okullar bu acil uzaktan eğitim programına daha hazırlıklı, daha kendine güvenen bir tavırla girebildiler. Böyle başlanınca da uzaktan eğitim sürecini geliştirmek ve dinamik kılmakta mümkün oldu.

Çünkü eğitim teknolojiler sayesinde öğrenciyi derste pasif seminer dinleyicileri olmaktan çıkarıp aktif katılımcılara dönüştürebiliyoruz.  Hızlı değerlendirmeler yapılıp hızlı geri dönüt verilebiliyor. Burada bahsettiğimiz süreç değerlendirmeler. Yani öğretmenin öğrenciyi yokladığı öğrenmesi hedeflenen konuların öğrenilip öğrenmediğine bakılarak öğretmenin bir sonraki dersini planlarken yol gösterecek değerlendirmeler. Örneğin FMV Işık Okullarında 1 yıl önce başlatılan dijital liderler akademisi programında dijital lider olan öğretmenlerimize özel eğitimler aldılar, bölüm arkadaşları ile beraber içerik oluşturarak eğitim teknolojilerini doğru yerde ve dozunda nasıl kullanabileceklerini deneyerek uygulamalar yaptılar. Bu hem tüm öğretmenlerimize yayılan bir süreç oldu hem de tüm öğrencilerimize. Yaklaşık 4-5 yıldan beri okullarımızda dijital vatandaşlık dersleri programa yerleştirilmişti. Arama nasıl yapılır, doğru ve güvenilir akademik kaynağa nasıl erişilir, internet güvenliği nedir, nasıl sağlanır gibi konular da öğrencilerimizde geliştirmeyi hedeflediğimiz yetkinliklerdi.

 

ÖĞRENCİ TAKİBİ NASIL OLUYOR?

Uzaktan eğitimde öğrenciyi nasıl takip edebiliyorsunuz derse katılımını sağlayabiliyorsunuz?

Kontrol demeyelim de takip diyelim isterseniz. Öğretmenler olarak bizlerin kafasında o ders için yapıp bitirmeyi planladıklarımız vardır ancak öğretmenin öğrencinin de kendisi ile beraber olup olmadığını takip etmesi gerekir. Öğretmen bir konuyu anlatıp bitirebilir ama öğrenci de bakalım anlamış mı? Onunla geliyor mu diye durup bakmalıdır, ona göre bir sonraki dersini de sonraki adımını da ona göre planlaması gerekmektedir. İşte bunu ölçmek uzaktan ya da yakından sınıf içinde diyelim çok değerlidir. Sınıf içinde daha hızlı ölçümlenebilecek bu ihtiyacı ölçmek için de uzaktan eğitimde web 2.0 uygulamaları (internet tek yönlü idi şimdi içerikler interaktif oldu. Kullanıcı da içeriğe müdahale ediyor.)  quizzez mini ve hızlı bir sınav, padlet anlık soru sorarak geri bildirim veriyor öğretmene, answer garden anlık geri bildirim alması için öğretmenin sınıfta kaç öğrencinin hangi cevabı verdiğini ölçebileceği başka bir uygulama. Bunlara ek olarak da öğrencilerin bireyselleştirilmiş içeriklere ulaşacakları dijital kaynaklar da ( ki örgün eğitim döneminde de kullandığımız programlar bunlar) uzaktan eğitim sürecinde öğrenci takibi yapmamızı kolaylaştırdılar. Ğrencilere geri bildirim vermemize olanak sağlıyorlar ya da ortak bir pano üzerinde alışmalarına olanak veriyor.ğrencinin kendi hızına gre ilerlemesini sağlayan bireyselleştirilmiş programlar.

Dersi uzaktan da olsa etkileşimli yapabiliyorsanız nerede olursa olsun öğrenci o derse katılımda daha etkili oluyor diye düşünüyorum.

ÖĞRENCİ MERKEZLİ DERS

Uzaktan eğitim sürecinde de derslerin içeriğini tıpkı sınıf içinde olduğu gibi öğrenci merkezli, tartışmaların olduğu şekilde yapmaya gayret ediyoruz. Hedefimiz sorgulayan, çok yönlü düşünebilen öğrenme ortamları yaratmak. Dijital yerliler olan öğrencilerimiz bu duruma zaten hızlı uyum sağlıyorlar. Öğrenme nedenini bilen, anlamlandırabilen, öğrenmeye karşı olumlu duygular hisseden böyle hissettirebildiğimiz, öğretmeni ile bağ kurabilen öğrenciler derse uzaktan da olsa sınıftan da olsa katılıyorlar. Önemli olan öğretmenin öğrencisiyle bağ kurabilmesi, bu da öğrencinin devamı konusunda da çok büyük etki yaratıyor. Elbette devam durumunu düzenli takip edebiliyoruz. Veli ile işbirliği yapıyoruz.  Ancak biraz evvel belirttiğim gibi ğrenci ile birebir bağ kurmayı ve onları motive etmeyi de çok önemsiyoruz. Özellikle bu dönemde rehberlik derslerini arttırdık.

 

EĞİTİMDE NELER DEĞİŞTİ?

ORTAMLAR VE PROGRAMLAR NASIL DEĞİŞİYOR?

 

Uzaktan eğitim dediğimiz bu süreç eğitimde nelerin değişmesini sağladı? Aslında bu soruyu ortamları ve programları nasıl değiştirdi diye sormak gerekiyor?

 

Unutmamak gerekiyor ki şu anda tüm dünyada ve ülkemizde bir kriz dönemi içindeyiz. İşlerimizi evlerimizden yaparken, dersleri öğrenciler evlerden takip ederken mümkün olduğu kadar güçlü ve bu günleri de atlatacağımıza inanmalıyız ama sanki dışarıda bir salgın yokmuş gibi ya da öğrencilerimiz haftalardır evlerinde hareketsiz kalmamışlar gibi, ailelerin ekonomik ya da sağlık anlamında kaygıları yokmuş gibi davranmanın yanlış olduğuna inanıyorum. Hayır zorlu bir sürecin içindeyiz ancak bu dönemi beraberce atlatacak kadar birikimimiz, gücümüz ve kendimize inancımız var.

  • PROGRAMLAR

 Okulların bu dönemde bunlar yaşanmıyormuş gibi örgün eğitimdeki programlarını yürütmemeleri gerektiğini düşünüyorum. Tersine programlarımıza çocukların hareket edebilmesi için fırsatlar eklemeliyiz. Biz okullarımızda beden eğitimine çok önem veriyoruz. Etkin beden eğitimi dersleri, takım kondisyon idmanları, dans, yoga, drama gibi dersler ekliyoruz. Çocuklarımız etraflarının biz yetişkinlerin zannettiğinden çok daha fazla farkındalar. Kaygılanan, korkan sosyal izolasyon nedeni ile çok sıkılan öğrenciler var. Rehberlik saatlerimiz arttı ve bireysel rehberlik saatleri de arttırıldı. Kulüp çalışmalarımız, kitap tartışmaları, meslek tanıtımları, okul dergileri programlarda yerlerini aldı. İhtiyaç duyan öğrenciler için bilgisayar yetkinliklerini arttırmak için bilgisayar dersleri eklendi.

Bu dönemden sonra da çocuklarımızın okulda son 3-4 ayda edinecekleri ama örgün eğitime ara verildiği için fırsat bulamadıkları becerileri edinebilmeleri için onlara zaman tanıma ve öğrenme ortamları sunmak zorundayız.

Elbette bir başka acil durumda uzaktan eğitime geçmek durumunda kalırsak ta uzaktan eğitim politikalarımızı ve protokollerimizi hazırlayıp (hazırlamamış okullar için) eylem planlarımızı hazır tutmalıyız.

KORKU VE KAYGI YAŞAYAN ÇOCUKLAR

Burada sorum olacak? Dediniz ki korkan, kaygılanan çocuklar ve izolasyon nedeniyle sıkılan çocuklar. Korku ve kaygı yaşayanlar daha küçük yaş grupları mı? İzolasyondan sıkılanlar daha üst sınıflar lise öğrencileri mi?

 

Tüm öğrenciler yaşları ne olursa olsun bunların hepsini yaşayabiliyorlar. Yetişkinlerin tutumları, haberlerde izledikleri ya da duydukları hepsini etkiliyor. Biliyorsunuz kendileri de internetten görüyorlar. Bunlar koşup oynayan, yapıları gereği hareket eden çocuklar.  Yetişkinler süreçle baş etmekte zorlanır ve kaygı sıkıntı hissederlerken çocuklar da benzer şeyler hissedebilirler. Eğitimcilere ve ebeveynlere düşen de mümkün olduğu kadar sakin ve soğukkanlı kalmak, tedbirlerimizi almak,  çocuklarımıza bu durumun da geçeceğini anlatmak. Korku ve kaygıya kapılmadan durumu ciddiye almak. Bunu da atlatacağımıza inanmak ve birbirimize sabır ve hoşgörüyle yaklaşmak.

 

8 VE 12’LER İÇİN NE YAPILMASI GEREKİYOR?

 

Bir de farklı kaygı yaşayan iki temel sınıf var? Bunlar kademe atlayacak 8’ler ve 12’ler. Onlar neler yaşıyor bu süreçte?

 

Bu iki seviyedeki öğrencilerimizi ayırmak gerekiyor. Önlerinde ulusal bir sınav var. Bu iki seviyede yer alan çocuklarımızın çok soru işaretleri var. LGS ertelenecek mi? Sınavlar nasıl yapılacak vs. Bakanlık hızlı ve doğru bir açıklama yaparak hemen sınav konularını birinci dönem ile sınırladı. Çok da iyi yaptılar. Biz de öğrencilerimize bireysel çalışma fırsatları oluşturmaya çalışıyoruz. Öğrencilerden bu durumdan rahatlayanlar var ama rahatlama yaşamayanlar da var. Daha kısıtlı bir müfredatta daha zor sorular olacağını da düşünüyorlar. Bu öğrencilerimize en büyük tavsiyem şu. Sınav sürecinde her şart altında heyecan ya da kaygı hissetmek doğal ancak bu sadece akademik değil psikolojik te bir mücadele. Soğukkanlı kalarak odağını kaybetmeyen, öğretmenleri ile birebir çalışan, elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışan öğrenciler sonuç ne olursa olsun başarılı olacaklar bence.  Onlar için müthiş bir tecrübe olduğunu düşünüyorum.

OKULLAR EKSİKLİKLERİNİ Mİ GİDERMELİ?

Bir de şunu vurguladınız. Başka bir acil durumda ki, pandeminin ikinci hatta üçüncü dalgasından söz ediliyor. Ayrıca İstanbul başta olmak üzere birçok kentimiz deprem fay hatları üzerinde yer alıyor. Böyle bir acil durum da olabilir. Bu nedenle tüm okulların bu korona döneminde eksiklerini görüp tamamlamaları gerektiğini söylüyorsunuz değil mi?

Evet. Okullar olarak tekrar açılmadan önce nelerden geri kaldığımızı tespit etmemiz gerekiyor. Akademik eksiklikler yok bunu söylerken aklımda. 2. dönem örneğin ana sınıfları 6 yaş grubu (yani gelecek sene ilkokula başlayacak) çocuklarımız için sıraya girmek, söz almak için sıra beklemek, grup içinde birbirini dinlemek gibi becerilerini geliştirdikleri bir zamandı. Gelecek sene 1. sınıfların programını tasarlarken bu tarz beceri etkinliklerine odaklanmamız çok daha önemli. Veya 8. sınıflarda 2. dönem konuları lise müfredatına temel oluşturuyor. Sınava dahil edilmeyen bu onuları öğretmenler işlemeye devam ediyorsa bile liseler mutlaka bu alanlarda oluşmuş olabilecek açıkları hesaplamalılar. Liselerin bu müfredatın tekrarına önem vermesi gerekiyor. Bunlar ön planlama ile yapılabilecek olanlar. Öğrencilerimize kavuştuğumuzda da ilk işimiz temel kavram ve beceriler üzerinden hazır bulunuşluklarını görmek ve değerlendirmek olmalı.  Bence en önemlisi sosyal ve duygusal olarak nasıl gelecekler, ne durumdalar. Öncelikle biz onlara sımsıkı sarılacağız, durumlarına bakacağız ve ona göre bir plan yapacağız. Okulların da her duruma göre acil hareket planı yapması gerekiyor. Bahsettiğiniz gibi acil durumlara karşı da elimizden geldiğince hazır olmamız gerektiğini düşünüyorum.

ÖĞRETMENLER FARKLI BİR ÖĞRETMENLİK YAPIYOR

 

Öğrencilere tekrar döneceğim ama burada çok önemli bir aktör öğretmenlerimiz var. Öğretmenler için de uzaktan eğitim çok farklı bir deneyim oldu? Bizler ve öğrenciler evdeyiz ama aynı zamanda öğretmenler de evden ders veriyor. Siz de uzun yıllar öğretmenlik de yapmış bir yöneticisi olarak öğretmenlerde bu süreçte nasıl değişiklik olduğunu anlatabilir misiniz lütfen?

İki sene öncesine kadar ben de yönetimde değil sınıfta olan bir öğretmendim. Bizler sınıfta öğrencilerimiz ile göz göze gelerek, ses tonundan, bazen sadece hafifçe omzuna dokunarak, teneffüslerde gözlemleyerek ya da kısa bir sohbet ile öğrencilerimizi takip eden, motive edeni sınıf dinamiğini gözeterek zengin bir öğrenme ortamı yaratmanın eğitimini almış kişilerdik.  Bir anda kameralar aracılığı ile öğrencilerimize temas etmeye, onları ev ortamlarında gruba dahil etmeye, bazen yanlarında oturan velileri ile beraber ders yapmaya başladık. Çok da kolay bir süreç değil. Bunu yaparken zaman zaman yanlarında da velileri olabiliyor, bazı yaş grupları için de veliler olması gerekiyor. Üstelik öğretmenler bunları yaparken evde kendi çocukları var, artık yardım alamadıkları ev işleri ile bakışıyorlar, belki hasta olan yakınları var ve belirsizliğin getirdiği kaygı ve özgürce hareket edememenin getirdiği sıkışmışlığı yaşıyorlar. Buna rağmen öğrencilerini cesaretlendirerek, motive ederek onlar ile özel bağlar kurarak öğrencilerinin hayatlarını normalleştirmeye çalışıyorlar ve her gün onlara ne kadar değer verdiklerini gösteriyorlar. Öğretmenlerimiz her gün kameradan çocuklara bakarak “Bu dönemi daha güçlü atlatabilmemiz için yanındayım” diyorlar. Ben bu süreçte geri plandaki kahramanların başında sayıyorum öğretmenleri. Mesleğimle hiç bu kadar gurur duyduğumu hatırlamıyorum.

ÖĞRETMENİN ROLÜ NE OLDU?

Bu sürecin öğretmenlerde bir değişim yarattığı aşikar. Öğretmenin rolü bu süreçte ne oldu? Nasıl değişti?

 

Zaten bir süredir dönüşüyordu. Bilginin tek sahibi olmaktan çıkmıştı öğretmenler ama gene de rolleri çok önemli. Bilginin tek sahibi mutlak otorite değil bilgiye nasıl ulaşılacağını gösteren öğrenme yolculuğunda öğrenenin elinden tutan yol arkadaşları rolleri. Şimdi de bilgi çok farklı fakat bir bilgi kirliliği var. Çocuklara bence şu an öğrenmede daha fazla yol gösterilmesi gerekiyor. Öğretmenlerin onların elinden tutup onların öğrenmesi için onlara yol göstermesi gerekiyor. Yapay zekanın, dijitalleşmenin asla öğretmenin bu rolünü dolduramayacağını düşünüyorum.

ÖĞRENCİLERE ÖZ YÖNETİM GELİŞTİRME SÜRECİ

Bu uzaktan eğitim dönemini evde ders çalışan öğrenciler için öz yönetim geliştirme süreci olarak nitelendirmek mümkün mü? Ya da bu süreçte hangi becerilerin geliştirilmesi gerekiyor ve nasıl sağlanır? Çünkü öğrencilerin artık sıkılmaya başladıklarını görüyoruz.

 

En büyük sorumuz olmalı. İç motivasyon, sebatkar olmak, pes etmemek, öğrenme merakını canlı tutmak eğitimciler ve ebeveynler olarak da bizim ana hedefimiz olmalı. Okullarımızda biz de bir süredir buna kafa yoruyorduk. Öğretmenlerimiz akademik koçluk uygulamaları ile bu yeteneği öne çıkarmak için 1 yıla yakındır eğitim alarak uygulama yapıyorlar. Öğrenciler ile hedef koymak ve bu hedefte yürürken zorluklar ile başa çıkma stratejileri belirleme, motivasyon, odaklanma, zaman yönetimi gibi konular hakkında çalışıyorduk. Biz de bu konuda kapsamlı eğitimler alıyoruz. Uzaktan eğitim öğrencinin çevresinde oua hadi diyen, devamlı takip eden, bir zorlukla karşılaştığı anda hemen soru sorabileceği öğretmenleri olmadan bağımsız ve tek başına çalışmasını gerekliliğini de anladı çocuklarımız. Başı skıştığı anda soru sorabileceği bir ğretmeni yok. Bence bu süreçte öğrenciler de bireysel çalışmanın önemini de çok iyi kavradılar. Bizler de düzenli geri bildirim vererek yaptıklarını takip ederek öğrencilere birebir yaklaşmalıyız. Bence önümüzde duran sorulardan birisi de “Öğrencide kendi kendini idare etme durumunu, özyönetimini nasıl geliştirebiliriz?” Yaptıklarını anlamlandırabilen öğrenciler sıkılmıyorlar. Ve elbette son derece anlayışlı olmalıyız. İçinde bulunduğumuz süreç karşılıklı anlayışın, sabrın hoşgörünün artmasını gerektiriyor. Birbirimizden güç almalıyız.

MÜFREDATIN YENİLENMESİ GEREKİYOR MU?

Bir de şunu sormak istiyorum. Bu acil dönem süreci bize müfredatın yenilenmesi gerektiğini mi gösterdi acaba? Çocuklara sizin de söylediğiniz öz yönetimi sağlayacak biçimde değişimler gerekiyor mu? Bunu nasıl sağlayacağız?

Müfredatın düzenli olarak yenilenmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu süreçten de çıkaracağımız çok ders var. Bu öğrendiklerimizi müfredatlarımıza eklemeliyiz elbette. Zaman ve mekandan bağımsız bir öğrenmenin de mümkün olduğunu gördük. Küçük yaştakileri ayrı tutmak istiyorum ama, öğrenenler istedikleri içerikleri seçebileceklerini fark ettiler bence. Karşılıklı etkileşimle yapılan uzaktan eğitimin de yüzyüze eğitim kadar etkili olabileceğini görüyoruz. Yüz yüze eğitimin yerini elbette tutmayacaktır ama okul programlarında ve etkinliklerinde yer almaya başlayacağına inanıyorum. Bundan sonra bu da müfredatlarımızda yer alacaktır diye tahmin ediyorum. Öz yönetim konusunu mutlaka çok ciddiye almalı ve tüm seviyelerde neler yapabileceğimizi tartışmalı ve denemeliyiz. Öğrencilerin sosyal ve duygusal öğrenme süreçleri akademik öğrenme süreçlerinden ayrı düşünülemez birbirlerini destekliyorlar. Bu alanda kendimizi geliştirmeliyiz. Öğrencilerimizde duyuşsal becerileri geliştirmeyi hedeflemeliyiz: ruhsal durumlarını nasıl yönetebilecekleri, nasıl odaklanabilecekleri, sorunlar, problemler ve hatalardan nasıl ders çıkarabileceklerini öğretmeyi ön plana almalıyız. Kendi duygusal durumlarını nasıl idare edebilirler? Zaman ve görev yönetimini öğretmeli ve teknoloji alanında yetkinliklerini arttırmalıyız. Ve her öğrencimizin kendi öğrenme süreci ve stratejileri üzerinde düşünmesini sağlatacak dersler ve etkinlikler planlamalıyız. Bizlerin de onları bu alanda teşvik etmemiz gerekiyor tabii.

 

SEYRELTİLMİŞ EĞİTİM OLACAK MI?

Bir de okullar açılsa bile yine eskisi gibi 20-25 kişilik bu özel okullar için elbette ama devlette 40’ın üzerine çıkan sınıf mevcudiyetleri var. Fiziki olarak da bir değişim olacak mı?

Evet olur. Gündemimizde seyreltilmiş eğitim var. Günün bir bölümnün evden, bri blümünün okuldan yaplabilmesi anlamına geliyor seyreltilmiş eğitim. Bu dnem bir gei dnemi labilir amakalıcıbir dnemdeolabilir. Zaten bir okuldan bahsedince benim de kafamda geniş mekanlar var. Büyük grupların bir araya gelmemesi için geniş mekânlara ihtiyaç duyacağız. Aklımdaki geleceğin okulunda sınıf duvarları hareketli. Tüm yapılar esnek ve dönüştürülebilir tasarlanmış. İç içe geçmiş, esnek yapılar ve birbirimize mesafeli olabildiğimiz ve çok amaçlı kullanıma uygun, mekânsal seçenek sunan okullar hayal ediyorum. Zaten bu durum tüm alışkanlıklarımızı değiştirecek gibi duruyor.

 

OKULLAR YEMEK VE SERVİS ÜCRETLERİNİ İADE ETMELİ Mİ?

Bir başka sorum da şu velilerden bu yönde soru geliyor. Özel okullar uzaktan eğitim verdikleri bu süreçte yemek ve servis ücretini iade etmeli diye. Bazı okullar da telafi dönemi için bu ücretlerin sayılacağını ya da bir sonraki öğretim yılına aktarılabileceğini söylüyor. Siz ne düşünüyorsunuz?

Fevziye Mektepleri Vakfı 134. yılında. Bu 134 yıl içinde pek çok krizler, savaşlar gibi durumlara tanıklık etmiş durumda. Sağlam kurumlar bu durumdan da daha az  yara alarak geçiyorlar. Biz vakıf olarak velilere vermediğimiz yemek ve servis ücretlerini iade etmek gerektiğini düşünüyoruz. Bu nedenle iade süreçlerini başlattık. Dün 31 Mayıs’a kadar uzaktan eğitimin devam edeceğini açıkladı bakanımız. Bugün de velilerimize bir mail yolladık ve iade sürecini de başlattık. Bu konudaki duruşumuz belli. Sunmadığımız hizmetin bedelini almayacağız. Her okul kendi tarihi, yapısı, prensipleri ve karakteri çerçevesinde  hareket etmek zorunda. Gerçekten çok zor bir durum.

 

ÖĞRENİM ÜCRETLERİ NASIL AYARLANACAK?

Malum salgın yalnızca eğitim sektörünü etkilemedi, tüm sektörlerde kriz var. İşsiz kalan ya da yarım maaş alanlar var. Bu özel okullara nasıl yansıyacak? Öğrenim ücretlerinin bu krizi de dikkate alarak daha indirimli olması mümkün mü?

 

Biz Şubat ayında yeni ücretlerimizi açıklarken enflasyon oranındabir zam yapmış idik. Bu durumda çok olumlu tepkiler aldık velilerimizden. Ama şu anki duruma baktığımızda durum daha farklı.Feyziye Mektepleri Vakfı hem üstün başarılı öğrencileri ödüllendirerek hem de maddi durumu yetersiz, yetenekli öğrencilerine ücretsiz okuma hakkı vererek olanaklar ölçüsünde fırsat eşitliği sağlamayı amaçlayan bir vakıf. Buna yönelik bir burs yönetmeliğimiz de var. Bu ortamda da dara düşen, zorluk yaşayan velilerimize imkanlarımız ölçüsünde desteklemeyi çok önemsiyoruz.  MEB ve özel okullar derneğinin açıklamalarına göre hareket ediyoruz’’ Ama biz sadece eğitimden para kazananıyoruz. Bununla birlikte arkasında bir sermaye grubu olmayan bir vakıf olduğumuz için de eğitimden elde edilen kazanç ile burs verebiliyoruz.

Petek SAMATYALI

www.pervinkaplan.com

 

 

30-04-2020


Etiketler

Paylaşın arkadaşlarınızı da bilgilendirin

Paylaş