Arama sonuçları

Öğrenci de öğretmen de Z kuşağı olunca

Öğrenci de öğretmen de Z kuşağı olunca

Uzmanlar tüm dünyada siyaset, ekonomi, teknoloji, psikoloji ve eğitimin geleceğini değerlendirirken Z kuşağına değinmeden geçmiyor. Eğitimin geleceği planlanırken bu kuşağın beklentilerinin belirleyici olacağı öngörülüyor. Birçok kuşak analisti 1997 ile 2012 yılları arasında doğanları Z kuşağı olarak tanımlıyor.

Hürriyet'ten Beyazıt Şenbük'ün haberine göre, özgürlüğe ve yeniliğe açık özellikleriyle bilinen bu jenerasyon artık okullarda öğretmen olarak görev almaya başladı. Yani artık bir sınıfta hem öğrenci hem de öğretmen Z kuşağından olabiliyor. Çocuk ve genç yaşta öğrencilere yaş olarak daha uzak olan öğretmenler ile yeni nesil öğretmenler arasında gözle görülür farklar var. Yıldız Teknik Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nden Prof. Dr. Yavuz Erişen 12’inci sınıf öğrencileriyle detaylı görüşmeler yaparak Z kuşağının eğitimden ve eğitimcilerden beklentilerini araştırdı. ‘Ya Z kuşağından öğretmen istiyor ya da X ve Y kuşağından öğretmenlerin dönüşmesini istiyorlar’ diyen ve yeni nesil öğretmenlerle öğrencilerin fotoğrafını çeken Erişen şöyle konuşuyor: “Z kuşağına mensup öğrenciler önceki kuşaktan öğretmenleri daha otoriter ve mesafeli buluyor.  Şu an Türkiye’de öğretmenlerin yarısından fazlası X ve Y kuşağı yaş gurubuna dahil. Dolayısıyla Z Kuşağı öğrencilerin beklentileri doğrultusunda bu kadar çok sayıda öğretmeni dönüştürmek pek kolay değil. Ancak yeni nesil öğretmenler, öğrencilerle okul içi ve okul dışında daha kolay iletişim kuruyor. Bu nedenle öğrencilerin tercihi de kendileri gibi hızlı, pratik, kolay öğrenebilen,  hayata onlar gibi bakabilen genç öğretmenlerden yana oluyor.

NEDEN GENÇ ÖĞRETMEN İSTİYORLAR?

• Geleneksel anlayışa sahip öğretmenler öğrencilerin derste telefon kullanımı konusunda katı kurallar koyuyor. Ancak öğrencilerin beklentisi farklı. Cep telefonlarının aynı zamanda birer öğretim aracı olduğunun farkında olan bir nesil var. Bunları daha rahat ve aktif kullanabilmelerine müsaade edilmesini istiyorlar. Pandemide ve uzaktan eğitimde teknolojiyle iç içe olmuşken sınıf ortamında telefonların toplatılmasındaki çelişkiye itiraz ediyorlar. Aynı zamanda öğretmenlerinin teknolojiden anlamasını bekleyip Dijital platformlar ve teknolojinin dersin ana materyali olmasını istiyorlar.
• Öğretmenle okul dışı iletişime çok önem veriyorlar. Bilgiye kolay ulaşmaya alışkın olan bu nesil günün her saati öğretmenlerine telefonla ulaşabilmek, sorularına yanıt almak istiyor. Z kuşağı için  geç saat ya da zaman kavramları farklı.
• Z kuşağı öğrenciler bir yandan çok mantıklı çıkarımlar yaparken bir yandan da samimi duygulara önem veriyor. Bu nedenle öğretmenlerle aralarındaki mesafeden hoşlanmıyor. Öğretmenlerinin sosyal medya hesaplarının olması onlar için çok önemli. Birlikte sosyal medyada fotoğraf çekip paylaşmak da onlar için kıymetli. Aradaki bağı güçlendirdiğine inanıyorlar. Eski anlayışa sahip bir grup öğretmen için ise öğrencisiyle fotoğraf çekip sosyal medyada paylaşmak yakışık almayan bir davranış.
• Öğretmenlerinin mesleğine tutkulu ve heyecanlı olmasını bekliyorlar. Kendilerinden beklenen davranışı öncelikle öğretmenlerinde görmek istiyorlar. Bu nedenle sınıfa girip dümdüz ders anlatıp çıkan bir öğretmendense kendisini geliştirmeye hevesli bir öğretmen onlar için önemli.
• Modern meslekler ve geleceğin meslekleri konusunda öğretmenleri tarafından yönlendirilmek istiyorlar. X ve Y kuşağına mensup  öğretmenlerin ise bu konuda yeterli olmadığını düşünüyor ve onlar tarafından, klasik mesleklere yönlendirilmekten şikayet ediyorlar.

Z KUŞAĞI EĞİTİMDEN NE BEKLİYOR?

Eğitimin geleceğinin tartışıldığı ve üzerinde çalışıldığı bu günlerde, gençler zaten nelerin yapılması gerektiğini, biz eğitimcilere ve yetkililere söylüyor diyen Erişen gençlerin ideal eğitim modelini de şöyle sıralıyor:
• Eskiye göre kurallar esnetilmiş olsa da onlar için okullar hala bir disiplin yuvası. Okuldaki yönetim anlayışından şikayetçiler, Türkiye’de okulların kışla anlayışıyla yönetildiğini düşünüyorlar ve müdürlerin bir komutan gibi davranmasından rahatsızlar. Katı kurallara dayalı bir eğitim anlayışına ve ast üst ilişkisine itirazları var. Okul yönetiminin koyacağı kurallarda söz sahibi olmak ve yönetime katılmak istiyorlar.  
• Fiziki ortam öğrenme kalitesini yüzde 25 oranında etkiliyor. Okulları dört tarafı çitlerle çevrili, cezaevinden farkı olmayan yapılara benzetiyorlar. Özgürlüklerinin kısıtlandığını düşünerek daha rahatlatıcı fiziki şartları yönetimden bekliyorlar. Okul duvarlarının kalkmasını, kalkmıyorsa en azından öğle arasında çıkıp Yemek yiyebilmeyi istiyorlar.
• Okul sıralarının çok rahatsız olduğunu düşünüyorlar, uykumuzu getirecek kadar rahat olmasın ama canımızı yakacak kadar da rahatsız olmasın diyorlar.
• Lise ve üniversiteye giriş için sınav sisteminden kaçamıyorsak en azından hazırlanma sürecini daha başarılı ve modern yöntemlerle geçirebiliriz diyen öğrenci sayısı çok fazla. 
• Teorik dersleri almak onlar için yeterli olmuyor. Hayattaki karşılığını da görmek istiyorlar. 
• Potansiyellerini ortaya çıkaracak bir eğitim anlayışı olduğuna inanmıyorlar. Öğretilenlerin hayattaki karşılıklarını görmek ve ikna olmak istiyorlar. 
• Ders saatlerinin ve ders çeşitliliğinin fazla olduğunu düşünüp aşırı ders yükünden dolayı kendilerini geliştiremediklerini söylüyorlar.
• Başarı anlayışının ve sınav sisteminin değişmesini istiyorlar. Sanatta ve sporda başarılı öğrencilerin matematik dersinde kötü olduğu için başarısız olarak değerlendirilmesini doğru bulmuyorlar. Bu nedenle yeni ölçme değerlendirme sistemlerine ihtiyaç duyuyorlar.

YÜZ YILDIR SORUNLAR AYNI

1926 yılında Maarif Teşkilatı Şuralarına referans olan toplantı raporlarını inceleyen Erişen tarihten günümüzde sorunlarda çok büyük değişiklikler olmadığını da şu sözlerle anlatıyor: “Neredeyse aradan 100 yıl geçmiş ancak sorunlar hala benzerlik gösteriyor. O yıllarda okulda öğretilen derslerle gerçek hayat arasındaki farklılıkların kaldırılması, mesleklerin tanıtımı ve okulların değişikliklere ayak uydurabilmesi, müfredatın, kitapların işe yarar olması konuşulmuş. Okulların o yıllardaki teknolojik gelişmelerin gerisinde kaldığı tartışılmış, mesleki eğitimin önemine vurgu yapılmış. Bugün de eğitimde çözüm aranan sorunlar bunlar.

25-02-2022


Etiketler

Paylaşın arkadaşlarınızı da bilgilendirin

Paylaş