Arama sonuçları

Öğretmenler uzaktan eğitimi nasıl değerlendirdi?

Öğretmenler uzaktan eğitimi nasıl değerlendirdi?

Öğretmenler uzaktan eğitimi nasıl değerlendirdi? Öğretmenlere ‘uzaktan eğitim’ anketi. Eğitim-İş İzmir 1 No’lu Şube tarafından yaklaşık 1500 öğretmene salgın sürecinde uzaktan eğitimde yaşanan sorunları somutlaştırmak ve çözüm önerileri sunmak amacıyla bir anket hazırlandı.

Şube başkanı Adem Yıldırım, şöyle dedi:

ÖĞRETMENLER UZAKTAN EĞİTİM NASIL DEĞERLENDİRDİ?

“Anketten Milli Eğitim Bakanı’nın çizdiği pembe tablonun aksine öğrencilerin tümünün uzaktan eğitimden yararlanamadıkları, eğitimde fırsat eşitsizliğinin derinleşerek arttığı, süreçte derslerin kazanımlarının tam olarak verilemediği, teknik altyapının yetersiz olduğu, uzaktan eğitimle müfredatın yetiştirilemeyeceği, bilhassa LGS ve YKS’de konu sınırlandırılmasına gidilmesi ve bunların yanında acilen ‘Eğitim Bilimleri Uzaktan Eğitim Üst Kurulu’ kurulması gibi sonuçlar ortaya çıkmıştır.”

Cumhuriyet’ten Figen Atalay’ın haberine göre, anketten çıkan bazı sonuçlar şöyle:

  • Öğretmenlerin yüzde 91.3’ü öğrencilerin tümünün uzaktan eğitimden yararlanmadığını düşünüyor.
  • “Uzaktan eğitimde kazanımları tam olarak verebildiğinizi düşünüyor musunuz” sorusuna öğretmenlerin yüzde 55.4’ü “bazen”, yüzde 17.4’ü “hiçbir zaman” yanıtını vermiş.
  • Velilerin çoğunluğu, evde gerekli öğrenme ortamı hazırlayabilme ve motivasyon sağlama konularında yetersiz ve bilinçsiz.
  • Öğrencilerin ödevlerini yapmama oranları çok yüksek.
  • Öğretmenlere göre uzaktan eğitimle müfredatı yetiştirmek çok zor.
  • Öğretmenlerin yüzde 87.3’ü konu sınırlandırması gerektiğini düşünüyor.
  • Öğretmenler, bu sıkıntıları aşmak amacıyla yapılan çalışmalarda söz hakkı istiyor

ÖĞRETMENLER NE DİYOR?

  • Derslerin işlenmesine devam edilsin ama bu sene dondurulsun. Tüm sınıflar seneye aynı sınıfı tekrar etsin.
  • Bütün merkezi sınavlar iptal edilsin.
  • Canlı derse katılım sayıları çok az ve EBA TV de izlenmiyor.
  • Sınıf, internetten faydalanan ve faydalanamayan diye iki gruba bölünüp ona göre öğrenciler desteklenmeli.
  • Bu zor süreçte mutlaka konular sınırlandırılmalı.
  • Sınıflardaki öğrenci sayıları düşürülmeli.
  • Uzaktan eğitim müfredatı hazırlanmalı.
  • Canlı ders saatlerindeki zaman sınırlaması kaldırılmalı.
  • TYT ve AYT konuları yeniden düzenlenmeli.
  • Eğitimin uzağı olmaz. Öğretim de yeterli değil, çünkü fırsat eşitliği yok.
  • Günlük ders saatleri azaltılmalı.
  • İlkokulda günde altı ders zorunluluğu kalkmalı. En fazla dört ders olmalı.
  • En büyük sorun öğrencilerin imkânsızlıklar nedeniyle derslere katılamamaları.
  • Öğrencilerin derslere katılımı çok düşük.
  • Tüm öğretmen ve öğrencilerin internet erişimi ücretsiz sağlanmalı.
  • Teknolojik aracı olmayan tüm kesimlerin ihtiyacı karşılanmalı.

KARNE NOTU DEĞİL GERİBİLDİRİM

Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Eğitimde Ölçme ve Değerlendirme Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Ömer Kutlu, şöyle konuştu:  “Ölçme ve değerlendirme uygulamalarının omurgasını geribildirim oluşturmalıdır. Öğretmenler öğrencilerini istenen düzeye gelinceye kadar geribildirimlerle desteklemeli, ders tekrarı yapmaya dayanan öğrenme eksikliklerine vurgu yapmaktan çok, öğrencinin neleri yapabildiğini gösteren becerilerine ve yeteneklerine vurgu yapılmalı ve geliştirilmesi için alınacak önlemlere dikkat çekilmelidir. Puanlar, öğrencilerin yetersizliklerini sergileyen ‘not kırma’ temelli olmaktan çıkarılmalı, neleri başardıklarını gösteren yaklaşımların ve anlayışların göstergesi olmalıdır.”

Türkiye’nin öğrenci merkezli eğitim uygulamalarını istenen düzeyde yaşama geçirememiş ülkeler arasında yer aldığına dikkat çeken Dr. Kutlu, şöyle devam etti: “Gerek derslerin öğretim programları gerek ders kitapları gerekse sınıf içi öğretim ve ölçme değerlendirme etkinlikleri çoğunlukla sonuç odaklıdır. Bu anlayış, öğretmenleri, öğrencilerin neleri ne kadar öğrendikleri düşüncesine götürmekte ve öğretmenleri öğrenmelerin karşılığı olan bir puan vermeye zorlamaktadır.

SINAVLA OLMAZ

Bu açıdan bakıldığında yakın zamanda öğrencilere sınav yaparak karne notu vermeyi hedefleyen anlayışların terk edilmeye başlanacağı dikkate alınmalıdır. Puanların bildi-bilemedi, doğru-yanlış, yaptı-yapamadı, başarılı-başarısız, geçti-kaldı gibi kararlarda ya da yargılarda kullanılması öğrencilerin bilişsel, duyuşsal ve sosyal gelişimleri önünde engel oluşturmaktadır. Bu noktada Milli Eğitim Bakanlığı başta olmak üzere okulların, öğretmenlerin bir anlayış değişikliğine gitmeleri, eğitimde önemli bir kırılma noktası olacaktır.”

 

AÇIK UÇLU SORULAR

Türk eğitim sisteminin çevrimiçi ölçme ve değerlendirme yaklaşımlarına geleceğin öğrencilerini yetiştirme anlayışıyla bakması gerektiğine dikkat çeken Dr. Ömer Kutlu, bu süreçte derslerin kapsamında yer alan temel bilgilerin bilişsel, duyuşsal ve sosyal becerilerin bu bilgilerle ilişkilendirilerek öğrenci bünyesine yerleştirilmesinin önemini vurguladı.

Öğrenci kazanımlarını araştırma, inceleme ve sorgulamadan uzak sınavlarla ya da testlerle ölçmeye çalışmanın yalnızca öğrencilerin değil, Türkiye’nin de geleceğine zarar vereceğini belirten Kutlu, şunları söyledi:

AÇIK KİTABA DAYALI

“Öğretmenlerin, öğrencilerine farklı kaynakları okumalarına, bunları birbiriyle ve ders öğrenmeleriyle ilişkilendirerek küçük rapor haline getirmelerine katkı sağlayacak sorular sormaları ya da görevler vermeleri yerinde olacaktır. Kullanılacak soruların bir kaynakta doğrudan bulunmaması, öğrencinin problem çözme, akıl yürütme, eleştirel düşünme, yaratıcılık gibi üst düzey düşünme yeteneklerini kullandırabilmesi önemlidir. Bu noktada öğretmenlerin açık uçlu soruları tercih etmeleri, açık kitaba dayalı ölçme uygulamalarına yer vermeleri, bir işi başarmayı önceleyen göreve dayalı ölçme yaklaşımlarını kullanmaları yerinde olacaktır. Milli Eğitim Bakanlığı’nın ve okulların bazı sorumlulukları hızla yerine getirmesi gereklidir. Bunlardan öncelikli olanı kütüphanelerin ve özellikle öğrenciler için hazırlanmış yayınların öğrencilerin ve öğretmenlerin kullanımına açılmasıdır. Bu, eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanması açısından da büyük bir zorunluluktur. Aynı biçimde öğretmenler için hazırlanmış eğitsel yayınların öğretmenlere açılması da bir gerekliliktir. Bir kaynağı küçük bir ücretle ya da ücret ödemeden elektronik ortamdan okuyabilme hakkı dünyada giderek yaygınlaşmaktadır. Sözü edilen eşitlikçi koşullar sağlanmadığı takdirde ölçme ve değerlendirme uygulamalarının doğru bilgiler veremeyeceği çok açıktır.’’

‘EĞİTİMLE SAĞLIKLI GELECEK’

Türk Eğitim Derneği (TED) ve Roche Diagnostik, Ankara ve İstanbul’daki devlet okullarında öğrenimlerini sürdüren “TED Tam Destek Burslu” lise öğrencileri ve ailelerinin sağlığa erişim konusunda farkındalıklarını artırma amacıyla “Eğitimle Sağlıklı Gelecek” projesini başlattı. Çevrimçi yapılan eğitimle “Sağlıklı Gelecek” projesi, 2020- 2021 öğrenim yılı boyunca katılımcıların sağlığa erişim konusunda farkındalıklarını artırmayı hedefliyor. Hijyen, kişisel bakım, ergenlik dönemi gibi konularda uzmanlar tarafından verilecek eğitimlerle gençlerin başta arkadaşları olmak üzere çevrelerini olumlu etkileyecek davranışlar geliştirmesi öngörülüyor.

Proje kapsamında 324 öğrenciye ve ailelerine, konunun uzmanları tarafından hem ortak hem de ayrı ayrı eğitimler verilecek. Ortak verilecek eğitimler arasında “Temel İnsan Hakkı Olarak Sağlık, Hijyen ve Ev Sağlığı Eğitimi, Beslenme ve Sağlıklı Gıda Eğitimi, Hastalıkların Tanısı ve Önemi, Covid-19 ve Diğer Bulaşıcı Hastalıklar Eğitimi, Evde İlk Yardım Eğitimi, Ağız ve Diş Sağlığı Eğitimi ve Sporun Sağlıklı Birey Oluşumundaki Önemi” yer alıyor. TED Genel Başkanı Selçuk Pehlivanoğlu, “Sağlık bilincini toplumumuzda artırarak gelecek nesillerimiz için sürdürülebilir bir yaşamın temellerini atmayı arzu ediyoruz” dedi.

24-12-2020


Etiketler

Paylaşın arkadaşlarınızı da bilgilendirin

Paylaş