Arama sonuçları

Okul, kapalı ve yüksek duvarları olan bir mekan olmamalı

Okul, kapalı ve yüksek duvarları olan bir mekan olmamalı

Okul, kapalı ve yüksek duvarları olan bir mekan olmamalı. Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, Yaşayan Okullar Projesi ile çocuğun okulla birlikte sanki tabii ortamında yaşıyormuş gibi, zorlama bir mekandan ziyade günlük ihtiyaçlarını doğal olarak giderebileceği ve orada olmaktan mutluluk duyacağı bir ortamı oluşturmaya gayret ettiklerini söyledi.

OKUL, KAPALI VE YÜKSEK DUVARLARI OLAN BİR MEKAN OLMAMALI

 Selçuk, “Okul, kapalı ve yüksek duvarları olan bir mekan olmamalı. Mahalleyle özdeşleşmiş, sosyal faaliyetlerin, bazı hizmetlerin yürütüldüğü, yaşayan bir ortama ve 7/24 çalışan bir ortama dönüşmesi ihtiyacı var okulların” dedi.

Selçuk, Sultanahmet Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesinde gerçekleştirilen projenin tanıtım toplantısında konuştu. Selçuk, toplantısında yaptığı konuşmada, bugün ayrı bir mutluluğu olduğunu çünkü çok eski yıllardan beri okul mimarisi konusunda özel olarak çalışıp, sonsuz hayaller kurduğunu dile getirdi. 

Yükseköğretim hariç 12-13 yılın bu mekanlarda geçtiğine işaret eden Selçuk, şöyle dedi:

"Böyle bir mekanda çocukların her gün soluduğu havanın, gördüğü imajların, yaşadığı atmosferin onun hayatında nasıl iz bırakmasını istiyorsak öyle iz bırakması için de bir çaba gerekiyor. Bugün o çabanın içerisindeyiz. Işığın, sesin, görüntünün nasıl güzelleşeceği ve hayırseverlikte olduğu gibi estetik severlik ne demektir, kıymetini bilmek ne demektir noktasında da okullarımızı güzelleştirmenin peşindeyiz."

15 MİMAR GÖNÜLLÜ DESTEK VERDİ

Bakan Selçuk, okulun öğrencilerin mutluluğuna hizmet eden mekanlar olmasının öğrenmenin motivasyonunun temelini oluşturduğuna işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü: 

"15 mimarımızın gönüllü olarak verdiği bir destekten söz ediyoruz. Bu destek o kadar önemli ki, dünya çapında yarışmaya girsek nasıl okul mimarisi çalışması yaparız sualinin yanıtı olarak bir proje gerçekleşiyor burada. Her bir mimarımız kendi hayalini, sevincini çocukların gözündeki pırıltıyla ilişkilendirerek hayata getirme, vücut bulma konusunda bir gönüllü faaliyet yaptı ve 23 proje geliştirildi."

1 YILDIR ÜZERİNDE ÇALIŞILIYOR

Proje üzerinde yaklaşık 1 yıldır çalıştıklarını aktaran Selçuk, projenin bitmesinin kendisi için çok önemli olduğunu çünkü bu konuda çok fazla hayal kurduğunu, binaların yapılması konusunda da şu anda bu hayallerini hayata geçirme noktasında bir çabanın içerisinde olduklarını kaydetti. 

OKUL DÖRT DUVAR DEĞİLDİR

Selçuk, bu projeleri neden tip proje olarak tasarlamadıklarını ya da "Okul dört duvardır." diye düşünmediklerini ise şöyle anlattı: 

 "Çünkü ideal okul binası nasıl olmalı, zamanın ruhunun gerektirdiği atmosfer nasıl oluşturulmalı sorusunu en başta mimar arkadaşlarımızın zihninde, gönlünde cevaplandırmaya çalıştık. Yaşayan Okul Projesi ile çocuğun okulla birlikte sanki tabii ortamında yaşıyormuş gibi, zorlama bir mekandan ziyade onun günlük ihtiyaçlarını doğal olarak giderebileceği ve orada olmaktan dolayı mutluluk duyacağı bir ortamı oluşturmaya gayret ettik. Bunu var olan binaları yenileyerek yapmayı da düşündük, yıkıp yeniden yapmayı da düşündük, bir tarihi ortamda bir köyde var olan bir okulu dönüştürmek şeklinde de düşündük. Sıfırdan bunu yapmak şeklinde de düşündük. Çünkü hepsinin sıfırdan yapılması mümkün olmayabiliyor. Bazen mevcutların değiştirilmesine ihtiyaç oluyor."

Projedeki her okulun, o şehrin iklimsel, tabii ve kültürel şartları düşünülerek yapıldığına işaret eden Selçuk, dokuya hürmet etmenin, oranın şartlarına saygı göstermenin, ihtiyaçları dikkate almanın önemini vurguladı. 

Ziya Selçuk, projenin bir diğer boyutunun ise okulların mahalleyle bütünleşmesi meselesi olduğuna dikkati çekerek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Okul kapalı ve yüksek duvarları olan bir mekan olmamalı. Mahalleyle özdeşleşmiş, sosyal faaliyetlerin, bazı hizmetlerin yürütüldüğü, yaşayan bir ortama ve 7/24 çalışan bir ortama dönüşmesi ihtiyacı var okulların. İşte tam da bu nedenle okul aile iş birliği derken kağıt üzerinde kalmasın, okul çevre iş birliği derken askıda kalmasın diye bu okullar çevreyle bütünleşen, organik bir bağ oluşan mekanlara dönüştürüldü. Ya da sofra kültürümüzü okullara taşıdık. Yemekhanelerin de bakış açısını farklılaştırmaya gayret ettik.

Diğer taraftan, peki bu projeler meslek lisesinde nasıl olur, güzel sanatlar lisesinde nasıl olur, Anadolu lisesinde nasıl olur, anaokulunda nasıl olur, her bir okul tipimizde ve kadememizde de okulları çeşitlendirerek bunların her şekilde yapılabileceği ihtimalini de güçlendirmiş olduk. Böylece hepsini ayrı ayrı çalıştık. Okulun içindeki dolaşım haritalarını çalıştık ayrı ayrı. Yani çocuğun sosyalleşmesi, çocukların iletişimi, yaş grupları arasındaki iletişimin düzenlenmesi, öğretmenlerin buluşacağı noktaların oluşması, öğretmen odalarının yeniden tasarlanması ve benzeri birçok hususiyeti burada dikkate aldık ki elbette teknolojinin getirdiği bazı yenilikleri de bazı ihtiyaçları da burada karşılamak için akıllı sistemler gündeme geldi ve onları hayata geçirdik."

ÇOCUKLAR İÇİN NASIL BİR OKUL OLUR?

Selçuk, çocukların iyi olma haliyle ilgilendiklerini ve onların mutluluklarına baktıklarını ifade ederek, şunları söyledi:

"Çocuklar için nasıl bir okul olur ve bundan sonra da yapacağımız her bir okulun nasıl güzelleştirileceği konusunda farkındalık oluşturmaya çalışıyoruz. İstanbul'un en güzel binaları Osmanlı'nın en zor zamanlarında yaptığı binalar arasında yer alıyor. Cumhuriyetin en güzel binaları Cumhuriyetin en zor zamanlarında yapılan binalar. Dolayısıyla bu mesele bir zorluk ya da yokluk meselesi değildir, bu mesele bir fikriyat geliştirme, bir estetik algı oluşturma, sanata saygı duyma meselesidir. Eğer elimizdeki imkanları her ne kadarsa bir zarafet içerisinde harcama kabiliyetimiz varsa, biz bunu o şekilde yaparız. Bundan sonra yapacağımız bu tür okullarda da bu hassasiyetin yükselmesi için elimizden ne gelirse yapacağız ve çocuklarımız için fırsat adaleti sağlayacağız. Bütün çocuklarımızın en güzel mekanlarda eğitim-öğretim görmesinin hakları olduğunu düşünüyoruz. 'İnsanın şahsiyetini zenginleştiren şahsiyetli binalar yapmak için buradayız.' şeklindeki düşüncemizi inşallah hayata geçireceğiz."

Çalışmanın hayata geçmesi için ilk nüvenin ortaya konulduğunu dile getiren Selçuk, bakanlıktaki ekibin gün gün çalıştığını, hayırseverlerle bağlantının sağlandığını, diğer yapılabilecekler konusunda gayret sarf edildiğini anlattı. Selçuk, "Biraz önce fısıltı şeklinde bir şey de geldi bana. 'Bu okullardan birini TMSF Başkanımız, TMSF adına da üstlenecekmiş' gibi bir fısıltı da duydum" dedi.

İSTANBUL’DA 77 SORUNSUZ ARSA VAR

İstanbul Valisi Ali Yerlikaya da İstanbul Proje Koordinasyon Birimi'nin muhtemel İstanbul depremi öncesinde 1999 öncesindeki başta eğitim kurumları, okullar olmak üzere bütün kamu binalarının yıkılıp yeniden yapılması veya güçlendirilmesi amacıyla 2006'da kurulduğunu hatırlattı. Yerlikaya, şöyle dedi:

"1999 öncesinde yapılmış okullarımızın yüzde 92'sini deprem dayanıklılığını, güvenliğini hamdolsun sağladık. 77 sorunsuz arsamız var elimizde. İstanbullu hemşehrilerimize, sağ elin verdiğini sol elin farkına varmayacak titizlikte olan hayırseverlerimize duyurmak istiyoruz. Biz bu arsalarımızı en kısa zamanda hayırseverlerle buluşturmak istiyoruz. Daha önce yapılanlardan farklı olarak 'Yaşayan Okullar' projesinin en güzel ilk uygulamasının da bu 77 arsada olmasını istiyoruz." diye konuştu.

Konuşmaların ardından Bakan Selçuk, projede görev alan mimarlara plaket verdi. Daha sonra Selçuk ve beraberindekiler projede yer alan okulların tanıtıldığı sergi alanını gezdi. 

Etkinliğe İstanbul Milli Eğitim Müdürü Levent Yazıcı ve Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) Başkanı Muhiddin Gülal'nın yanı sıra proje okullarının valileri, belediye başkanları, il milli eğitim müdürleri ve projeye destek veren mimarlık ofislerinin yetkilileri katıldı.

YAŞAYAN OKULLAR PROJESİ NEDİR?

2023 Eğitim Vizyonu kapsamında hayata geçirilen proje, eğitim kurumlarının mimari yapılarının öğrencilerin gereksinimleri ve okulların bulunduğu bölgenin özellikleri değerlendirilerek yeniden tasarlanması amacıyla düzenleniyor.

Proje kapsamında, 15 mimarlık ofisi tarafından hazırlanan 23 proje, köy okullarından, yoğun kent nüfusundaki okullara Türkiye'nin farklı ihtiyaçları göz önüne alınarak hazırlanan bir örneklem oluşturuyor. Yaklaşık 150 bin metrekarelik proje alanı ve ortalama 450 derslik ile 15 bin öğrenciye erişmesi hedeflenen Yaşayan Okullar Projesiyle anaokulu, ilkokul, ortaokul, lise, özel eğitim iş okullarının bulundukları bölgenin coğrafi özellikleri göz önünde bulundurarak yeniden yapımı ya da yenilenmesi sağlanacak. Hazırlanan tüm projelerde, okulların sadece öğrencileriyle değil çevreleriyle de sosyal etkileşimlerinin güçlendirilmesi önemseniyor.

PROJE OKULLAR LİSTESİ

Proje okulları ise şu şekilde:

"Adil Dilekci Gelişim Lisesi Gaziosmanpaşa/İstanbul. Akdeniz Kültürü, Zeytincilik ve Ekolojik Gastronomi Teknolojileri Meslek Lisesi ve Mükemmeliyet Merkezi Urla/İzmir, Ankara Gelişim Lisesi, Artuklu Atatürk Ortaokulu Artuklu/Mardin, Mardin Cevizlik İlköğretim Okulu, Muğla Çamlık Köyü İlkokulu, Eşrefzade Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi İznik/Bursa, Eyüp Sultan Ortaokulu Eyüpsultan/İstanbul, Fevziye İlkokulu Ortaca/Muğla. Göbel İlkokulu Susurluk/Balıkesir, Gölköy Fen Lisesi Gölköy/Ordu, Gölköy Teknik Meslek Lisesi Gölköy/Ordu, Hasan Öncüoğlu Ortaokulu Ödemiş/İzmir, Kıraç Ortaokulu Esenyurt/İstanbul, Mehmet Akif Ersoy Ortaokulu, Bahçelievler/İstanbul, Mehmet Ali Yılmaz İlkokulu Ümraniye/İstanbul, Nenehatun İlkokulu Palandöken/Erzurum. Necmiye Güniz İlkokulu Üsküdar/İstanbul, Özel Eğitim Mesleki Eğitim İş Okulu Mustafakemalpaşa/Bursa, Yarımca İlkokulu Aziziye/Erzurum, Yaşar Doğu Ortaokulu Kağıthane/İstanbul, Yunus Emre İlkokulu Eyüpsultan/İstanbul, Zeytinbağı Ortaokulu Mudanya/Bursa"

15-10-2020


Etiketler

Paylaşın arkadaşlarınızı da bilgilendirin

Paylaş