Arama sonuçları

Okula Dönmeliyiz: Yoksa bir neslin felaketi kaçınılmaz olacak

Okula Dönmeliyiz: Yoksa bir neslin felaketi kaçınılmaz olacak

Dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgınının en çok etkilediği sektörlerin başında sağlık ve eğitim geliyor. Öğrenciler ise pandemi nedeniyle uzaktan eğitime geçilmesinden en çok etkilenen grup olurken, eğitimdeki eşitsizlikler de her geçen gün derinleşiyor. Tüm ülkeler okulları nasıl açık tutabileceklerini tartışıyor. Çünkü, okulun kapalı olduğu her gün, öğrencilerin ve ülkelerin geleceğini de olumsuz etkiliyor. Özellikle yoksul ailelerin çocukları eğitimden uzaklaşıyor. Bu süreçte dezavantajlı çocukların okuldan koptuğu ve geri dönmelerinin de çok zor olacağı uluslararası kurumlar tarafından dile getiriliyor. Bu yüzden de “Her yeri kapatalım ama okulları açık tutalım” anlayışı söz konusu.

Türkiye ise Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un da dile getirdiği gibi okullarını en uzun süre kapalı tutan OECD ve Avrupa ülkelerinin en başında yer alıyor. 

OKULA DÖNMELİYİZ: YOKSA BİR NESLİN FELAKETİ KAÇINILMAZ OLACAK

Türk Eğitim Derneği (TED) “Okula Dönüş” çağrısı yaparak, aksi halde bir neslin felaketinin kaçınılmaz olacağını söylüyor. Okula Dönüş için kampanya başlatan dernek, “Elbette sağlık önceliğimiz ancak unutmayalım ki, bireylerin sağlığını korumak ile geleceklerini korumak arasındaki dengeyi sağlamazsak bir neslin felaketi kaçınılmaz olacak” diyor.

TED Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Pehlivanoğlu, Türk Eğitim Derneği olarak neredeyse bir asırdır çocukların nitelikli eğitimi için çalışan bir sivil toplum kuruluşu olduklarını söyleyerek, şöyle diyor:

 “Bunun bilinciyle kamuoyuna sesleniyor ve uyarıyoruz: Geleceğimiz tehdit altında, okula dönmek zorundayız. Okulların kapalı kalması ve salgının ekonomik etkisinin birleşmesiyle öğrenme krizi bir neslin felaketine yol açabilir. Uzaktan eğitim her geçen gün fırsat eşitsizliklerini derinleştiriyor. Öğrenme kaybının telafisi imkânsız hale geliyor. Okulların kapalı olduğu her gün geleceğe vurulan darbedir. Unutmayalım, yaşamda sıfır risk yoktur. Doğru alınmamış tedbirler vardır. Biz öğretmenlerimize, çocuklarımıza, gençlerimize güveniyoruz. Okulları güvenle açabiliriz. Başarabiliriz.”

TED açıklamasında ülkelerin salgına karşı eğitimde hangi planlamaları yaptıkları, aldıkları önlemleri, okulların kapalı kalmasının yarattığı öğrenme kayıpları ve geleceği nasıl etkileyeceğine ilişkin araştırmalara da yer veriliyor. İşte bu çalışmalar:

EĞİTİMDE NASIL PLANLAMA YAPILDI?

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ-WHO), ABD Hastalıkları Kontrol ve Önleme Merkezi (CDC) UNESCO, OECD gibi kurumlar son çare olarak, geçici  bir süreyle ve yalnızca yoğun bulaşmanın olduğu bölgelerde yerel olarak okulların kapatılmasının gerektiğini vurguluyor.

Afrika, Güney Amerika’da bazı ülkeler başta olmak üzere, az gelişmiş ülkeler olarak tanımlanan ülkeler dışında pek çok ülke okulların kapanmasını son çare olarak düşündü. Almanya, İngiltere, Hollanda, Danimarka gibi salgının yoğun yaşandığı ülkeler dahi uzun süre okullarını kapatmadı. Bu ülkelerde eğitim hakkının korunması ve çocukların gelişiminin kesintiye uğramaması için okullar kısmi ve kısa süreli kapatmalar dışında okullar açık tutuldu. 

Dünyada pek çok ülke ancak her şeyin, tüm sektörlerin kapanması sonrası okulları kapatma kararı aldı. Bu süreçte dahi, okul öncesi ve ilkokul sınıflarını en son kapattılar. Gerekçeleri ise eğitimdeki kaybın bu yaş çocuklarında daha yüksek olmasıydı. Kayıpların azaltılması için uzaktan öğrenme bir acil durum tedbiri. Ancak bütün uluslararası kuruluşlar şu uyarıda bulunuyor: uzaktan öğrenme yüz yüze eğitimin yerini alamaz. 

KAZANIM VE ÖĞRENME KAYIPLARI NE OLACAK?

Dünya salgın öncesinde de bir öğrenme krizinden söz ediyordu. Şimdi bu kriz daha da derinleşti ve derinleşmeye devam ediyor. On yaşına kadar veya ilkokulun sonuna kadar temel okuma becerilerini kazanamamış çocuklar için “Öğrenme Yoksulu” ifadesi kullanılıyor. Dünya Bankası’na göre Türkiye’de bu oran yüzde 21.7. Salgında okulların kapalı kalması sebebiyle bu oranın en az yüzde 10 puan daha artacağı tahmin ediliyor.

Son PISA değerlendirmesine göre öğrencilerin fende yüzde 25.2‘si, matematikten yüzde 37’si, okumada yüzde 26’sı temel yeterlik düzeyinin altında. Okulların kapalı kalması sebebiyle temel becerilerden yoksun kalan öğrenci oranının yüzde 7 ile yüzde 13 puan daha artacağı hesaplanıyor.

Birleşmiş Milletlerin Haziran ayındaki raporunda dahi okulların 3 ay daha kapalı kalması 10’ncu sınıftaki bir öğrencinin 1.5 yıllık öğrenme kaybına eşdeğer geldiğini işaret ediyordu.

DEZAVANTAJLI ÖĞRENCİLERLE MAKAS AÇILIYOR

Öğrenme kayıpları ve eksikleri ilkokul çağındaki, henüz bağımsız çalışma ve öğrenme becerileri gelişmemiş öğrenciler için çok daha fazla. Dezavantajlı öğrenciler için öğrenmede makas açıklığı artıyor. Dezavantajlı; sosyo-ekonomik düzeyi düşük, öğrenme güçlüğü olan, özel eğitim ihtiyacı olan öğrenciler aleyhine eşitsizlik uçurumu hızla açılıyor. Ne yazık ki okul çağındaki çocukların zaten fırsat ve imkanları kısıtlı olan büyük bir kısmını kaybediyoruz.

Uyarıyoruz, okullar neredeyse bir yıldır kapalı. Uyarıyoruz, okullar kapalı kalmaya devam ederse pek çok öğrenci okulu terk edecek, bir daha okula dönmeyecek. Uyarıyoruz kazanım kayıpları telefi edilemez noktaya ulaştı.

ÇOCUKLARI SAĞLIKLARINDAN EDİYORUZ

Bu süreçte çocukların fiziksel sağlıklarını korumak kadar ruhsal sağlıklarını korumak da önemli. Çocuklar bugün fiziksel aktivite, sosyal etkileşimden uzak. Bunun yanı sıra obezite başta olmak üzere, beslenme ve davranış sorunları yaşıyorlar.

Salgın öncesine kadar, çocukları ekrandan uzak tutmanın önemi vurgulanırken, şimdi çocukları ekrana nasıl bağlarız uğraşı veriliyor. Quostudio’nun verilerine göre çocukların ekran karşısında geçirdiği süre yüzde 100’den daha fazla arttı.

GELECEK GELİR KAYIPLARINI GETİRECEK

Pek çok kuruluş  2. Dünya Savaşı ve İspanyol Gribi dönemlerinde yaşanan gelir kayıplarını da baz alarak matematiksel modellemeler yaptı. Bunun sonucunda okulların kapalı kaldığı sürelerde yaşanan öğrenme kayıplarının, uzun vadede ülke ekonomilerinin daralmasına neden olacağı ortaya konuldu.

Eğitimde 1 yıllık kayıp bir insanın hayatı boyunca elde edeceği gelirin ortalama yüzde 7.5 ile yüzde 10 oranında düşmesine sebep oluyor. Bunlar ortalama kayıplar. Tüm hesaplamalar bu kayıpların zaten gelir düzeyi düşük, imkanları kısıtlı olan ailelerin çocukları için daha yüksek olacağını gösteriyor.

Hesaplamalara göre okulların kapalı kalma süresi uzadıkça bireylerin gelecekteki gelir kayıpları da artıyor. Okulların sadece yılın üçte birinde kapalı kalması halinde bile bugünün 1-12. sınıf öğrencileri gelecekte ortalama yüzde 2.6 oranında daha düşük gelir elde edecek.

Türkiye’de okullar, yılın üçte ikisinde kapalı kalırsa, önümüzdeki 80 yıllık sürede GSYH kaybı 3.2 trilyon dolar olarak hesaplanıyor. Bu durumda bile yıllık 40 milyar dolarlık bir kayıp söz konusu olacak. Oysa bizim çocuklarımız neredeyse bir yıldır okuldan uzaktalar.

OKULLAR NASIL AÇILMALI?

-Öğretmensiz eğitim olmaz.  Sağlık kahramanlarımız ve büyüklerimiz aşılandı. Şimdi ivedilikle öğretmenlerimiz aşı sıralamasında A2’nin 1. sırasına alınmalı ve aşılanmalı.

-Tüm okullarımız, üniversiteler de dahil hemen yüz yüze eğitime açılmalı. Öğrenciler yoklukta eşitlenmemeli.

-Salgındaki risk haritası dikkate alınarak, yüksek risk alanının dışında kalan okullar tespit edilmeli ve buna göre yerel bir karar modeli oluşturulmalı. İlçe ve köy bazlı yerel planlama yapılmalı.

-Özellikle 10 yaş altı öğrencilerin bulunduğu sınıflarda iki yıllık bir müfredat düzenlemesine gidilmeli.

-Yaz tatili süreci planlanarak belli oranda eğitim sürecine dâhil edilmeli.

 

 

26-01-2021


Etiketler

Paylaşın arkadaşlarınızı da bilgilendirin

Paylaş