Arama sonuçları

Okullar açılmalı mı? Kademeli açılış söz konusu mu olur mu?

Okullar açılmalı mı? Kademeli açılış söz konusu mu olur mu?

Okullar açılmalı mı? Kademeli açılış söz konusu mu olur mu? Okulların haziran ayında açılabileceği tartışmaları yapılırken, bilim insanları ise öğrenci sayısına dikkat çekerek, oluşabilecek riskler konusunda endişelerini dile getiriyor. Okullar açılsa bile birçok velinin çocuğunu okula yollamayacağı bu yüzden de açılacaksa da  “zorunlu değil, isteğe bağlı” olması gerektiği belirtiliyor.

Bugün öğrencilerin akademik olarak geri kalıp kalmadıkları tartışılırken, okullar açıldığında tartışılacak konu “öğrencilerin virüse karşı nasıl korunacağı ve okulların bunlarla ilgili hangi önlemleri aldığı” olacak. Bu yüzden açılma kararının verilmesi “normalleşme sürecinin” bir parçası olarak görülürken, aynı zamanda başka karşılaşılacak riskler olmak üzere neler getireceğine ilişkin bilinmezlerle dolu olacak. Bu nedenle de okulların açılmasıyla ilgili verilecek kararda öğrencilerin sağlık ve güvenliğinin riske atmaması gerektiğinin altı çiziliyor. Aynı zamanda da öğrenme kayıplarının azaltılmasının yolunun da okulların açılmasından geçtiği belirtiliyor. Özellikle de uzaktan eğitimin dezavanajlı öğrencilerin bu dezavantajını daha da artırdığı, bu durumun da bu öğrencilerde okul terki oranını yükseltebileceğine işaret ediliyor.

OKULLAR AÇILMALI MI? KADEMELİ AÇILIŞ SÖZ KONUSU OLUR MU?

İşte tüm bu tartışmaları değerlendiren ve okulların nasıl açılabileceği ile ilgili bir rapor çıktı. Raporu hazırlayan Türk Eğitim Derneği’nin (TED) düşünce kuruluşu TEDMEM.  Raporda da altı çizildiği gibi okul ne zaman açılırsa açılsın, okula dönüş, okulların kapanmadan önceki koşullarında olmayacak. Çocuklar, öğretmenler arasındaki etkileşim ve okul işleyişi eskisi gibi gerçekleşmeyecek. O yüzden de raporda ayrıntılı bir planlama yapılmadan okulların açılmaması gerektiği belirtiliyor.

OKULLAR HANGİ KOŞULLARDA AÇILABİLİR?

Raporda, okulların ne zaman açılacağı kararının eğitim sisteminin ve okulların salgının yayılmasını önleyici tedbirleri hayata geçirebilme kapasitesi kadar, okulun açılmasının sağlık açısından potansiyel riskleri ve güvenli olup olmadığına dair Sağlık Bakanlığı ve Bilim Kurulu’nun yapacağı değerlendirmelere bağlı olacağı vurgulanıyor. Raporda altı çizilen bir başka nokta ise okulların ne zaman açılacağının belirlenmesi için salgının seyrinin izlenmesi, okulların öğrencilerin güvenliğini ve sağlığını koruyucu tedbirleri hayata geçirme kapasitesinin değerlendirilmesi amacıyla bir dizi sorunun cevaplanması gerektiği oluyor.

YENİ BİR SALGIN BAŞLATABİLİR Mİ?

Raporda yapılan çalışmaların çocukların enfekte olma riskinin yetişkinlere kıyasla çok düşük olduğunu gösterdiği ancak çocukların daha yüksek risk grubu yetişkinlere virüsü bulaştırma olasılığının göz ardı edilemeyeceği belirtiliyor. Raporda, okulların açılmasının yeni bir salgın dalgasını başlatması toplumsal ve ekonomik açılardan olduğu kadar okulların çok daha uzun süre kapalı kalmasına ve toplum açısından daha büyük kayıpların oluşmasına neden olabileceğine işaret ediliyor.

ÖĞRENME KAYBI NE KADAR OLUYOR?

Okulların kapalı kalmasıyla birlikte öğrencilerde öğrenme kaybının ne kadar olacağına ilişkin kaygılar ailelerin “çocuğum akademik olarak geri mi kaldı?” sorusuna neden oluyor. Raporda, uzaktan öğrenmenin ne kadar başarılı olduğunu öğrenme kaybının düzeyinin belirleyeceğine dikkat çekilerek, şöyle deniliyor:

MATEMATİKTE YÜZDE 50, OKUMADA YÜZDE 30 KAYIP

“ABD’de yapılan bir çalışmada ikinci yarıyılın geriye kalan kısmında okulların kapalı kalmasının öğrencinin bulunduğu sınıf seviyesinde edinmesi gereken bilgi ve becerilerde matematikte yüzde 50, okumada ise yüzde 30 civarında bir öğrenme kaybı ile sonuçlanacağı tahmin edilmiştir. Bu kaybın miktarı öğrencilerin hazırbulunuşlukları, kendi kendine öğrenme kapasiteleri ve uzaktan öğrenme olanaklarına erişme durumlarına göre değişebilir. Öğrenme kaybının miktarı ve uzaktan öğrenme olanaklarındaki eşitsizlikler okulların açılmasının öğrenme açısından aciliyetini belirler. Ayrıca okulların kapalı kalmasının öğrencilerin sosyal ve duygusal gelişimi üzerinde olumsuz etkilerinin de değerlendirilmesi gerekir.”

OKULLAR ÖĞRENCİLERİN GÜVENLİĞİNİ SAĞLAMAYA HAZIR MI?

Açılma kararı verildiğinde ise okuldan okula değişen hijyen ve sosyal mesafe koşullarının sağlanabilirliğinin önemli olduğu belirtilen raporda şöyle deniliyor:

 “Her bir okulun ortak kullanım alanlarının ve lavabolarının temizlik ve hijyen koşulları, okul ve şube bazında öğrenci sayısı, öğrenciler arası sosyal mesafeyi korumak için yeterli alan olup olmadığı, okul servislerinin sosyal mesafeyi korumak için yeterliliği, öğretmenlerden risk grubunda olanların işe dönebilme koşulları gibi pek çok faktörün değerlendirilmesi gerekmektedir. Okulların bütçesi, altyapısı, olanakları ve kültürü okulların açılma kararını etkiler. Örneğin, sınıfların geniş olduğu ve sıralar arası mesafelerin ayarlanabildiği okullarda bu kolaylıkla yapılabilirken, kalabalık sınıflı ve bütçesi kısıtlı okullarda bu esneklik sağlanamayacaktır. Yetkililer, okulların ilgili önlemleri alma ve sürdürme kapasitelerine göre okulları daha erken açma kararını verebilir veya okulları daha sonra açmak üzere kapalı tutma süresini uzatabilir.”

Bu nedenle de raporda, açılma kararının  bir ya da birden fazla bakanlık ya da kurumun değerlendirmesi dışında  okullar ile okul servisi, yemek hizmetleri, temizlik hizmetleri gibi çeşitli tedarikçilerin salgın koşullarında güvenli hizmet sağlayabilme kapasitesini de kapsayacak kadar karmaşık olduğu belirtiliyor.

ÖĞRENME KAYBI ADINA ALINACAK BİR RİSK Mİ?

Raporda öğrenme kaybını azaltmak adına öğrencilerin ve toplumun sağlığının riske atılamayacağı bu yüzden de okulların ne zaman açılacağı öncelikle sağlıkla ilgili değerlendirmelere, daha sonra da okulların güvenli bir şekilde açılabilmesi için gerekli koşulların sağlanabilmesine bağlı olduğu vurgulanıyor.

HANGİ ÖĞRENCİLER İÇİN AÇILABİLİR?

Raporda okulların öğrenci gruplarını küçük ve dağınık tutmayı kolaylaştıracak şekilde yeniden açılabileceği belirtilerek, şöyle deniliyor:

“Tüm okul türleri, eğitim kademeleri ve sınıf seviyelerinde okulların eş zamanlı olarak açılması mümkün olmayabilir. Mevcut koşullar ve salgının seyrine ilişkin farklı senaryolarda, en iyi senaryoda dahi, okulların önümüzdeki aylarda salgın öncesi koşullara geri dönerek açılması mümkün olmayacaktır. En azından, sosyal mesafenin korunması ve güvenliğin sağlanması için alınacak önlemler, okullar kapatılmadan önceki normale dönmeyi engelleyecektir. Lojistik olarak salgın koşullarının gerektirdiği tedbirleri yeterli düzeyde alabilmek ciddi bir ek maliyet, insan kaynağı ve altyapı düzenlemesi gerektirecektir ki, bunların tamamını yapabilmek kısa vadede mümkün olmayacaktır. Mevcut koşulların kısıtlılıkları ile okulların açılması için gerekli koşullar ve bu koşulları karşılayabilme olanaklarının gerçekçi bir şekilde değerlendirilmesi bir keyfiyet meselesi değil bir zorunluluktur. Bu değerlendirmeye bağlı olarak okulların açılmasında eğitim kademeleri, öğrenci özellikleri ve okul türlerine göre farklı önceliklendirmeler yapılabilir:

OKUL ÖNCESİ EĞİTİM KURUMLARI VE İLKOKULLAR

Başlangıçta okul öncesi eğitim kurumları ve ilkokullar açılabilir. Çünkü okul öncesi ve ilkokul kademesinde öğrencilerin uzaktan eğitim yoluyla öğrenmelerinde kayıpların daha fazla olacağı öngörülmektedir. Ayrıca bu yaş gurubu çocukların ebeveynlerinin çalışması halinde bakımları için okulların açık olması gerekmektedir. Çocuklarını okullara bırakan ebeveynler işlerine geri dönebilecektir. Küçük yaş grubuna ait okulların açılması, bu yaş gurubundaki çocukların enfekte olma veya virüs bulaşma riskinin daha düşük olduğuna dair bilgilerin de eğitime yansıması olarak görülmektedir. Danimarka ve Norveç okul öncesi ve ilköğretim kurumlarının açılmasına öncelik vermiştir.

8 VE 12’LER İÇİN OKULLAR AÇILABİLİR

LGS ve YKS’ye girecek öğrenciler okulların kapanması ile birlikte uzaktan eğitim ile sınava hazırlık çalışmalarına devam etmektedir. Sınava hazırlık sürecinde dersler bazında çalışmaları kadar sosyal ve duygusal yönden de öğretmenleri ile yüz yüze etkileşimleri, akranları ile etkileşimleri önemli görülmektedir. Öğrenciler kısa süreli de olsa, öğretmenleri ile yüz yüze etkileşimlerinde öğrenme eksiği olan konuları kısmen telafi etme fırsatı bulabilir. Bazı ülkeler bir üst kademeye geçiş yıllarında olan öğrencilere öncelik vermiştir. Örneğin, Almanya’da öncelikli olarak son sınıf öğrencileri final sınavlarını vermek üzere okula döndüler. Ancak bu öğrenciler için de sınava girmek veya okula dönmek öğrencilerin tercihine bırakıldı.

DEZAVANTAJLI ÖĞRENCİLER İÇİN AÇILABİLİR

Uzaktan öğrenmede dezavantajlı olan gruplar için okullar açılabilir. Yaş gruplarından ziyade veya erken yaş grupları ile birlikte, öğrencilerin ihtiyaçlarını ve özelliklerini gözeterek de okullar açılabilir. Örneğin, uzaktan eğitime erişim sıkıntısı yaşayan, ailede yeterli destek alamayan, kırsal kesimde görece izole yerleşim yerlerinde yaşayan veya COVID-19 vakasının bulunmadığı yerleşim yerlerindeki öğrenciler için okullar daha erken açılabilir. Ayrıca özel eğitime ihtiyaç duyan, özellikle de uzaktan eğitim vermenin oldukça zor olduğu çocuklar için ve ailesi çalışmak zorunda olan çocuklar için de okulların daha erken açılması uygun olabilir. Öğrenme güçlüğü olan, dezavantajlı, özel eğitime ihtiyacı olan, salgın öncesi akademik başarı düzeyi düşük olan öğrenciler için okulların daha erken açılması okulda öğrenci yoğunluğunun düşük olması sebebiyle sağlık açısından riskleri azaltırken, bu gruplardaki öğrenciler için öğrenme açığını telafi etme fırsatı sağlayabilir.

YÜZ YÜZE EĞİTİM İSTEYEN DERSLER İÇİN AÇILABİLİR

Yüz yüze eğitimi zorunlu kılan meslek eğitimi veya uygulamalı beceri eğitimi veren okullar öncelikli olarak açılabilir. Mesleki ve teknik eğitimde özellikle uygulamalı beceri eğitimlerinin uzaktan eğitim yoluyla verilmesi mümkün olmayabilir.

SAĞLIK RİSKİ YÜKSEK OLAN ÖĞRETMENLER NE OLACAK?

Okulların hangi çocuklar için yeniden açılacağı kararlaştırılırken, hangi öğretmenlerin okula geleceği de kararlaştırılmalıdır. Sağlık riski yüksek olan öğretmenler tespit edilmeli ve bu gruptaki öğretmenler için farklı çalışma düzenlemeleri yapılabilir. Örneğin, bu öğretmenlerin hâlen evlerinde olan çocuklar için uzaktan eğitim sürecini yönetmeleri sağlanmalıdır.

AİLELERE ESNEKLİK SUNULABİLMELİ

Okullar yeniden açıldığında ailelere çocuklarını okula gönderip göndermeme konusunda esneklik sunulabilir. Bu durumda okula devamın yeniden tanımlanması ve evde kalan çocuklar için uzaktan eğitiminin devam etmesi gerekir. Ancak böyle bir seçenek sunulması halinde uzaktan öğrenmelerin ölçme ve değerlendirmesi ile kredilendirmesi hakkında düzenlemelerin eş zamanlı olarak hayata geçirilmesi gerekir.

Okulların hangi öğrenciler için yeniden açılacağı kararlaştırılırken, tüm bu olasılıklar göz önüne alınmalıdır. Çünkü bütün okulların aynı anda açılması sağlık riskleri taşıması yanında, fiziksel olarak öğrencilerin ve okul çalışanlarının güvenliğini sağlamak da mümkün olmayabilir. Bu sebeple okulların açılmasında tüm bu seçeneklerin değerlendirilmesi ve kademeli olarak bir normalleşme sürecinin planlanması daha rasyonel bir yaklaşım olacaktır.

18-05-2020


Etiketler

Paylaşın arkadaşlarınızı da bilgilendirin

Paylaş