Arama sonuçları

Sadece Atatürkçülük değil, tüm kazanımların sayıları azaldı

Sadece Atatürkçülük değil, tüm kazanımların sayıları azaldı

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Müsteşarı Yusuf Tekin, demokrasinin, milletin ne olduğunu bilmeyen birinci sınıftaki çocuğa, "Atatürk'ün vatan sevgisi" demenin çok ezberci ve suistimale açık bir konu olduğunu ifade etti. Tekin, bir televizyon kanalında katıldığı canlı yayında, kamuoyunun görüşüne sunulan yeni eğitim müfredat taslağına ilişkin soruları yanıtladı.            

Müfredat üzerinde en son 2005'te kapsamlı bir değişikliğin yapıldığına işaret eden Tekin, bunun üzerinden yaklaşık 12 yılın geçtiğine, hızla gelişen dünyada çocukların takip etmesi gereken süreçlerin bulunduğuna işaret etti. İşte Tekin’in açıklamaları: 

ANKETE DAYALI ALAN ARAŞTIRMASI YAPTIK: Müfredata ilişkin bir anket çalışması ile çeşitli sorulara yanıt arayan bir alan araştırması yaptık, iki yıl süren bu çalışma kapsamında, ilkokul düzeyinde 35 bin veli, 40 bin öğretmen, 8 bin 400 okul idarecisi; ortaokul düzeyinde 15 bin veli, 39 bin öğretmen ve 7 bin okul yöneticisine sorular yönelttik.

İHTİYAÇ OLUP OLMADIĞI AKADEMİK ÇALIŞMAYLA ORTAYA KONDU: Bu alan araştırmasının ardından müfredat değişikliği çalışmalarını başlattık. Bu güncellemenin bir ihtiyaç olup olmadığı, tamamen bilimsel, akademik bir çalışma neticesinde ortaya konulmuştur. Ondan sonra da müfredat güncelleme çalışmaları başlamıştır. Müfredata ilişkin çalışmaları, kapalı kapılar arkasında yürütmüyoruz. Tüm kamuoyuyla paylaştık, duyurular yaptık.

27 ÜNİVERSİTENİN EĞİTİM FAKÜLTESİ KAPSAMLI TASLAK GÖNDERDİ: MEB'e bu kapsamda müfredata ilişkin çeşitli kesimlerden yüzlerce rapor geldi. 27 üniversitenin eğitim bilimleri fakültesi çok kapsamlı bir müfredat taslağı gönderdi, çeşitli sivil toplum kuruluşları da görüş bildir.

YAKLAŞIK 2 YILDIR ASKIDA: Müfredat çalışmamız, yaklaşık 2 yıldır askıdadır, yaklaşık 2 yıldır gelen bütün görüşleri dikkate aldık. Burada sadece veliler ve öğrenciler, 'keşke müfredata daha fazla bakabilseydik' diyebilirler. Onlara da alan araştırmaları yapılırken 'içinde bulunmak ister misiniz' diye soruldu. Bununla ilgili kısımlar kendileriyle paylaşılmıştır.

HEPİMİZ ATATÜRK CUMHURİYETİNDE YAŞIYORUZ: (Atatürk'le ilgili tepkiler ile ilgili) Bu tepkiyi anlamakta gerçekten zorlanıyorum. Kamuoyu şöyle bir kategorileştirme yapmış bu eleştiriyi yapanlar. 'Biz Atatürk'ü, Atatürkçülüğü çok seviyoruz ama Milli Eğitim Bakanlığı sevmiyor.' Bu, zinhar karşı çıkılması gereken bir şeydir. Biz hepimiz Atatürk cumhuriyetinde yaşayan insanlarız. En az onlar kadar biz de Atatürk'ün çocuklara, gelecek kuşaklara aktarılması, Atatürk'ün oluşturduğu cumhuriyetin temel referans değerlerinin gelecek kuşaklara aktarılması konusunda onlardan çok daha fazla hassas davrandık.

ATATÜRKÇÜLÜK İLE İLGİLİ KAZANIMLARIN DÜŞTÜĞÜ DOĞRU: Bizi eleştirenlerden müfredatı dikkatlice incelemelerini isteyerek, sadece kazanımlar üzerinden bakıldığı zaman "Atatürkçülük ile ilgili kazanımların düştüğü" ile ilgili eleştiriler haklı ve doğru. Müfredat çalışmalarımızın en temel unsurlarından bir tanesi, genel eğitim sürecindeki kazanımlar yüzde 30 oranında azaldı. Atatürkçülük değil, bütün müfredattaki kazanımların sayıları azaldı. Atatürk ile ilgili kazanımların azaltılmasının 'Atatürk öğretilmiyor' gibi algılanması yanlış bir eleştiri.

‘DEMOKRASİ’ VE ‘MİLLETİ’ BİLMEYEN ÇOCUĞA ‘ATATÜRK’ÜN VATAN SEVGİSİ’Nİ ANLATMAK EZBERCİLİK: Atatürk'ün millet sevgisi, Atatürk'ün demokrasi, cumhuriyet ve bağımsızlık gibi kavramlar temel eğitim çağındaki çocuklarımıza hala öğretiliyor mevcut müfredatta. Ancak vatan kavramını, millet kavramını, demokrasi kavramını öğrendikten sonraki müfredata ilave edildi bunlar. Birinci sınıftaki çocuk, demokrasinin ne olduğunu, milletin ne olduğunu bilmeyen çocuğa, 'Atatürk'ün vatan sevgisi' demek, çok ezberci ve suistimale açık bir konudur. 

PEDAGOGLARLA, AKADEMİSYENLERLE ANALİZ ETTİK: Biz birinci sınıftaki çocuk Atatürk ile ilgili neyi öğrenebilir, neyi öğretirsek, neyi verirsek bunu sağlıklı olarak algılayabilir, bunu pedagoglarla, akademisyenlerle analiz ettik, ondan sonra her sınıftaki öğrencinin seviyesine uygun bir şekilde, algılayabileceği ölçüde kazanımlar, yine bu ünitelerin içine yerleştirilmiş durumdadır.

İNÖNÜ ELEŞTİRİSİ İNSAFSIZLIK: Milli Mücadele döneminde daha önce verilip şimdi verilmeyen hiçbir İnönü başlığının yok. Müfredatımızda ikinci cumhurbaşkanımıza ayrılan yerle ilgili olarak herhangi bir problem yoktur. Bunun altını çizerek belirtmek isterim. Özellikle 1938 dönemindeki İsmet İnönü'yle ve Kurtuluş Savaşı dönemindeki İnönü kavramlarını birbirinden ayırt etmek gerekir. 1938'den sonraki gelişmeler İsmet İnönü'ye atfedildi, İnönü'nün çabalarının "görmezden gelindiği" eleştirisi ise insafsızlık.

HATA YAPMADIĞIMIZ İDDİASINDA DEĞİLİZ: Müfredatla ilgili çok fazla spekülatif konu var, bunlardan biri de Lozan Antlaşması. Biraz çaba sarf edip müfredatla ilgili hazırladığımız taslak programa bakmaktan imtina eden birçok insan, abartılı ve yanlış eleştiriler yapıyor. Kamuoyunun beğenilerine, değerlendirmesine ve katkılarına açılmıştır. Adı üstünde, bir taslaktır. Hata yapmadığımız iddiasında değiliz. Buradan bize geri dönen sağlıklı, iyi niyetli ve mantıklı eleştiriler taslağımızda değerlendirilecek ve müfredatta yerini alacaktır.

BİLİMSEL ANLAMDA EVRİM TEORİSİNE BENZER BİNLERCE TEORİ VAR: (Evrim teorisinin müfredattan çıkarılmasına ilişkin soru üzerine) Bilimsel anlamda binlerce benzer teori var. Evrim teorisinin seçilip de müfredatın içerisine yerleştirilmiş olması, hangi gerekçelerle seçildiğini ben bilmiyorum. Binlerce bilimsel teori varken evrim teorisinin özellikle seçilmesi, bizim bu bilimsel teoriler içerisinde, evrim teorisi gibi çok az sayıda teori MEB müfredatında var. Evrim teorisinin seçilmesi, bu anlamda ne anlama geliyor, bilmiyorum. Niye seçilmiş? Ama biz evrim teorisinin anlatıldığı o üniteyi, MEB müfredatından çıkarmış olduk.

ÇOCUKLARIMIZIN GELİŞİM TRENDİ AÇISINDAN MÜFREDATA ALMADIK:(Evrim teorisinde ortaya atılan iddialar, aynı zamanda İslamiyet ve insanın doğuşu ile de uymadığı için din referanslı bir eğitim sistemi yaratılma amacı olduğu; aslında bütün tartışma bu temelden yürüyor sözleri üzerine) Bu eleştiri çok yanlış, olaya bu açıdan bakmadık. Sadece çocuklarımızın gelişim trendi açısından o ünitenin temel eğitim, ortaöğretim müfredatında verilmesinin doğru olmadığına karar verdik.

CİHAT MÜCADELE ANLAMINDA, KELİME OLARAK DÜZELTİLEBİLİR: (Seçmeli temel dini bilgiler dersinde, "Allah yolunda mücadele, cihat" konusuna yer verilmesine ilişkin değerlendirmesi üzerine) Oradaki cihatın kelime anlamı, Arapça bilenler bilir, çalışma çabalama, gayret etme anlamına gelir, o anlamda kullanılmış ama kamuoyunda bir rahatsızlık varsa o düzeltilir. Metin okunduğunda, savaş anlamında bir cihattan kastedilmiyor, mücadele anlamında... Kelime olarak düzeltilebilir.

DİN KÜLTÜRÜ OKUTMAK BİR ZORUNLULUK: MEB'e bağlı tüm okullarda, tüm öğrencilere din kültürü ve ahlak bilgisi okutmak bir zorunluluk. Bu dersin içeriği ile alakalı olarak bazı vatandaşlar, iç hukuku tükettikten sonra Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde (AİHM) bir dava açtı. Mahkemenin karar metninde, katıldığımız ve katılmadığımız bir kısım ifadeler var. Kararda özetle "Bu madem zorunlu bir ders, o zaman bütün dini inançlar hakkında dengeli ve bilgi verici bir mahiyette olmalıdır" tarzında bir eleştiri var. Bakanlık olarak bu davanın seyri esnasında, taahhütleri yerine getirmeye çalıştık. Yer yer bu derste değişikliklerin yapıldı..

ÖNÜMÜZDEKİ HAFTA ASKIYA ÇIKARMIŞ OLACAĞIZ: AİHM'in isteği doğrultusunda, Alevilik, Hristiyanlık, İslam dışındaki diğer inanç ve dinlerle ilgili alanları genişletmişiz ama geçtiğimiz yıl AİHM'in kararı geldi ve bu karar doğrultusunda farklı inanç türleri ile ilgili olarak, biraz daha geniş bir yorum, daha doğrusu Alevilikle alakalı olarak biraz daha fazla yer ayırmamız gerektiğini AİHM söylüyor. Bununla ilgili olarak bu kararın hükümleri doğrultusunda, Dışişleri ve Adalet Bakanlığı ile ortak bir çalışma komisyonu oluşturduk. Bu komisyonun içinde hem bakanlığın ilgili genel müdürlüğündeki arkadaşlar hem Alevi Bektaşi konfederasyonlarından arkadaşlarımız var. Metni hazırladılar ve metni büyük ihtimalle önümüzdeki hafta içerisinde askıya çıkmış olacağız. Bu dersin prosedürü henüz tamamlandığı için bu sürece yetişmedi.

YENİ MÜFREDATA KADEMELİ GEÇİLECEK: Yeni müfredat taslağında, bazı derslerin kazanımlarının yerleri değiştirildi. Bazı kazanımlar çıkarıldı ya da yeni kazanımlar eklendi. Yeni müfredata kademeli geçilecek. 12 yılın tamamında, anında hayata geçirmek zorunda kalsaydık, ortak sınavlarda mağdur bir öğrenci kitlesi ile karşı karşıya kalabilecektik. Bunun önüne geçmek için bu yıl, her eğitim-öğretim kademesinde ilk sınıfa başlayan öğrencilerle başlayıp kademeli olarak devam edecek bir süreç izledik. Bu yıl 1, 5 ve 9. sınıflar yeni müfredatla eğitim-öğretim hayatlarına başlayacak.

ÖĞRETMENLER HİZMET İÇİ EĞİTİM ALACAK: Yeni müfredatın hayata geçirilmesi için öğretmenlerin bilgilendirilmesi, yetkinliklerinin artırılması ve adaptasyonun sağlanması için öğretmenleri hizmet içi eğitim sürecine dahil edeceğiz.

KİTAPLARDA HERHANGİ BİR AKSAMA OLMAYACAK: Müfredat kabul edildikten sonra, kitap yazım süreci, mayıs sonu, haziran başında bitmiş olacak ve basım süreci başlayacak. Kitaplarda herhangi bir aksama olmayacak.

19-01-2017


Etiketler

Paylaşın arkadaşlarınızı da bilgilendirin

Paylaş