Arama sonuçları

Skolyoz özellikle ergen kızları yakalıyor

Skolyoz özellikle ergen kızları yakalıyor

Omurga eğriliği olarak da bilinen skolyoz, ergenlerde özellikle de kız çocuklarında daha sık ortaya çıkıyor. Omurgada ciddi eğrilikler, genç kızlarda erkeklere göre yüzde 5-8 kat daha fazla görülüyor.

Emsey Hospital’dan Ortopedi, Skolyoz ve Omurga Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Şevki Erdem, skolyozu ''omurganın göğüs veya bel bölgelerinde görülebilen, yana doğru eğriliği'' olarak tanımlıyor. Erdem, ''Normal ve sağlıklı omurgada omurlar arkadan bakıldığında yukardan aşağıya yani boyun, sırt ve bel bölgelerinde düz bir hat şeklinde uzanır. Skolyozda ise omurlar, sağa veya sola doğru yer değiştirir ve aynı zamanda kendi eksenleri etrafında döner” diyor.

Skolyozun doğuştan olabildiği gibi, doğumdan sonraki gelişim sürecinde ya da ergenlik döneminde de ortaya çıkabildiğine değinen Erdem, gebelik sırasındaki enfeksiyonlar, şeker hastalığı ve bazı vitamin eksikliklerinin bu soruna yol açabildiğini belirtiyor. 

NEDEN ERGENLİKTE ORTAYA ÇIKIYOR?

Skolyozun en sık görülen şeklinin ''ergenlik dönemi skolyozu'' olduğuna işaret eden Erdem, eğriliğin ergenlik döneminde neden daha sık meydana geldiğine ilişkin birçok bilimsel araştırma yapılmasına rağmen, henüz kesin bir sonuca ulaşılamadığını anlattı.Erdem, ''Ancak yapılan tüm araştırmalardan çıkan sonuçlara göre, çoğunlukla genetik yatkınlığı olan çocuklarda nedeni belli olmayan bir olay skolyoz oluşumunu başlatmakta ve hedef organ olan omurga eğilmeye başlamaktadır. Bu olayın ne olabileceği konusunda birçok yorumlar yapılmış, çevresel etkenler ve kişinin kendi duygu dünyasındaki değişiklikler ön plana çıkmıştır'' diye konuşuyor. 

KIZLAR ÇOK DAHA HIZLI UZUYOR

Omurgadaki ciddi eğriliklerin ergenlik döneminde kızlarda, erkeklere göre yüzde 5-8 kat daha fazla görüldüğüne dikkati çeken Prof. Dr. Erdem, bunda ''ergenlik öncesi dönemde kız çocuklarında boy büyüme döneminin daha kısa süreli ancak daha hızlı olmasının'' başlıca etken olduğunu vurguluyor. 

Bu nedenle de çoğu eğriliğin ileri derecelere ulaştıktan sonra fark edildiğini ve ailelerin ''Daha 6 ay öncesi hiçbir şey yoktu, bu kadar kısa sürede nasıl oldu? '' ifadelerini kullandıklarını belirten Erdem, şöyle konuşuyor: 

''Bu nedenle ergenlik dönemi sürecinde sık aralıklarla çocukların omurgaları aileler tarafından kontrol edilmeli. Çocukların öne eğilmesi sağlanarak, mutlaka sırt bölgesindeki kemik çıkıntılarının aynı çizgi üzerinde uzanıp uzanmadıklarına bakılmalı. Bu çizgideki sapmalar mutlaka uyarıcı olmalıdır.'' 

KALP VE AKCİĞERE BASKI YAPIYOR

Tedavi edilmeyen skolyozun, hem psikolojik hem de fizyolojik birçok soruna neden olduğuna işaret eden Erdem, eğriliğin özellikle akciğer ve kalbe bası yaparak, hem kalp hem de akciğer fonksiyonlarında yetmezliklere neden olabiliğini söyledi. Ayrıca bel bölgesi eğriliklerinde, karın içi organların yerlerinin değiştiğini ve ciddi bel sorunlarına yol açtğını ifade ediyor. Erdem, skolyozun vücutta meydane gelen şekil bozukluğu nedeniyle ''kişinin kendisiyle barışık olmaması, vücudunu sevmeme, kendini sevmeme, içe kapanıklık, depresyon, öfke ve kızgınlık'' gibi psikolojik problemlere de neden olduğunu ifade ediyor. 

HANGİ BELİRTİLERE BAKMAK GEREKİYOR?.

Prof. Dr. Erdem, erken belirlendiğinde tedavisinde yüzde 100'e varan başarı sağlanan skolyozun bazı belirtilerini de şöyle sıralıyor: 

-Kalçalar ve omuz seviyeleri arasında eşitsizlik

-Baş bir yana, vücut bir yana savrulduğu için çocukların bir bacaklarının daha uzun olduğu duygusuna kapılması

-Kız çocuklarının eteğinin bir bölümünün yukarı doğru çekilmesi

-Göğüs kafesinde asimetri ve bir kürek kemiğinde tümsek gözlenmesi

TEDAVİSİ NASIL YAPILIYOR?

Skolyozda erken tanı ve erken dönemde tedavinin önemine dikkat çeken Erdem,''gözlem, korse ve cerrahi'' olmak üzere üç tedavi seçeneği bulunduğunu söylüyor. Erdem, büyümesi tamamlanmış çocuklarda, eğrilik sırtta 45, belde 35 dereceyi aşmadıkça cerrahi 

müdahaleye gerek duyulmadığını, sadece skolyoz korsesi kullanmanın yeterli olduğunu, anne karnında teşhis edilen rahatsızlığın da ancak çocuk doğduktan sonra tedavi edilebildiğini hatırlatıyor. 

Şule YILMAZ

info@pervinkaplan.com

 

 

 

 

 

23-03-2016


Etiketler

Paylaşın arkadaşlarınızı da bilgilendirin

Paylaş