Arama sonuçları

‘TÜBİTAK’ta işlerin hepsini yapacak kapasitemiz var’

‘TÜBİTAK’ta işlerin hepsini yapacak kapasitemiz var’

Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) Başkanı Prof. Dr. Arif Ergin, 15 Temmuz'dan sonra bir milletvekilinin kendisine “TÜBİTAK'tan o kadar personel attınız ki artık işinizi yapamıyorsunuz” dediğini söyledi. Ergin, “Kkalbim acıdı. Hayır doğru değil. İşlerin hepsini yapabilecek kapasitemiz var. Biz mutfakta bütün sistemi değiştiriyoruz. Hakem atama işlerini birkaç kişinin etkileyebileceği halden çıkarıp otomasyona tabi tutacağız" dedi.

Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Rektörü Prof. Dr. Peyami Battal'ın daveti üzerine Van'a gelen ve  YYÜ Teknokent A.Ş'yi ziyaret eden Ergin’in açıklamaları:

AR-GE'Yİ FONLAMAK İSTİYORUZ: Türkiye'nin sistemsel sorunları var, tedbir ve açıklar karşısında gerekli önlemlerin alınması gerek. Bu da ancak üniversitelerin desteği ve vereceği kaliteli eğitimle mümkün.

YÜKSEKÖĞRETİM DÜZELTİLMEZSE: Yükseköğretimi düzeltmedikçe, orada atılım yapmadıkça, diğer büyük hedeflere ulaşmaz, 2023 hedeflerimizi tutturmamız çok zor olur.Yapılabilir ama zor. Yıllarca denedik. Üniversite sanayi işbirliği diye diye bir araya getirdik ama bunlar yağ ile su gibi birbirlerinden ayrışıyor. Bunları bir arada tutacak bir yapı lazım. Orada da yine kamu teşvikleri giriyor. TÜBİTAK'ın da geldiği nokta bu. Su ve yağı birbirine karıştıracak olan mekanizma teknoparklardır.

FONLARLA MÜMKÜN: Bir AR-GE projesinin KOSGEB, TÜBİTAK, Kalkınma Ajansı, AB fonlarından destekleyerek belki 100 lira maliyeti olan bir şeyi 150 liralık değere çevirebiliyorsunuz. Yüzde 50 kar marjıyla AR-GE yapmak Türkiye'de mümkündü. Şimdi yavaş yavaş düşüyor, daha da düşecek ama bu AR-GE'den çıkan ürünü satmaya geldiği zaman yüzde 8-10 kar payıyla çalışmak zorunda kalıyorsunuz. Ürünü satmaktansa yeni bir AR-GE yapıp kar edeyim diyebiliyorsunuz. Biz bunu değiştirmek istiyoruz. Ticari hayatta iyi kar getiren, yüksek katma değer oluşturan AR-GE'yi artık fonlamak istiyoruz. Türkiye'de 10 yıl önce AR-GE yapmak bir problemdi. Artık AR-GE yapmakla ilgili Avrupa standardında işler çıkartabiliyoruz. Bu sene ilk defa Ufuk 2020 projelerinden Türkiye koyduğu paranın yüzde 107'sini geri aldı ama yüksek katma değerli ürünlerimiz nerede dediğimiz zaman ortada bir şey göremiyoruz."

HERŞEY PATENT DEMEK DEĞİL: Amerika'daki Silikon Vadisi'nden çok bahsedilir. En çok patentin doğduğu yer, en iyi teknolojinin beşiğidir şeklinde ama Silikon Vadisi'nde 387 patentten sadece bir tanesi ticari başarıya ulaşıyor. Evet makaleler lazım ama makale cari açığı kapatmıyor fakat o makalelerden bir kısmından çıkacak teknolojiler, ürünler patente dönüşüyor. O patentlerin de hepsi cari açığı kapatmıyor. Dünyanın en iyi yerinde bile 387 patentten bir tanesi ticari başarıya dönüşüyor. Ne kadar rekabetçi bir ortamda olduğumuzu görüyoruz. Her şey patent demek değil.

İLK KONUŞULACAK KONU OLACAK: Meclis açıldığı zaman ilk konuşulacak konulardan bir tanesi Türk Patent Kanunu (TPK) olacak. Daha önce birkaç kanun hükmünde kararname ile yürüttüğümüz fikri mülkiyet hayatımız düzgün bir kanun nizamının içerisine oturmaya başlayacak. Yeter mi? Yetmez. Bunun ardından ceza kanunu, muhakeme kanunu ile desteklenmesi lazım. Türkiye'de bundan sonra fikri hakların uluslararası düzlemde korunacağı zeminin ilk adımı atıldı. Ceza muhakemesine de girecek."

FETÖ TÜBİTAK’A DA ZARAR VERDİ: TÜBİTAK başkanlığına geldiğimiz zaman destek mekanizmalarını çok iyi tanımıyordum fakat orada şunlar dikkatimizi çekmeye başladı. Verilen desteklerde adaletsizliklerin büyük olduğunu gördük. Orada yine 'Hırsız nereden girmiş değil, hangi kapı, baca açık' felsefesinden yola çıkarak mücadele ettik. Üstü kapalı bir kutu şeklinde yapı, şeffaf olmayan, iç mekanizmaları belli olmayan, hatta şikayet edebileceğiniz ve temize gidebileceğiniz bir mekanizması olmayan bir yapıyla baş etmek zorunda kaldık. Bugün TÜBİTAK halen öyle çünkü 12 ay boyunca destek mekanizmalarındaki hataların ne olduğunu ancak bulduk. Benim niyetim uçağı yere indirmeden havada yakıt ikmali yaparak kesintisiz geçiş yapmaktı. 15 Temmuz'u yaşadıktan sonra bu artık mümkün hale gelmedi. 15 Temmuz'dan sonra bir milletvekili 'TÜBİTAK'tan o kadar personel attınız ki artık işinizi yapamıyorsunuz' dedi, kalbim acıdı. Hayır doğru değil. İşlerin hepsini yapabilecek kapasitemiz var. Biz mutfakta bütün sistemi değiştiriyoruz. Mesela hakem atama işlerini bir kaç kişinin etkileyebileceği halden çıkarıp otomasyona tabi tutacağız.

62 PROGRAM VAR: TÜBİTAK'ın 62 programı bulunuyor. 62'sinin birbiriyle irtibatı yok. O yüzden biz de yeni bir yapılandırma yapalım, TÜBİTAK içerisinde bir sistematiği oturtalım.

Bu blog AA abonesidir

27-09-2016


Etiketler

Paylaşın arkadaşlarınızı da bilgilendirin

Paylaş