Arama sonuçları

Türkiye obezitede Avrupa’da ilk sırada

Türkiye obezitede Avrupa’da ilk sırada

Türkiye obezitede Avrupa’da ilk sırada. Uzmanlara göre obezite ile mücadele acil ve etkin olarak ele alınması gereken bir hastalık olarak görülmeli. Türkiye Obezite Araştırma Derneği (TOAD) ile Türk Diabet ve Obezite Vakfı iş birliğiyle düzenlenen 10’uncu Ulusal Obezite Kongresi’nde çağın hastalığı obezite tartışıldı.

Türkiye Obezite Araştırma Derneği Yönetim Kurulu ve 10’uncu Ulusal Obezite Kongresi Organizasyon Kurulu üyeleri, “Türkiye’nin Avrupa’da obezite şampiyonu”olduğuna dikkat çekti. Ayrıca, obezitenin kardiyovasküler hastalıklar, hipertansiyon, diyabet, hiperlipidemi, bazı kanser türleri, kemik-eklem sorunları, obstrüktif uyku apnesi gibi pek çok sağlık sorununa yol açtığı vurgulandı. Son yapılan araştırmalara göre; TV, bilgisayar, akıllı telefonların nedeniyle ekran başında günde 1 saatten az oturanların kilosunu koruyabildiği, 4 saatten fazla oturanların ise kilosunu koruyamadığına dikkat çekildi.

TÜRKİYE OBEZİTEDE AVRUPA’DA İLK SIRADA

10. Ulusal Obezite Kongresi Başkanı Prof. Dr. Ahmet Kaya, Türkiye’nin Avrupa’da obezitede birinci sırada yer aldığına dikkat çekerek, şöyle dedi:

“Türkiye obezitede Avrupa şampiyonu oldu. Erişkin nüfustaki obezite oranı yüzde 20. Erişkin nüfusun yüzde 65’i aşırı kilolu ve obez. Çocukluk dönemlerinde artık hızla artıyor. Kadınlarda obezite görülme oranı ise erkeklere göre iki kat daha fazla.”

TOAD Başkanı Prof. Dr. Volkan Yumukise Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre dünyada 650 milyon, Türkiye’de ise 20 milyon obeziteli bireyin olduğuna dikkat çekti. Yumuk,şöyle konuştu: 

3 KİŞİDEN BİRİ OBEZ

“Bu da ülkemizde her 3 kişiden birinin obeziteli olduğunu gösteriyor. Obezite karmaşık ve çok faktörlü bir hastalık. Türkiye’nin diğer obezitenin ön planda olduğu ülkelerden nedenler açısından farkı yok. Çevresel faktörler dediğimiz kabaca beslenme ve fiziksel aktivitenin azalmasıyla ilgili. Özellikle çocuklar 6-7-8 saat bilgisayar, TV karşısında. Sonuçta sonuçta beslenme yoluyla enerjiyi fazla aldığımız, aktivite yapmadığımız ve az tükettiğimiz zaman aradaki fark depolanıyor. Enerji fazlalığı, hareket azlığı obeziteye yol açıyor. Obezite, besinler ile alınan enerjinin, harcanan enerjiden fazla olmasından kaynaklanan ve vücut yağ kütlesinin artmasıyla açıklanan tedavi edilebilir kronik bir hastalıktır. Sağlıklı bir insan vücudunun yaklaşık yüzde 20-25’i yağ dokusundan oluşur. Yağ dokusu oranını ölçmek ve kilo fazlalığı veya obezite tanısı koymak için en basit yol vücut ağırlığını (kg) boyunun karesine (m2) bölerek, Beden Kütle İndeksi’ni bulmaktır. Bu değerin 25-29,9kg/m2olması fazla kilolu, 30kg/m2üzerinde olması ise obeziteli birey olması demektir.

KİLO VERMEK HASTALIK RİSKİNİ AZALTIR

Obezite başta tip 2 diyabet, hipertansiyon, kalp hastalıkları ve yağlı karaciğer olmak üzere birçok kronik hastalığın başlıca nedeni. Kilo vermek birçok hastalık riskini azaltır. Bir kilo vermek kan basıncını 1 mmHg düşürür. 5 kilo vermek diyabet riskini %55, osteoartrit riskini %50 azaltır.11 kilo vermek obstrüktif uyku apnesi riskini %76 düşürür. Kongrede amacımız, tüm paydaşlarımızla obezite ve eşlik eden hastalıklara dikkat çekmek. Takip ve tedavi konusunda olduğu kadar ve belki de daha çok, kongrede, önleme çalışmalarına önem vermenin gereği, çözüm önerilerinin günümüzün yaşam şartlarına nasıl uygulanabileceği de ele alınıyor.” 

10.Ulusal Obezite Kongresi Genel Sekreteri Doç. Dr. Feray Akbaşise Sağlık Bakanlığı, Türkiye Obeziteyle Mücadele Eylem Planı oluşturulduğunu ve Türkiye genelinde 80 obezite merkezi açıldığını hatırlattı. Akbaş, şöyle konuştu:

EKRAN BAŞINDA 4 SAAT GEÇİREN KİLO VEREMİYOR

“Bu merkezlerde obeziteli bireyle takip ve tedavi ediliyor. 1 yıl boyunca takip ve tedavi, sonrasında koruma programına alınıyor. Kilo verenlerin ancak yüzde 20’si bu kiloyu koruyabiliyor. Yüzde 80’i kaybettiğini geri alıyor. Bunun ana sebeplerinden biri ekran zamanı. Ekran önünde günde 1 saatten az zaman geçirenler kilosunu koruyabilirken, 4 saatten fazla geçirenler kilosunu koruyamıyor. Çocuklar kadar yetişkinlerin de kendisini ekrandan koruması gerekiyor. Obezite tedavisinin önemli bir parçası da terapötik hasta eğitimidir. Her hastanın multidisipliner bir yaklaşımla, hekim, beslenme uzmanı, egzersiz uzmanı, hemşire ve psikologdan oluşan bir ekip tarafından değerlendirilip, bireysel ve/veya toplu eğitimler verilmesi hasta uyumunu arttıracak ve bireyin tedavisine aktif katılımıyla başarı oranını yükseltecektir. Amaç kalıcı yaşam tarzı değişikliğine odaklanmaktır. Bu nedenle obezitesi olan bireylere yeterli zamanın ayrılabildiği, aynı ekip tarafından uzun sure izlenebildiği özelleşmiş merkezlerin varlığı önem kazanmaktadır. Ülkemizde mevcut olan Avrupa Obezite Merkezleri ve Sağlık Bakanlığı Obezite Merkezleri de bu amaca hizmet etmektedir.” 

OBİZİTE ARTIK HASTALIK OLARAK KABUL EDİLİYOR

10. Ulusal Obezite Kongresi Genel Sekreteri Doç. Dr. Mustafa Kulaksızoğlu da hem toplumda hem de sağlık profesyonelleri arasında obezitenin hastalık olarak kabul edilmeye başlandığını vurguladı. Kulaksızoğlu şöyle devam etti:

“Bu farkındalık iyi bir şey, tedavisi var tabii ki ama her şeyi hastalık haline gelmeden engelleyebilirsek, bu tedavinin daha başarılı olmasını sağlayacaktır. Eklem problemlerinden kadınlarda doğurganlık problemleri, gebelikte hipertansiyon, diyabet, erişkinlerde diyabetin hipertansiyonun kalp ve damar hastalıklarının obeziteyle ilişkili olarak artıyor. Maalesef kiloya bağlı hastalık çıkmadan bireyler tedaviye yönelmiyor. Şu anda piyasada yine medikal tedavi diyebileceğimiz var. Obeziteyle baş etmenin zorluğu kilo verdirmek değil, o kiloyu koruyabilmek konusunda. Bu konuda başarısızız. Kiloyu koruyabilmek için yaşam stilinin değişmesi gerekiyor.” 

23-11-2019


Etiketler

Paylaşın arkadaşlarınızı da bilgilendirin

Paylaş