Arama sonuçları

‘Umutsuz olduğumda motivasyonumu Atatürk’ten alıyorum’

‘Umutsuz olduğumda motivasyonumu Atatürk’ten alıyorum’

Geliştirdiği teknoloji ve ürünlerle bilim dünyasında adından söz ettiren, Harvard Üniversitesi Genç Akademi üyeliğine seçilen ilk Türk Bilim İnsanı, “giyilebilir kalp pili”nin mucidi Dr. Canan Dağdeviren, SEV Amerikan Koleji’nde (SAC), lise öğrencilerine ‘bilim insanı’ olmanın ve başarının sırlarını anlattı. Amerikalılar tarafından ‘Bilimin Mevlana’sı olarak anılan Fizik Mühendisi Dr. Canan Dağdeviren, İstanbul ziyaretinde SAC öğrencileriyle buluştu ve canlı bağlantıyla kardeş okullar Tarsus ve İzmir Amerikan Koleji öğrencilerinin de sorularını yanıtladı.      

“Her şeyden önce hayal edin, böylece ilk adımı atmış olursunuz” diyen Dağdeviren, öğrencilere “Karşınıza çıkan zorluklarda şikayet etmeyin çözüm yolu üretmeye çalışın. Atatürk’ü ve o dönemi düşünün; biz yoktan var edilmiş bir ülkenin evlatlarıyız. Onlar yapabildiyse bizler de yapabiliriz. Ben çok ‘hayır’ yanıtı aldım ama yılmadım. Siz de yılmayın ve soru sormayı asla bırakmayın” tavsiyelerinde bulundu. 

İşte Dağdeviren’in konuşmasından öne çıkan başlıklar: 

KÜÇÜKKEN TAŞIN İÇİNDE ATOM ARIYORDUM: Küçükken, taşı parçalayıp, atomu bulmaya çalışırmışım. Bilime olan merakım nedeniyle beş yaşındayken babam bana Madam Curie ile ilgili bir kitap hediye etti. Fakat ben kitabı okuduğumda onun yerine kocasına aşık oldum; Pierre Curie. Onunla birlikte piezo elektriği keşfettim. Piezo elektrik malzemeleri, aktif elemanlar olarak kullanabiliyor ve bu aletler sayesinde enerji üretilebiliyor.

ERDAL İNÖNÜ HAYATIMI DEĞİŞTİRDİ: İkinci dönüm noktam ise lisede öğrenciliğim sırasında, üniversiteye hazırlanırken, tıp, kimya, fizik hangisini seçmem gerektiği konusunda kafam karışık iken Prof. Erdal İnönü ile tanışmam oldu. Türkiye’nin en önemli teorik fizikçilerinden Prof. İnönü, kafamdaki soruları sorunca bana, ‘Anılar ve Düşünceler’ kitabını imzalayarak verdi. Kitabı okuyunca fizikçi olmaya kesin olarak karar verdim.

HEP HAYALLERİMİN PEŞİNDEN KOŞTUM: Hacettepe Üniversitesi Fizik Mühendisliği Bölümü, Sabancı Üniversitesi, ABD’de Fulbright Doktora Bursu’nu kazanarak gittiğim The University of Illinois. Üniversite hayatım boyunca hep burslu okudum ve tutkuyla bağlandığım alanda çalıştım. Bunu, hayallerimin peşinden koşmaya borçluyum. Ben hep hayallerimin peşinden koştum.

AZ ZAMANDA ÇOK İŞ YAPMALISINIZ: Başarımın sırrını yaşamayı ciddiye almama bağlıyorum. Az zamanda çok işler yapmaya çalışıyorum. Bunları sizlerin de yapacağınıza inanıyorum. Ben de sizler gibi bu ülkede doğdum, sizin okuduğunuz sıralarda oturdum, okudum, daha sonra kendi rotamı çizdim ve yeteneğim olduğu bir alanda çalışıyorum.

BEN DOĞADAN DEĞİL İNSANDAN ETKİLENİYORUM: Bilim insanları genellikle doğadan etkilenirler fakat benim yaptığım çalışmalar aile fertlerinin hastalıkları üzerine etkilenerek yapılmış projeler. Dedemin 28 yaşındayken kalp krizinden ölmesi, annemin sorduğu bir soru, teyzemin meme kanserinden vefat etmesi gibi.

İCATLARIM İNSANLARIN KALBİNE DOKUNMALI: Bir şekilde yaptığım aletlerin ileride insanların kalbine, hayatına, organlarına dokunacağını biliyorum. Yaptığım çalışmalarla bilimsel farkındalık yaratmak, sizler gibi genç insanların beyninde ve kalbinde ‘ben de yapabilirim’ fikrini yaratmak beni çok mutlu ediyor. Dünyanın dört bir yanında hayallerin peşinde koşan, bana kalp şeklinde fotoğraflar gönderen gençler var beni bu mutlu ediyor.

İSTANBUL GİBİ BİR KÖPRÜ: Herkesin doğduğu şehre biraz benzediğine inanıyorum. Ben İstanbul’da doğmuşum. İstanbul, iki farklı kıtayı, Avrupa ve Asya’yı birleştiren, köprü görevi gören tek şehir. Ben de tıpkı İstanbul gibi; ağır, kıvrımsız, hareketsiz ve kalın elektronik aletler ile hareketli, yumuşak biyolojik sistemler arasında bir köprü görevi görüyorum. Benim yaptığım aletler; esnek çekilebilir, vücutla uyumlu hale getirilebilir, vücuda yapışabilir, vücuttaki tüm değişiklikleri sürekli bir şekilde tıp doktorlarına anlatabilen bir platform anlamına geliyor.

İCAT ETTİĞİM CİHAZLAR İSTANBUL’A VE KADINA BENZİYOR: Cinsiyet eşitliğine çok inanıyorum ve bunun büyük bir savunucusuyum. Fakat bilim yaptığımda, deney yaptığımda tam bir kadın gibi yapıyorum. Benim yaptığım aletler kıvrımlı, hassas, güzel ve renkli; tıpkı kadınlar gibi.
 
ÖĞRENCİLERE TÜRK YEMEĞİ YAPIYORUM: Kadınların yaratıcı, doğurgan, fokus olabilen, çok fonksiyonlu olduklarına inanıyorum. Ben de bir kadın olarak çok yönlü, çok fonksiyonlu olmaya çalışıyorum. Öğrencilerimle birlikte özel laboratuvarlarda çalışıyorum. Pazar günü iki saat az uyuyorum; bana ulaşan öğrencilere Skype toplantılarıyla mentorluk yapıyorum. Tıp doktorlarıyla çalışıp eğitimler alıyorum ve kalp ve beyin ameliyatları yapabiliyorum. 6 farklı dilde şarkı ve türkü söyleyebiliyorum. Amerika’da konserler veriyoruz. Türk yemekleri yapıyorum ve yemeklerimi özellikle genç öğrencilerle paylaşıyorum.
 
MOTİVASYONUMU ATATÜRK’TEN ALIYORUM: Benim de umutsuzluğa kapıldığım, başarısız olduğum zamanlar oldu. Özellikle ilk üç yıl çok zorluk yaşadım, projelerim hiç ilerlemedi. Hiçbir şey yapamadığımı düşündüğüm zaman Atatürk gibi düşünüyorum ve motivasyonumu kendisinden alıyorum. ‘Yoktan var edeceğini’ düşünmek çok önemli. Bizler hepimiz yoktan var olmuş bir milletin evlatlarıyız. Paranın pulun olmadığı, insan gücünün çok az olduğu zamanlarda Atatürk’ün, oradaki değerli silah arkadaşlarının, Anadolu insanının hep birlikte kurduğu modern Türkiye’nin üyeleriyiz. Onlar yapabildiyse bizler de yapabiliriz. Çünkü bizim şu an çok daha fazla imkanlarımız var.

KADIN OLMAK TÜM DÜNYADA ÇOK ZOR: Sosyal medyadan bana gelen birçok mesaj var. Arkadaşlarımla birlikte bunların ortak kelimesini araştırınca, mesajların yüzde 74’ünde ortak noktanın ‘kadın’ olduğunu gördük. Tüm alanlarda olduğu gibi bilimde de kadınlara olan açlığı burada da görüyoruz. Kadın olmak çok zor bilim dünyasında da. Yapamaz, başaramaz önyargısı var. Ben bu insanlarla polemiğe girmek yerine, yaptığım projelerle, aldığım ödüllerle yanıtımı veriyorum. Az önce okuldaki sunumda kız ve erkek öğrencinin sunumu ortak okuması beni çok mutlu etti. İlk defa karşılaştım, tebrik ederim.

SİZİ RAHATSIZ EDEN KİŞİLERLE DİYALOG KURUN: İyi bir bilim insanı olmayı hayal ediyorsanız; öncelikle soru sormanızı istiyorum; soru sormak çok büyük bir erdem.  Soru sormak, küçülen dünyamızı genişletmemizi ve zaman kazanmamızı sağlar. Sizlerden farklı görüşlerden olan kişilerle sohbet edin. Sadece sevdiğiniz değil, kendinizi yanında rahat hissetmediğiniz insanlarla diyalog kurun. Farklı görüş açılarına, vizyonlarına sahip olan insanları tanımak, farklı bilgiler edinmenizi sağlar.

BİYOGRAFİ OKUYUN: Ben genellikle biyografi okuyama bayılıyorum. Tarihte yer almış başarılı ve başarısız kişilerin hayatlarından çok şey öğreniyorum. Kulüplere üye olmak çok şey kazandırıyor. Öğrenciyken kulüplere üye olun. Tutku ve aşkla yaptığınız işe sarılın. Yapmak istediğiniz işe odaklanın. Sevdiğiniz bölümü okumak başarısızlık riskini ortadan kaldırır.

HAYAL ETMEK BİLGİDEN DEĞERLİ: Kendinizi asla başkalarıyla kıyaslamayın, mutlu olamazsınız. Hayal etmek, bilgiden daha değerli. Hayal ettiğinizde bir işe başlamış oluyorsunuz. Dünyanın Türkiye’den ibaret olmadığını bilin. Eğer Türkiye’de soru sorup yanıt alamıyorsanız, Başka ülkelerdeki kişilere sorun. Sistemden şikayet etmek yerine, sistemde alternatif yollar üretip mutlu olmanın yollarını arayın.

ATATÜRK’ÜN DEDİĞİ GİBİ BİLİM NEREDEYSE GİDİP ALIN: Atatürk 1928’de, Bursa’da yaptığı konuşmada, ‘bilim neredeyse gidip alacağız ve herkesin kafasına koyacağız’ diyor. Hayallerinin peşinden koşan ve gerçekleştiren bir insan olarak sizlere örnek olduğumu düşünüyorum. Bir kıvılcım olarak gittim alev olarak döndüm. Şimdi o alevimi siz kıvılcım olan genç arkadaşlara vermeye çalışıyorum. Sizler de alev olacaksınız. Yapmak istediğiniz şey neredeyse oraya gidin; Çin’de Bangladeş’te, Arabistan’da ise oraya gidin. Kendinizi sınırlandırmayın, hayallerinizin peşinden koşun.

YAKINDA DÖRT BOYUTLU ALETLER YAPACAĞIM: Artık aletler sadece giyilebilir ya da vücut işine yerleştirilebilir aletler olmak zorunda değil. Onlar giydiğimiz giysilerin bir parçası da olabilecek; mesela iç çamaşırımızın bir parçası olabilecekler. Siz yürüdükçe, normal hayatınıza devam ettikçe, vücudunuzdaki değişimleri, direkt vücudunuzdan bu aletlerden sürekli şekilde alabileceksiniz. Üniversitede çalışmalarıma, ilk olarak bir boyutlu olarak başladım. Daha sonra iki boyutlu yaptım. MIT’de, üç boyutlu iğne şeklinde yapıyorum. Bir ay sonra da boyutu bir kez daha arttıracağım ve dört boyutlu aletler yapacağım. Örneğin; hastasınız ve bir ilacı yutmanız lazım. Bu ilaç; çilek, çikolata tadında olabilir ve aynı zamanda içinde elektronik çipler olabilir. Bu ilacı yutarken hem keyif alacaksınız hem de vücut içindeki değişiklikleri kablosuz bir şekilde anlayacaksınız.

CANAN DAĞDEVİREN KİMDİR?
Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT) Koch Laboratuvarı’nda çalışmalarını sürdüren, Harvard Üniversitesi’nde ise genç akademi üyeliği bulunan, Harvard Üniversitesi Genç Akademi üyeliğine seçilen ilk Türk Bilim İnsanı ve Forbes Dergisi 30 Yaş Altı Bilim İnsanı Listesi’ndeki Dr. Canan Dağdeviren; bilimsel çalışmalarına Amerika’da devam ediyor.

20-12-2016


Etiketler

Paylaşın arkadaşlarınızı da bilgilendirin

Paylaş