Arama sonuçları

Uzaktan eğitim öğretmenleri: Nelere ihtiyaç duyuyorlar?

Uzaktan eğitim öğretmenleri: Nelere ihtiyaç duyuyorlar?

Uzaktan eğitim öğretmenleri: Nelere ihtiyaç duyuyorlar? Öğretmenlik özel bilgi, beceri ve tutum gerektiren bir meslek. Öğretmenlerin niteliği eğitimin kalitesini de belirliyor. Uzaktan eğitim süreciyle birlikte öğretmenler de ‘farklı bir öğretmenlik’ yapmak zorunda kaldı. Bu dönemde öğretmenlerin de öğrenciler gibi desteğe ihtiyaçları oluyor. Peki öğretmenler hangi konularda destek istiyor? Uzaktan eğitim sürecini verimli kılabilmek için hangi yeterlilikler gerekiyor?

UZAKTAN EĞİTİM ÖĞRETMENLERİ: NELERE İHTİYAÇ DUYUYORLAR?

Tüm bu soruları ve daha fazlasını pervinkaplancom instagram yayınında konuğumuz Öğretmen Akademisi Vakfı (ÖRAV) Eğitim Direktörü Arzu Atasoy ile konuştuk. Bu yayını pervinkaplancom YouTube adresinden de izleyebilirsiniz.

İZLEMEK İÇİN TIKLAYINIZ

Şu ana kadar ÖRAV programlarına katılan öğretmen sayısı nedir? Kaç çeşit program yapıyorsunuz?

ÖRAV kurulduğundan bu yana pek çok farklı program geliştirdi. İlk 5 yıl Öğretmenin Sınırı Yok projesi kapsamında Öğrenen Lider Öğretmen programı ile başlamıştık. Ama daha sonrasında sahadan pek çok öğretmenlerimizden gelen ihtiyaçlarla beraber, o yıllardan bu yana 13 farklı program geliştirdik. Bu programlar yüz yüze yapılıyor ve süreleri 1 ila 10 gün arasında değişiyor. Vakfın çatısı altında yürüyen programların içinde sponsorları ve destekçileri olan programlar da var.

UZAKTAN ÖĞRENME PORTALI KURDUK

Yüz yüze eğitimlerimizde 81 ile gidiyoruz. Okullar bizi nereden çağırırsa, onların okullarında atölye şeklinde, uygulamalı olarak yapıyoruz. İşin teori tarafını da, pratikte doğrudan sınıfa transfer edebilecekleri bilgileri de öğreniyorlar. Tabii bu yeterli değil, birlikte okul kültürü içinde, okul temelli bir mesleki gelişim ruhunu ateşledikten sonra devamını getirmek gerekiyor. Bu nedenle 2010 yılında eKampüs uzaktan öğrenme portalımızı kurduk. 1,5 yıl önce de yenileyerek, alt yapımızı daha kullanıcı dostu haline getirdik. eKampüs’ün toplam kullanıcı sayısı 12 binin üstünde. 40 farklı eğitim içeriği bulunuyor. Ayrıca öğretmenlerden de gelen toplan 2 bin 500’ü aşkın blog bulunuyor. Ortalama kişilerin eKampüs ziyaretçilerinin sitede kalış süresi ortalama 81 dakika. Bu dönemde ise kendi iç eğitimlerimizi, eğitimcilerimizi bu döneme uyumlamak için bir takım alt yapı çalışmalarına girdik. 8 farklı başlıkta webinarlar veriyoruz. Mart ayında 2.539 öğretmene bu yolla ulaştık. Bir de hazırlığımız var. Dünyanın en büyük öğretmen katılımlı global eğitim konferansı olacağına inandığımız T4 Eğitim Konferansı’nın Türkiye partneri olduk. Dünyanın öğretmen katılımlı, ücretsiz ve yine öğretmenlerin sesinin duyulduğu en büyük konferansı olacak. Varkey Foundation’ın eski CEO’su, Küresel Öğretmen Ödülü programında da imzası olan Vikas Pota başlattı. Biz de Türkiye’deki iş ortağıyız.

GENÇ ÖĞRETMENLER AVANTAJ OLDU

OECD, kovid-19 eğitim raporunu yayımladı. Buna göre öğretmenlerin dijital cihazlarla dersleri hazırlamaları ve eğitim için bunları kullanmaları açısından oranları OECD ortalamalarının üzerinde. Bu sonuçta öğretmenlerin genç olması etkili sanırım. Çünkü Türkiye, OECD ülkeleri arasından en genç öğretmenlere sahip. Yaş ortalaması 37.4. Bu sürece uyumda öğretmenlerin gençliği Türkiye’nin avantajı bu oldu?

Kesinlikle. Çok genç yaş ortalamasına sahip bir öğretmen popülasyonumuz var. Bu potansiyel grup, dijital araçlara öğretmenliğe daha önceki yıllarda başlamış olanlara nispeten daha yakın. Dünyada teknolojinin eğitime entegrasyonunu destekleyen çok fazla uygulama ve üretim var. Dijital araçları kullanma becerilerimizi pedagojiyle, öğrenmenin dinamikleriyle ve sosyal ilişkilerle(bunun içine veli de dahil, bu tür dinamikleri dikkate alarak hayata geçirmemiz lazım. Başka ülkelerin insanlarının ürettiği uygulamaları kullanarak değil, kendi ihtiyaçlarımız doğrultusunda geliştiren, üreten bir genç öğretmen popülasyonuna ihtiyaç var.

ÖNCE UYUM SAĞLAMA İHTİYACI OLDU

Bu dönem öğretmenler için ‘farklı öğretmenlik’ yaptıkları bir dönem. Uzaktan eğitim olarak adlandırılan bu dönemde öğretmenlerin en çok talep ettiği yardımlar ne oluyor?

Gözlemlediğimiz kadarıyla ilk başta duruma uyum sağlamak ile ilgili ihtiyaçlar duydular. Zamanı yönetmekten tutun da, duygu denetimine kadar önce bir yeni duruma adapte olmakla ilgili ihtiyaçlardan bahsettiler. Öğretmenlerimiz öğrencilere ulaşma ve sorumluluklarını sürdürme konusunda inanılmaz çaba gösterdiler. Örneğin EBA TV bu anlamda eğitime erişimde çok büyük avantaj sağlamakla birlikte,  öğretmenin öğrenciye ulaşma konusunda ülkemizde, pek çok ülkede de olduğu gibi zorluklar yaşandı. Internet erişimi, dijital teknolojiye erişim olmadığı için öğrencilerine ulaşamayan ve bunun çaresizliğini yaşayan öğretmenlerimiz oldu. Örneğin Artvin’den bir öğretmenimiz sadece 8 öğrencisine uzaktan öğrenme ile ulaşabildiğini ifade etti. Bunun yanında eğitime teknoloji entegrasyonu konusunda, sosyal-duygusal öğrenme konusunda ihtiyaç duyan öğretmenlerimiz oldu.

UZAKTAN EĞİTİM İÇİN NE GEREKİYOR?

Öğretmenlerin teknolojiyi etkin kullanabilmeleri için hangi yeterliliklere ihtiyaçları var? Öğrenmeyi uzaktan eğitimde etkin kılabilmek için öğretmenlere ne önerirsiniz?

Uzaktan öğrenme tasarımı yapmak, yüz yüze öğrenme tasarımı yapmaktan çok farklı. Bununla ilgili üniversitelerde bölümler var. BÖTE’cilerin bu anlamda aktif olması gerekiyor. Yani bilgisayarla öğrenmeyi, öğretimi birleştirecek çalışma önerilerini duyurmak, teknolojiye uzak kalmış meslektaşlarına mentorluk teklif etmek gibi eğitim tasarımı konusunda onların uzmanlıklarını kullanmak gerekiyor. Bir diğeri de, uzaktan öğrenme ders tasarımı, yüz yüze öğrenme tasarımının iki katı zaman alıyor. Öğretmenler öğrencilerine canlı bağlandıklarında, çocukların mikrofonunu kapatıyor, sadece öğretmen konuşuyor. Dolayısıyla ideal öğrenme ortamına ulaşmak çok da gerçekçi değil. Bunun yerine tasarımlarını daha etkileşimli hale getirmek zorundalar. Bu açıdan teknoloji neye elveriyorsa ÖRAV’ın webinarlarında bunu deniyoruz. Aktif öğrenme yöntem tekniklerinin hangilerini taşıyabilirler, bir yöntem listesi yapıp çok basit bir şekilde yapabilirler. Mesela EBA canlı sistemlere, canlı ders bağlantılarına elverişli hale gelmeye başladı. Süre ve yoğunluk algısı velilerde de öğretmenlerde de yanlış yorumlandı. Sınıftaki 40 dakikayı birebir canlı uzaktan tasarıma taşımak mümkün değil, verimli de değil. Ekran süresi, zihinsel yoğunluk açısından da sağlıklı değil. Özel okullar bunu yaptılar, anlaşılabilir sebepleri var. Öğrenme tasarımını daha çok hayatın içine yönlendirecek şekilde projelerle, ters yüz öğrenme modelini de kullanarak, çocukların, otonom öğrenenler haline gelmesini teşvik edici tasarımlar olmalı. Müfredat bize ne yapacağımızı söyler. Ama nasıl yapacağımız bizim yaratıcılığımıza kalmış. Çünkü çocukları biz biliyoruz, biz tanıyoruz.

ÖĞRENCİNİN RUTİN OLUŞTURMASI NASIL SAĞLANIR?

Çocuklar için rutinlerin önemli olduğunu vurguluyoruz. Uzaktan eğitim sürecinde öğretmenler nasıl bu rutinleri yapabilirler?

Her insanın yaşı ne olursa olsun, zamanı yapılandırma ihtiyacı var. Özellikle bu dönemde çocukların da güvende hissetmeleri için rutinler daha da önemli hale geliyor.

Canlı uzaktan yapılan derslerde her dersin başında bir ısınma etkinliği yapmak önemli.  “Emoji ile şu anki duygunu çiz, ekrana göster, müzik çalacağım-hep birlikte şu hareketleri yapıyoruz, bugün havanız nasıl?” gibi 2-3 dakikalık ısınma-uyumlanma-canlanma çalışmaları yapılabilir. Öğrenme hedefleri için çocukların birbirleriyle etkileşim içine girebilecekleri, birbirlerine geribildirim verebilecekleri şekilde ilerlemek, dersin sonunda da “çıkış bileti” gibi anlık geribildirim alabileceğimiz, “bu dersten merak ederek ayrıldığım 1 şey, aklımda kalan en önemli 3 şey, bu derste en çok keyif aldığım 2 şey, kendimi bu dersle ilgili kutlayacağım 1 şey” gibi yaratıcılığımızı kullanarak öğrenciden dönüt almak önemli. Bu aynı zamanda öğretmene de derste kimin neyi ne kadar öğrendiği, hangi öğrencilerde dersin daha çok karşılık bulduğunu ve sonraki ders için bağlantıyı tasarlama fırsatı verir.

EVİNDE DERS VEREN ÖĞRETMENLER

Bu süreçte aslında öğretmenler de kendi evlerinde ve çocukları ile birlikte onların da rutinleri bozuldu? Evde ders ortamına geçebilmeleri için ne yapmaları gerekiyor?

Alan ve sınırlarını tanımlamalı. Ev içinde bu düzenin ritmini yakalamak için ilk başlarda zorlansalar da sonrasında uyum sağlarlar. Uyku düzeni, hareket, mindfulness egzersizleri vb. Meslektaşlarla iletişimi, sosyal iletişimi devam ettirebilirler. Sanal bir toplantıda akşam çay-kahveli sohbetler yapabilirler. Sessiz sinema dahi oynayabilirler. İş ve özel hayat arasındaki dengeyi korumayı hatırlamak lazım.

ONLİNE EĞİTİMİN SÜRESİ NEDİR?

Öğretmenler online eğitim verirken bu süre ne kadar olmalı? Çünkü artık çocuklar sıkılmaya başladıklarını söylüyor.

Normal zamanın 3'te biri… En fazla 20 dakika-Liselerde belki 30 dk.

AİLE KATILIMI ÖNEMLİ Mİ?

Uzaktan eğitimde ailenin katılımı ne kadar önemli? Bazı evlerde ekranlarda çocuklar ile birlikte kafasını uzatmış dersi dinleyen ebeveynler de görüyoruz.

Ailelerin bu hallerini de empati ile karşılamalı, sınırları ve neyi neden yaptığımızın iletişimini daha belirgin anlatmalıyız. Aileyi işin içine mutlaka katmalı.

Okul, aileden kaynaklı sosyo-ekonomik farkları, dezavantajları ortadan kaldırabilecek yegane sistem.  Oyunu, sosyal duygusal gelişimin önemini bizzat velileri de işin içine katarak, akşam ortak bir saatte veli-çocuk takımları üzerinden kısa etkinlikler yaparak onlara da öğrenmenin artık farklı tasarımlar içerdiğini ve çağın bunu gerektirdiğini yaşatarak öğretmemiz gerek.

UZAKTAN EĞİTİMDE KAZANILAN DENEYİMLER

Bu süreç bittikten sonra ‘normal’ okul yaşamına geçtikten sonra sizce öğretmenler uzaktan eğitimde edindikleri deneyimlerini yüz yüze eğitimin içinde de kullanırlar mı?

Kullanırlar. Çünkü değişim kaçınılmaz. Müfredat, sınavlar, vb. gerekçelerle öğretmenlerimiz ders tasarımlarında zaman kaybı gibi algılayıp uzak duruyorlardı. Oysaki artık kaçınılmaz bir gerçek var. İlle de dijital teknoloji olması gerekmiyor.

Kendi gelişimlerinde de yeni bir deneyim fark ettiler. Mesleki gelişim çalışmalarını uzaktan yapmaya başladılar. Tanımı doğru yapmak çok önemli. Webinarlar uzaktan eğitim değildir. Karşılıklı etkileşimin ve uygulamanın olmadığı çalışmalar, tek bir konuşmacının konuştuğu, diğerlerinin dinlediği seminer türü çalışmalar, yüz yüzeyken gittiğimiz 200 kişiyi bir salona oturtup dinlemelerini beklediğimiz, sonra da verim alamadığımız çalışmalar gibi olur. Bu dönem yapılanları bir tür sosyal duygusal destek ve acil duruma müdahale dönemi gibi düşünmek lazım. Hayat, öğrenmek, değişimlerle birlikte bildiklerini unutup yeniden yeni öğrenmelerle çerçevelenmeyi gerektiriyor. Bu çağda ayakta kalmak ve geleceğimizi güçlü bir ülke olarak konumlamak istiyorsak, üretime odaklanmalıyız. Yoksa başka ülkelerden alıp kullandığımız şeyler bize yetmeyecek.

İZLEMEK İÇİN TIKLAYINIZ

16-05-2020


Etiketler

Paylaşın arkadaşlarınızı da bilgilendirin

Paylaş