Arama sonuçları

Yabancı dil hazırlık sınıfları ne oldu?

Yabancı dil hazırlık sınıfları ne oldu?

Yabancı dil hazırlık sınıfları ne oldu? Millî Eğitim Bakanlığı (MEB) 2017-2018 eğitim-öğretim yılında beşinci sınıfın yabancı dil ağırlıklı hâle getirilmesi ile ilgili ilk uygulamayı pilot olarak başlattı. Yabancı dil hazırlık sınıfı uygulaması Türkiye genelinde 620 okul ve 100 bini aşkın öğrenciyle hayata geçirildi.

YABANCI DİL HAZIRLIK SINIFLARI NE OLDU?

Eğitim Bir Sen yabancı dil uygulamasıyla ilgili 33 okuldaki yönetici ve öğretmenlerle araştırma yaptı. İşte sonuçlar:    

MALİYETLERİ VELİ VE ÖĞRENCİ ÜSTLENİYOR

Gereken zemin hazırlanmadan başlatılan uygulamalar; sosyal, ekonomik ve pedagojik anlamda büyük maliyetlere neden olmakta, bu maliyetler de öğrenciye, velisine ve eğitim çalışanlarına yüklenmektedir. Milyonlarca öğrenciyi, ailesini ve yüz binlerce öğretmeni ilgilendiren yabancı dil hazırlık sınıfı uygulamasıyla ilgili ciddi bir hazırlık yapılmadığı yönündeki uyarımız, pilot uygulamanın ardından eğitim camiası ve kamuoyu tarafından bizzat tecrübe edilmiştir. 

BAZI OKULLARDA BİR UYGULAMA TAKVİMİ BİLE YOK

Pilot uygulamanın yapılacağı bazı okulların eğitim-öğretimin başlamasından bir gün önce belirlenmesinden anlaşılacağı üzere, hazırlığa ilişkin uygulanabilir bir takvim söz konusu olmamıştır. Yabancı dil öğretimiyle ilgili yeni modelin farklı şartlarda sağlıklı olarak işleyip işlemediğini test etme imkânı vermesi beklenen pilot uygulama için seçilen okulların yerleşim yeri, fiziki şartları, insan kaynağı, öğrenci sayısı ve profili göz önüne alındığında, doğru analiz yapmak ve sağlıklı karar almaya imkân veren yeterli veri toplamak da mümkün görünmemektedir.

HANGİ YÖNDE DEĞİŞİM OLACAK?

 

Uygulamanın ardından görüldüğü üzere, öğrencide gerek akademik yeterlilik gerekse psiko-sosyal gelişim açısından hangi yönde bir değişim yaşandığını tespit etmeye yönelik herhangi bir araştırma söz konusu değildir. Yabancı dil öğrenme ve kullanma becerisinin yanında diğer dersler ve öğrencinin gelişimi açısından nasıl bir etki meydana getirdiğini analiz etmeye imkân verecek değişkenlerin öngörülmemesi de pilot uygulamanın değerini azaltmaktadır.

ÖĞRETMEN VE YÖNETİCİLER BİLGİLENDİRİLMEDİ

 

Pilot uygulamada önemli bir rol üstlenen öğretmenler ve eğitim yöneticileri, uygulama hakkında yeterince bilgilendirilmediği, pilot uygulamaya ilişkin herhangi bir hizmet içi eğitim almadıkları gibi, uygulamada karşılaşılan güçlükler konusunda da adeta kaderleri ile baş başa bırakılmışlardır. Pilot uygulama kapsamındaki iş ve işlemlerde yetkileriyle orantısız bir sorumlulukla baş başa bırakılan yöneticilere ve öğretmenlere, medya üzerinden verilen bilgi dışında herhangi bir bilgilendirme yapılmamış ve lojistik destek verilmemiştir.

PİLOT UYGULAMA ÖZELLİĞİNİ YİTİRDİ

Pilot uygulamanın mantığına uygun olarak belirlenmiş standartlar, sistematik bilgilendirme ve dönüt alma, sorunlara yerinde ve zamanında müdahale gibi koordinasyon gerektiren bir mekanizma olmadığı için, birlik sağlanamamış, adeta pilot uygulama olma özelliğini kaybetmiş durumdadır. Örneğin, kimi pilot okulda yabancı dil dersinin dinleme, okuma, konuşma ve yazma becerilerinin tümü tek öğretmen tarafından verilirken, kimi okulda aynı sınıfın yabancı dil dersinin her bir becerisine birden fazla öğretmen girmektedir. 

BAZI OKULLARDA SINIF SEÇİLDİ

Yine pilot uygulama için seçilen okulların bir kısmında 5. sınıfların tüm şubeleri uygulama kapsamına alınırken, bazı şubelerin farklı gerekçelerle pilot uygulama kapsamı dışında bırakıldığı görülmüştür. Görevlendirilen öğretmenlerin mezun oldukları alan ve istihdam türü ile ilgili birçok farklı uygulamaya da rastlanan pilot okullarda, bir taraftan branşı İngilizce olmayan ücretli öğretmen bulunurken, diğer taraftan yabancı uyruklu öğretmenlerin istihdam edildiği okullar bulunmaktadır. Pilot okullar, yeni modele ilişkin verilerin izlenip değerlendirildiği bir uygulama olmaktan çıkmış, yönetici ve öğretmenlerin yerel imkânlar ve mesleki yetkinlikleri ile sonuca ulaşmaya çalıştıkları bir projeye dönüşmüştür.

HERKESE YABANCI DİL ÖĞRETİLMESİ SORUN MU?

 

Öğrencinin psikolojik, biyolojik ve nörolojik durumu göz ardı edilerek herkese yabancı dil öğretilmeye çalışılması, pedagojik açıdan bazı sorunlar barındırmaktadır. Öğrenmede ön şart olan hazır bulunuşluk, ilgi, istek ve motivasyon; dil öğretimi gibi özel bir aktivitede göz ardı edilerek bütün öğrenciler zorunlu bir sürece dahil edilmektedir. Türkçe okuma, yazma ve anlama konusunda güçlük yaşayan öğrencileri de kapsayan uygulamayla bütün öğrencilerin yabancı dil öğrenmede karşılaşacakları güçlükler dikkate alınmamaktadır. Uygulamanın öznesi konumundaki öğrencinin bireysel farklılıkları ile ilgi, istek ve yeteneğin dil öğretimindeki önemi göz ardı edilmemeli, bütün öğrencilerin cebren dahil edildiği bir yöntem yerine bireysel istek ve farklılıkların belirleyici olduğu yöntemler benimsenmelidir.

DİĞER DERSLER İKİNCİ PLANA ATILDI

Çocuğun psiko-sosyal gelişiminde kritik öneme sahip bir dönem olan 5. sınıfın ağırlıklı olarak yabancı dil öğretmek üzere yapılandırılması; ana dil, matematik, fen ve teknoloji, sosyo-kültürel bilinç ve ifade gibi yeterlilikleri ikinci plana atmaktadır. Akademik becerilerinin yanı sıra kültür, sanat ve spor etkinlikleri ile öğrencilerin doğal yeteneklerini geliştirme imkânı vermesi beklenen okullardan bu disiplinlerle ilişkili derslerin kaldırılması, çocuk gelişimi açısından önemli riskler içermektedir. 

BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ DERSLERİ GİBİ 

Daha önce ileri sınıflarda verilen bilişim teknolojileri ve yazılım dersinin, öğrencinin daha erken yaşlarda bilişim becerilerine sahip olmasını sağlamak amacıyla 5 ve 6. sınıflarda ikişer saat olarak verilmesi kararlaştırılmıştı. Otoriteler, erken yaşta alınacak doğru bir bilişim teknolojileri eğitiminin çocukların çok boyutlu ve sistematik düşünme, olay ve durumlara eleştirel bakabilme, problemleri öngörerek çözümler üretebilme ve analitik düşünme yetilerini geliştirdiğini ortaya koymuştur. Okullarda 5. sınıfta verilmeye başlanan bilişim teknolojileri ve yazılım dersinin pilot uygulama nedeniyle kaldırılması, bu dersle beşinci sınıfta tanışacak öğrencilerin bu fırsatı bir sene daha ertelemeleri ve yaklaşık olarak 72 saatlik bir eğitimi almamaları anlamına gelmektedir.

ÖĞRETMEN İHTİYACI HALA KARŞILANAMADI

İnsan kaynağı açısından da yürütülmesi mümkün görünmeyen hazırlık sınıfı modelinde, bütün yerel imkânlar seferber edildiği hâlde pilot okullarda öğretmen ihtiyacının karşılanamadığı görülmektedir. Kimi pilot okulda ücret karşılığı İngilizce öğretmeni derslere girerken, kimi okullarda ise öğretmen açığı, branşı İngilizce olmayan ücretli öğretmenler tarafından kapatılmaya çalışılmaktadır. Öğretmen açığıyla ilgili bu sorunlar yaşanırken, uygulamanın yaygınlaştırılması durumunda eğitim sistemi kuşkusuz ciddi bir krizin içine atılmış olacaktır.

ÖĞRETMENLER NORM FAZLASI OLDU 

-İngilizce ders saatinin artmasına bağlı olarak diğer derslerden bazılarının tamamen kaldırılması; bazılarının ise ders saatinin azaltılması, öğretmenlerin norm fazlası duruma düşmelerine neden olmuştur. Öğretmenlerin, pedagojik açıdan tartışmalı bir uygulamanın doğuracağı maliyetle karşı karşıya bırakılması kabul edilir bir durum değildir. Uygulamayla ders saati artırılan branşta öğretmen açığı oluşturulurken, ders saati azaltılan branşlarda öğretmenlerin norm fazlası duruma düşürülmesi, çifte mağduriyet doğurmakta ve adeta kaosa kapı aralamaktadır.

DERS KİTABI 3 SAATE GÖRE HAZIRLANMIŞ

Öğretim programı ve öğretmen gibi temel bileşenler konusunda kapsamlı bir analiz yapılmadan atılan adımın ardından, ders materyalleriyle ilgili de hazırlık yapılmaması, öğretmen ve öğrencileri çözümsüz bir durumla baş başa bırakmıştır. Bakanlık, bir taraftan müfredatla uyumsuz (3 saate göre hazırlanmış) bir ders kitabının okutulması gibi pedagojik açıdan kabulü mümkün olmayan bir talimat verirken, diğer taraftan öğrencilerin materyal almalarını engelleme sorumluluğunu da okul yönetimlerine yüklemiştir. Okullar açıldığı zaman öğrencinin elinde olması gereken ders kitapları, öğretim yılının başlamasının üzerinden iki ay geçmesine rağmen henüz okullara ulaştırılamamıştır. Kitap olmadan yapılan derslerin öğrenci ve öğretmen açısından oluşturduğu zorluğun EBA ve DynEd gibi destek araçları ile aşılması beklenirken, bu sistemler üzerinden de pilot uygulamada kullanılmak üzere herhangi bir materyal üretilmemiştir. Velilerin, karşı karşıya bırakıldıkları çözümsüzlüğü alternatif kaynak arayışıyla aşma çabaları ise beraberinde başka sorunları getirmiş, 100 TL’den başlayıp 1.000 TL’ye varan fiyatlarla velilerin kaynak kitap aldıkları görülmüştür. Astronomik rakamlarla temin edilmeye çalışılan kaynak kitaplar bir taraftan okulları eğitim kurumu olmaktan çıkarıp belli çevrelerin rant yuvası haline getirirken, diğer taraftan da maddi durumu iyi olmayan velilerin aleyhinde bir imkân ve fırsat eşitsizliğine neden olmuştur.

 

 

05-12-2017


Etiketler

Paylaşın arkadaşlarınızı da bilgilendirin

Paylaş