Arama sonuçları

YKS sosyal adaleti sağlar mı?

YKS sosyal adaleti sağlar mı?

Son değişiklikle adı Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) olan sınav üniversiteye girişte yapılan değişiklikler kervanına katılmış oldu. Değişikliklerin adını ve sayısını aklımızda tutmakta zorlandığımız tarihsel bir dönemden geçiyoruz. Okul türleri arası ile ortaöğretimden yükseköğretim programlarına geçişlerin sınavsız olması hepimizin arzusu. Ancak bunun kısa ve orta vadede gerçekleşmesi olası görünmüyor. Uzun vadede ise ne olacağını kimse bilemiyor. Nedeni ise ülkenin eğitim öğretim sisteminin uzun vadesi yok. Buna rağmen sınav sayısının azaltılmış olması önemli. İhtiyaç hasıl oldukça bir takım düzenleme ve değişikliklerin yapılması elbette gerekebilir.

YKS SOSYAL ADALETİ SAĞLAR MI?

Yapılan son değişikliğin hangi ihtiyaçtan doğduğunu ise hiç kimse bilmiyor. Çünkü bu konuda Cumhurbaşkanının ABD’de konu ile ilgili yaptığı açıklama dışında geçmiş aylarda yapılmış herhangi bir çalışma ve açıklama yok. Eğitim öğretim alanına dönük şimdiye kadar yürütülen politikaların başarısız olduğu Cumhurbaşkanı tarafından ifade edildi. Bugüne kadar uygulanan ve bugün başarısız olduğu ifade edilen eğitim politikalarını sürdürme ısrarı başarısızlıkların devam etmesi anlamına geliyor. Başarısız politikaların olumsuz sonuçlarının bedellerini ise çocuklar, gençler ve toplum ödüyor.

ÜLKEDEN BEYİN GÖÇÜ ÖNLENEMİYOR

Başarısız eğitim ve yükseköğretim politikalarının yarattığı olumsuz sonuçlara vereceğimiz birkaç örnek tablonun acil müdahale gerekliliğini ifade etmeye yetiyor. Bu yanlış politikalar neticesinde örneğin, dışarıya büyük beyin göçü önlenemiyor. Çocuklar ve gençler okullarda mutsuzluk yaşıyor. Toplum gelecek kaygısı içerisinde eğitimden uzaklaşıyor. Kontenjanlar boş, üniversite bitiren ve üniversitede okuyanlar tekrar tekrar üniversite giriş sınavlarına giriyor. Pek çok ön lisans ve lisans programından mezun olanlar aldıkları diplomanın bir işe yaramadığını bu nedenle işsiz kaldığını görüyor. Yüzbinlerce aday LYS ‘ye girme hakkı varken girmiyor.

 

AYNI GÜN İÇİNDE YOĞUN SINAV STRESİ

YKS’nin beraberinde yeni sorun ve tartışmalar yaşatacağını şimdiden söylemek mümkün. Öncelikle aynı gün içerisinde bu denli yoğunlaştırılmış sınav yapılacak olması gençlerin yaşadığı stresi ve gerilimi yoğunlaştırması kaçınılmaz olacaktır. Ailelerin sınavlara hazırlık için yaptığı harcamaların maliyetinin değişmeyeceğini söylemek mümkün. Sosyal adaleti sağlamayacağını da söyleyebiliriz. Sistemin bütününe hakim olan sosyal adaletsizlik ve eşitsizlik söz konusu sınavlar içinde geçerli. Ayrıca ilk sınavda Türkçe ve matematiğin esas alınması bazı handikapları beraberinde getirecektir. Şöyle ki, bu dersler bütün ortaöğretim kurumlarında aynı saat süresince okutulmamaktadır. Bazı lise türlerinde matematik ve Türk Dili ve Edebiyatı derslerinin farklı olması bir dengesizlik oluşturacaktır. Ayrıca piyasada bu derslerin  “piyasa değeri” artacak, bu durum ise ”merdiven altı” denilen özel ders ya da kurs merkezlerinin artmasına yol açacaktır. Bilindiği gibi sınavlar 12.sınıflar için ikinci öğretim dönemini izin, rapor ve devamsızlık hatta açık öğretime geçerek sınavlara hazırlanma dönemi olarak geçirmesine neden olmaktaydı. Sınavların bir gün iki oturumda yapılacak olmasının bu durumu değiştirmeyeceğini düşünmekteyim.

 

GETİRİLEN BİR REFORM DEĞİL

Sonuçta değişikliğe ilişkin kişisel okumam, bir düzenleme ve değişiklik yapılması isteniyordu, YÖK’te bunu bir emir telakki ederek bir düzenleme ve değişiklik yapmış oldu. Getirilen düzenlemenin başka bir anlamı yok. Zaten yapılanın bir reform ya da yenilik olduğunu iddia eden kimsenin de olmadığını görüyoruz. İlk oturumda yapılacak olan temel yeterlilikleri ölçme sınavının ardından adayların çözdükleri doğru sorular oranlamasını 2 saatlik arada kafalarında yorumlayarak alan sınavlarına girip girmeyeceğine karar vermesinin yaratacağı sarsıntıları ise ancak sınavlar yapılıp sonuçları açıklandıktan sonra öğrenme şansı bulacağız. Kişisel sınav deneyimlerime ve geçmişte yaşanan sınav sonuçlarına dayanarak TYT sonrası oluşacak tablonun adaylar açısından olumsuzluklar ile karşılaşma risklerinin yüksek olduğunu şimdiden söyleyebilirim.

ÇOCUKLAR EĞİTİMDEN UZAKLAŞIR

Okul ve üniversite ikliminde büyüyen çocuk ve gençlerin aldıkları eğitim ve yükseköğretimden memnun olmaları, bunu sonuçlara yansıtmaları, her birinin zihninde olumlu anılar bırakmaları beklenir. Bu beklentinin karşılanmadığı zamanlarda ise çocuk ve gençlerde hayal kırıklıkları olur. Okula ve üniversiteye sevgi beslemekten uzaklaşırlar. Bu alanlara yönelik yapılan her düzenlemenin çocukları okula, gençleri üniversiteye daha çok yakınlaştıran bir anlayış ile yapılması hem okul hem de üniversitenin temel işlevlerini gerçekleştirmesini, aynı zamanda hedeflerin tutturulmasını kolaylaştırır. Yapılan bütün değişikliklerin ihtiyaç ve beklentileri karşılaması, arz ve talep dengesinin ayarını bozmayan bir düzlemde sürdürülmesi, ayrılan kaynakların ve öngörülen yatırımların karşılık bulmasına katkı sağlayacaktır.

TEMEL YETERLİLİKLER TESTİ NE ÖLÇECEK?

Büyük oranda ilk yüzde 10’luk dilimden öğrenci alan 10 üniversiteyi araştırma üniversitesi yaparak çizilen hattın arkasında kalan üniversiteler sınırları zorlayan atılımlar yapsa da kentlerin ekonomik ve sosyal hayatına sağladıkları katkıların ötesine geçemeyen bir çizgide kaldıkları görülmektedir. Yükseköğretime geçiş değişikliklerini kamuya ve özel sektöre alanında ön lisans ve lisans düzeyinde yeterliliklere sahip nitelikli kadrolar yetiştirme üzerine yapılandırılmak istendiğini görmekteyiz. Aynı düzey üniversiteler ile bu üniversitelerde okutulan programlar arasında çok belirgin farklılıklar bulunmaktadır. TYT olarak açıklanan Temel Yeterlilik Testi ağırlıklı olarak sözel ve sayısal yeterlilikleri ölçecektir. Bu sınavdan 150 puan barajını geçenler ön lisans programları ile özel yeteneğe göre öğrenci alan programlara tercih yapacaklardır. Ön lisans programları arasında sosyal bilimler alanından öğrenci alan programları tercih edecek adayların bu alanlara ilişkin yeterliliklerinin ölçülmeyecek olması bu programların tercih edilmemesine kontenjanların boş kalmasına yol açabilir.İkinci oturumda gerçekleşecek sınav sonuçlarına LYS’de olduğu gibi birinci sınavın katkısı yüzde 40 olacaktır.  Temel yeterliliğini ölçmediğiniz bilim alanlarının lisans programlarını tercihte puan hesaplamasına yüzde 40 katkı vermek bu programları açıkta kalmamak adına tercih edecek aday sayısını yükseltecek bir işlev görecektir. Zorunlu seçime dayanan tercih modeline bağlı kalarak okuyacağı yükseköğretim programına başlayanların ileri ki öğretim hayatlarında mutsuz ve başarısız olmaları yüksek olasılıktır.

NASIL BİR EĞİTİM SİSTEMİ KURULMALI?

Sonuç olarak,siyaset kurumu toplumların ihtiyaçlarını karşılamak, sorunlarına çözüm üretmek, taleplerini karşılamak için vardır. Çocuk ve gençler toplumsal yapının önemli bir parçasıdır. Onlar gelecekte ülkeye ve içinde yaşadıkları topluma yön vermek yönetmek görev ve sorumlulukları almanın adaylarıdır. Bu görev ve sorumluluğun gerektirdiği alt yapıyı ve donanımı eğitim ve yükseköğretim yoluyla alırlar. Eğitim ve yükseköğretim sürecinde öğrendikleri ve edindikleri bilme, bilgi, bilim ve bilinç nitelikli insan olmaları yönünde gelişmelerini sağlar. Bu aşamada siyaset kurumunun görevi, çocuk ve gençlere insan hak ve özgürlüklerinin temel ölçütlerinde demokratik, eşit ve sosyal adaleti esas alan, okullar arasında ayrımcılık yapmayanbir eğitim sistemi kurmaktır.

 

16-10-2017


Etiketler

Paylaşın arkadaşlarınızı da bilgilendirin

Paylaş