Arama sonuçları

15 yaşına kadar hiç kitap okumadım

15 yaşına kadar hiç kitap okumadım

15 yaşına kadar hiç kitap okumadım. Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, Habertürk TV'de katıldığı programda öğrencilik dönemiyle ilgili soruları yanıtladı. Selçuk, bir soru üzerine 15 yaşına kadar hiç kitap okumadığını söyledi.

İşte Selçuk’un açıklamaları:

15 YAŞINA KADAR HİÇ KİTAP OKUMADIM

NASIL BİR ÖĞRENCİYDİM?

Öğrencilere nasıl yansıyacağı konusunda endişelerim var ama çok disiplinli, çalışkan öğrenci değildim. Benim çocukluğum köyde Ankara’nın köyünde başladı. 4.5 yaşında ilkokul 1’e başladım. Toplam 17 gün okula gittim, sonra kaçmışım. Köyün içi olduğu için kaçmak kolaydı. 1 yıl kaçtım. Ailem köyden Ankara’ya göç etti. Babaannem ben köyde yaşamamam dediği için yanında erkek olarak beni 4.5 yaşındaki beni bıraktılar. 1 sene zarfında benim sadece okuldan kaçmam değil, Ankara'ya giden otobüsün koltuğunun altına saklanmam var. Her seferinde kaybolurdum, beni polis bulurdu. Sonra kim olduğumu öğrendiler.

SINIFLARINDA BENİ İSTEMEDİLER

İlkokul 1’de alfabeyi öğremedim. Ankara’daki okula babam götürdüğünde okul müdürü 2’inci sınıfa başlayacak dedi. 2’ye gidip kalacak, sonra devam edecek. 2-a şubesine gönderildim. Hanımefendi öğretmen, bana ismimi sordu. Ama cesaretim yoktu, söyleyemidim, adımı söylememi istedi, yazmamı istedi, yazamadım. A yazmamı istedi. Yazamadım. Çık dışarıya dedi. Beni bu kez 2-b’ye gönderdi. Öğretmeni koridorda tutu, içine almıyorsa ben de almam dedi. 2-c’ye götürdüler. Bir beyenfendi ‘Geç yavrum, arkaya otur” dedi. 2 ay oturdum, sadece oturuyorum. Kimse varlığımı farkettim. Bir önlügüm vardı. İki cebi vardı. Abimden, ablamdan bana geçmişti. Eskidiği için annem cepleden birini ters yüz etmişti. Ortadan cepli önlüğü olan bir tek ben vardım.

ZİHİNSEL ENGELLİLER OKULUNA GÖNDERİLMEM İSTENDİ

Okul idaresi zihinsel engelliler okuluna göndermem için öneride bulunuyor. Babam engellemeye çalıştı.

3’üncü sınıfta hocam tokatı bastı ve 'Sen hakikaken geri zekalı mısın?' dedi. Ama bir gün hikaye okuyordu, sekerek dedesinin evine giden çocuğun hikayesi. 'Sekmek ne demek?'  dedi. Kimse bilemedi. Sonra benim sol elim havaya kalktı. 'Sek bakayım' dedi, sektim, alkışlattı. O teneffüs beni iki çocuk yanıma geldi. O öğretmen sayesinde ben okulda kaldım.

4 YIL FAKÜLTEDE HİÇ KONUŞMADIM

Ben çok nadiren konuşan çocuktum. 4 yıl fakültede bir kez parmak kaldırıp, sınıfta konuşmadım.

LİSEDE NASIL BİR ÖĞRENCİYDİM?

2 ay okuldan neden kaçtım? Ben ilkokulu ilk 2 sene hariç sevdim. Ortaokulu da sevdim ama lisede bir gariplik oldu. Atatürk Lisesi’ne gitmiştim. Yatılı ve erkek okuluydu. Ben 14 yaşındaydım, 22 yaşında abiler vardı. Sınıfın en küçüğüydüm. Boyum en kısa olan öğrenciydim. Terör dönemi. Bazı konuları gerçekten anlamıyordum. Bu anlamsızlık beni rahatsız ediyordu. Ben 3’üncü sınıfta evden okula çıkar gibi gidiyor, sonra okuldan gelmiş gibi dönüyordum. Sonunda dönem ortasında bu durum ortaya çıktı. Okumamaya karar verdim ama babamın nazik muamelesi, annemin hatırıyla tekrar okula gittim. Sınıfta kalmıştım zaten, 3’ü tekrar okudum.

ÇOCUKLUK HAYALİM TIR ŞOFÖRÜ OLMAKTI

Benim babam minübüs şoförüydü. O arada bir yabancı dergi geçti elime, o dergi kamyon dergisi. Tırlarla ilgili. Çok havalıydı. Sınıf atlama gibi gelirdi, o dolmuşçu ise ben tırcı olacaktım. Etrafta baktığımız örnekler de eczacı falan vardı. Ama ben o tür mesleği istemedim. 8-9 yaşında öğretmenlik, doktorluk, askerlik gibi hayallerim oldu.

15 YAŞINA KADAR HİÇ KİTAP OKUMADIM

15 yaşına kadar hiç kitap okumadım. Benim zamanımda genel yetenek temelli bir üniversiteye girişte sınav vardı. Şekil sorusu yapmak beni rahatlatırdı. Birkaç tercih de yaptım. Öğretmenlik de bunların arasındaydı. Eğitim bilimleri fakültesi oldu ve ben çok mutlu oldum. Özellikle ortaokulda çok özendiğim öğretmenler vardı. Üniversitede artık bunun bilimini yapmak zihnimde oturdu.

SONRA OKUMA AÇLIĞIM BAŞLADI

Fakülte son sınıfta kitap okuma açlığı vardı. Aşırı bir okuma dönemi başladı. Mitoloji serilerini okuduktan sonra öğretmenliği sadece bilgi transferi biçiminde değil, orkestra şefliği gibi algılamaya başladım.

Engelli çocuklarla 2 yıl öğretmenlik yaptım, sonra üniversitede kaldım. Kurucusu olduğum okullarda da öğretmenlik yaptım.

İYİ BİR ÖĞRETMEN NASIL OLMALI?

İyi bir öğretmende olması gereken şevkat ve merhamettir. Öğretmen sadece beyninden değil, kalbinden konuşmalı.

EKSİĞİMİZ TEKNOLOJİDEN KAYNAKLANMIYOR

Bizim olan önemli olan kadim olanla popüler olanı dengelemek. Teknoloji çok gelişiyor. Teknolojinin gücü asla yadsımamalıyız. İşlevsel kullanmalıyız. Ama sadece teknolojiyi öne çıkarmak atı arabanın önüne koymak demektir. Sadece teknoloji konuşamayız. Çünkü bizim temel eksikliğimiz, teknolojiden kaynaklanmıyor. Eksikliğimiz yapısal eksiklikler. Öğretmenliğin meslek olarak oturtulması, okullar arasındaki eşitsizliklerin giderilmesi, müfredatın kişiselleştirilmemesi, biz bunu kişiselleştirmeliyiz.

 

EĞİTİM SİSTEMİNİ BU KADAR KÖTÜLEMEMELİ

Türkiye eğitim sistemini bu kadar kötülememeli. Güzel şeyler yapıldı. Bundan sonra kaç senede çeşitli aşamaları var. Ne kadar sürede dönüşür sistem derseniz, kültür ve zihniyetten söz edersek 10 seneden önce yani algısal dönüşüm 10 seneden önce olmaz.

3 YILDA SİSTEM DÖNÜŞÜR

Velilerin, öğrencilerin mutlu olacağı sistem derseniz. Onları huzursuz etmeyecek sistem. Yani her çocuk liseye başladığındaki sistemle mezun olacağı, onları huzursuz etmeyecek değişim derseniz bu tür bir değişimi 3 senede yapabiliriz. Biz hep operasyon yapıyoruz. Sınavı değiştiriyoruz, iki, 3 aşamalı yapıyoruz. Asıl taktik ve strateji geliştirmek gerek. Strateji kurmadan dönüşüm yapılamaz.

Bir eğitim kurumu var. Bu eğitim kurumunun alt bileşenleri de var. Bu büyük fotoğrafın tamamını eş zamanlı, eş güdümlü yönetebilmek ihtiyacı var. Hepsinin fizibiletisinin yapılması gerek. Alınan kararların diğer bileşimleri nasıl etkileyeceğini görmek gerek. Bunun için simülasyon yapmak gerek. Biz şimdi bu simülasyonu yapıyoruz.

22-11-2018


Etiketler

Paylaşın arkadaşlarınızı da bilgilendirin

Paylaş