Beyin göçü: Neden gidiyorlar? İşte cevabı

Türkiye’de beyin göçü tartışması yıllardır sürüyor ve son yıllarda giderek artan oranda bir beyin göçü yaşanıyor. Öyle ki Türkiye’nin en köklü liselerinden mezun olanların neredeyse tamamına yakını yükseköğretim için yurtdışını tercih etmeye başladı. Yine üniversitelerden mezun olanların da tercihi yurtdışı. Bunlar arasında lisans üstü eğitimlerini tamamlayanlar da söz konusu. Peki bu yetişmiş, nitelikli kişiler neden Türkiye’yi terk ediyor. Daha iyi ekonomik koşullara sahip olabilmek için mi?
Ankara Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Eren Ceylan bu soruya “hayır” diyor ve ilk 5 sırada gidenlerin gerekçelerini şöyle sıralıyor: “Göç ettiren nedenler arasında ilk iki sırada hukuk düzeni ve likayate verilen önem geliyor. Üçüncü sırada çalışma koşulları ve ortamın niteliği, dördüncü sırada profesyonel kabiliyetlerini kullanabilme fırsatı ve beşinci olarak da çocuklarının eğitim olanakları. Çok ilginç olan ise alım gücü bunların hepsinden sonra geliyor. Bu bize şunu gösteriyor. ‘Alım gücü, yani ekonomik koşullardan dolayı gidiyor’ diyorlar ya hayır bundan gitmiyorlar.”
1012 KİŞİ KATILDI
Türkiye Özel Okullar Derneği’nin (TÖZOK) Antalya’da 23’ncüsünü düzenlediği eğitim sempozyumunda beyin göçü ile ilgili bir de araştırma açıklandı. Yaklaşık 2 yıldır beyin göçünün nedenlerini araştırdıklarını anlatan Ceylan bu araştırmayı Prof. Dr. Orhan Arıkan, Prof. Dr. Özgül Yılmaz Tüzün, Prof. Dr. Raşit Çelik ve Doç. Dr. Ece Özdoğan Özbal ile birlikte yaptıklarını söyledi ve araştırmanın sonuçlarını açıkladı.
GİDENLERİN AKLI TÜRKİYE’DE
Araştırmanın Bilkent Üniversitesi Mezunlar Derneği’nin lisans, yüksek lisans ve doktarasını Türkiye’de tamamlamış ama Kuzey Amerika ile Avrupa ülkelerinde yaşamına devam eden mezunlarına ulaşmalarını sağladıklarını ifade eden Ceylan, “Biz 200 kişiden cevap alırsak mutlu oluruz diyorduk ama 1012 kişi anketimizi cevapladı. Bu anketin sonuçları gidenlerin, akılları, fikirlerinin Türkiyemizide olduğunu gördük. O insanlar orada çok iyi mesleklerde çalışıyor, gitmişler oraya ama Türkiye’deki durumlara kaygılanıyorlar, üzülüyorlar” dedi.
ARAŞTIRMAYA KATILANLAR
Ceylan’ın paylaştığı verilere göre katılımcıların 355’i kadın, 657’si erkek. % 23 lisans, % 47’si yüksek lisans, %17’si doktora, %13’ü post doktora mezunu. Mezuniyet alanlarına bakıldığında %21.5 bilgisayar mühendisliği, %18.5 elektrik-elektronik mühendisliği, %13.9’u diğer mühendislikler, %19.9’u sosyal bilimler, %12.1’i temel bilimler, %7.5 ekonomi, %6.4 diğer alanlar olarak sıralanıyor.
Meslek dağılımları ise 250’si mühendislikler, 238’i akademisyenler, 75’i teknoloji işleri, 72’si finans işleri, 91’i yöneticiler, 9’u üst düzey yöneticiler, 247’si ise diğer meslekler şeklinde. Katılımcılara toplamda 10 soru yöneltildi. Bu sorular alım gücü, çalışma koşullarının ortam ve niteliği, sağlık hizmetleri, profesyonel kabiliyetlerini kullanabilme fırsatları, sosyal ve kültürel ihtiyaçları karşılayabilme, eşlerin profesyonel yaşamı sürdürebilme imkanı, alınabilecek temizlik ve çocuk bakım destek imkanları, hukuk düzeni, liyakate verilen önem.
NEDEN GİDİYORLAR?
Ceylan, ankette bunların hangisine önem verdiklerini, neden gittiklerini ve orada kalmaya devam ettiklerini bulmak istediklerini söyledi. Eren Türkiye’deki hukuk düzeni ile bulundukları ülkelerdeki hukuk düzeninin gitme nedenleri arasında ilk sırada yer aldığını söylüyor ve şunları anlatıyor:
HUKUK VE LİKAYAT
“Adil hukuk düzeni beyin göçünde etkili oluyor. Bir başka farklılık ise liyakate verilen önem. Göç ettiren nedenler arasında ilk iki sırada hukuk düzeni ve likayate verilen önem geliyor. Üçüncü sırada çalışma koşulları ve ortamın niteliği, dördüncü sırada profesyonel kabiliyetlerini kullanabilme fırsatı ve beşinci olarak da çocuklarının eğitim olanakları. Çok ilginç olan ise alım gücü bunların hepsinden sonra geliyor. Bu bize şunu gösteriyor. Alım gücü, yani ekonomik koşullardan dolayı gidiyor diyorlar ya hayır bundan değil. Onların daha fazla öncüllediği, gitme sebebi olarak gösterdikleri başka nedenler var. Hukuk düzeni arasındaki farklılığa bakıldığı zaman bu Türkiye’ye ve bulunduğu ülkeyi oldukça yeterli ve yetersiz olarak değerlendirdiği zaman karşımıza böyle bir durum çıkıyordu. Yine Türkiye’de likayate verilen önem de dikkat çekiyor. Sadece %0.6’sı Türkiye’de liyakate verilen önemi yalnızca %0.6’sı oldukça yeterli derken bulundukları ülke için bu oran %59.9.
YETİŞTİRMEYE DEVAM ETMELİYİZ
Gidiyorlar ama biz eğitimciler bu çocukları yetiştirmeye daha güçlü devam etmeliyiz. Gidiyorlar ama günün birinde gelecekler veya daha az gidecekler veya gittiklerinde ülkemize daha çok fayda sağlayacaklar. Biz onları etkili biçimde yetiştirmeye devam etmeliyiz. Peki bunu nasıl sağlayacağız? Bunun en önemli noktalarından birisi uluslararası programlar. Bu programlardaki öğrenciler önemli çıktılarla yetişiyorlar. Bu nedenle uluslararası programlar üzerindeki kısıtların kalkması gerekiyor. “
İŞTE ARAŞTIRMADAN SONUÇLAR
SAĞLIK HİZMETLERİNDE TÜRKİYE’Yİ ÖNDE GÖRÜYORLAR
Katılımcılar sağlık hizmetleri konusunda Türkiye’yi %34.1 oldukça yeterli, %23.4 yeterli kısaca %57.5 oranında yeterli buluyor. Bu da ABD, Avrupa’da sağlık hizmetinin çok da iyi olmadığı bulgusunu veriyor.
ÇOCUKLARIN EĞİTİM OLANAKLARI
Katılımcılara sorulan bir başka soru ise çocukların eğitim olanaklarıyla ilgili. Bu soruya bulundukları ülke açısından katılımcıların %55.2’si oldukça yeterli, %21.7’si yeterli diye cevaplıyor. Toplamda % 76.9’u bulundukları ülkelerde çocuklarının eğitimi için sunulan olanaklarını yeterli buluyor. Buna karşılık Türkiye’de olanakların yetersizliğini söyleyenlerin oranı %54.6. Türkiye’de eğitim olanaklarının oldukça yeterli olduğunu düşünenlerin oranı %2.2, yeterli diyenlerin oranı ise %7.2.
LİKAYATA VERİLEN ÖNEM
Katılımcıların %67’si liyakate verilen önem açısından Türkiye’nin oldukça yetersiz, %17.6’si yetersiz olduğunu söylüyor. Buna karşılık bulundukları ülke için bu oran %59.9 oranında oldukça yeterli, %27.9 oranında ise yeterli bulunuyor. Kısaca katılımcıların %87.8’i bulundukları ülkenin liyakata verdiği öneme işaret ederken, Türkiye için bu oran şöyle: Oldukça yeterli %0.6, yeterli %1.1. Ne yeterli ne yetersiz diyenlerin oranı ise %6.
Alınabilecek temizlik ve çocuk bakımı destek imkanlarını karşılaştırmaları istendiğinde ortaya şu tablo çıkıyor: Bulundukları ülke için %33.4’ü oldukça yeterli, %18.2’si yeterli olmak üzere %51.6’si yeterli olduğunu dile getiriyor. Bu oran Türkiye için şöyle; %21.3’ü oldukça yetersiz, %15.6’sı yetersiz yani toplam %36.9.
04-02-2025