Arama sonuçları

Boğaziçi Üniversitesi: Cumhurbaşkanının bir yetkisinin sorgulanması sağlıklı değil

Boğaziçi Üniversitesi: Cumhurbaşkanının bir yetkisinin sorgulanması sağlıklı değil

Boğaziçi Üniversitesi: Cumhurbaşkanının bir yetkisinin sorgulanması sağlıklı değil. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Boğaziçi Üniversitesi’ne Prof. Dr. Melih Bulu’nun atanmasının ardından yaşanan protestoları değerlendirdi. Kalın şöyle dedi: "Rektör atanması meselesinde Cumhurbaşkanının bir yetkisinin sorgulanması, bunun tartışmaya açılması noktasına getirilmesi, siyaset açısından da üniversite açısından da sağlıklı bir durum değil.“

CNN Türk'te yayınlanan "Ne oluyor?" programına katılan Kalın, gazeteciler Hakan Çelik ve Göksu Öngören Özgür'ün gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ: CUMHURBAŞKANININ BİR YETKİSİNİN SORGULANMASI SAĞLIKLI DEĞİL

Bulu'nun Boğaziçi Üniversitesi Rektörlüğüne atanmasına ilişkin tepkiler ve sonrasında yaşanan tartışmalarla ilgili soru üzerine Kalın, üniversitelerde rektör atama sisteminin son 2 yıldır Cumhurbaşkanı tarafından yapıldığını anlattı. Kalın, rektörlerin geçmişte de cumhurbaşkanları tarafından atandığına işaret ederek, seçim yapılırken de nihai olarak seçim sonuçlarının cumhurbaşkanının önüne gittiğini ve cumhurbaşkanının takdiriyle bir rektör atamasının yapıldığını hatırlattı.

Dünyanın değişik ülkelerinde seçimlerin yapıldığı sistemler bulunurken, direkt atama yöntemiyle görevlendirmelerin yapıldığı modellerin de bulunduğunu aktaran Kalın, Türkiye'de rektörlük seçimleri modellerinin bir dönem denendiğini ancak bunun kendine göre birçok kusurlarının ortaya çıktığını söyledi.

SEÇİM SİSTEMİ TARTIŞMALARI

Kalın, üniversitelerde seçim yapılmasıyla ilgili kampanyaların üniversiteleri gereksiz yere politize eden, bölen kampanyalara dönüştüğünü dile getirerek, şunları kaydetti:

"Dönem dönem sayısal olarak dile getirilen şikayetlerden bir tanesi, sosyal bilimcilerin özellikle tıpçılara karşı hiçbir şanslarının olmadığıydı. Bugünkü modele geçilmesinin temel sebebi de üniversitelerdeki seçim sistemi tartışmalarını bir kenara koymaktı. Bir taraftan baktığınızda daha demokratik, daha katılımcı, daha doğru gibi görünüyor ama mahsurlarını dikkate aldığınız zaman üniversiteleri gerçekten gereksiz yere politize eden bütün bu kampanya öncesi, sonrası, bir rektör seçildikten sonra yaşananlar, kadrolaşmalar... Bu tartışmaların önünü, sonunu göremediğiniz başka bir furyanın içine giriyordunuz."

YASALAR ÇERÇEVESİNDE TAKDİRDE BULUNDU

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın burada yasalar çerçevesinde bir takdirde bulunduğunu anlatan Kalın, şöyle dedi:

"YÖK belli isimler getirdi, o da onların içinden bir tanesini seçti. Şimdi bu itirazı yapan öğrenciler ve onlara destek veren diğer çevreler, 'Biz rektöre değil bunun atama usulüne karşı çıkıyoruz' diyorlar. Yeni sistemde bütün üniversitelere rektörler böyle atanıyor. Vakıf üniversitelerinde, özel üniversitelerde onların önerdiği isim tercih ediliyor ama devlet üniversitelerinde, kamu kaynakları kullanan bir üniversitede rektörün cumhurbaşkanı tarafından atanması mevcut uygulamayı ifade ediyor."

İbrahim Kalın, geçmişte seçim yoluyla yapılan atamalarda üniversitelerde kutuplaşmanın yaşandığını belirterek, şöyle devam etti: "Gerçekten üniversitenin akademik, bilimsel enerjisini siyasal alana kaydıran, çekişmelere ve başka tartışmalara kaydıran bir modeldi o model. Burada 2-2,5 yıldır rektörler böyle atanıyor. Burada  'Boğaziçi'ne istisna yapın' demek de herhalde makul bir talep olmayacaktır. Tartışmalar daha sonra başka bir yere kaydı. Maalesef bir siyasi parti bunu kendi siyasi meselesi haline getirmeye çalıştı. İl başkanı üzerinden vs. konu, parti siyasetine dönüştürüldü. Buna da doğal olarak tepki geldi. Burada rektörün yetkinliği tartışılmıyor usul tartışılıyor, bu şekilde atanması doğru değildi deniliyor. Ben de diyorum ki mevcut yasalar içinde atamalar zaten böyle yapılıyor şu anda. Bu da bir tecrübeye dayalı olarak tercih edilmiş bir sistem.

REKTÖRÜN PERFORMANSINA BAKILMALI

Buradaki tartışmanın, rektör atanması meselesinde Cumhurbaşkanının bir yetkisinin sorgulanması, bunun tartışmaya açılması noktasına getirilmesi,  siyaset açısından da üniversite açısından da sağlıklı bir durum değil. Özellikle de bir partinin bunu politize edip kendi siyasi gündemine eklemlenmeye çalışması Boğaziçi Üniversitesine de oradaki öğrencilere de haksızlık."

"Meseleye nasıl bir çözüm bulunabilir?" sorusuna yapılması gereken şeyin basit olduğu yanıtın veren Kalın, rektörün performansına bakılıp bunun esas alınması gerektiğini vurguladı.

Kalın, şunları dile getirdi:

"Burada usul tartışmaya açıldığında yani 'Bu yetkiyi kullanamazsın' tarzı bir siyasi çıkış ki maalesef bu siyasi partinin, CHP'nin yaptığı bu oldu. Ondan dolayı mesele bu kadar büyüdü. Konu ile ilgisi, alakası olmayan bir kesimler tartışmaya girdiler, gittiler oraya öğrencilere destek vermek adına başka bir siyasi gündemle oraya yöneldiler ve mesele bir üniversite, rektör, akademik standart, seviye vb. şeylerden çıktı başka bir siyasi alana kaydı. Tam da bunun olmaması gerekiyordu zaten. Bir siyasi parti bunu böyle politize ettiğinde üniversite ortamına huzur getiriyor mu? Üniversitenin akademik, ilmi, bilimsel çalışmalarına katkı sağlıyor mu?"

KAYYUM REKTÖR İSTEMİYORUZ

Protestolar sırasında "Kayyum rektör istemiyoruz" sloganına ilişin görüşü sorulan Kalın,  Bulu'nun buna gayet makul, medeni ve demokratik bir şekilde cevaplar vermeye çalıştığını ifade etti.Kalın, Bulu'nun öğrencilerle konuşmaya çalıştığını belirterek, "Ama şimdi 'Benim dediğim olacak, sen kayyum rektörsün' diye bir şey dayattığınız zaman da mevzu başka bir yere kayıyor " dedi.

Bir üniversite rektörünün sadece o üniversiteden atanması gerektiğine ilişkin dünyanın hiçbir yerinde, üniversitesinde böyle bir kuralın olmadığını aktaran Kalın, bazı teamüller öyle olmuş olabilir ama bunu bir hukuki umre haline, kural haline getirilmemesi gerektiğini söyledi.

KONU SİYASALLAŞTIRILDI

Kalın, Cumhurbaşkanının da önüne gelen dosyaları incelediğini dile getirerek, herhangi bir üniversiteye rektör olacak kişinin akademik birikimine, yöneticilik tecrübesi ve diğer yönlerine baktığını aktardı.

Konunun başka bir zemine kaydırıldığını vurgulayan Kalın, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Üniversiteli öğrenciler, akademisyenler kendi dinamikleri çerçevesinde, kendi tartışma zeminleri içinde  bu konuyu devam ettirselerdi belki daha sağlıklı bir tartışma zemini olacaktı ama konu politize edildi, siyasallaştırıldı, özellikle CHP İstanbul İl Başkanı üzerinden konu siyasallaştırıldı ve tartışma, oraya gidip bir meşru cumhurbaşkanının kullandığı bir yetkinin sorgulanması meselesine dönüştü."

ÜNİVERSİTELER DAHA FAZLA KATKI VERSİN

Kalın, üniversitelerin yeteri kadar üretmemesini eleştirdiğini ifade ederek, şöyle devam etti: "Bu, bugünün konusu değil, son 10 yılın, 15 yılın, 20 yılın, AK Parti iktidarlarının konusu değil. AK Parti iktidarları döneminde Cumhurbaşkanımız üniversite sayılarını, imkanlarını, kampüs olanaklarını, kadroları artırdı. Yani akademinin, üniversitenin ihtiyaç duyduğu araçları onlara temin etti. Bundan sonrası akademinindir. Üniversiteler bilimsel araştırmaya odaklanarak dünya çapında çalışma yapmaya başladığında her yerde karşılık görüyor. Türkiye bu kadar büyük sosyolojik, siyasal değişimler geçiriyor, bölgesinde bu kadar kritik roller üstleniyor. Sağlıktan mühendisliğe, çevre sorunlarından şehirciliğe kadar birçok alanda bilimsel veriye ihtiyaç duyduğu bir dönemde, ben üniversitelerin çok daha fazla katkı vermesini beklerim bu süreçlere, karar vericilere, politika yapıcılara."

10-01-2021


Etiketler

Paylaşın arkadaşlarınızı da bilgilendirin

Paylaş