Cumhurbaşkanı Erdoğan: Biz eğitim öğretim meselesini siyasetüstü tutmaya özen gösteriyoruz
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan İstanbul'da düzenlenen ve 20 bin sözleşmeli öğretmen ataması tercih sonuçlarının açıklandığı programda yaptığı konuşmada öğretmenlerin gayretleriyle maarif davasının daha da güçleneceğine, yeni bir ritim ve ivme kazanarak yolunda çok daha güçlü bir şekilde devam edeceğine yürekten inandığını belirtti.
Erdoğan şöyle dedi: "Her medeniyet, mensuplarına kimlik kazandıran bir manzume, bir hakikatler silsilesidir. Bu muazzam yapı elbette sadece taşla, toprakla değil; ilimle, irfanla, ahlakla ve emekle yükselir. Bunların temelinde ise eğitim öğretim vardır. Eğitim yalnızca bilgiye değil; hikmeti, adaleti ve şahsiyeti kuşatan genç ve taze zihinleri yüksek bir mefkureye götüren yoldur. Bu yolun mihmandarı ise hiç şüphesiz öğretmendir."
Şair-yazar ve fikir insanı Sezai Karakoç'un "İnsanı yüzeysel olandan kurtararak derinliğe ulaştıran öğretmen, sadece bilginin değil, hikmetin de taşıyıcısıdır" ifadesinin öğretmeni tanımladığını söyleyen Erdoğan, konuşmasında Karakoç'un "Çağ ve İlham-1" kitabından şu bölüme yer verdi: "Eğer Birinci Cihan Savaşı'nda Çanakkale'de, Kafkaslar'da, Sarıkamış'ta, Kanal'da, Gazze'de, Kudüs'te, Selman-ı Pak muharebelerinde ölenleri yeni nesillerimiz bilmiyorlar, unutmuşlar ya da hatırlamıyorlarsa... Hatırlasalar da neden öldüklerini, hangi amaçla can verdiklerini bilmiyor ve anlamıyorlarsa, hangi medeniyet ve idealin, hangi yüce manevi değerlerin aşk ve heyecanı, fedakârlığıyla göz kırpmadan şehit olduklarını düşünemiyorlarsa bugünü de anlamıyorlar demektir."
Erdoğan, eğitimin Karakoç'un da belirttiği gibi çocuklara kimlik kazandıran, benlik şuuru aşılayan, maziyle güçlü bağlar kurma süreci olduğunu kaydetti. Erdoğan, eğitimin köklerinin ecdadın kendilerine miras kalan değerlerini keşfetme, aynı zamanda bu değerleri kuşatma yolculuğu olduğunu belirterek, Yahya Kemal Beyatlı'nın bunu, "Derler ki insanda derin bir yaradır köksüzlük, budur alemde hudutsuz ve hazin öksüzlük" sözleriyle ifade ettiğini kaydetti.
Öğretmenlerin, bilgiyi hikmetle yoğurup kalpleri terbiye eden birer gönül işçisi, milletin değerlerini yarınlara taşıyan birer köprü konumunda olduğunu vurgulayan Erdoğan, şöyle konuştu: "Biz eğitim öğretim yoluyla yalnızca meslek sahibi bireyler değil; 'fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller' yetiştirme derdindeyiz. Bir milyon öğretmenimizle, büyük eğitim ailemizin bütün fertleriyle, kökleriyle bağları sağlam kuşakların yetişmesi için gece gündüz çalışıyoruz. Burada şu noktayı özellikle vurgulamak isterim: Bu ideale ulaşmak yalnızca diplomayla ya da bilgiyle değil, şahsiyet inşa eden bir anlayışla mümkündür."
BİLİMSEL YAKLAŞIMA DAYALI
Erdoğan, insanlığa yön verecek eserlerin duruşu dik, iradesi güçlü, karakteri oturmuş kişilerin ellerinden çıkacağını belirterek, şöyle devam etti: "Elbette akademik başarı önemlidir, diploma değerlidir ama bunlar sağlam bir şahsiyet zemini üzerinde yükseldiği zaman gerçek anlamını bulacaktır. Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli; işte bu iddianın, bu idealin bir tezahürüdür. Bizler bu modelle yalnızca bilgiye ulaşan değil; bilgiyi hikmetle birleştiren, erdemi hayatına nakşeden nesiller yetiştirmeyi arzu ve ümit ediyoruz. Milletimizin tarihî birikimini, köklü değerlerini ve kültürel zenginliklerini merkeze alan modelimizle aynı zamanda çağın ihtiyaçlarını gözeten, bilimsel yaklaşıma dayalı bir eğitim anlayışını hayata geçiriyoruz."
Yeni müfredatla, öğrencileri yalnızca akademik anlamda donanımlı kılmayı değil, okuyan, düşünen, sorgulayan, sorumluluk bilinci yüksek, eleştirel bakış açısına sahip kuşaklar olarak yetiştirmeyi de hedeflediklerine işaret eden Erdoğan, bu sistemi bireysel farklılıkları gözeten, öğrenme ihtiyaçlarına duyarlı ve odağında insani değerler olan bütüncül bir anlayışla yapılandırdıklarını anlattı.
Erdoğan, attıkları bu adımlarla eğitim öğretim sistemini hem bilimsel temellere oturttuklarını hem de milletin öz değerleriyle harmanladıklarını kaydederek, şöyle dedi: "Yeni modelde iş birliğini, dayanışmayı ve sosyal sorumluluğu eğitim öğretimimizin ayrılmaz bir parçası hâline getirdik. Ayrıca süreç odaklı değerlendirme yöntemini benimseyerek evlatlarımızın gelişimlerini, sürekliliğini önceledik. Güzel Türkçemizin korunması ve geliştirilmesi de maarif modelimizin yapı taşlarından biriydi. Öğretmenler başta olmak üzere eğitim öğretim camiamızın tüm paydaşlarıyla şekillendirdiğimiz modelimizin millet olarak eksikliğini hissettiğimiz birçok ihtiyacı karşılayacağına inanıyorum."
Ön yargıları kırmak gibi çoğu zaman alışkanlıkları değiştirmenin de atomu parçalamak kadar zor ve meşakkatli olduğunu, sabır ve kararlılık gerektirdiğini dile getiren Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: "Eğitim öğretim alanında ülkemizde köşe başlarını tutmuş ideolojik çevrelerin her türlü değişime, yeniye ve yeniliğe ayak diremeleri meşhurdur. Aynı aktörlerin Türkiye Yüzyılı Maarif Modelimizi sabote etmek için yine devrede olduğunu görüyoruz. 2024 Türkiye'sine hâlen vesayet dönemlerinin merceğinden bakan, değişime kapalı, dünyadan ve hayatın dinamiklerinden kopuk bu arkaik zihniyetin evlatlarımızın ufkunu karartmalarına müsaade edemeyiz. Eğitim öğretim modelimizin çağın ihtiyaçlarına uygun şekilde revize edilmesi, tespit edilen sorunların çözüme kavuşturulması hem devletimizin hem eğitimcilerimizin hem de ebeveynlerin evlatlarımıza karşı sorumluluğudur."
İDEOLOJİK KAVGALAR
Türkiye'nin geleceği açısından böylesine hayati bir meselenin ideolojik kavgaların ve günlük siyasi polemiklerin mezesi hâline getirilmesinin yanlış olduğuna vurgu yapan Erdoğan, şunları söyledi: "Muhalefetin ve iş tuttuğu meslek örgütlerinin bu hatadan bir an önce dönmelerini samimiyetle temenni ediyoruz. Biz eğitim öğretim meselesini siyasetüstü tutmaya özen gösteriyoruz. Bundan sonra da bu çizgimizi muhafaza edeceğiz. Siz eğitimcilerimizin de katkılarıyla şekillenen yeni modelimizi kararlılıkla uygulamayı sürdüreceğiz. Ailelerinin bizlere emanet ettiği, aydınlık yarınlarımızın güvencesi olan gençlerimizin en iyi, en donanımlı, en başarılı şekilde yetişmeleri için hiçbir fedakarlıktan çekinmeyeceğiz. Öğretmenlerimiz bize güçlü destek verirse, Allah'ın izniyle, her şey daha sağlıklı işleyecek. Hedeflerimize çok daha kısa sürede ulaşacağız." dedi.
800 BİN ÖĞRETMEN ATAMASI YAPTIK
Erdoğan, her zaman vurguladığı bir gerçeği bugün tekrar hatırlatmak istediğini ifade ederek, şöyle konuştu: "Bundan 22 sene önce Türkiye'yi yönetme sorumluluğunu devraldığımızda eğitimi, hükûmetimizin de partimizin de politikalarının ilk sırasına koyduk. Eğitime ayrılan bütçe 2002'de yalnızca 7,5 milyar lira seviyesindeydi. Bugün bu rakam yükseköğrenim dahil 1 trilyon 620 milyar liraya ulaştı. Türk ekonomisi büyüdükçe, Türkiye'nin imkân ve kaynakları genişledikçe, milletimizin refahı arttıkça, bunu her zaman en önce öğretmenlerimize ve eğitime yansıtmak temel düsturumuz oldu. Yeni derslik inşasından öğretmen atamalarına, fiziki altyapıdan müfredat reformlarına kadar her alanda büyük dönüşüm gerçekleştirdik. Görevi devraldığımızda buranın altını çiziyorum, 367 bin olan derslik sayısı bugün resmî ve özel olmak üzere toplam 735 bine çıktı. Nereden nereye? Son yirmi yılda, 80 yılda yapılandan daha fazla derslik inşa ettik. Eğitimin altyapısını geliştirirken eğitimin taşıyıcı sütunu olan öğretmenlerimizi de elbette ihmal etmedik. Hükûmetlerimiz döneminde 800 bin öğretmen ataması yaptık. 2002'de ilköğretimde derslik başına düşen öğrenci sayısı 36, ortaöğretimde ise 30'du. Bu sayıyı ilköğretimde 23'e, ortaöğretimde ise 22'ye düşürmeyi başardık. Öğretmen başına düşen öğrenci sayısında da kayda değer bir ilerleme sağladık. 2002'de ilköğretimde 28, ortaöğretimde 18 olan oranlar bugün ilkokulda 18'e, ortaokulda 14'e ve ortaöğretimde ise 12'ye indi. Sadece bu veriler bile Türkiye'nin eğitim alanında 22 yılda yazdığı eşsiz başarı hikâyesinin en somut göstergesidir."
KIZ ÇOCUKLARININ ÖNÜNDEKİ ENGELLERİ KALDIRDIK
Sadece altyapıda ve öğretmen atamalarında değil, okullaşma oranlarında da tarihî nitelikte adımlar attıklarını belirten Erdoğan, okullaşma oranının ilköğretimde yüzde 91'den yüzde 96'ya, ortaöğretimde ise yüzde 50'den yüzde 88'e yükseldiğini kaydetti. Erdoğan, şöyle dedi: "Bilhassa kız çocuklarımız ile okulları arasında konan engelleri başta başörtüsü yasağı olmak üzere birer birer ortadan kaldırdık. Şimdi bakıyorsunuz birileri çıkıyor, yakın tarihi yeniden yazmaya çalışıyor. Daha düne kadar bu ülkede kızlarımız kılık kıyafetinden, başörtüsünden dolayı baskıya uğramamış; okuldan, üniversiteden atılmamış, kadınlar memuriyetten ihraç edilmemiş gibi yalan yanlış konuşuyorlar. Bu çevrelerin safsata dedikleri acıları, zulümleri, baskıları, yasakları, faşizmin her türlüsünü biz bizzat tecrübe ettik. İliklerimize kadar yaşadık."
ÖĞRETMENLERİN HAKLARI İÇİN
Hakikate gözlerini kapatmayanlar için sadece bu rakamların bile yeterli olduğuna inandığını dile getiren Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: "28 Şubat döneminde güya irtica ile mücadele kılıfı altında aralarında kamu görevlilerinin de olduğu 6 milyon insanımız fişlendi. Yalnızca millî eğitimde 33 bin öğretmen disiplin soruşturmasına uğradı. 11 bin 890 öğretmen disiplin cezası aldı. 11 bin öğretmen ise istifa ettirildi. Kamu bürokrasisi yanında ekonomiden siyasete, sivil toplumdan günlük hayata her alanda milletimiz çok ağır baskılara maruz bırakıldı. Bakınız, daha üniversite kapılarında kurulan ikna odalarını, kürsüden zorla indirilen başarılı mezunları, eğitimlerini gözyaşlarıyla yarıda bırakan binlerce evladımızı, katsayı adaletsizliği sebebiyle hakları gasbedilen milyonlarca gencimizi burada saymıyorum. Bunlar ceberut laiklik uygulamalarının ayyuka çıktığı 1940'larda değil, dikkatinizi çekiyorum, sadece 27 yıl önce bu ülkede, bu şehirde yaşandı."
Erdoğan, muhalefet çevrelerinin tüm bu utanç verici gerçekleri inkar etmek, milletin çektiği zulümlere bigane kalmak yerine kendi geçmişleriyle yüzleşmesi ve tarihi tahrif etmekten vazgeçmesinin gerektiğini vurguladı.
Toplumun yükselişinin ancak öğretmenin emeğine, bilgisine ve özverisine verdiği değerle mümkün olacağını kaydeden Erdoğan, "İşte bu bilinçle öğretmenlerimizin haklarını, itibarını ve mesleki gelişimini güvence altına almak için kararlı bir duruş sergiliyoruz. Öğretmenlik Mesleği Kanunu'nu hayata geçirerek öğretmenlik mesleğini yasal zeminde özel bir statüye kavuşturduk. 2025 yılı itibarıyla yaklaşık 300 bin öğretmenimiz, uzman ve başöğretmen ünvanını elde edecek" dedi.
MESLEKLERİYLE İLGİLİ OLMAYAN İŞLER
Görevleri sırasında veya görevleri nedeniyle eğitim çalışanlarına yönelik işlenen suçlara karşı caydırıcı yaptırımlar getirdiklerini belirten Erdoğan, "Hapis cezasının ertelenmesi uygulamasını kaldırarak öğretmenlerimize yönelik işlenen 'kasten yaralama' suçunu tutuklama sebebi saydık. Öğretmenlerimize yönelik her saldırıyı sadece bireysel bir eylem olarak değil, milletimizin geleceğine yapılan bir saldırı olarak değerlendiriyoruz. Bu düzenlemelerin eğitim öğretim camiamızdaki güven ve huzur ortamını günden güne tahkim edeceğine inanıyoruz. Benzer şekilde artık öğretmenlerimiz, olağanüstü hâl, genel afet ve salgın hastalık durumları haricinde meslekleriyle ilgili olmayan işlerde rızaları dışında görevlendirilemeyecek" ifadelerini kullandı.
Erdoğan, başarılı bir öğretmen yetiştirme sürecinin temelinde öğretmenlerin görev öncesinde mesleğe tam anlamıyla hazır olmalarının bulunduğunu kaydederek, "Hayat boyu öğrenme ilkemiz doğrultusunda öğretmenlerimizin mesleki donanımını sürekli olarak arttırıyoruz. Attığımız bu adımlarla öğretmenlerimizle omuz omuza vererek eğitimde çıtayı her geçen gün daha da yukarı taşımaya kararlıyız" dedi.
AİLE ÇOCUĞUN İLK ÖĞRETMENİ
Bir çocuğun öğrenme aşkını ve geleceğe dair umutlarını besleyen en güçlü elin, ailesinin desteği ve rehberliği olduğuna işaret Erdoğan, "Aile, her çocuğun ilk öğretmenidir. Onun yüreğine dokunan, zihnini şekillendiren, karakterini yoğuran ilk mekteptir. Bir öğretmenin öğrencisini muhabbetle kucaklayan emeği ne kadar değerliyse velilerin desteği de aynı derecede kıymetlidir, vazgeçilmezdir. Ailelerimizden çocuklarının eğitimleriyle daima yakından ilgilenmelerini beklediğimizi, öğrenme süreçlerinde destekleyici, kolaylaştırıcı rol üstlenmelerinin gerektiğini burada tekrar vurgulamak istiyorum" diye konuştu.
Erdoğan, bugün aralarına katılacak öğretmenlere sorumluluklarının büyük, görevlerinin çok mühim olduğunu hatırlatarak, şöyle dedi: "Maarif davamızın öncü isimlerinden Nurettin Topçu'nun şu veciz sözlerini lütfen bir an olsun unutmayın: 'Millet bünyesinde inkılaplar, mekteple başlar ve her milletin kendine özel olan mektepleri vardır. Ademoğlunu beşikten alarak mezara kadar götürüp teslim eden dünyanın en büyük mesuliyetine sahip insan muallimlerdir.' İşte sizler bu mesuliyetin taşıyıcılarısınız. Ben sizlere güveniyorum. Her birinizin yüksek vazife şuuru ve tam bir adanmışlıkla görevini yapacağına yürekten inanıyorum."
24 Kasım Öğretmenler Günü'nü kutlayan Erdoğan, bu güzel buluşmaya vesile olan Millî Eğitim Bakanı Yusuf Tekin ve ekibini tebrik etti. Öğretmenlere emekleri, sabırları, fedakârlıkları için millet adına şükranlarını sunan Erdoğan, öğretmenlerden öğrencilerine selamını götürmelerini istedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, butona basarak ilk kura çekimini gerçekleştirdi.
24-11-2024