Arama sonuçları

Dil öğrenmek için motivasyon ve süreklilik şart

Dil öğrenmek için motivasyon ve süreklilik şart

Dil öğrenmek için motivasyon ve süreklilik şart. Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) önümüzdeki yıl tüm Türkiye’de uygulamaya geçirmeyi planladığı “5. Sınıfta İngilizce Hazırlık Programı”nın nasıl olması gerektiği Bahçeşehir Okulları'nın BAU’da düzenlediği panelde tartışıldı.

Panelde, 5. sınıflarda İngilizce hazırlık programının başarılı bir şekilde uygulanması için müfredat, içerik, ölçme değerlendirme ve eğitimcilerin kalitesinin yanı sıra, dil saatlerinde sürekliliğin sağlanması ve öğrencinin motivasyonunun önemi vurgulandı.

İşte panelistlere göre dil öğretimi nasıl olmalı?

DİL ÖĞRETİMİ BİR SÜREÇTİR
Bahçeşehir Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitü Müdürü Yrd. Doç. Dr. Sinem Vatanartıran yabancı dil ediniminin bir süreç olduğunu belirtti. Bakanlığın kararının dil öğretiminde önemine Vatanartıran, özel okulların dil öğretme tecrübesinden faydalanılması gerektiğini vurguladı.

ÇOCUĞUM NE ZAMAN İNGİLİZCE KONUŞACAK?
Bahçeşehir Okulları Yabancı Diller Direktörü İpek Bulduk Cooley dil öğretimine erken yaşta başlamanın önemine dikkat çekerek, bakanlığın kararının önemli olduğunu söyledi. Cooley, "Dil edinim bir süreçtir, sabırlı olmak ve süreklilik sağlamak gerekir.  Okul açıldıktan 5 ay sonra 'Çocuğumuz ne zaman İngilizce konuşacak?' demeye başlanıyor. Bunun bir süreç olduğunu unutmamamız lazım. Bu süreci çok iyi planlamamız ve iyi şekilde yönetip başarıya ulaşmamız lazım. Ailelerimiz ve çocuklarımızın sabırlı olmaları sürecin başarıya ulaşmasında son derece önemli.”  

PARAŞÜT VAR AMA UÇURAMIYORUZ
Pearson Türkiye Öğretmen Eğitmeni Guy Elders yabancı dil eğitiminde en önemli konunun motivasyon olduğu belirtti. Elders şöyle dedi: “70 ülke arasında yabancı dil alanında yapılan araştırmada Türkiye 50. sırada yer alıyor. İlk beşte ise; İsveç, Hollanda, Danimarka, Slovenya ve Finlandiya bulunuyor. Baktığınız zaman öğrenci aynı öğrenci, öğretmen aynı öğretmen. Bizim asıl sorunumuz uygulama alanında ne yapıyoruz, evde ne yapıyoruz? İngilizce öğrenmede ise asıl önemli olan motivasyondur. Öğrenciler ikinci sınıfta İngilizce öğrenmeye karşı çok istekliyken, 8. Sınıfa geldiklerinde çok soğuduklarını görüyoruz. Sistem olarak öğrenciye ödev olarak paraşüt yapmayı veriyoruz ama yaptığı o paraşütü sınıfta uçurmuyoruz. Dili de aynı şekilde hayatımızın her alanına sokarak kullanmamız gerekiyor. Yurt dışında her şey daha iyi değil, yurt dışı ile aramızda özellikle eğitime bakış, öğretmenin rolü, velinin rolü gibi konularda kültürel fark var.”

SÜREKLİLİK ÖNEMLİ
Boğaziçi Üniversitesi Yabancı Diller Eğitimi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Belma Haznedar yabancı dil eğitiminde sürekliliğin önemini vurguladı: “Dil öğrenimi kısa zamanda gerçekleşmediği gibi yeterince girdi sağlanmazsa edinimler kısa sürede unutulur ve dil kaybı yaşanır.  Özellikle sınıf ortamıyla sınırlı olan öğrenme durumunda dile maruz kalma süresi ve şekli çok önemlidir. Bilgiyi öğrenme değil, öğrenmeyi öğrenmeliyiz. Anlamlı öğrenme ortamı yaratarak sınıfta yaratılanı kalıcı hale getirmeliyiz. Nörolojik olarak bir çocuğun dil öğrenmesinde alt sınır olmadığı gibi üst sınır da yoktur. Yani her çocuk, patolojik bir problemi olmadığı müddetçe, yeterli girdi sağlanırsa iki, üç, ve hatta daha fazla sayıda dili öğrenebilir. Çocuk iletişim ve etkileşim kurduğu her dili öğrenebilir. Çocuk bu kavrayışı çok erken yaşlarda ediniyor. 4-5 yaşlarında dil eğitimine başlamış çocuk anadil ile etkileşimli olarak yabancı dil eğitimini daha hızlı kavrayacaktır. Dil edinimi sürekli olmalıdır. Eğitim süresi ilerleyen yıllarda düşürülmemelidir. Yapılan araştırmalara göre, bir yabancı dilin akademik açıdan iletişimsel olarak kullanılabilmesi 5 ila 6 yıl zaman alıyor. Dolayısı ile, 5. Sınıfta yoğun bir İngilizce programının ardından diğer yıllarda uygun bir saat ile dil öğretimine devam edilmeli. Bir sene ile sınırlandırılmamalı.”

ÖĞRETMENLER DE ÇOK ÖNEMLİ
Bahçeşehir Üniversitesi Yabancı Diller Eğitimi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Derin Atay konuşmasında öğretmenlerin öneminin altını çizerek, şöyle dedi: “Eğitimde kalitenin artması ve çıktıların belirlenen hedeflere ulaşılabilmesi aslında birçok halkadan oluşan sistemin doğruca uygulanmasıyla gerçekleşir. Bu halkalardan birinin zayıf olması durumunda sistemi güçlendiremezsiniz. Eğitimin kalitesinin artmasının da öğretmen kalitesine dayalı olduğunu unutmamalıyız. Öğretmenin ders anlatımı o sınıfa hitap etmiyorsa o sınıfın başarılı olmasını bekleyemezsiniz. İngilizce öğretmenlerinin yetiştirilmelerinin de ayrıca ele alınması gerektiğini düşünüyorum. Üniversiteye giren İngilizce öğretmeni adayının, üniversitede okuyacağı İngilizce hazırlık sınıfını geçme notunun diğer bölümlerde okuyanlardan daha yüksek olmasından tutun, hazırlık sınıfı boyunca aldıkları sınavların da çok daha farklı olmasına kadar tamamen ayrı düşünülmeli. Diğer fakülteler 60 puan ile hazırlık sınıfını geçiyorsa öğretmenlik öğrencilerinin daha yüksek puanlarla geçmeleri gerekiyor. "

 

07-12-2016


Etiketler

Paylaşın arkadaşlarınızı da bilgilendirin

Paylaş