Arama sonuçları

Eğitim sistemi demokratikleşip, özgürleşecek

Eğitim sistemi demokratikleşip, özgürleşecek

Gelecekte eğitim sistemi tamamen demokratikleşip, özgürleşecek. Eğitim almamış olmak bir olanak değil, “tercih” meselesi haline dönüşecek. Eğitim sistemi olarak nitelendirebileceğimiz oluşumlar insanlara bilgi aktarmaya değil, öğrenme, yaratıcılık ve öğrendiklerini, fikirlerini anlamlandırarak yararlı kullanma becerilerini geliştirmeye odaklı olacak. 

NASIL BİR EĞİTİM SİSTEMİ BİZİ BEKLEYECEK?
İnternet ve teknoloji sayesinde isteyen her birey her yaşta, her yerde, her türlü ve her formatta bilgiye giderek daha kolay ve hızlı erişebilecek, paylaşabilecek. Data bant genişlikleri ve hızı artacak. Akıllı, giyilebilir cihazların, 3D yazıcıların, çizicilerin ve göstericilerin kullanımı yaygınlaşacak. Yapay zekâ, robotlar, genetik modifikasyon ve/veya cihazdan, beyinden beyine doğrudan bilgi gönderebilme olanakları sıradanlaşacak. Hologram, holoportation (ışınlanma) kullanımı kolaylaşacak ve ucuzlayacak. Bu sayede hepimiz, üstelik sanki oradaymış ya da buradaymış gibi insanlara ve/veya şeylere erişebilecek çok boyutlu izleyebilir, 5 duyumuzla algılayabilir, ışınlanabilir katılabilir hale geleceğiz.     

Bu gelişmeler tabii ki kısa sürede, birkaç yılda olup, bitiverecek gibi kolay gelişmeler değil. Zaman alacak, ancak yakın gelecekte bunların hepsinin ilk örneklerini mutlaka göreceğiz. Ve hepsi de hemen her gün daha da gelişecek, çeşitlenecek, değişecek ve yaygınlaşacaklar. Yaşamın tüm alanlarında olduğu gibi, eğitim, öğrenim ve ilintili alanlarda, meslekler, beceriler, yetkinlikler açısından sürekli evrim geçireceğiz. Kuşkusuz tüm bunlar eğitime dair; okul, öğretmen, öğrenci, eğitim aracı, içerik vb. kavram ve yapılarını da baştan aşağı değiştirecek. 

GELECEKTE ÖĞRENCİ, ÖĞRETMEN VE VELİLERİN ROLÜ NE OLACAK?
Hiyerarşik yapı yok olacak. Öğretmenler, öğrenciler ve veliler, ast-üst, büyük-küçük, daha çok ya da az bilen vb. kategorik, katmanlı ayırımlar olmaksızın eşitlenecekler. Birbirlerini eğitmek ya da birbirlerine öğretmek değil “paylaşmak” amaçlı etkileşim içinde olacaklar. Aralarına yapay zekâ, sanal sistemler ve robotlar da katılacak. Farklı oldukları tek alan “deneyim” olacak. Deneyim farklılığını kapatmak için de herkes birbirine rehberlik ve yardım eden, yol göstericilere, proje, ekip lider ya da oyuncularına dönüşecek. 

Okullar sadece bilgi, eğitim veren yerler olmayacak, paylaşım, deneyimleme ve proje çalışması yapma, ayrıca da sosyalleşme merkezlerine dönüşecekler. Ortak akıl, kolektif yaratıcılık, sorun çözmek, geliştirmek için buluşulan paylaşımcı, özgür, demokratik atölyeler haline gelecekler.

GELECEKTE OKULLAR  VE ÖĞRETMENLER KALACAK MI?  
Okullar, öğretmenler tabii ki kalacak ancak yukarıda özetlemeye çalıştığım yapısal, pragmatik ve niteliksel değişimleri, evrimleri geçirecekler. Geçirmek zorundalar. Sistemde “kalmamak” yalnızca değişemeyen, gelişemeyenler için söz konusu olacak.  Herkes uzmanı olduğu, daha çok deneyimleme fırsatı bulduğu konuda eğitmen ya da eksik olduğu konuda öğrenci olacak. 

Diplomaların önemi azalacak, Djital Rozetler (Digital Badges), MOOC  (Massive Open Online Courses) olarak bilinen internet üzerinden eğitim kanal ve araçları ile kazanılan dijital belgeler, payeler, uzmanlık konusunu gösteren linkler önemli olacak. 

GELECEĞİN EĞİTİMİNDE TEKNOLOJİNİN YERİ NE OLACAK?
Teknoloji tüm bu gelişmelerin tetikleyicisi, hızlandırıcısı ve merkezinde yer alan temel ve en önemli belirleyici, yardımcı ya da engelleyici olacak. Oyunda kalmak isteyenler, sürdürülebilir eğitim, öğrenim, kariyer peşinde olanlar, hangi alan ve yetkinlik seviyesinde olurlarsa ve olmak isterlerse istesinler, iliklerine kadar teknolojist haline gelecek, teknolojiyi içselleştirecek ve insana odaklı, insanın, insanlığın yararı için kullanma becerilerini yükseltecekler.  

GELECEĞİN EĞİTİMİNE YÖNELİK HANGİ ÇALIŞMALAR YAPILIYOR?
Dünyada eğitim vermek, almak, öğretmek ve öğrenmek için yeni yöntemler deneniyor, hızla artan oranda teknoloji temelli araçlar (akıllı tahtalar, yüzeyler, tabletler, mobil cihazlar, giyilebilir teknolojiler, sanal gerçeklik-Virtual Reality-, sosya medya vb. deneme amaçlı, acemice, bir anlamda araştırma niteliğinde kullanılıyor. Henüz yaygınlaşan ve standartlaşan pek bir şey yok, çünkü oyun henüz başlamadı sayılır. Ancak gelecek on yılda bugünkünden çok farklı, yukarıda anlattıklarımızla dönüşecek bir ortamda olacağımız kesin. 

EN BELİRGİN EĞİTİM UYGULAMASI NASIL OLUYOR?
Şu anda en belirgin değişim ve yayılan uygulama Flip Learning, Flipped Classroom / Ters-Yüz Öğretim, Ters-Yüz Sınıf. Bu sistemde; öğretmen öğrencilere işlenecek konuyu anons ediyor. Hangi kaynakları kullanarak, nerelerden öğrenebileceklerini söylüyor. Hemen ödev veriyor, konuyu öğrenip, sınıfa problemleri, ödevleri çözerek gelmelerini istiyor. İsterlerse tek, isterlerse grup olarak çalışabileceklerini, ancak tek tek not alacaklarını ekliyor. Kaynaklar, kitap, internet sitesi, videolar vb. olabiliyor. Öğrenciler evde konuyu kendileri çalışıp, izleyip, tek ya da grupça öğreniyorlar, çözüyorlar. Sınıfta, work-shop havasında çözümler aktarılıyor, anlatılıyor, tartışılıyor.

Öğretmen rehberlik ederek, hatalarını gösteriyor, tartışıyor. Not verirken konunun tam anlaşılıp, anlaşılmadığının yanında, öğrenme ve aktarma sürecindeki pek çok tutum açısından da değerlendirmeler yapıyor. Çocuğun araştırmacılığı, konuya ilgisi, yeteneği, takım kurma, yönetme, parçası olma becerisi, uyumu, liderlik yaklaşımı, anlatma yeteneği, paylaşım esnekliği vb gibi özelliklerini irdeliyor. Öğretmen aslında sınıfta “öğrenme koçluğu ya da kolaylaştırıcılık” yapıyor, bir taraftan da içerik sağlayıcı oluyor.

İçerik olarak da doğa mahrumiyeti, hareketsizlik, konsantrasyon, düşünme zorlukları ve insan insana iletişimin azalmasından dolayı oluşacak fizyolojik, psikolojik riskleri önlemek, azaltmak amacıyla eski tarz, klasik açık hava, grup oyunları, yemek pişirme, tarım yapma, müzik, sanat, spor aktiviteleri, motor becerilerini teknoloji öğrenerek geliştirecek “maker” hareketleri,  diyalog, felsefe, ortak akıl çalışmaları,  vb. daha ön plana çıkmaya başladı.  

TÜRKİYE GELECEĞİN EĞİTİMİNE HAZIR MI?
Türkiye geleceğin eğitimine hazır değil. Ancak hemen hemen hiçbir ülke hazır değil henüz. Eğitimin geleceği tüm dünyanın en çok sorguladığı, “yeni yöntemler nasıl olsun, olmalı, olacak?” diye kafa yorduğu çok hayati bir konu. Tabi ki çok sıkı hazırlık yapmaya çalışanlar ve başarılı olma ihtimali daha yüksek olanlar var.  Eğitim konusunda yapılan uluslararası araştırmalar, yayınlanan raporlar ortada. Durum ülkemiz açısından son derece üzücü ve uyarıcı. 

Bunları ve gelecekte olması beklenen koşulları dikkate alarak çok cesur, atak, devrimsel, özgür ve ilerici hamleler yapar, bütçe, kaynak tahsisatlarımızda silah yerine eğitime öncelik verirsek; şimdi geride olduğumuz gibi gelecekte de ileride olmamamız için bir sebep göremiyorum. Konu tamamen vizyonla, stratejik bakış açısı ve kaynakların daha çok ne için kullanıldığı ile ilgilidir. 

GELECEKTE HANGİ NİTELİKLERE SAHİP İNSANLAR BAŞARILI OLACAK?
Her şeyden önce “insan yetiştirmek” bakış açısı anlamını yitirecek. Herkes ancak ve ancak “kendisini yetiştirebilir” sorumluluğunu benimsemek esas olacak.  Böyle bakınca her birimiz otodidakt* yöntemle kendimizi sürekli geliştireceğiz, kesintisiz öğreneceğiz donanımımızı geleceğin isterlerine göre güncelleyip, yükselteceğiz.  Tıpkı cihazlarımız gibi.

Geleceğin başarılı insanlarından olmak için; 

1.    Olumlu düşünmek, iyi beslenmek, ruhuna ve bedenine iyi davranmak, mutlu olmak
2.    Fütürist, gelecekçi bakış açısı 
3.    İleri teknoloji bilgisi ve kullanımı
4.    Meraklı ve algoritmik düşünebilmek
5.    Kurgu yapabilen tasarımcı kafa yapısı geliştirmek
6.    Temel STEAM/BTMSM eğitimi almış olmak (Science, Technology, Engineering, Aer, Math / Bilim, Teknoloji, Mühendislik, Sanat, Matematik)   
7.    Bilgisayar Programcılığı, Mühendisliği, Developer’lık, yani kodlama yapabilmek 
8.    Grafik, Görsel, Dijital Tasarımcılık 
9.    Ses, müzik tasarımcıları daha doğrusu her kategoride “Tasarımcılık, Toparlayıcılık/Aggregator’lık”  
10.     Hybridleşme 
11.     Yaratıcı, inovatif olmak 
12.     Analog, dijital iletişimde ustalık
13.     Duyarlılık
14.     Disiplin
15.     Çok, çok, çok çalışmak

Ve şu başarı tarifine göre yaşamak gerekiyor; 
Başarı: “sırf sen varsın diye bir başkasının mutlu olma hali.” 
 Kendin dâhil olmak üzere ne kadar çok insanı mutlu edebiliyorsan, o yaptığın işte olduğun durumda, her nerede, ne yapıyorsan, o rolde o kadar çok “başarılısın” demektir. 
Eğer çocuklarımızı bu temel felsefe, bu başarı tarifi ile yönlendirirsek “donanım, meslek, ona hazırlanmak için, hangi bölüm/ staj vb.” soruların yanıtları da kendiliğinden parıldıyor olacak...

*  self learning, self thinking / kendi kendine düşünme, öğrenme.

 

18-05-2016


Etiketler

Paylaşın arkadaşlarınızı da bilgilendirin

Paylaş