Arama sonuçları

Eğitim sisteminin PISA karnesinde kırıklar var

Eğitim sisteminin PISA karnesinde kırıklar var

PISA sonuçlarının ön raporu açıklandı. PISA sembolik bir olay olsa da küresel ölçekte temsil kabiliyeti oldukça yüksek bir olay. 2015 sonuçları eğitimde mutlak gerilemeyi ortaya koydu. Sonuçlar aslında ‘malumu’ ilan etti. Eğitim sorunsalına kafa yoranlar açısından sürpriz olarak görülmeyen bir tablo oluşturdu. Biz zaten böyle olacağını biliyorduk, bu politikaların varıp dayanacağı yer gelişme ve ilerlemenin durağanlaşması demek de fayda etmiyor. İnsanlar bu tür olumsuz olaylardan kendilerine dersler çıkarır ve olumsuzluğun tekrar yaşanmaması için çaba gösterirler. Hele bu insanlar eğitim gibi çocuklarımızın ve toplumun geleceğini belirleyen bir alanın politikalarına yön ve karar verme konumunda, sorumluluk makamında iseler. Biz diyoruz ki: “Ey karar alıcılar vericiler, karar almadan ve karar verdiğiniz politikaları uygulamaya koymadan önce bin kere düşünmek zorundasınız. Olumsuzluk ve yanlış yapma gibi bir şansınız bulunmamaktadır. Çünkü karar alıp verdiğiniz alan çocuklarımızın, dolayısıyla ülkenin geleceği. PISA’da ortaya çıkan ve suçlu arayışına çıktığınız sonuçlar, yıllardır ülkeyi yönetenler ve eğitim politikalarına yön verenler olarak sizin politikalarınızın eseri. 

Türkiye 15 yıldır PISA projesinin içinde. Üçer yıllık beş dönemi kapsayan bu projede beşinci dönem Türkiye açısından olumsuzluğun tavan yaptığı bir dönem oldu. Sadece PISA’da dökülmüyoruz. Örneğin, TIMSS’de (Uluslararası Fen ve Matematik Sınavı 4 ve 8. sınıflar) oluşan puan ve sıralamalar ile KPSS Ortaöğretim sınavında sınava giren 3 milyon 293 bin adaya genel kültür ve genel yetenek alanında sorulan 120 soruya verilen doğru yanıtlarda görmekteyiz. KPSS’de doğru yanıt oran ortalamasının yüzde 12,5 (15 bin 4) çıkması durumun ne kadar umutsuz olduğunun en somut kanıtı. KPSS ve PISA’da matematik ve fen bilimlerinde oluşan akademik başarı çok alt düzeylerde seyrediyor. Bütün sınav sonuçları sistemde var olan sorunların üzerinde önemle durulması gerektiğini göstermektedir. Ortaya çıkan bu olumsuz sonuçların birçok nedeni bulunmaktadır.
 
Bu nedenler uzun ve geniş bir çalışmanın konusu olmakla birlikte öne çıkanları beş başlıkta özetlemek mümkün. Bunlar;
-Ülkede var olan sınıfsal farklılaşmalar ve ayrışmalar. Alt gelir gruplarının eğitime erişimde eşit fırsatlardan yararlanmasının önündeki engeller. Hükümetlerin eğitim ve bilime dönük fırsatçı, araçsalcı, popülist ve pragmatik politikaları, topluma eğitim yoluyla bu yönde ayar verme ısrarları.

-Ezbere ve tekrara dayalı programlar. Eğitimin merkezinde hangi unsurların olacağına karar verilmesinde yaşanan çelişkiler. Öğretmen mi, öğrenci mi, okul mu, devlet mi, bilim mi, din mi, toplum mu, konu mu sınavlar mı? Bu unsurlar sürekli değişmiş bir türlü istikrar kazanmamıştır. Hangisini odak merkezi yapacağımıza ya da hepsini dinamik bir denge içerisinde tutan bilimsel bir yaklaşımla mı ele alacağımıza karar vermek zorundayız.

-Laiklik ve bilimsellik meselesine yaklaşımda mesafeli duruşların varlığı, eğitimin dikey ve yatay örgütlenmesinde bu konuda yeterli duyarlılığın gösterilmemesi. Teknolojik araçların, bilgiye erişimde ve bilgi tabanlı kullanımında, iletişim olanaklarının tabana eşit oranda dağılımında ve değerlendirilmesinde yaşanan gecikmeler.

-Karar alma mekanizmalarına eğitim bileşenlerinin demokratik katılımını sağlayacak yasal önlemlerin yeterli düzeyde alınmasına dönük somut adımların atılmaması, yerelin güçlendirilmesi yerine merkezin güçlendirilmesi.

-Öğretmenlik için lisans öğretim programlarının yeterliliği ve niteliği, istihdam, öğretmen olmaya hazır olma ve hizmet içi eğitimde karşılaşılan zorluklar, ekonomik ve sosyal alanda yaşanan sorunlar.
 
Çocukların okuma, matematik ve fen becerilerinin düzeyini, içerik ve öğrenme/öğretme yöntemlerini ölçme amaçlı yapılan PISA ve benzeri sınavlar kendi eğitim sistemimizin süreç ve sonuçlarını sorgulamamıza, görmemize ve değerlendirmemize katkı sağlamaktadır. Ülkemiz eğitim sistemi ile sürekli oynanmaktadır. Çeşitli ülke örnekleri sınanmaktadır. İzlenen yol ve uygulanan yöntemlerde bir süreklilik ve istikrardan söz etmek mümkün değildir.  Yapılanların hala bir seçenek ve alternatif arayışı olarak sunulması ise artık kimseye inandırıcı gelmemektedir. Bu tür istikrarsızlıklar eğitimde kargaşaya, bileşenlerde ise (öğrenci, veli, öğretmen) güvensizliğe, soğumaya ve mutsuzluğa neden olmaktadır. Nitekim bu yöndeki bulgular Bakanlığın zaman zaman yaptığı saha çalışmalarında da ortaya çıkmaktadır.
 
PISA sonuçlarında alınan puan ve sıralamalar kadar, sorulan soruların içeriği, verilen yanıtların doğruluk oranları, sınava katılanların hangi okul, bölge ve gelir grubu mensubu oldukları ve bunların verdiği doğru yanıtların aldığı puanların süreçlere etkisi de değerlendirildiğinde farklılıklar arasında ki makasın geçmiş yıllara göre kapanmakta olduğu görülmektedir.  Okul, gelir ve bölgeler arasında ki puan farkının 85-120 puan aralığında olması, hala bu makas aralığı açıklığının çok geniş olduğu anlamına gelmektedir. O nedenle esas ele almamız gereken sorun, ülkemiz insanlarına verilmekte olan eğitim hizmetinin eşit, nitelikli ve bilimi esas alan bir temelde kamu hizmeti olarak sunulmasıdır.
 
Sonuç olarak, topluma dayatılan zora dayalı rıza yöntemlerinden vaz geçilmelidir. Ortaya çıkan olumsuz tablodan o okul bu okul, şu kişi bu kişi, kurum ya da üst alt akıl demeden kendimize, eğitim sistemine ve yürüttüğümüz politikalara aynayı tutmak, sorunları ve çözüm yollarını bütüncül bir bakış açısıyla ele almak doğru olan sorgulama yöntemi olarak seçilmelidir. Öğrenci, okul, derslik, öğretmen sayısının ve bütçe rakamlarının artması önemli ancak yetmemektedir. Bütün bu yapılanlara koşut yapılması gereken, eleştirel ve yaratıcı aklın sentezini yapmak, bütün süreçleri ve sonuçları bu sentezin aydınlığında ele almaktır. Ufkumuzu aydınlatmasından zerre kadar şüphe duymadığımız bilimin ışığında yürümek, çözülmemiş sorunları çözmek, çocuklarımızı 21. yüzyılın gerektirdiği ihtiyaçlara yanıt üretecek özgür ve demokrat yurttaşlar olmasını sağlamaktır. Eğitim sisteminin PISA’da oluşan karne kırıklarını bu olgular üzerinden düzeltme yoluna gitmek daha sağlıklı bir yol olacaktır.

11-12-2016


Etiketler

Paylaşın arkadaşlarınızı da bilgilendirin

Paylaş