Güç arayışı çocuklara sıçradı, akran zorbalığı hızla yükseliyor

FutureBright Group, son dönemde Türkiye’nin olduğu kadar dünyanın da en dikkat çeken sorunlarından birisi olan akran zorbalığı hakkında kapsamlı bir araştırma gerçekleştirdi. Araştırmaya göre; güç arayışının çocuklara sıçraması akran zorbalığının hızla yükselmesine neden oldu.
T24'te yer alan habere göre, FutureBright Group tarafından 12 ilde yürütülen araştırma sonucunda akran zorbalığı denince ebeveynlerin birden fazla şiddet türüne dair yorum yaptığı görüldü. Bunlar arasında psikolojik şiddet, zorbalık denince ebeveynlerin aklına en çok gelen zorbalık türü oldu. Psikolojik şiddet olarak dalga geçme, baskı kurma, dışlanma, dış görünüşle ayrıştırma gibi maddeler sıralandı.
YÜZDE 95’İ OKULLARDA YAŞANIYOR
Araştırma sonuçlarına göre; akran zorbalığının yüzde 95’i okullarda yaşanıyor. Okulların spor salonu veya soyunma odaları ortaokul çağındaki çocukların akran zorbalığına en yoğun maruz kalınan alan olarak belirtiliyor. Yaş büyüdükçe akran zorbalığının en yoğun yapıldığı alanın sınıfların içi olduğu görülüyor, yani lise grubunda zorbalama yeri olarak sınıf içleri seçiliyor.
OKULA GİDEN HER 4 ÇOCUKTAN 3’Ü AKRAN ZORBALIĞININ GÖLGESİNDE YAŞIYOR
Akran zorbalığının dağılımına bakıldığında çocukların yüzde 23’ü zorbalık mağduru, yüzde 50’si zorbalığa şahit olan, yüzde 1’i zorbalığı uygulayan, yüzde 2’si aynı anda hem mağdur olup hem zorbalık uygulayan, yüzde 24’ü ise kaygısız yani akran zorbalığı yaşamamış, yaşatmamış ya da şahit olmamış çocuklardan oluşuyor. Her iki çocuktan birinin zorbalığa şahit olması, akran zorbalığının alarm veren bulgularından biri çünkü bu çocuklar, zorbalık uygulayan çocuğun çoğunlukla ceza almadığını görüyor ve zorbalığın toplumda kabul gören bir davranış olduğuna dair yanlış bir algıla kapılıyor. Zorbalık bu şekilde meşru bir zemin kazanmış oluyor.
“TOPLUMDA NE KADAR ÇOK ZORBALIK VARSA OKULDA DA O ORANDA ZORBALIK VARDIR”
Araştırma sırasında bir kanaat önderi, şu sözleri söyledi:
“Hayat neyse okul da odur. Üçüncü sayfa haberleri arttı mı? Arttı. Türkiye üçüncü sayfa haberleri gibi oldu. Her gün kaç kişi öldürüldü? Şimdi ülke her gün bu haberlerle iç içeyken okullarımızı bu haberlerden bağımsız düşünemeyiz. Toplumda ne kadar çok zorbalık varsa okulda da o oranda zorbalık vardır.”
ZORBALIĞA ZEMİN HAZIRLAYAN DİĞER DİNAMİKLER
Araştırmaya göre; akran zorbalığının ortaya çıkmasına ve gerçekleşmesine zemin hazırlayan pek çok dinamik var. Bu dinamikler hem toplum/eğitim sistemi odaklı makro, hem de aile odaklı mikro değişkenleri kapsadı. Bu dinamikler şöyle sıralandı:
-Ebeveynlik yaklaşımlarının değişimi
-Öğretmen ve öğrenci güç dengesinin bozulması
-Öğretmenlerin yaşam ve iş standartlarının düşüşü
-Eğitim sistemi aksaklıkları
-Yargı sistemine duyulan derin güvensizlik
Akranlarına zorbalık uygulayan çocuklarla ilgili ebeveynlerin varsayımı; akranlarına zorbalık uygulayan her 3 çocuktan 2’sinin aile kaynaklı sebeplerle bu davranışları sergilediği yönünde. Ancak araştırma sonuçları, gerçeğin bundan ibaret olmadığını ortaya koydu. Uzmanlar; iyi bir aile ortamında yetişmiş, ebeveynleri eğitimli insanlar olan çocukların da zorbalık yapabildiğini belirtti.
ÖĞRETMENLERİN AKRAN ZORBALIĞINDAKİ POZİSYONU
Öğretmenlerin durumuna da değinilen araştırmada ortaya şu sonuç çıktı:
"Geçtiğimiz yıllarda hem aile hem de öğrenci tarafından mutlak güç otoritesi olarak görülen öğretmenlerin, yaşanan teknolojik gelişmeler ve pandemi döneminde ortaya çıkan uzaktan eğitim nedeniyle eski değerini yitirdiği gözleniyor, öğretmen – öğrenci ilişkisi yeniden tanımlanıyor. Bu tanımlamada öğretmenin mutlak güç algısı zayıflıyor. Ebeveynler eskiye kıyasla öğretmenlerin üzerinde daha çok kontrol sahibi olmaya çalışıyor ve öğretmenleri daha kolay eleştiriyor. Tüm bunların sonucu olarak öğretmenin öğrenciler tarafından çok daha az oranda ciddiye alındığını ve önemsendiğini, otorite figürü olmaktan çıktığını görüyoruz.
Öğretmen açısından baktığımızdaysa ücretlerin düşük olması, bu yüzden yaşam standartlarının da gün geçtikçe düşmesi temel etken olarak düşünülebilir. CİMER şikayetlerinin artması sonucu öğretmenlerin üzerindeki baskının da artması, sınıfta otorite sağlayamamasının bir diğer nedenini oluşturuyor."
CEZASIZLIK ALGISI
Genel olarak yetişkin insanların dünyasında yer eden cezasızlık algısının çocukların dünyasında da aynı şekilde yer aldığı görüldü. Araştırmaya katılan bir rehber öğretmen kendisine getirilen bir çocuğun şu sözleri sarf ettiğini belirtiyor:
“Hocam kimler neler yapıp ceza almıyor. Ben mi ceza alacağım?”
ZORBAŞIK UYGULAYAN ÇOCUĞUN DAVRANIŞLARI STABİL
Araştırmaya göre; zorbalık uygulayan çocuğun bu davranışları düzenli olarak sergileme oranı yüzde 44, arada sırada yapanların oranı ise yüzde 56. Zorbalık yapmak için karşısındaki çocuğun fiziksel özellikleri, ailesinin ekonomik durumu hatta sivilceleri bile sebep haline gelebiliyor. Tüm bu gerekçeleri karşılıksız ve orantısız güç haline getirebilen çocuk, tüm sınıf üzerinde hakimiyet sağlayarak güç gösterisi yapmaya başlayabiliyor. 11 yaşındaki bir çocuk bu durumu şöyle tanımlıyor: “Zorbalık her zaman kazanır. Zorbalığın önünde daha büyük bir güç yoktur.”
AKRAN ZORBALIĞI NASIL YAPILIYOR?
Araştırma sırasında verilen örneklerden fiziksel akran zorbalığı olarak; birinde tuvalete giren bir çocuğun tuvaletin içinde sıkıştırılıp kafasının tuvalete sokulduğu, daha sonra aldığı bir darbe ile safra kesesinin patlatıldığını; içine kapanık ve çekingen bir diğer çocuğun ise zorla kavga etmeye götürüldüğü anlatılıyor. Bazı çocukların ise yemek paralarının zorbalar tarafından gasp edildiği belirtiliyor.
Sözlü akran zorbalığında ise çocuklarla alay etme, küfür etme, lakap takma, küçümseme gibi davranış şekillerini görüyoruz. Marka ayakkabı ya da telefon sahibi olmamanın ilkokul seviyesinde bile aşağılandığını izliyoruz. Çocuğun özgüvenini yavaş yavaş azaltan bu davranışlar aynı zamanda çocuğun sindirilmesine de sebep olabiliyor. Kızı özel bir okula burslu giren bir anne şunları söylüyor: “Kızım okula yüksek bir puanla burslu girdi. Kiloları yüzünden dalga geçerek ‘dana gibisin, sana kurbanda kaç kişi girer kim bilir’ diyerek laf atmışlar. Yüzündeki sivilce sayısı ile ilgili kendi aralarında iddiaya girmişler. Ezik burslu diyerek aşağılayıp telefonlarına bu isimle kaydetmişler.”
İlişkisel zorbalıkta çocuğu psikolojik olarak yalnızlaştırma, yok sayma, dışlama, iletişim kurmayı reddetme şeklinde davranışlar gözlemleniyor. Okula yanında para götürmeyen çocuğu dövmekle tehdit etmeye kadar varan zorbalıklar yapılabiliyor.
ÇOCUĞU EN GÜVENLİ ALANINDA BİLE KOVALAYAN KOLEKTİF ZORBALIK TÜRÜ: SİBER ZORBALIK
Sözlü zorbalık yaptırımsız kalınca kolayca fiziksel zorbalığa ve siber zorbalığa dönüşüyor. Siber zorbalık, zorbalık mağduru çocukların en büyük korkulu rüyası çünkü en güvenli alanlarında, evlerinde bile peşlerini bırakmıyor. Çocuğun telefonuna alay edilen mesajlar ve resimler gönderiliyor, yazışma gruplarında fiziksel özelliklerle dalga geçiliyor. Bireysel zorbalık siber ortamda kolektif zorbalığa dönüşürken, mağdur kendisini zorbalığa kesintisiz olarak maruz kaldığı ve nefes alacak hiçbir alanının olmadığı bir dünyanın içinde buluyor. Akran zorbalığına maruz kalan çocukların akran ilişkilerinde sözlü zorbalık oranı yüzde 74, fiziksel zorbalık oranı yüzde 61, ilişkisel zorbalık oranı ise yüzde 51 düzeyinde görülüyor.
İLKÖĞRETİM VE LİSEDE ŞEKİL DEĞİŞTİREN ZORBALIK
Eşyalara zarar verme davranışı ilkokul seviyelerinde daha sık görülürken, çocukların yaşı büyüdükçe lise seviyelerinde maddi zorbalık sahneye çıkıyor. Erkek çocukları fiziksel zorbalığa daha fazla maruz kalıyor. Metropol çocuklarında arkadaşlarını dışlayarak veya eşyalara zarar vererek zorbalık yapmak yaygınken, Anadolu illerinde fiziksel zorbalık yükseliyor.
ARTIK TENHADA DEĞİL AÇIKÇA YAPILIYOR
Fiziksel zorbalıkların yanında sözlü, psikolojik ve siber zorbalığın daha çok arttığını söyleyen eğitimciler bunun nedeni olarak takibinin kolay yapılamamasını gösteriyorlar. Zorbalık yapan çocukların herhangi bir otoriteden çekinmek gibi bir kaygıları olmadığını belirtiyorlar. Eskiden tenhada yapılan davranışların artık herkesin gözü önünde yapılabildiğini vurguluyorlar. Çünkü zorbalık artık bir güç gösterisi ve bir performans alanı haline gelmiş durumda. Şahitlerin önünde zorbalık yapan çocuk daha da güçleniyor ve böylece gelecekte yapacağı zorbalıklar için daha çok alan açılmış oluyor.
ZORBALIĞIN DUYGUSAL ETKİLERİ
Zorbalığın duygusal etkilerine baktığımızda fiziksel zorbalığa uğrayarak mağdur olan çocuğun okula gitmek istemediği, okulda kendini güvende hissetmediği görülüyor. Siber zorbalığa uğrayan çocuklar uyku problemi yaşıyor, kendine zarar verme girişiminde bulunabiliyor. Maddi zorbalığa uğrayan çocuklar ise harçlık olarak gereğinden fazla para istemeye başlıyorlar, okulda tuvalete gidememeye başlıyorlar ve kötü alışkanlıklar edinme eğilimine giriyorlar.
Çocuklar “Ben bunu hak edecek ne yaptım?” diye düşünmeye başlıyorlar ve hata yapan çocukların zorbalığa uğradığını düşünüyorlar. Çocuklardan birisi “Çok ağlıyorum ama bir gün google’a çok ağlarsam ne olur diye yazdım, ‘beyin hücreleri ölür’ yorumunu gördüğüm için artık daha az ağlamaya çalışıyorum” diyor. Bir diğer çocuk hatayı kendisinde aradığını “Hiç hatası olmayan çocuklar zorbalığa uğramaz bence. Mesela ben her akşam, "Ben bugün ne gibi bir hata yaptım?" diye düşünüyorum. Sonra onları bir daha yapmamaya çalışıyorum” sözleriyle ifade ediyor.
Çevresindeki çocuğun zorbalık mağduru olduğunu gören şahit çocuk ise ispiyoncu olarak damgalanma korkusu içinde yaşayarak bunu ebeveynine ya da okul idaresine bildirmekten çekiniyor. Şahit çocuk sorumluluğun pek çok kişiye ait olduğunu düşünerek “kimse sesini çıkarmıyor zaten” diyerek davranışını bu mantık temeline oturtmaya çalışıyor.
Çocuğu zorbalığa maruz kalan ebeveynler, kendi rollerini sorgulayarak “Çocuğuma kendini korumayı öğretemedim, ben kötü anne ya da baba mıyım” diye sormaya başlıyor. Zorbalıktan en az çocukları kadar etkileniyorlar. Çoğu anne baba zorbalık yapanın da aslında kurban olduğunu düşünüyor
EBEVEYNİN ZORBALIK HİKAYESİNİ ÖĞRENME GEÇMİŞİ
Yaklaşık her 3 ebeveynden 2’si yaşanan durumdan aynı hafta içinde haberdar olduğunu söylüyor. Ebeveynlerin yüzde 70’i olayı çocuğundan öğreniyor. İlkokul seviyesinde zorbalık gören çocukların aileleri zorbalık yapan çocuğun ailesiyle görüşmeyi tercih ediyor. Rehberlik servisi ise ortaokul ve lise seviyelerinde daha çok tercih ediliyor. Zorbalık yapan çocuğun ailesinin durumu görmezden gelme oranı ise yüzde 55 oranında.
ÇÖZÜM SÜRECİNDE SINIF ÖĞRETMENİNİN ETKİSİ
Sınıf öğretmeninin sınıfta çocukların davranışlarını gözlemlemesi büyük önem taşıyor. Öğretmenin bu duruma tepkisiz kalmayacağını bilen öğrenciler için süreç daha kolay bir hale gelebiliyor. Kayıtsız kalan öğretmenler ise büyük bir hayal kırıklığına sebep olabiliyor. Öğretmenin verdiği cezaların da sadece belli bir süre etkisi olduğu gözlemleniyor.
REHBER ÖĞRETMENİN ETKİSİ
Rehber öğretmenlerin çoğunlukla günü kurtaran çözümler üretebildiği, sorunlara kalıcı çözüm üretebilecek kadar vakti olmadığı düşünülüyor. Örneğin zorba ve mağduru birbirinden özür dileterek alınan küsleri barıştırmak gibi bir aksiyonun olayı yok sayarak süreci çok daha kötü bir noktaya getirebileceği belirtiliyor. Çözüme götürebilecek en sağlıklı yolun empati ve sorumluluk kazandırma, psikolojik destek, sistematik ve gözlemlenebilen süreçler geliştirmek, itibar ve özgüven kazandırma, topluluk bilinci yaratma olduğu vurgulanıyor.
“BU TAŞI HEP BİRLİKTE KALDIRABİLİRİZ”
Ebeveynlerin yüzde 95’i akran zorbalığı karşısında okul yönetiminin aktif ve yönlendirici olup engelleyici görev alması gerektiğini düşünüyor. Çözüm yoksa rahat da yok diyen ebeveynler çocuğunu her sabah okula nefesini tutarak, eli yüreğinde göndermenin kaygısıyla yaşıyor.
Konuyu bir toplumsal sorumluluk olarak görerek büyük bir çalışmaya imza atan Futurebright Group kurucu ortağı Başak Abdula, kendisi de okulda akran zorbalığına uğramış bir çocuğun annesi olarak şunları söyledi:
“Bugün toplumda her 4 çocuktan 3’ü zorbalık ile iç içe bir yaşam sürüyor; ya zorbalığa uğruyor ya zorbalık yapıyor ya da zorbalığa şahit oluyor. Bu sorun her geçen gün daha da kök salıyor ve sadece çocuklar arasında değil, tüm toplumda hızla normalleşiyor. Bu araştırma yüksek sesli bir uyarı sinyali. Çünkü zorbalığın bir bireysel sapma olmaktan çıkıp toplumsal yapıyı etkileyen ve yeniden üreten kritik bir olguya dönüştüğünü gösteriyor. Hepimizin içinde hayatta kalma dürtüsü ile bağlantılı bir zorbalık potansiyeli var ve bireysel seviyede bu potansiyeli bilinçli bir çabayla bastırmak her insanın ahlaki sorumluluğu. Fakat asıl önlemler bütününü toplumsal seviyede almak zorundayız. Çünkü araştırmadan yola çıkarak diyebiliriz ki eğer acilen bu konuyu önceliklendirip hep birlikte hareket etmezsek kısa zamanda çok daha vahim olaylarla karşılaşacağız. Çözüm için öğretmenin, okul idaresinin ve rehberliğin yalnız kalmadığı yepyeni bir bilinç inşa etmek gerekiyor. Okulların zorbalık durumunda vaka bazlı karar verici değil, uygulayıcı olarak hareket etmesini sağlayacak, standardize edilmiş ve yapılandırılmış sistemsel süreçler oluşturmak hayati önem taşıyor. Eğitimcilere, ebeveynlere, devlet kurumlarına, sivil toplum kuruluşlarına ve medya temsilcilerine açık çağrımızdır: Burada, tam ortamızda çok ağır bir taş duruyor; bu taşı ancak hep birlikte kaldırabiliriz.”
26-05-2025