Arama sonuçları

‘Her ile üniversite’ verimliliği düşürdü

‘Her ile üniversite’ verimliliği düşürdü

‘Her ile üniversite’ verimliliği düşürdü. Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) tarafından oldukça çarpıcı bir rapor yayımlandı. Prof. Dr. Ufuk Akçiğit ile Dr. Elif Özcan-Tok’un hazırladığı Türkiye Bilim Raporu’nda yeni kurulan üniversitelerde akademik niteliğin düşük olduğuna dikkat çekildi. Raporda ayrıca kadınların akademide yaşadığı sıkıntılara da değinildi.

BirGün'den Mustafa Kömüş'ün haberine göre, raporda 2006 yılından sonra kurulan üniversitelerin akademik verimliliği düşürdüğü aktarıldı: “Yeni kurulan üniversitelerle 2005 yılında Ankara, İstanbul ve İzmir gibi köklü ve daha verimli üniversitelerin bulunduğu illerin ortalamasında gerileme görülmüştür. 2006 ve sonrasında her ile bir üniversite açılması ve büyük şehirlerdeki sayının artmasıyla Türkiye genelinde daha homojen, ancak akademik verimliliğinin de görece olarak düşük olduğu bir yapıya ulaşılmıştır. Yeni açılan üniversiteler verimlilik olarak birbirlerinden farklılaşmakla beraber çoğu köklü üniversitelerin gerisinde kalmıştır. Üniversitelerin sayıca artmasına rağmen bilimsel çalışmalarda istenilen seviyeye ulaşamamasında özellikle yeni kurulan üniversitelerin araştırma performansında yetersiz kalması önemli rol oynamaktadır. Kurumsallaşamama, altyapı yetersizliği, akademik kadronun nitelik ve nicelik olarak ihtiyacı karşılayamaması sorunların başında gelmektedir.”

ÖĞRENCİ SAYISININ ARTMASI ZARAR VERDİ

Öğrenci sayısının artmasının da araştırma faaliyetlerine olumsuz yansıdığı ifade edildi: “Yükseköğretimde arz yönlü bir destek yaratsa da, öğretim elemanlarının üzerine düşen yükü ağırlaştırmıştır. Yükseköğretim kontenjanlarına ilişkin verilen kararlarda, üniversitelerin aynı zamanda bir araştırma kurumu olduğu ve bu faaliyetlerin ekonomik çıktıları düşünüldüğünde bu alandaki bir aksamanın uzun vadede yaratabileceği problemler unutulmamalıdır. Lisans öğrencisi sayısının artması araştırma faaliyetlerine ayrılan vaktin azalmasına sebep olarak akademisyenlerin verimliliğini olumsuz etkilemektedir. Bu nedenle, araştırmacı başına düşen lisans öğrencisi sayısının bilimsel araştırma faaliyetlerini aksatmayacak seviyede tutulması gerekmektedir.”

2006 YILINDAN SONRA GERİLEME BAŞLADI

Raporda 2006 yılının bilimsel çalışma üretiminde bir kırılma olduğu aktarıldı: “Bu yıl ve sonrasında ülkenin yükseköğretim kapasitesi nicelik olarak hızla artmasına karşın aynı artış nitelikte görülmüyor. Sonuç olarak, 2006 yılı sonrası Türkiye’de bilimsel çalışma üretiminde gerileme mevcuttur. Öte taraftan 2000-2006 döneminde yakalanan ivme daha iyi araştırma performansı elde edilebileceğinin bir göstergesidir. Akademik yükselmelerde konan asgari yayın kriterlerinin çalışma motivasyonunu olumlu etkilemesine karşın, kaliteli yayın artışına etkisi, etki puanı düşük dergilere yönelme şeklinde gerçekleşiyor.”

KADINLAR AYRIMCILIĞA MARUZ BIRAKILIYOR

Raporda kadınların akademide yaşadığı sıkıntılara özel bir bölüm ayrıldı. Kadınların işe alım ve yükselme süreçlerinde ayrımcılığa uğradığı belirtildi:

“Kadınların, araştırmacılar içerisindeki payı yükselmesine rağmen, Türkiye’nin de dahil olduğu birçok ülkede erkeklerle arasında hâlâ kayda değer bir fark mevcuttur. Bu farka neden olan birkaç faktör olabilir. Bu faktörlerin en önemlilerinden biri, kadınların işe alım ve yükselme süreçlerinde ayrımcılığa uğramaları ve dolayısıyla araştırma faaliyetlerinde kendilerine yer bulamamaları olabilir. Lisans ve yüksek lisans öğrencileri içerisinde kadınların payının yüzde 45’ten fazla olması yükseköğretime olan talebin düşük olmadığını göstermektedir. Doktora öğrencileri ve araştırma görevlileri içerisindeki payın yüzde 43’ün üstünde olması da araştırma faaliyetlerine olan ilginin yüksekliğini anlatmaktadır. Ancak, kadınların payı doktor öğretim üyeliğinde yüzde 36’ya, doçentlikte yüzde 34’e ve profesörlükte yüzde 28’e gerilemektedir. Dolayısıyla, üniversitelerde yükseltme ve atama süreçlerinde kadınların karşılaştığı zorluklar kesinlikle sorgulanmalıdır.”

Kadınların akademideki varlığına ilişkin raporda şu önerilerde bulunuldu: “Sonuç olarak, bilim dünyasına kadınların katılımının nicelik olarak artması olumlu bir gelişmedir. Ancak, üst akademik kadrolarda temsil yeterli düzeyde değildir. Bir araştırmacının en değerli varlığı zamandır. Bu göz önünde bulundurularak, cinsiyet ayrımı gözetmeden herkese araştırma faaliyetleri için yeterli ve eşit zaman sunulmalıdır. Temsil güçleri yüksek ve nitelikli kadın araştırmacıların bilim dünyasına kazandırılması okul çağındaki kız öğrencilerin de bilime merakını artıracak ve birbirini besleyen bir döngü ile kadınların bilim dünyasına katılımında istikrarlı bir seyir sağlanacaktır.”

01-12-2020


Etiketler

Paylaşın arkadaşlarınızı da bilgilendirin

Paylaş