Arama sonuçları

Milyonlarca öğrenci ve genç 6 ayda 34 sınava girecek

Milyonlarca öğrenci ve genç 6 ayda 34 sınava girecek

2016-17 eğitim öğretim yılının ikinci dönemi ile birlikte milyonlarca yurttaş için de 6 ay sürecek bol sınavlı bir dönem de başlıyor. Eğitimin bu ikinci dönemine yeni müfredatdüzenlemeleri ile yapılacak sınavlar damga vuracak. Eğitimin ve diğer sosyal alanların sorunları ile siyasal ve ekonomik sorunlar Anayasa Referandumu’nun gölgesinde kalsa da milyonların yaşamını etkileyen sınavlar gündemdeki yerini koruyacak gibi görünüyor.  

15 Ocak-15 Temmuz tarihleri arasını kapsayan bu 6 aylık zaman diliminde çocuklar, gençler ve yetişkinler değişik sınav türlerine girerek gelecekte bir işte çalışmanın kapısını aralamaya çalışacaklar. 6 ay devam edecek olan bu sınavlı dönemde çocuklar ve gençler bir yanda bulundukları okul ve üniversitelerde sınıf geçmede değerlendirilen ilkokul 4.sınıf ve ortaokulda 10 zorunlu dersten 20, genel liselerde 14 dersten 28, üniversitede ise onlarca dersten sınavlara  (yazılı-vize-final) girecekler.  Diğer yanda mezun olduktan sonra bir üst okula/üniversiteye, işe girebilmek veya bulundukları işlerde yükselmek ve kariyer yapmak ya da iş değiştirmek için gerçekleşecek 34 çeşit sınavda ter dökecektir. Kazananların sevineceği,kaybedenlerin üzüleceği zor geçecek bir altı ay.

EĞİTİMİN YAŞANAN SORUNLARI NEDİR?

Eğitim alanının hemen her dönem var olduğunu bildiğimizbu dönemde geri plana atılmaya, görmezden gelinmeye ve baskılanmaya çalışılan aynı zamanda eğitim sisteminin krizini de ortaya koyan;  çocuklarımızın, eğitim emekçilerinin ve yurttaşın gerçek eğitim gündemini oluşturan sorunlar bulunmaktadır. Bu sorunlar, eşitsiz eğitim gerçeği, eğitimde ayrımcılık, ikili eğitim, birleştirilmiş sınıflar, kalabalık sınıflar, niteliksiz eğitim hizmeti, altyapısı bozuk okullar, öğrenciden katkı parası alınması. Eğitimin özelleştirilmesi, ücretli öğretmen istihdamı, öğretmenliğin sertifikaya bağlanması, atanmayan öğretmenler, içinde bazı radikal dini örgütlerin reklamı yapılan ve çocukların algısını bozan kitaplar, taşımalı eğitim.  

MÜFREDAT VE SINAVLAR 

Okullarda yaşanan şiddet, temel lise ve TEOG garabeti, uluslararası sınavlardaki başarısızlık, çalınan sorular ve şifrelenen sınavlar, çocukların dini vakıflara doğru itilmesi, siyasi kadrolaşma. Çocukların örgün eğitim sistemi dışında bırakılması, çocukların barınmak zorunda bırakıldıkları yerlerde taciz ve istismar edilmesi, yanarak yaşamını kaybetmesi gibi. Ayrıca bu dönem OHAL KHK’larının eğitim hali; ihraçlar, açığa almalar, sürgünler, soruşturma ve cezalar, gözaltı ve tutuklamalar. Bu sorunlar müfredat ve sınav gündeminin, siyaset ve ekonomi krizinin arkasında kalsa da, çözülmedikçe sorun olma özelliğini kaybetmeyecek hep koruyacak.

Bütün bu sorun ve tartışmaların yanında sınav yoğunluklu geçecek bu altı aylık dönemin sınav yapıcı kurumları olarak; MEB, Okullar, ÖSYM, Üniversite ve Açık Öğretim Fakültesini belirledik. Bu kurunlar arasında okullar resmi yazılı sınavlarını, MEB; DPY, BİLSEM,8 ve 12 sınıflara yönelik deneme, açık ortaokul, lise ve TEOG ile motorlu taşıt sürücü sınavlarını yapmaktadır. ÖSYM; e-YDS, YÖK Dil, YDS, ALES, YGS, TUS, LYS ve KPSS’yi yapmaktadır. Üniversiteler kendi resmi sınavlarını yaparken, Açık Öğretim Fakültesi ise kendi sınavlarını gerçekleştirmektedir. 40 günde yapılacak toplam sayısı 34’ü bulan bu sınavlara 10 milyonun üzerinde yurttaş katılacaktır. 

Bu 34 Sınavı Yapacak Kurumlar ve Sınavların Dağılımı;

-Açık Öğretim Fakültesi: 3,

-MEB: 10,

-ÖSYM 21

OKUL SINAVLARI DA BİTMİYOR

Ayrıca örgün öğretime devam eden öğrenciler ilkokul 4.sınıftan 12.sınıfın sonuna kadar okullarda 48-50 resmi sınava(yazılı) girerken, üniversitelerde ise 1.sınıftan 4.sınıfın sonuna kadar onlarca vize ve finallere girecekler.

Sınavlar hem maliyet hem de yüklediği stres nedeniyle sadece sınavlara giren yurttaşları değil aynı zamanda onların ailelerini ve yakın akraba bireylerini de etkilemektedir.O nedenle sayıyı sadece sınavlara girenler ile sınırlı tutmadandaha geniş kesimleri kapsayan bir süreç olduğunu görmek gerekmektedir. Hiç kuşkusuz sınavlar bir sonuç ve arz talep dengesine göre yürütülen bir mekanizma. Eleme ve seçme temeli üzerine kurulan bu sınavlı sistemin bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde yaşayan halkların ekonomik ve sosyal yapısına göre sınıfsalayrışmayı ve farklılaşmayı da yansıtan sonuçlar ürettiği bir gerçek.

Ailelerin, büyük fedakarlıklar da bulunup ağır koşullara katlanarak ve bütçelerini zorlayarakçocuklarına daha iyi bir gelecek kurma arayışı için yaptıkları eğitim harcamalarının karşılığını görme isteği çok insani bir istek. Bu istek insani olmanın yanında gerçekleşmemesi durumunda ailelerde derin etkiler yaratacak sarsıntılara da yol açma potansiyeli taşıyan bir süreç. Ancak aileler yaşananların 4 ya da 5 seçenekli soruya doğru yanıt vermenin ötesinde kapsamlı ve girift aşamalardan geçilerek ulaşılabilecek bir hedef gerçeği bir sistem sorunu olduğunu asla unutmamalıdır. O nedenle aileler kendilerini sorgulamak yerine, daha anne karnında başlayan bu eşitsiz gelişimi, sistemi, buna neden olan olguları ve yaşamı sorgulamaları akla daha yatkın olanıdır.

Sonuç olarak, insanlarımıza dayatılan ya da insanlarımızın yaşamaya mecbur bırakıldıkları sınavların bu yoğunluğu bir sistem sorunudur. Yazılı sınavlar yetmiyormuş gibi birde zorunlu olan alanlar dışında bütün alanlara mülakat denilen ucube yöntemin süreklileşen bir seçme alternatifi olarak sunulması sınavların objektifliğine olan güveni sarsmaktadır.   Eğitim sistemi, okullar, üniversiteler kısaca bütün eğitim ve bilim kurumları siyaset ve ekonominin krizinden etkilenmektedir. Bütün sistemsel krizler doğrudan sosyal ve kültürel alanları etkilemektedir. 

Ekonomik göstergelerin bozulması, kamusal alanın daraltılması, kaynakların ve yatırımların gerilemesi istihdam politikalarına yansımakta, çıkış yolu olarak personelden tasarruf veya personele ödenen ücretlerde sınırlama ilk akla gelen uygulamalar olabilmektedir. Eğitim sistemini krizlerden, insanları sınava bağımlı halden ve sınav yoğunluğundan kurtarmanın yolu siyaseti ve ekonomiyi krizlerden kurtarmakla mümkündür. Toplum olarak, yaşamını giderek karartan bu krizler, eşitsizlikler, hukuksuzluklar, dayatmalar ve bütün bu süreçler ile bağıntısı olan sınav bağımlılığından kurtarmanın yolu seçeneksiz gibi sunulan anlayışa,giderek sığlaşan bakış açılarına ve yaklaşımlara müdahale etmekten ve değiştirmekten geçmektedir.

06-02-2017


Etiketler

Paylaşın arkadaşlarınızı da bilgilendirin

Paylaş