Arama sonuçları

Telafi eğitimi: Türkiye'nin nasıl bir yol haritası olmalı?

Telafi eğitimi: Türkiye'nin nasıl bir yol haritası olmalı?

Her ülke pandemi ile başlayan yüz yüze eğitime ara verilmesi ve uzaktan eğitim sürecinde öğrencilerde oluşan öğrenme kayıplarını gidermek için çalışıyor. Birçok ülkede bu süreçte öğrencilerde oluşan öğrenme kayıpları ile ilgili çalışmalar yapılırken, Türkiye’de bu alanda yapılmış bir araştırma yok. Peki Türkiye öğrencilerinin öğrenme kayıplarını nasıl telafi edecek?

Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, eğitimde telafi uygulamasına hazır olduklarını, büyük ve kapsamlı bir telafi süreciyle olumsuz etkileri ortadan kaldıracaklarını söyledi. Selçuk, sosyal medya hesabından "eğitimdetelafibaşlıyor" etiketiyle yaptığı paylaşımda şunları dile getirmişti:

HAZİRAN’DA BAŞLAYACAK

"Eğitimde telafi uygulamasına hazırız. Büyük ve kapsamlı bir telafi süreciyle akademik, sosyal duygusal ve fiziksel alanda olumsuz etkileri ortadan kaldıracağız. Haziran ayı itibarıyla başlayacağımız çalışmalar 2021-2022 eğitim yılını da kapsayacak."

Ancak bu telafinin ayrıntıları henüz belli değil. MEB, önümüzdeki günlerde bir lansman eşliğinde telafi uygulamasının ayrıntılarını paylaşmaya hazırlanıyor.

SEFERBERLİK ÇAĞRISI YAPILDI

Türk Eğitim Derneği’nin (TED) düşünce kuruluşu TEDMEM ise bu telafi eğitiminin nasıl olması gerektiğine ilişkin “Türkiye’nin Telafi Eğitimi Yol Haritası” başlıklı rapor yayımladı. OECD, Dünya Sağlık Örgütü, Amerikan Hastalıkları Önleme ve Kontrol Merkezi (CDC), Birleşmiş Milletler (BM) gibi dünyanın önde gelen kurumlarının verilerini analiz eden TEDMEM, Türkiye’yi eğitim seferberliğine çağırırken, her sınıf için öğrenme kayıplarının ölçülmesinin önemine işaret etti.

TÜRKİYE'NİN TELAFİ EĞİTİMİ NASIL OLMALI?

Raporda, Mart 2020’den itibaren yaşanan olağanüstü koşullar sebebiyle eğitim öğretim süreçlerinin kesintiye uğramasıyla oluşan akademik, sosyal ve duygusal kayıplar ciddi boyutlara ulaştığı belirtildi. Raporda bu kayıpların yalnızca bugünün problemi olmadığı, giderilmediği takdirde ülkenin geleceğine de gölge düşürme potansiyeline sahip olduğu vurgulandı. Raporda, özellikle temel becerilerde oluşan eksiklikler ve yetersizliklerin giderilmemesi toplum ve ekonomi için uzun vadede ciddi kayıplara neden olabileceği belirtilerek, bu kayıpları yok sayarak eğitim öğretim süreçlerine devam etmenin mümkün olmadığı ifade edildi.

Raporda, Türkiye’nin telafi eğitimi yol haritası için öneriler şöyle sıralandı:

  • Eğitim sistemimizin kendine özgü ihtiyaçlarından hareketle eylem önerilerimizin şekillenmesinde hiza taşı olarak aldığımız “Temel İlkeler”.
  • Telafi sürecinin etkin ve verimli bir şekilde uygulanabilmesi için önkoşul niteliğinde olan “Temel Gereklilikler”.
  • Türkiye’nin salgın sürecinde öğrenmenin sürdürülmesine yönelik deneyimlerini esas alarak geliştirilen “Müdahale Alanları ve Eylem Önerileri” olmak üzere üç boyuttan oluşmaktadır

TEMEL İLKELER NE OLMALI?

 

  • Hiçbir öğrenci olması gereken düzeyin gerisinde bırakılmamalı.
  • Öğretmenler her koşulda desteklenmeli.
  • Telafi sürecinin hayata geçirilmesi, öğretmenlerin ve öğrencilerin bireysel çabasına bırakılmamalı.
  • Öğrencilerin öğrenmeye etkin bir şekilde katılabilmeleri için sosyal ve duygusal iyi olma halleri önceliklendirilmeli.
  • Her bir öğrencinin öğrenme kayıpları ve eksiklerini tespit etmeye kaynaklık edecek geçerli, güvenilir ve aynı zamanda süreç odaklı bir ölçme değerlendirme yaklaşımı benimsenmeli.
  • Karar alma süreçlerinde telafi programının genel çerçevesi ve temel prensipleri merkezi düzeyde belirlenmeli; uygulamada okulların ihtiyaçları esas alınmalı.
  • Yalnızca geriye dönük ve kayıp odaklı bir planlama değil, mevcut sınıf düzeyi ile uyumlu bir planlama yapılmalı

TEMEL GEREKLİLİKLER NEDİR?

Türkiye, AB ve OECD ülkeleri içinde okullarını en uzun süre kapalı tutan ülkelerden biri oldu. Salgının ilk yılında okulların en fazla açık olduğu sınıf düzeyi olan 1. Sınıfta bile öğrenciler 15 gün yüz yüze eğitime devam edebildi. Bu süreçte öğrenmenin sürdürülmesine ilişkin atılan adımlara rağmen öğrencilerimizin eşit koşullarda nitelikli uzaktan eğitime erişmeleri mümkün olmamış; eğitim sisteminde var olan eşitsizlikler derinleşmiştir. Dolayısıyla öğrenme kayıpları ve psiko-sosyal kayıplar ciddi boyutlara ulaşmıştır. Bu kayıpları yok sayarak eğitim öğretim süreçlerine devam etmek mümkün değildir.

Şüphesiz ki uzaktan eğitim sürecinde oluşan kayıpların telafisi uzaktan eğitimle giderilemez. Öğrencilerin sınıflarına, arkadaşlarına, öğretmenlerine kavuşması etkili bir telafi süreci başlatılmasının ilk şart. Salgının çocuklar üzerindeki etkisinin azaltılması ve bu sürecin katlanarak daha büyük öğrenme kayıpları, sosyal-duygusal kayıplar ve ekonomik kayıplara sebebiyet vermemesi için tüm okulların kademe ve sınıf düzeyi gözetilmeksizin tam zamanlı olarak yüz yüze eğitime açılması toplumsal öncelik haline getirilmeli. Ancak, okulların açılması eğitim öğretim süreçlerinin olması gerektiği gibi kesintisiz ilerlemesi ve daha fazla öğrenme kaybı yaşanmasının önlenmesi anlamına gelse de; söz konusu kayıplarla eğitime kaldığımız yerden devam edilebileceği anlamına gelmemekte.

EĞİTİMDE SEFERBERLİK BAŞLATILMALI

Çocuklarımızın bir an önce okula dönmesi ve öğrenme kayıplarının telafisi için toplumsal seferberlik başlatılmalı.

Tüm öğretmenler ivedilikle aşılanmalı.

Okula güvenli geri dönüş ve telafi süreçleri için bütçe planlaması yapılmalı.

UYGULANMASI GEREKENLER NEDİR?

  • Her sınıf düzeyi ve her ders özelinde kritik kazanımlar ve becerilerin ne olduğunun tanımlanması,
  • Her bir öğrencinin bu kazanımların neresinde olduğunun belirlenebilmesi için gereken ölçme-değerlendirme araçları,
  • Öğretim programlarının öncelikli öğrenme standartları üzerinden çerçevesinin çizilmesi,

Öğretmenlere ölçme-değerlendirme ve telafi programının uygulanması sürecinde yol gösterecek kılavuzların hazırlanması.

Her bir öğrencinin akademik, sosyal-duygusal ve fiziksel olarak son bir yılda geçirdiği süreçler objektif biçimde değerlendirilmeli.

Öğrencilerin ailelerinin gelir düzeyi, ebeveyn desteği, evdeki öğrenme ortamı, uzaktan eğitime erişim durumları, öğrenme kaybı, sosyal-duygusal sorunlar, okul terki gibi konularda ayrıntılı bilgileri içeren sınıf risk haritaları oluşturulmalı.

Uzaktan eğitime erişebilen ve erişemeyen öğrenciler arasındaki farklar kanıta dayalı olarak özenle tespit edilmeli.

Öğrenme kaybının büyüklüğüne ve öğrencilerin sosyal duygusal iyi olma durumlarına göre telafi için gereken süre hesaplanmalı ve bu ek sürenin oluşturulması için alternatifler planlanmalı.

Öğrenciler ve öğretmenler salgının neden olduğu kayıplarla baş başa bırakılmamalı, tüm paydaşların görev ve sorumlulukları tanımlanmalı.

Okul temelli olarak geliştirilecek odaklı telafi programı için okul süresi dışında bölgesel farklılıklar göz önünde bulundurularak ek zaman oluşturulmalı.

HANGİ ALTERNATİFLER KULLANILMALI?

Telafi için okullarda geçirilen süreyi artırmaya yönelik alternatifler şöyle sıralanabilir:

  • Yaz okulu uygulaması
  • Öğretim yılının erken başlatılması
  • Haftalık okul günü sayısının artırılması
  • İYEP ve DYK’ların telafi süreçleri için kullanılması
  • Seçmeli derslerin telafi süreci için uyarlanması
  • Ayrıca öğrencilerin sosyal ve duygusal iyi olma hallerinin sağlanabilmesi için birbirleriyle etkileşimlerini artırmaya yönelik olarak da ek zamanlar oluşturulmalı. Bunun için teneffüs sürelerinin uzatılması seçeneği değerlendirilebilir

 

TÜM KADEMELERDE KAYIPLAR BELİRLENMELİ

Giderek artan öğrenme açığının önüne geçebilmek için öncelikle ve mümkün olduğunca erken aşamada, tüm kademelerde öğrenme kayıpları ve eksiklerini belirlemek üzere tanılayıcı bir ölçme ve değerlendirme gerçekleştirilmeli. Bu doğrultuda telafi eğitimlerinin içeriği, yöntemi ve süresinin belirlenmeli.

Bu durum, uzaktan eğitimin devam ettiği bugünlerde öğretmenler açısından da bir sorumluluk doğurmakta. Bu sorumluluk, öğrencinin derslere katılıp katılmadığının, ödevleri yapıp yapmadığının sayısal biçimde takip edilmesinin çok daha ötesinde öğrenme eksiklerinin ve kayıplarının tespiti amacıyla etkin ve nitelikli gözlem yapmak, öğrencinin öğrenip öğrenmediğinin ve ne kadar öğrendiğinin ipuçlarını takip ederek kanıt toplamayı içermeli. Öğretmenin sınıf içi gözleminden başlamak üzere öğrencilerin gelişim ve öğrenme durumlarına ilişkin süreçlerin her aşamada takip edilmesi ve ölçme ve değerlendirmenin çok daha uzun vadeli olarak planlanması olası öğrenme kayıpları ve eksiklerini tanılama ve müdahale etmeyi kolaylaştıracak.

Öğrenme kayıpları ve eksiklerinin belirlenmesi kadar öğrencilerin sosyal ve duygusal gereksinimleri de belirlenmeli ve izlenmelidir. Öğrencilerin öğrenmeye etkin bir şekilde katılabilmeleri için sosyal ve duygusal iyi olma halleri önceliklendirilmeli. Telafi programları, yalnızca geride kalan öğrencilere akademik destek sağlamak üzere değil, oyun ve sosyal etkinlikleri de kapsayan bir program dahilinde sunulmalı.

 

MÜFREDAT/ÖĞRETİM PROGRAMLARI

Önceki sınıf düzeylerinin kritik öğrenmelerini de kapsayacak biçimde merkezi düzeyde yeni bir müfredat geliştirme çalışması yapılmalı. Salgın sürecinde öğrenilemeyen ve önkoşul öğrenmeler olmaları nedeniyle sonraki öğrenmelerin temelini oluşturan içerik, kazanım ve becerilerden başlayarak mevcut sınıfın öğrenmelerine uzanacak biçimde kademeli bir öğretim programı düzenlemesi yapılmalı. Kazanımlara tayin edilen süre, kazanımların kapsamı ve derinliği bu doğrultuda program geliştirme uzmanlarınca her sınıf düzeyi için yeniden düzenlenmeli. Bu düzenleme, bölge, il ve okul bazında öğrenme açığının büyüklüğüne göre farklılık göstermeli.

Yeni program çalışmaları kapsamında mevcut öğretim programları çerçeve program anlayışıyla yeniden uyarlanmalı, salgında önemi anlaşılan yaşam becerilerine de yer verilmeli.

-Bunun için temel bilgi, beceri ve yetkinlikleri kapsayacak biçimde sadeleştirilmeli.

- Yeni öğretim programlarının temel çekirdeği her koşulda vazgeçilmez bilgi, beceri ve yetkinlikler merkezinde şekillenmeli.

-Öğrenciler için günlük yaşamda karşılığı olan, bütünleşik öğretim programı anlayışıyla geliştirilmeli, anlamlı öğrenme etkinliklerini içermelidir.

-Yeni öğretim programları salgın sürecinde önemi daha çok anlaşılan bağımsız çalışma, sorumluluk alma, öz düzenleme, etkili iletişim gibi yaşam becerilerini kapsamalı.

-Yeni öğretim programları ileride oluşabilecek bilinmeyen durum ve koşullara göre uyarlanabilecek derecede esnek olmalı.

-Uzaktan öğrenme sürecinde çoğunlukla kapsam dışı bırakılan uygulamalı dersler, öğrencinin bütüncül gelişimini de destekleyecek biçimde yeni bir anlayışla düzenlenmeli.

-Uzaktan eğitim sürecinde müzik, resim, teknoloji ve tasarım gibi uygulamalı dersler birçok kademede ön planda olmamış veya öğrenci katılımı beklenenden az düzeyde olmuştur. Salgın sonrasında yapılacak olan telafi eğitimlerinde sanat ve spor başta olmak üzere uygulamalı eğitimler, bireylerin sosyal ve duygusal gelişimlerinde önemli bir rol oynadığı için salgın sürecinde yaşanan sorunları da çözmeye imkân tanıyacak biçimde bütüncül olarak yeniden tasarlanmalıdır. Uygulamalı derslerin içeriği, öğrencilerin okula uyum, sosyalleşme ve duygusal gelişimlerini destekleme gibi hususlar göz önünde bulundurularak oluşturulmalı.

ODAKLI TELAFİ EĞİTİMİ OLMALI

Uzaktan eğitimden olumsuz anlamda en çok etkilenen öğrenci grupları için odaklı telafi programları uygulanmalı. Farklı eğitim kademelerinde farklı öğrenme kayıpları oluştu. Ancak salgın döneminde kritik gelişim evresinde olan; okula yeni başlayan; ilkokuldan ortaokula, ortaokuldan liseye geçen; uzaktan eğitim sürecinde mezun olan, alan tercihi yapması gereken, meslek liselerine devam eden öğrenciler için gelişimlerini, uyum süreçlerini ve ihtiyaçlarını da dikkate alan daha odaklı telafi programlarına ihtiyaç duyulmakta.

İLKOKUL ÖĞRENCİLERİ İÇİN NE YAPILMALI?

İlkokul 1. sınıfı uzaktan eğitim yoluyla tamamlayan öğrencilerin okuma-yazma ve diğer temel becerileri desteklenmelir. İlkokul düzeyinde elde edilen temel beceriler, daha sonraki öğrenmeler için ön koşul ve zemin olarak kritik bir öneme sahip. 2019-2020 eğitim ve öğretim yılında ilkokul 1. sınıf kademesinde olup uzaktan öğretime geçen öğrenciler, 2021-2022 güz döneminde ilkokul 3. sınıfa başlayacaklar. Benzer şekilde, 2020-2021 eğitim ve öğretim yılında ilkokula başlayan öğrenciler de önümüzdeki dönem ilkokul 2. sınıfa geçiş yapacak. Henüz temel okuma yazma eğitimlerinin başlangıcında olan bu öğrencilerin uzun süre uzaktan öğretim yoluyla okuma yazma ve diğer temel becerileri kazanmaya çalışmaları sonucu oluşan öğrenme kayıpları, daha üst kademelerdeki öğrencilere göre daha fazla olmakla birlikte onların gelecekteki okul başarılarına, okul ve öğrenme ile ilgili tutumlarına, öz yeterlik inanışlarına, motivasyonlarına ve hatta meslek seçimlerine etki edecek düzeyde. Bu nedenle, özellikle ilkokulun ilk iki yılını uzaktan öğrenme ile tamamlayan öğrencilerin öğrenme kayıp ve eksiklerinin telafisi, süre sınırlamasından bağımsız olarak üst sınıfların eğitim öğretim planlaması ile bütünleştirilerek planlanmalı. Bu telafi programının temel olarak öğrenme zincirinde ve hiyerarşisinde kesintiler/kopukluklar olmamasını temin edecek şekilde tasarlanması ve daha önceki kazanımlar edinilmeden, eksik veya kayıp bilgi ve beceriler telafi edilmeden daha sonraki kazanım ve öğrenmelere geçilmemesi ayrı bir önem taşımakta. Özellikle yazma becerilerinin geliştirilmesinde uzaktan eğitim sürecinde yaşanan aksaklıkları ve ekran karşısında olmanın sınırlılıklarını da gidermeye yönelik ek çalışmalar yapılmalı.

ORTAOKUL VE LİSEYE GEÇİŞ YAPAN ÖĞRENCİLER

Ortaokul veya lise kademesine geçiş yapan öğrencilerin okula ve öğretmenlere uyum süreci desteklenmeli, öğretmenler bir önceki sınıf düzeyinin kazanımları hakkında bilgilendirilmeli. Bu süreçte kademeler arası geçiş yapan öğrenciler salgının getirdiği sınırlılıklara ek olarak yeni kademeye geçişte bir uyum süreci yaşamaktadır ve alışma döneminde ek desteğe ihtiyaç duyabilirler. Örneğin uzaktan eğitim sürecinde 5. sınıfa geçen öğrenciler yeni sınıf arkadaşlarıyla, önceki yıllardan farklı olarak branş dersleriyle ve çok sayıda dersin öğretmeniyle ekran karşısında tanışabilmişlerdir. 9. sınıfa geçen öğrenciler de tamamen aynı olmasa da benzer bir süreçten geçmişlerdir.

LİSEDE ALAN SEÇECEK ÖĞRENCİLER

Lisede alan seçecek öğrencilerin ek desteğe ihtiyacı var. Mart 2020’de uzaktan eğitime geçen 9. sınıf öğrencileri Eylül 2021’de ileriki mesleklerini seçmeleri hususunda ilk adım olan alan seçimini yapacak. Toplamda üç akademik döneminin büyük bir kısmını uzaktan öğretimle geçirdikleri bu süreçte yaşadıkları öğrenme kayıpları ve sosyal ve duygusal gelişim sorunları, ileride seçecekleri meslekle ilgili tercihlerini etkileme potansiyeline sahiptir.

Bazı öğrenciler uzaktan öğretim şartlarında verilen yüksek notlar sebebiyle alan seçiminde kararsızlık yaşayabilir ve normalde ilgisinin veya akademik yeterliliğin bulunmadığı bir alanı seçebilir. Ya da ilgisinin ve akademik yeterliliğinin yüksek olduğu alanda salgın süresince yaşadığı aksaklıklar, uzaktan eğitim materyallerine erişmekte yaşadığı güçlükler ve sosyal duygusal gelişimindeki problemler sebebiyle normalde gösterebileceği performansı gösteremeyebilir ve bu durum öğrencilerin öz yeterlik inanışlarını düşürebilir.

ÜNİVERSİTELİ OLACAK GENÇLER

Liseyi uzaktan eğitimle tamamlayıp yükseköğretime geçen öğrencilerin mesleki gelişimlerinin olumsuz etkilenmemesi adına ek desteğe ihtiyaç var. Yükseköğretime geçiş yapan öğrencilerin bir önceki kademede yaşadığı öğrenme kayıplarını belirleme ve telafi sürecini yönetmeye ilişkin üniversitelerde destek merkezleri kurulmalı, yönergeler hazırlanmalı ve paylaşılmalı.

MESLEK LİSESİ ÖĞRENCİLERİ NE OLACAK?

Mesleki ve teknik eğitim öğrencilerinin yaşadığı kayıplar, mesleki ve teknik eğitimin uygulamalı doğası gereği genel eğitimdeki akranlarından farklı olabilir. Öte yandan, farklı meslek gruplarındaki öğrencilerin kayıpları da birbirinden farklı olacağından bu öğrencilerin öğrenme ve beceri kayıplarının belirlenmesi, farklı seçeneklere imkân tanıyacak şekilde tasarlanmalı. Uygulama eğitimlerini bitirmeden bir üst sınıfa geçmiş veya mezun olan öğrenciler, gelecekte beceri eksikliğine sahip bireyler olarak istihdam edilme potansiyeline sahiptir. Bu sebeple, mesleki ve teknik eğitimde yaşanan bilgi ve beceri kayıpları, ülke ekonomisi için uzun vadede ek kayıplara sebep olabilir.

OKUL TERKİ RİSKİ OLAN ÖĞRENCİLER

Dolayısıyla, etkili bir telafi programının planlanması için, özellikle okul terki riski bulunan öğrencilerin belirlenmesi, uzaktan öğrenme platformlarından faydalanan öğrenci sayıları, salgın ile mücadele kapsamında malzeme üretim faaliyetleri kapsamının dışındaki işletmelerde beceri eğitimlerini sürdüremeyen çırak/stajyer öğrenci sayıları ve etkilenme düzeyleri gibi soruların yanıtları başlangıç noktası olarak kritik öneme sahiptir (TEDMEM, 2021). Ek olarak, öğrencilerin içinde bulunduğu salgın koşulları, ekonomik kayıpların getirdiği dezavantajlar ve sosyo-duygusal kayıpların belirlenmesi ve desteklenmesi en az öğrenme kayıplarının telafisi kadar önem taşımaktadır.

ÖZEL EĞİTİME İHTİYAÇ DUYAN ÖĞRENCİLER

Özel eğitime ihtiyaç duyan öğrenciler için farklı telafi ve destek süreçleri oluşturulmalıdır.  Ebeveynlere rehberlik sağlanması da öncelikli ele alınmalıdır. Mevcut özel eğitim öğretmenlerinin sayısı henüz böyle bir düzenleme için yeterli olmayabilir. Dolayısıyla, planlanacak olan telafi programı kapsamında özel eğitim öğretmenlerinin sayısının arttırılması telafinin niteliğini güçlendirme potansiyeli taşımaktadır.

ÖĞRETMENLER DESTEKLENMELİ?

 

Okullara dönüldüğünde öğretmenler daha önce hiç olmadığı kadar farklı bilgi ve kazanımlara sahip öğrencilerle öğretimi sürdürmek durumunda. Öğrenciler arasında var olan öğrenme farkları; uzaktan eğitime erişim açısından sosyo-ekonomik koşullar, ev ortamı, kardeş sayısı, internet bağlantısı, yaşanılan bölgenin koşulları gibi farklılıklar nedeniyle daha fazla açıldı. Öğretmenler uzaktan eğitime hiçbir erişimi olmayan, uzaktan öğrenmenin tamamen dışında kalan öğrencilerin de olduğu sınıflarda öğretimi sürdürme görevini üstlenmekte. Öğrencilerin bu süreçteki farklılaşan deneyimlerinden hareketle sınıfların önemli bir bölümü eskisinden farklı olarak neredeyse köy okullarındaki gibi birleştirilmiş sınıf özellikleri taşıma noktasına gelmiş olabilir.

Buna ilişkin olarak telafi programının uygulanmasına yönelik öğretmenlere yol gösterici, her sınıf seviyesine özgü izlenmesi gereken yola dair temel ilkeleri ve olası problem alanlarına ilişkin çözüm önerilerini içeren kılavuzların geliştirilmesine ihtiyaç var. Öncelikli hedeflerden biri de öğretmenlerin iyi olma hallerinin sağlanması olmalı.

Bu hedefin gerçekleştirilmesine yönelik olarak;

  • İçinden geçtiğimiz olağanüstü koşullardan öğretmenlerin kişisel ve mesleki olarak nasıl etkilendiği belirlenmeli, öğretmenlerin sosyal ve duygusal açıdan desteklenmesi için iyi olma hallerini önceleyen psikososyal destek mekanizmaları geliştirilmeli.
  • Öğretmenlerin fiziksel ve ruhsal sağlığının süreç boyunca takip edilmesi ve eğitim çalışanlarının psikososyal eğitimlerle desteklenmesi sağlanmalı.
  • Öğretmenlerin mesleki yıpranma durumlarının belirlenmesine yönelik çalışmalar yapılmalı, belirlenen ihtiyaçlara göre öğretmenlerin motivasyonlarını ve mesleki tatminlerini artıracak düzenlemeler hayata geçirilmeli.
  • Telafi programlarının planlanmasında öğretmenlerin ders saatlerinin adil ve motivasyonu düşürmeyecek şekilde düzenlenmesine önem verilmeli.
  • Öğretmenlerin bu süreçte okul yöneticileri, ebeveynler ve tüm eğitim paydaşları tarafından iş birliği içinde desteklenmesi sağlanmalı.

GELECEKTE YAŞAMAMAK İÇİN

Gelecekte yaşanabilecek olası doğal afet ve salgın gibi durumlarda eğitim öğretimin sürdürülmesi ve öğrenme kayıplarının azaltılması için önceden hazırlanmış eğitimde acil durum eylem planının oluşturulması gerekmekte.

29-05-2021


Etiketler

Paylaşın arkadaşlarınızı da bilgilendirin

Paylaş