Arama sonuçları

Türk eğitim sistemi sınavlardan kurtulabilir mi?

Türk eğitim sistemi sınavlardan kurtulabilir mi?

Türk eğitim sisteminin, çözemediği en temel sorun, sınavlar. Türk Eğitim Derneği (TED), “Sınavların Gölgesinde Eğitim Sistemi” başlıklı rapor hazırladı. “Tek derdi gençlerin nitelikli eğitimi olan bir sivil toplum kuruluşu olarak, nesillerin optik formlarda kaybolmaması için çözüm önerilerimizi sunuyoruz” diyerek, açıklanan raporda şu noktalara dikkat çekildi:

“Günde en az 6 saat, haftada 5 gün, yılda 8 ay ve 12 yıl boyunca sağladığımız eğitimin sonucunda ne elde ediyoruz?  Eğer; çocuklarımızın zihinlerini törpüleyip, meraklarını ve yaratıcılıklarını köreltiyorsak, özgür düşüncelerini alıp onlara ezberleri dayatıyorsak, onları 12 yılda temel becerilerle donatamıyorsak, eğitim süreçlerinin sonunda bireysel ve toplumsal yaşantılarında kendilerini gerçekleştirebilecekleri şekilde güçlendiremiyor, kendi özgün katkılarını ortaya koyabilecekleri şekilde yetkinleştiremiyor veya buna uygun fırsatlar yaratamıyorsak, günün sonunda onlara insan onuruna yakışır işler, toplumsal gelir adaletsizliğinden ari bir hayat sağlayamıyorsak, • eğitim sisteminin içinden geçerken daha çok küçük yaşlarda toplumsal eşitsizlikler ve adaletsizliklerle onları tanıştırıyorsak, bu kadar zamanı, emeği ve her türlü kaynağı ayırarak neden eğitim sağlıyoruz?”

TED, raporunda bu sorunları çözmek için eğitim sisteminde değiştirilmesi gerekenleri şöyle sıraladı:

KADEMELER ARASI GEÇİŞTE TEMEL PRENSİPLER

Kademeler arası geçiş uygulamalarının tüm eğitim sistemini esir almasının önüne geçilmesi için geliştirdiğimiz çözüm önerilerinde eğitim sistemimizin kendine özgü problemleri ve ihtiyaçlarından yola çıkılmış, aşağıdaki temel ilkeler esas alınmıştır:

• Öğrencinin yararı, bütünsel gelişimi ve iyi olma hali önceliklendirilmelidir.

• Okulda verilen eğitim kıymetlendirilmelidir.

• Eğitim öğretim süreçleri test odaklı olmaktan çıkarılmalı, yaşam becerilerini geliştirmeye odaklı olarak güçlendirilmelidir.

• Okul dışındaki özel ders, kurs ve test odaklı basılı kaynaklara bağımlılık ortadan kaldırılmalıdır.

• Yapılacak düzenlemeler bütünsel, sürdürülebilir, tutarlı ve uzun vadeli olarak planlanmalıdır.

 

HANGİ ÖNERİLER GELDİ?

Eğitim sisteminin sınav odaklı, ezbere dayalı yapısını ortadan kaldıracak bir yapılandırmaya gidilmelidir.

• Okulda verilen eğitim sınavların gerektirdiği şekilde ezbere değil, çağın gerektirdiği becerilere odaklanmalıdır.

• Öğretim programları ve ders işleyiş biçimleri anlamlı bir öğretme-öğrenme yaklaşımı çerçevesinde tasarlanmalı, ezbere dayalı içeriğin aktarılması yerine erken yaşlardan itibaren çocuklara yaşam becerilerinin kazandırılması önceliklendirilmelidir.

• Yalnızca öğretim programları değil, öğretmenler de eleştirel düşünme, sorgulama ve problem çözme gibi üst düzey düşünme becerilerini kazandırmada yetkin hale getirilmelidir.

• Öğrenci başarısında ebeveynin sosyoekonomik koşullarının belirleyici olduğu, rekabetçi ve sınav odaklı kademeler arası geçiş sisteminin değiştirilmesi için adımları belirlenmiş, kapsamlı ve objektif bir şekilde analiz edilmiş eğitim politikaları hazırlanmalıdır.

• Yalnızca sistemde değil okullarda da benimsenen sonuç odaklı ölçme değerlendirme anlayışı, süreç odaklı bir ölçme değerlendirme anlayışına evrilmelidir.

LİSE GEÇİŞ SINAVI ODAK OLMAKTAN ÇIKARILMALI

• Her eğitim kademesi sonunda elde edilmesi beklenen temel yeterliklerin belirlenmesinin yanı sıra öğrencilerin bunlara sahip olma durumunun da değerlendirildiği ulusal izleme ve değerlendirme çalışmaları gerçekleştirilmelidir. Ortaöğretime geçiş sınavı, tüm öğrencilerin odağı olmaktan çıkarılmalıdır.

SINIRLI SAYIDA LİSE İÇİN ÖĞRENCİ SEÇİMİ

• Ülkenin lokomotifi olacak yüksek nitelikli insan kaynağını yetiştirmek amacıyla sınırlı sayıda özel nitelikli lise için öğrenci seçimi yapılmalıdır.

• Bu liselerin amaçlarıyla uyumlu öğretim programlarına, üst düzeyde insan kaynaklarına ve gelişmiş bir altyapıya sahip olmaları güvence altına alınmalıdır.

GEÇMİŞTE FEN LİSELERİNDE OLDUĞU GİBİ

• Öğrencilerin, bu liselerin seçme sınavına girebilmeleri için belirli bir başarı düzeyinin üstünde performans göstermelerine ilişkin önkoşullar tanımlanmalıdır. Geçmiş yıllardaki uygulamalarda fen liselerine başvurabilmenin ön koşulunun 6 ve 7. sınıflardaki Türkçe, matematik ve fen bilgisi derslerinin her birinin yılsonu notunun en az 4 olmasına benzer şekilde ya da öğrencinin okul içi sıralamada ilk %10’luk dilimde olması gibi günümüz gelişmeleriyle uyumlu kriterler belirlenmelidir.

“Lise” kademesinin işlevi yeniden gözden geçirilmelidir.

• Ortaöğretime geçişte sınav sistemini değiştirerek ortaöğretimdeki sorunların çözüleceği varsayımından vazgeçilmelidir.

• “Lise diploması” sahibi olmak hayata etkin katılım için yeniden “yeterli” ve anlamlı hale getirilmelidir.

ÜNİVERSİTE KAPISINDAKİ YIĞILMALAR

• Ortaöğretimin yapısı, ülkenin ve çağın ihtiyaçlarıyla uyumlu hale getirilmelidir. Farklı okul türlerinin varlığı ve işlevinden bağımsız olarak; her öğrencinin temel yeterlikleri ve ortak becerileri kazanacağı kapsayıcı bir öğretim programı ve bunun üzerine ilgi, yetenek ve potansiyelleri farklılaşan öğrenciler için ileri düzey dersler gibi çeşitlendirmeler ve zenginleştirmeler sağlanmalıdır.

• Üniversite kapılarında gerçekçi olmayan yığılmaların önlenmesi için yükseköğretime devam etmek istemeyen ve liseden sonra istihdama katılmak isteyen öğrencilere 11. sınıfın sonunda “standart lise diploması” verilmelidir.

• Bu öğrencilerin not ortalamalarına göre sınavsız biçimde meslek yüksekokullarına, ön lisans programlarına ve açıköğretim programlarına geçiş yapabilmelerine imkân tanınmalıdır.

LİSE SON SINIF HAZIRLIK YILI OLMALI

• 12. sınıf üniversiteye hazırlık yılı olarak yapılandırılmalıdır. 12. sınıfın sonunda öğrencilere “ileri lise diploması” verilmelidir.

ÜNİVERSİTEYE GEÇİŞ NASIL OLMALI?

• Yükseköğretime geçişte yükseköğretim programları için önkoşul niteliğinde olan hazır bulunuşluk ve yeterlik düzeyleri belirlenmeli veya programların niteliğine göre belirli düzeylerdeki belirli dersleri/ kredileri tamamlama benzeri ilişkilendirmeler yapılmalıdır.

• Bu dönüşüm yapılmadığı sürece, lise türleri veya liseler içinde program türleri her ne olursa olsun, eğitim öğretim süreçleri ve uygulamaları sınav odaklı olacaktır. Örneğin; ileri düzeyde matematik ve fizik okumayan veya bu derslerde belirli bir başarı gösteremeyen bir öğrenci hala mühendislik okuma beklentisine sahip olabilmektedir. Burada temel sorun sistemin hazırbulunuşluk ve yeterlik temelli değil sıralama temelli olmasıdır.

• Bu nedenle sistemin bütünlük içinde hazırbulunuşluk ve yeterlik önkoşullarına dayalı olarak bir sıralama yapmaya doğru evrilmesi gerekmektedir.

ÜNİVERSİTE PLANLAMASI NASIL YAPILMALI?

• Yükseköğretim kurumlarının sayısı, bu kurumlardaki bölümler ve öğrenci kontenjanları bölgesel/ kentsel ihtiyaçlar ve işgücü arz-talep dengesi gözetilerek planlanmalıdır. Bu planlamada “geleceğin işleri” göz önünde bulundurulmalı, işgücü piyasasının gelecekteki ihtiyaçlarını öngörecek analizlere yer verilmelidir.

• Üniversitelerin sayısal artışından ziyade mesleki bilgi ve beceriler ile çağın gerektirdiği becerileri kazandıracak bir öğretim yapısına kavuşturulması yönündeki politikalara öncelik verilmelidir.

 

MESLEKİ EĞİTİM NASIL OLMALI?

• Yükseköğretime devam etmek istemeyen ve liseden sonra istihdama katılmak isteyen meslek lisesi öğrencilerine 11. sınıfın sonunda diploma verilmelidir. Bu öğrencilerin not ortalamalarına göre sınavsız biçimde meslek yüksekokullarına geçiş yapabilmelerine imkân tanınmalıdır.

• Yükseköğretime geçiş yapmak isteyen meslek lisesi öğrencileri için 12. sınıf, yükseköğretime hazırlık yılı olarak yapılandırılmalıdır.

• Mesleki eğitim merkezlerindeki eğitimlerin süresi, alanın özelliklerine göre 2-3 yıl olmalıdır. Mesleki eğitim merkezlerinin önceliği, diploma kazandırmak değil, meslek edindirmek ve iş sahibi yapmak olmalıdır.

• Meslek yüksekokullarına geçişte kendi alanıyla ilişkili bir bölüme devam etmek isteyen öğrencilere not ortalamaları ve alan derslerindeki performanslarına dayalı olarak sınavsız geçiş hakkı tanınmalıdır.

• Genel ortaöğretim kurumlarından meslek yüksekokullarına devam etmek isteyen öğrenciler için 1 yıllık mesleki hazırlık programları oluşturulmalıdır.

• Meslek yüksekokulları mesleki eğitim merkezlerinde olduğu gibi uygulama eğitimleri ağırlıklı olacak şekilde yapılandırılmalıdır. Bu okullara devam eden öğrencilerin haftada 3-4 iş gününü işletmede geçirmesi sağlanmalıdır.

• Mesleki eğitim mezunlarını kendi alanlarında çalışmaya teşvik edecek bir ücret düzenlemesi yapılmalıdır. Kendi alanında istihdam edilen mesleki eğitim mezunları için taban maaş, asgari ücretin en az 1,5 katı olacak şekilde belirlenmelidir. Ödenecek ücretin, asgari ücretin üstünde kalan kısmına 2 yıl süre ile devlet katkısı sunulmalıdır.

ÖZEL SEKTÖRÜN PAYI ARTIRILMALI

• Mesleki ve teknik eğitimde özel sektörün payı artırılmalıdır. Özel mesleki ve teknik Anadolu liselerinde öğrenci başına verilen eğitim öğretim desteği, resmi okullarda öğrenim gören bir öğrencinin okul türüne göre devlete maliyetinin 3 katına kadar çıkarılmalıdır. Ancak verilen teşviklerin devamlılığı ve miktarı (teşvik katsayısı), çeşitli performans kriterleri çerçevesinde yapılan değerlendirmelere dayalı olmalıdır. Örneğin; bu okullardan mezun olanların 1) istihdama geçiş oranları, 2) aynı işletmede istihdama geçiş oranları ve 3) mezun oldukları alandaki istihdam oranları incelenmelidir. Bu değerlendirmeler son 3 yıllık süre için geriye dönük olarak yapılmalıdır.

• OSB’lerdeki işletmelerin kendi bünyelerinde, kendi elemanlarını yetiştirebilecekleri mesleki eğitim merkezleri kurmaları desteklenmelidir. Bu kapsamda kurulan merkezlere altyapı olanakları ve personel bağlamında sunulacak destekler karşılığında istihdam garantisi talep edilmelidir.

• Ulusal ve uluslararası eğilimler incelenerek “geleceğin meslekleri” belirlenmelidir. Mesleki eğitim programları, geleceğin meslekleri odağında sürekli olarak güncellenmelidir.

• Mesleki ve teknik eğitim kurumları ve kademeleri arasında program bütünlüğü sağlanmalıdır.

11-01-2023


Etiketler

Paylaşın arkadaşlarınızı da bilgilendirin

Paylaş