Arama sonuçları

UNESCO: Türkiye’nin eğitimde cinsiyet eşitliği üzerinde çalışması gerekiyor

UNESCO: Türkiye’nin eğitimde cinsiyet eşitliği üzerinde çalışması gerekiyor

UNESCO: Türkiye’nin eğitimde cinsiyet eşitliği üzerinde çalışması gerekiyor. UNESCO tarafından yayınlanan ve 30’dan fazla Avrasya ülke ve bölgesini kapsayan Küresel Eğitim İzleme Raporu, eğitimin kapsayıcılığıyla ilgili önemli noktalara değiniyor. Türkiye ile ilgili bölümde ise uzaktan eğitim konusunda yaşanan "internet sıkıntılarına" dikkat çekilerek, her 2 çocuktan 1’nin canlı derse katılacak kadar güçlü bir internet bağlantısı bulunmadığının altı çiziliyor. Ders kitaplarında toplumsal cinsiyet eşitliğine yer verilmediği de dikkat çekilen bir başka nokta.

UNESCO: TÜRKİYE'NİN EĞİTİMDE CİNSİYET EŞİTLİĞİ ÜZERİNDE ÇALIŞMASI GEREKİYOR

“ALL means ALL” (Tümü derken tümünü kastediyoruz) başlıklı küresel eğitim izleme raporunda, etnik köken, dil ve engellilik gibi faktörlere bağlı olarak hala etkin bir ayrıcalığın olduğu vurgulanıyor.

Eğitime erişimin son yirmi yılda artış gösterdiği ve okulu bırakma oranlarının yarı yarıya düştüğü gözlemlenirken, ayrımcı eğitim ise hala pek çok ülkede çözüm olarak görülüyor. Bu rapor, hükümetlerin kapsayıcı eğitim sistemleri edinmelerini gerektiğini belirtirken, bu yaklaşımın tüm öğrencilerin ihtiyaçlarını karşılama konusunda daha kapsayıcı olacağının altını çiziyorlar.

“ALL means ALL” adlı rapor, UNESCO Küresel Eğitim İzleme Raporu, Avrupa Özel İhtiyaçlar Kuruluşu, Kapsayıcı Eğitim ve Eğitim Politikası Merkezleri Ağı tarafından hazırlandı. Analiz, ülkelerin, kapsayıcı eğitim konusunda yaşadığı zorluklara verdiği cevaplarla ortaya çıkan profillerinin kapsamlı incelemesi üzerine hazırlandı.

KAPSAYICI EĞİTİMDE GERİYE GİDİŞ

Rapor, Kovid-19’un başlamasıyla kapsayıcı eğitimin gerilemede olduğu konusunda bir uyarı niteliği taşıyor. Küresel Eğitim İzleme Raporu Yöneticisi, Manos Antoninis şöyle diyor: “Kovid-19 pandemisi kapsayıcı eğitimde geriye gidiş anlamına geliyor. Hükümetlerin bir an önce kapsayıcı eğitimle ilgili problemleri öncelik haline getirmesi ve bu doğrultuda tüm öğrencilerin çeşitliliğine değer veren daha iyi bir eğitim sistemini baştan inşa etmesi gerekiyor. Aksi takdirde, kapsayıcı eğitimde sağlanan devinirlik de yok olacak.”

RAPOR TÜRKİYE İÇİN NELER DİYOR?

Raporda, Türkiye’de kapsayıcı bir eğitim için gerekli yasal çerçevenin bulunduğu, fakat uygulamada zorluklar yaşandığı ve belirli kitlelerin olumsuz tutumlarının da etkili olduğunun altı çiziliyor. Bunun yanında, öğretmenlerin yeterli eğitim ve donanıma sahip olmaması da raporda önemli bir etken olarak yer alıyor.

ERKEN YAŞTA ÇALIŞAN VE EVLENEN ÇOCUKLAR

Erken yaşta çalışamaya başlayan, evlenen veya çocuk sahibi olan çocukların genelde eğitim için ikinci bir şans elde edemediği vurgulanırken, zorunlu eğitim süresinin artırılmasının ise Türkiye’deki çocuk işçi oranını düşürdüğü belirtiliyor.

Raporda, Türkiye’nin eğitimde daha çok çaba göstermesi gereken iki konunun cinsiyet eşitliği ve iklim değişikliği olduğu da ayrıca vurgulanıyor.

2 ÖĞRENCİDEN 1’İNİN İNTERNET BAĞLANTISI YETERLİ DEĞİL

Raporda, uzaktan eğitimde her öğrencinin eşit kalitede internet bağlantısı olmadığı vurgulanırken, Türkiye’de her 2 çocuktan 1’inin canlı derse katılacak kadar güçlü bir internet bağlantısı olmadığı not düşülüyor.

2013 yılında, Türkiye’deki imam hatip okullarının kapsamının genişletilmesiyle birlikte, 2012 ve 2017 yılları arasında dini eğitimde yer alan öğrencilerde büyük artış görüldüğü belirtiliyor.

EĞİTİM YARDIMI EĞİTİMDE KAPSAYICILIĞI ARTTIRIYOR

2003 yılında Türkiye’de yürürlüğe sokulan şartlı eğitim yardımı programıyla birlikte, 14-17 yaş aralığındaki çocuklarda, eğitime kaydolma oranında %17’lik bir artış olduğu gözlemleniyor. Bu oranın, özellikle kırsal kesimde yükseldiği belirtilirken, bu programın 2017 yılında Suriyeli ve diğer göçmen çocukları da kapsayacak şekilde genişletilmesinin eğitimde kapsayıcılığı arttırdığı belirtiliyor. Haziran 2019 itibariyle, 500 binden fazla öğrencinin 6-10 dolar arası bir yardım aldığı belirtilirken, ailelerin aldığı yardım oranı ise aile başına aylık 20 dolara tekabül ediyor. Program; Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Türk Kızılayı, Avrupa Komisyonu ve UNICEF tarafından yürütülüyor.

ENGELLİ ÖĞRENCİLER İÇİN EĞİTİM YETERİNCE KAPSAYICI DEĞİL

Rapora göre, matematik ve bilgisayar gibi dersler ise, Türkiye’deki görme ve işitme engelli öğrencilerin ihtiyaçlarına göre adapte edilmemiş durumda. Bu durum da kapsayıcı eğitimden oldukça uzak bir yaklaşım sergilenmesine sebebiyet veriyor.

CİNSİYET EŞİTLİĞİ YOK

Bir başka kritik nokta ise ilkokul öğrencilerinin kitaplarında toplumsal cinsiyet eşitliğine yer verilmemesi ve ataerkil toplumun sorgulanamaz bir anlayış olarak öğrencilere sunulması. Ortaokul ders kitaplarının bu konuda olumsuz seksist bir dil kullandığı görülüyor. 2004’teki müfredat reformuyla kısmen azalan bu durumun, yine de hala devam ettiği vurgulanıyor.

Avrupa’da eğitime katılmayan yetişkin kişi sayısı kadınlarda erkeklerin iki katı olarak ölçülürken, Türkiye eğitime katılamayan kadın sırasında bir numarada yer alıyor. Yetişkinlerin eğitime katılım gösterememesinin önündeki en önemli sebepler ise ailevi sorumluluklar ve ders saatleri olarak gösteriliyor.

8 YILLIK KESİNTİSİZ EĞİTİMİN ETKİSİ

Türkiye’de zorunlu eğitimin 1997 yılında beş yıldan sekiz yıla çıkarılmasıyla birlikte kırsal kesimdeki kız öğrencilerin eğitime dahil edilmesinde büyük ilerleme görüldüğü gözlemlenirken, kadınların işgücüne kayılım oranının ise 1990’da %34 iken 2005’te %23’e düştüğü, fakat 2018 yılında tekrar %34’e çıktığı görüldü. OECD verilerinden elde edilen bu oran, Türkiye’yi kadınların işgücüne katılım oranında dünya ülkeleri arasında en sonlarında olduğunu gösteriyor.

EĞİTİM SURİYELİ ÇOCUKLARI DAHA ÇOK KAPSAMALI

Raporda, Türkiye’deki Suriyeli sığınmacılara karşı olumsuz yargıların, Suriyeli çocukları eğitimden dışladığı ve depresyon ile damgalanma riskini de beraberinde getirdiği belirtiliyor. Türkiye’deki Roman nüfusun eğitime dahil edilmesi konusunda ise, ülkede daha kapsayıcı bir tutumun olduğu görülüyor.

HAVA SICAKLIĞI DA OLUMSUZ ETKİ YAPIYOR

Raporda yer alan ve eğitimi, etkileyen bir diğer faktör ise hava sıcaklığı ve hava kirliliği. UNESCO tarafından 2015 yılında toplanan verilere göre, Türkiye’nin de dahil olduğu sıcak hava kuşağındaki ülkelerde çalışan öğretmenler, okulların yeterli havalandırılmamasının da eğitime olumsuz yansıdığını düşünüyor.

ÖĞRETMENLERİN YÜZDE 39’U MAAŞINDAN MEMNUN

UNESCO raporunda yer alan, Türkiye’yle ilgili diğer kritik bilgiler ise şu şekilde:

Türkiye’de maaşından memnun olan öğretmenlerin oranı ise % 39.

Türkiye’de verilen bursların oranında ise artış gözlemlenirken, bu bursların daha kapsayıcı olması gerektiğinin altı çiziliyor.

Rapora göre, ortaokul seviyesinde dini eğitim gören öğrencilerin oranı % 0’dan % 12’ye, lise seviyesinde ise % 5.6’dan % 11’e çıktı.

Eğitimle ilgili ölçme ve değerlendirmede anket verilerinin önemli bir yer tutulduğunu belirten rapora göre, Türkiye’de bu anket verilerine ulaşım ise büyük ölçüde sınırlandırılmış durumda.

Rapora göre Türkiye, hapishanede eğitim gören nüfus sıralamasında da dünyada 8. sırada bulunuyor. Türkiye’de 233 bin kişi ise hapishanede eğitim görüyor.

DÖRT ÖNEMLİ KRİTER BULUNUYOR

Rapora göre, kapsayıcı bir eğitim sistemine ulaşmak için dikkate alınması gereken dört temel uyarı bulunuyor:

Tüm öğrenciler, kimlikleri, kökenleri veya yeteneklerinden bağımsız bir şekilde sürece dahil edilmeli ve kapsayıcı eğitim anlayışı geliştirilmeli. 27 ülkeden 19’u, özel eğitim ihtiyaçları kavramını, yasalar veya diğer dokümanlarda, tüm dezavantajlı öğrencileri değil, sadece engelli öğrencileri kapsayacak şekilde tanımlıyor. 30 ülkeden sadece 9’u cinsiyet eşitliğine odaklanıyor.

Tüm öğretmenlerin, ayrımcılık gözetmeksizin, tüm öğrencileri desteklemeye ve onlara öğretmeye hazır olması gerekiyor. 2018’de yapılan araştırmada öğretmenlerin sadece yarısının karma becerilere sahip sınıflarda eğitim verebileceği, sadece üçte birinin ise kültürel açılardan farklı sınıflarda ders vermeye hazır olduğu gözlemleniyor.

Tüm öğrenciler ayrı müfredatı öğrenmeli. Farklı bölgelerdeki müfredatlar farklı bölgelere göre değişiklik gösterirken, bu durum genellikle toplumsal önyargıları kuvvetlendirmektedir.

İşbirliği içinde istişarelerde bulunulmalı. Moldova Cumhuriyeti, bölgede, öğrencileri müfredat gelişim sürecine dahil eden tek ülke olma özelliğini taşıyor. Sırbistan’daki yeni bir yasa ise ayrımcılığı önlemenin ebeveynlerin sorumluluğu olduğunu belirtirken, temsili organlarda yer alma haklarının da altını çiziyor. Ebeveynlerin yeterli bilgisinin olması bu durumu değiştirebilirken, organize olmuş sivil toplumlar da, kapsayıcı eğitim hakkının bekçisi ve avukatı olma konusunda önemli rol oynuyor. Kuzey Makedonya’da olduğu gibi bilgilendirme kampanyaları yürüterek, kapsayıcı eğitime desteğin artmasını sağlıyorlar.

 

Petek SAMATYALI

pervinkaplan.com editörü

15-02-2021


Etiketler

Paylaşın arkadaşlarınızı da bilgilendirin

Paylaş