Arama sonuçları

Uzmanlar uyarıyor: Salgını ‘saldık’

Uzmanlar uyarıyor: Salgını ‘saldık’

Covid-19 pandemisine yönelik önlemlerin gevşetilmesi endişelere yol açıyor. Türk Tabipleri Birliği (TTB) Pandemi Çalışma Grubu’ndan göğüs hastalıkları uzmanı Dr. Levent Akyıldız, “Son kararların hiçbir rasyonel dayanağı yok. Bu salgını, salmak” dedi. 

Diken'den Mesude Erşan'ın haberine göre, Türk Toraks Derneği Solunum Sistemi Enfeksiyonları Çalışma Grubu’ndan Prof. Dr. Füsun Eyüboğlu ise salgının kendi seyrine bırakıldığını söyledi.

İlk kez 24 Kasım 2021’de Güney Afrika’da görülen Omicron varyantına dair ilk veriler daha hafif hastalığa neden olduğuna işaret etse de uzmanlar yüksek bulaşıcılığı nedeniyle hastaneye yatışların artacağı konusunda uyarmıştı.

ABD’de günlük 1 milyon 300 bini aşan vaka sayıları tespit edilirken, Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) Avrupa Direktörü Hans Kluge Omicron varyantının altı-sekiz hafta içinde Avrupa’nın yüzde 50’sine bulaşacağı tahminini paylaştı.

Varyant Türkiye’de de yayılıyor. Uzun süredir 20 binler seviyesinde tespit edilen vaka sayıları artık 60 binlerde.

Böylesine bir ortamda pek çok ülke yeni önlemler alırken, Türkiye’de tam tersi oldu ve kurallar gevşetildi. 12 Ocak’ta Sağlık Bakanı Fahrettin Koca başkanlığında düzenlenen bilim kurulu toplantısından, temaslı olan aşılıların karantinaya alınmaması ve belirtileri bulunmayanlara PCR testi yapılmaması kararları çıkmıştı. 

15 Ocak’ta da İçişleri Bakanlığı’nın 81 il valiliğine geçen cumartesi gönderdiği ilk genelgede aşısız, aşı sürecini tamamlamayan veya altı ay içinde hastalığı geçirmemiş kişilerden, toplu ulaşım araçlarıyla yapılacak şehirler arası seyahatlerde ve konser, sinema ve tiyatro gibi etkinliklere katılmadan önce negatif PCR testi sonucu istenmeyeceği belirtilmişti. Ayrıca, Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı okullarda görev yapan personel ile tüm kamu ve özel iş yerlerinde çalışanlara, PCR testi ile tarama yapılmasına gerek olmadığı ifade edilmişti. 

Ancak tepkiler üzerinde karar pazar günü yeniden güncellendi. Aşısız, aşı sürecini tamamlamamış ya da son altı ayda hastalığı geçirmemiş kişilere, huzurevleri, bakımevleri ve sevgi evleri çalışanlarına, ceza ve tevkif evlerinde görevli olanlara, tutuklulara ve hükümlülere, yurt dışına seyahat edecek kişilere PCR testi yapılmasının sürdürülmesine karar verildi. Ayrıca uçakla şehirler arası seyahat eden aşısız kişilere de PCR zorunluluğu yeniden getirildi. Ancak uçak dışındaki tren, otobüs gibi diğer ulaşım araçları kapsam dışı tutuldu.

KARARLARIN BİLİMSEK DAYANAĞI NEREDE?

Virüse yakalananların yaklaşık yüzde 80’i enfeksiyonu belirtisiz geçiriyor ve dolayısıyla da başkalarına bulaştırmaya devam ediyor. O halde bulaş nasıl önlenecek? Sadece belirtililere PCR testi yapıldığı için ilk günlerde vaka sayısı az gibi görünecek, sonrası ise meçhul. Diğer yandan pandeminin nasıl yönetildiğini gösteren önemli bir objektif veriden de yoksun kalınacak.

Tüm dünyada gündelik olgu sayılarının, salgının başından bu yana en yüksek düzeyine ulaştığını belirten Dr. Levent Akyıldız, “Haftalık binin üzerinde ölüm, kısıtlı test incelemesine rağmen günlük 70 binler bandına dayanmış olgu sayısıyla Omicron’a yakalanmışken, alınan son kararların herhangi bir bilimsel zemini ve dayanağı bulunmadığının altını çizmek istiyorum” dedi.

Delta etkisini sürdürüp Omicron yükseliyorken başka varyantların da gelişebileceğine dikkat çeken Akyıldız, mevcut salgın yönetiminin buna uygun bir zemin yarattığını söyledi. 

Pek çok ülkede yaygın kullanımda olan hızlı antijen testlerinin Türkiye’de bulunmamasını eleştiren Akyıldız, şunları kaydetti: “Hızlı testlerle tarama yapmıyorken, PCR testini de sadece belirtileri olan kişilere yapıyoruz. Salgını salmış vaziyetteyiz. Halk sağlığı perspektifi yok. Maalesef kapitalizmin getirdiği, piyasa tıbbı çerçevesinde sağlığı kişinin bireysel sorumluluğuna indirgeyen bir yaklaşım var. ‘Bırakınız insanlar kendi bireysel sorumluluklarıyla bu işi götürsünler’ denmesi, çok sayıda aşıya erişemeyen, yandaş hastalığı bulunan veya kendi bireysel sorumluluklarını yerine getirip aşıyla buluşmuş kişilerin de bu dalganın altına bırakılması anlamına geliyor. Tedbirleri gevşetmemizin hiçbir bir rasyonel dayanağı olmadığı gibi, buna işaret etmek de panik, korku dalgasını teşvik etmek anlamına gelmez. Biz ikisinden de uzakta, salgını bilimsel temellere dayalı bir perspektifle yönetmek durumundayız.” 

STRATEJİ ORTADA YOK

“Ortada bir salgın yönetimi stratejisi görmüyoruz” diyen Akyıldız şöyle devam etti: “Gündelik kararlar alınıp hemen ertesi günü başka uygulamalara geçiliyor. Başından beri kamu otoritesi ile kamuoyu arasında kurulan güven ilişkisi, şeffaflığa uyulmaması nedeniyle zedelendi.  Kamu otoritesinin bu konuda, özellikle belli pozisyonlarda geride kalarak aktif bir yükümlülük üstlenmediğini görüyoruz. Bakanlık suya sabuna dokunmayan bir yaklaşım sergiliyor. Omicron’a ilişkin öncü bilgileri, sadece kimi ülkelerden, kimi sonuçları cımbızlayarak ülkemize uyarlamak son derece hatalı. Basit olduğu iddia edilen bir tabloyu (Omicron) takiben ne yaşanacağıyla ilgili bir bilgimiz yok. Biz bir bilinmezi göğüslemeye kalkıyoruz.”

Türkiye’de aşılama oranlarının yetersiz olduğunu ve ilgili verilerin de detaylı paylaşılmadığını söyleyen Akyıldız, kırılgan grupların, özellikle ileri yaştakilerin takviye aşı dozları için teşvik edilmeleri gerektiğini ifade etti: “5-11 yaş diliminin de aşılanma olanağına kavuşabilmesi son derece kritik bir adım olacaktır. Bu yaş grubunu aşılamamamız önemli bir eksiklik.” 

TÜRKİYE'DE NEDEN HIZLI TEST UYGULANMIYOR?

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, geçen günlerde, “Almanya’da kullanılan en iyi sonuç veren beş antijen hızlı tanı kitinden ikisi Türkiye’de üretiliyor” demişti. Konuyla ilgili Prof. Dr. Füsun Eyüboğlu, “Burada yapılan bir şeyin (hızlı antijen testi) neden halka verilmediğini anlamakta güçlük çekiyorum” dedi. 

PCR testinin kolay bir işlem olmadığını ve laboratuvarların kapasitesini zorlamaya başladığını belirten Eyüboğlu, “Bu zaten görünen bir durumdu. ABD ve bütün Avrupa’da ülkeler kişilerin kendilerinin uygulayabileceği hızlı tarama testlerini devreye soktular. Taramada pozitif çıkanlar PCR ile doğruluyor. Biz hızlı testleri yok sayıyoruz. Okullar, hastaneler, üniversiteler, işyerleri gibi kapalı ortamlarda bulunanların hiç olmazsa haftada bir kez kendilerini hızlı antijen testleriyle değerlendirmeleri hem bulundukları toplumu korumak adına hem de salgının seyriyle ilgili daha doğru sayılara ulaşmak için değerli olacaktır” dedi.

"40 MİLYONDAN FAZLA KİŞİ HASTALANACAK"

Salgının bilimsel verilerle takip edilebileceğini vurgulayan Eyüboğlu, şöyle devam etti: “Sadece belirtileri olan pozitif hastaları bulup, izole etmemizin manası yok. Biz biliyoruz ki bu hastalık yüzde 80 belirtisiz de seyredebiliyor. Son kararlarla pozitiflerin enfeksiyonu başkalarına bulaştırmasının önünü açıyoruz. Aşısızlardan, toplu yerlere girerken PCR isteniyordu. Bunun kaldırılmasıyla, aşı olmayanlar ve aşı karşıtlarına doğru yolda olduklarını düşündürdüler. Hastaları ve temaslıları bilmemiz ve bulaştırıcı oldukları sürece toplumdan ayırmamız lazım. DSÖ, altı-sekiz hafta içinde Avrupa nüfusunun yarısının Omicron’a yakalanacağını açıkladı. Bu hesaba göre, Türkiye’de de 40 milyondan fazla kişi önümüzdeki iki ay içinde Omicron’la karşılayacak. Haftada 5 milyon, günde 700 bin kişinin pozitif olmasını bekliyoruz. Salgının başından beri en fazla yaptığımız test sayısı 300-350 bin. Bir şeyi ararsanız, bakarsanız bulursunuz.”

"KADERİMİZLE BAŞ BAŞA BIRAKILDIK"

Aşılanmaya ağırlık verilmemesini eleştiren Eyüboğlu: “Herkes kendi haline, kaderiyle baş başa bırakıldı. Aşılar etkili, yüzde 90’lar seviyesinde koruyor, ağır hastalığa karşı yüzde 95 oranında etkili, ölümleri önlüyor. Virüs bu kadar serbest gezerken tam aşılıların da hastalanması bizim için sürpriz olmayacak” dedi. 

PCR testleriyle ilgili düzenlemenin laboratuvarların yükünü azaltsa da bu uygulamanın sonuçlarını başka sağlık birimleri göğüsleyecek. Eski bilim kurulu üyesi olan Eyüboğlu: “Hem poliklinikler hem de aile hekimlerinin ve iki-üç hafta içinde yoğun bakımların da yükü artacak. Daha ağır ve maliyeti yüksek olacak. Omicron kadar Delta da var. Beklediğimiz gibi ocak ayıyla birlikte, iki haftadır grip ve başka enfeksiyonlar artmaya başladı. Artışın temel nedenlerinden biri maske uygulamalarımızı tamamen gevşetmemiz. Toplu yerlerde özensiz, önlemsiz bir arada olmamız.”

Omicron’un daha hafif geçirildiğiyle ilgili veriler de rehavete yol atan etkenlerden biri. Ancak önceki varyantlar gibi uzamış Covid’e yol açabilir. Her 10 Covid hastasından birinin uzamış Covid nedeniyle yaşam kalitesi olumsuz etkileniyor. Covid vakaları attıkça uzamış Covid sorunları da artacak. Eyüboğlu, “Covid-19 geçirenlerin yüzde 10’unda 12 haftadan sonra devam eden yakınmalar ya da yeni bulguların eklenmesine ‘uzamış Covid’ diyoruz. Bir yıla yakın süre uzamış Covid klinik belirtileri devam edebiliyor.  İlerleyen günlerde Omicron’a bağlı Covid-19 vakalarındaki hızlı artış beraberinde uzamış Covid  hastalarında da artışa neden olarak sağlık sistemine yük olacaktır” diye konuştu.

"TEST SAYISINDA HENÜZ DÜŞME YOK"

17 Ocak itibariyle, günlük test sayısı 403 bin 836, vaka sayısı 64 bin 935. 162 kişi ise vefat etti. Medeniyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Biyoistatistik ve Tıp Bilişimi Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Güçlü’nün paylaştığı verilere göre, test pozitiflik  oranı 0,1608. Güçlü, sosyal medya hesabı üzerinden, “Test arttı, vakalar da o oranda arttı. Fakat vaka eğrisinin bu aşamasında beklediğimiz kadar değil. Bu yüzden salgın üreme hızı düşüşte: Bugün 0,94. Unutmayalım ki yalnızca belirtililere test yapılıyor (öyle biliyoruz) ve bu da bazı vakaları kaçırıyoruz demek. Sadece belirtililere test yapılıyorsa test sayısında düşme beklerdik fakat pek değişiklik yok. Ya Covid vakaları artıyor ya da diğer hastalıklara bağlı belirtili hastalarda (grip vb) artış var” yorumunu yaptı.

18-01-2022


Etiketler

Paylaşın arkadaşlarınızı da bilgilendirin

Paylaş