Arama sonuçları

Yanlış anlamış: Gidenler zaten genç hekimler

Yanlış anlamış: Gidenler zaten genç hekimler

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın doktorlarla ilgili ‘Varsın gidiyorlarsa gitsinler’ sözleri tepkiyle karşılandı. Erdoğan, Beştepe’deki konuşmasında şöyle demişti: “Doktorlar az para aldığı için ayrılıyorlar. Samimi konuşuyorum. Dost acı söyler. Bu hastaneleri inşa eden biziz. Doktorları okutan yetiştiren devlet değil mi? E bu devlet sizi okuttu, yetiştirdi. Az para veriyormuşuz. Sordum en az alan ne alıyordur 8-9 bin, en çok alan ne alıyordur 25 bin civarında.  Buna rağmen özel sektör daha büyük paralar verdiği için kaçıp gidiyorlarmış. Açık konuşuyorum, varsın gidiyorlarsa gitsinler. Bizler de üniversiteleri yeni bitiren doktorlarımızı istihdam ederiz. Bunlarla yola devam ederiz. Daha da ileriye gidiyorum. Gerekirse yurt dışından ülkemize dönmek isteyenleri süratle buraya davet eder, istihdam ederiz. Buralar boş kalmaz merak etmeyin. Asistan doktorlarımızla yola devam ederiz. Doktorluk gibi aziz bir mesleği sadece paraya bina etmek, dayamak herhalde pek de insanı değildir.”

GENÇ HEKİMLER ÜLKEYİ TERK EDİYOR

Türk Tabipleri Birliği (TTB) İkinci Başkanı Ali İhsan Ökten ise genç hekimlerin ülkeyi terk ettiklerini söyledi. Diken’den Mesude Erşan’ın haberine göre Ökten, şunları söyledi: “Söylediği çok saçma. Erdoğan’ın anlamadığı, zaten genç hekimler ülkeyi terk ediyor. Ocak’ta 197, Şubat’ta 156 hekim bizden iyi hal belgesi istedi. Kaldı ki asistanlarla nasıl yürütecekler? Asistanlar eğitim alıyor. Eğitimleri bitmeden onlara sorumluluk veremezsiniz. Asistanların yaptığı her iş, uzman hekim, klinik şefi veya klinikteki eğitim görevlilerinin sorumluluğundadır. Kaldı ki hekimlik böyle birkaç yıllık eğitimle öğrenilmiyor. Uzun süre emek harcıyoruz. Altı yıl okuyoruz, üzerine 4-6 yıl uzmanlık eğitimi alıyoruz. Her günümüz okumakla geçiyor, literatürü, bilimsel gelişmeleri takip ediyoruz. Yılların verdiği bilgi birikimi, tecrübe var. Bunlar bir anda yok sayılamaz. Sandıkları kadar basit değil.”

BİZİ DEĞERSİZLEŞTİRİYOR

Cumhurbaşkanının kutuplaştırıcı ve ayrıştırıcı bir dil kullandığını söyleyen Ökten, şöyle devam etti: “Bizi çok travmatize etti ve üzdü. En fazla eğitim almış bir meslek grubunu değersizleştiriyor. Hekimlik mesleği ve onurunu yok sayan sistem ve projeleri battı. Cemaat ve tarikatları el üstünde tutarken bizleri aşağılama yoluna gidiyorlar. Çok acı. Yüzyıllardır Hipokrat’tan, Galen’den, İbni Sina’dan beri hekimlik yaptık ve hekimlik yapmaya devam edeceğiz. Bu ülkede kalacağız ve mücadele edeceğiz.”

Hekimlerin ekonomik ve özlük haklarıyla ilgili sorunları olduğunu belirten TTB ikinci başkanı şöyle devam etti: “Hekimlerin çoğu açlık sınırı ile yoksulluk sınırı arasında yaşıyor. Bahsettiği 8-9 bin liralık ücret yoksulluk sınırı altında. Verecekleri maaşa kimse gelmez. Avrupa’dan mı, ABD’den mi getirecekler? Gitsinler oradaki bir hekimlerin aldığı ücrete baksınlar. Karşılaştırma yapsınlar, ondan sonra bu cümleleri sarf etsinler. Suriye, Afganistan’dan hekim getirmeyi denediler, onlar bile gelmedi. Kaldı ki çok sorunumuz var. Çalışma koşullarımız kötü. Her geçen gün daha çok şikayet ve şiddet yaşıyoruz. Pandemideki çalışmamıza karşı Covid-19 meslek hastalığı sayılmıyor. 5 dakikada bir randevu dayatılıyor.”

TTB: HİÇBİR YERE GİTMİYORUZ!

TTB Merkez Konseyi ise yazılı açıklamasında, şunları kaydetti: “Tıbbın tarihinden bu yana burada, bu topraklardaydık. Bugün de buradayız. Topluma adanmış bir mesleğin onurlu üyeleri olarak emeğimizle, bilgimizle, uzun yıllar süren eğitim ve mesleki deneyimlerimize dayanan birikimimizle insanlara hizmet için çalışıyoruz. ‘Doktorları ağaca bağlayın da kaçmasınlar’ diyen devlet başkanlarını da, ‘Doktorların gözü doymaz’ diyen kasaba siyasetçilerini de, ‘Paracı doktorlar gürültü yapıyor’ diyen sağlık yöneticilerini de gördük, görüyoruz. Hepsi gitti, biz kaldık; mesleğimiz ve meslek onurumuz kaldı. Bugün de hiçbir yere çekip gitmiyoruz. Güçsüzlerin gücü, çaresizlerin çaresi olmak, ölümle ve hastalıklarla mücadele etmek, sağlık ve şifa dağıtmak için, dün, bugün olduğu gibi yarın da burada, bu topraklarda kalacağız. Ne ülkemizden ne mesleğimizden ne hakkımız olanı istemekten vazgeçeceğiz.”

Açıklamada ayrıca,  Erdoğan’ın aslında ‘sağlık sistemindeki başarısızlıklarını itiraf ettiği’ söylendi: “Sağlığa yönelik acil taleplerimizi görmezden gelen, insanca yaşanabilir ücret talebimizi hedefe koyan bu açıklama toplumu yanıltma, topluma Hekimlerin tek istekleri paraymış gibi göstererek sağlıkta yaşanan krizin üstünü örtme çabasıdır.”

14 MART TIP BAYRAMI

14-15 Mart’da bütün sağlık kurumlarında ‘g(ö)rev’e gideceklerini hatırlatan TTB’li hekimler, açıklamada, “Bu sözlere gereken cevabı o gün bir kez daha hep birlikte vereceğiz. Gidecek olan hekimler değil!” ifadesini kullandı.

Genel Sağlık ve Sosyal Hizmet Kolu Kamu Çalışanları Sendikası Dr. Derya Uğur yazılı açıklamasında, şu görüşlere yer verdi: “İktidar makamında oturanların sorumluluğu; yaşanan sorunların nedenlerini araştırmak ve bu sorunlara çözüm üretmektir. Çalışarak üniversiteyi en yüksek puanlarla kazanan, 10 senelik tıp fakültesi ve uzmanlık eğitimini bitirip, insanüstü gayretle hayat kurtaran bu ülkenin en değerli yetişmiş insan gücünü bu derece değersizleştirmek kabul edilir değildir. Tarihin hiçbir döneminde hekimlik mesleği bu kadar değersizleştirilmemiştir. Tüm dertleri paraymış gibi göstererek mesleklerini itibarsızlaştıran Cumhurbaşkanı Erdoğan, hekimleri yine hedef göstermiştir. Hekimler olarak, “İyi hekimlik yapmak istediğimizi” söyledik, “şiddet son bulsun” dedik, tek istediğimiz “insan onuruna yaraşır iş ve yaşam koşulları” iken, “Halkı kin ve nefrete sürükleyen bir söylemle” hedef gösterildik. Erdoğan’a daha mezun bile olmadan öğrencilerin geleceklerini yurtdışında aramakta olduğu bilgisinin verilmediği görülmektedir.”

BİZE KAPIYI GÖSTEREMEZ

Hekim ve Diğer Sağlık Çalışanları Kamu Sağlık ve Sosyal Hizmetler Sendikası (Hekim-Sen) sosyal medya hesabı üzerinden tepki gösterdi: “Bizler ailelerinin yıllarca didinip, dişinden tırnağından artırarak okuttuğu onurlu ve gururlu Türk hekimleriyiz. Ülkesini kimse bizden daha fazla sevemez, kimse kapıyı gösteremez. Hakkımızla kazandığımız mesleğimizi, insanca sürdürmek istiyoruz. Bizler ülkesini seven Türk hekimleri olarak mecbur bırakılmadıkça başka ülkeyi tercih etmeyecek, vatanımızda fedakarca mesleğimizi icra edeceğiz. Devletimizden beklentimiz son derece insani olan taleplerimizi görmezden gelmeden uygulamasıdır. Bütün fedakarlıklarımızın görmezden gelinip, ülkesini seven hekimler hakkında topluma hedef gösterici dil kullanılması kabul edilemez. İyileşme beklerken karşılaştığımız üslup bardağı taşırmaktadır.”

EN ÇOK YENİ MEZUNLAR

Tabip-sen de sosyal medya hesabı üzerinden, şunları kaydetti:“İşimizi güvenle yapmak ve emeğimizin karşılığı neyse onu almak istiyoruz. Canımızdan çok sevdiğimiz ülkemizde, haksızlığa uğramadan, mesleğimize devam etmek istiyoruz. Bu ağır ithamları reddediyoruz. Hekimlik onurumuzu ayaklar altına aldırmayacağız. Hedef gösterilmeyi kabul etmiyoruz. Yanlış anlaşılmayı düzeltelim. Hekimler buradaki şiddet, hukuki baskı ve kötü şartlar nedeniyle istifa ediyorlar. En çok da yeni mezun ve asistan hekimler gitmeye hevesli. Evdeki hesap çarşıya uymaz, bizden uyarması.”

Hekim Birliği Sendikası da “Emeğimizin bedeli, gençliğimizin hederi, aldığımız riskin ederi,  ailemizin emeği İnsanımızın, sağlığının kıymeti, elinizi vicdanınıza koyup da söyleyin 8-9 bin midir alnımızın teri!” mesajını paylaştı.

 

10-03-2022


Etiketler

Paylaşın arkadaşlarınızı da bilgilendirin

Paylaş