Yeni mezunlar için ‘iş’ var mı? Hangi alanlarda istihdam bekleniyor?
2025 yılı ülkelerin çoğunda olduğu gibi Türkiye’de de yeni mezun gençler arasında istihdam açısından sıkıntılı bir yıl oldu. OECD’nin Bir Bakışta Eğitim 2025 raporuna göre Türkiye, hem lise hem de üniversite mezunları için en düşük istihdam oranına sahip OECD ülkesi. Yine OECD Türkiye Masasına göre üniversite mezunları arasındaki işsizlik oranının genel işsizlikten daha yüksek olduğu Avrupa’daki tek ülke konumunda. Türkiye, Avrupa’da yeni mezun istihdamında 33 ülke arasında son sırada yer alıyor. Peki yeni mezunlar açısından gelecek nasıl olacak? 2026’da gençleri daha iyi bir yıl beklediğini söyleyebilir miyiz?
Gilda&Partners Kurucusu Jilda Bal pervinkaplancom için hazırladığı çalışmasında, 2025 yılının iş hayatına yeni atılan gençler için adaptasyon ve dönüşüm yılı olduğunu, küresel ölçekte işe alımlar yavaşlarken, kurumlar deneyim eksikliğini telafi edecek yeni stratejiler arayışına girdiklerini vurguluyor. Bal, 2026 yılı için öngörülerini şöyle sıralıyor:
YETENEK GELİŞTİRME MODELLERİ
“2026’da bu eğilimlerin daha da derinleşmesi bekleniyor. Deneyim açığı büyüdükçe, kurumlar tecrübeli, hemen katkıda bulunabilecek çalışan bulmanın zorlaştığını kabul ediyor. Bu da onları işe alım kriterlerini değil, yetenek geliştirme modellerini yeniden düşünmeye zorluyor. Artık odak, öğrenme potansiyeli yüksek genç yetenekleri işe alıp onları içeride geliştirmeye dönüyor. Gilda&Partners’ın Haziran bülteninde de vurguladığımız gibi, işe hazırlık artık teknik deneyimden ziyade merak, empati ve problem çözme becerileriyle ölçülüyor.
2026’ya girerken, diplomadan bağımsız ve yetkinlik temelli işe alım anlayışı (skill-based hiring) kalıcı hale gelmeye başladı. LinkedIn’in 2025 verileri, adayların sahip oldukları yetkinliklerin artık eğitim geçmişlerinden çok daha belirleyici olduğunu gösteriyor. Bu eğilim, kurumların işe alım stratejilerini de yeniden şekillendiriyor. Deneyim açığını kapatmakta zorlanan şirketler, hızlandırılmış eğitimlere, proje bazlı stajlara ve sertifikasyon programlarına daha fazla yatırım yapıyor. OECD’nin Eylül’de güncellenen istihdam raporu da da bu bilgileri destekliyor. İşe alım bütçeleri daraldıkça, özellikle büyük kurumlar yeni pozisyon açmak yerine staj ve öğrenci programlarına yönelerek potansiyel yetenekleri erken dönemde kazanmayı tercih ediyor.
ÜNİVERSİTELER NE DURUMDA?
Üniversiteler ise bu dönüşüme uyum sağlıyor. Klasik bölümler yerini daha niş, uygulamalı ve teknolojiyle bütünleşik alanlara bırakıyor. Artık hem eğitim hem de sektörel olarak dil, iletişim ve gazetecilik gibi alanlar gerilerken, veri bilimi, enerji teknolojileri, siber güvenlik ve dijital hukuk gibi alanlar öne çıkıyor. Eğitim, yapay zekâ entegrasyonunun ötesine geçerek bireysel öğrenme yollarını, kişiselleştirilmiş içerikleri ve mesleki uzmanlaşmayı merkeze alıyor.
YAPAY ZEKA BELİRLİYOR
Yapay zekâ ve dijitalleşmenin etkisi yalnızca hangi işlerin yapılacağını değil, işe alımın nasıl yapılacağını da dönüştürüyor. Artık hem işverenler hem de adaylar yapay zekâyı işe alım süreçlerinde aktif biçimde kullanıyor. Bu durum, değerlendirme kriterlerinin doğasını da değiştiriyor. Şirketler yalnızca özgeçmişlere değil, adayın gerçek becerilerini ölçebilecek uygulamalı yöntemlere odaklanıyor. Başvuruların önemli bir kısmının yapay zekâ yardımıyla hazırlandığının farkında olan kurumlar, bu nedenle gözetimli vaka çalışmaları ve canlı testleri standart uygulama haline getiriyor.
World Economic Forum’un Future of Jobs Report 2025 verilerine göre, işverenlerin %61’i son üç yılda deneyim gerekliliklerini artırmış durumdadır. Ancak bu deneyim artık geçmiş iş deneyiminden çok yaparak öğrenilen, ve gerçek dünyaya yakın senaryolarda kazanılan deneyimlerle tanımlanıyor.
Örneğin öğrencilerin hackathon’larda geliştirdiği yazılımlar, veri analizi projeleri, gönüllü organizasyonlarda yürüttükleri operasyonlar ya da yaratıcı sektörlerde hazırladıkları portföy çalışmaları deneyim olarak sayılıyor.
İŞE ALIMLAR HANGİ ALANLARDA OLACAK?
Bu dönüşüm, 2026’da istihdam dinamiklerini de yeniden şekillendirecek. OECD ve WEF verileri, işe alımların temkinli şekilde artmaya devam edeceğini, ancak ağırlığın teknoloji, veri bilimi, enerji ve siber güvenlik alanlarında kalacağını gösteriyor. Buna karşılık rutin ofis işleri, tercümanlık, gazetecilik ve evrak bazlı hukuk rolleri gibi alanlarda istihdam giderek azalacak. Buna rağmen geleceğin iş gücü, yalnızca teknik değil, duygusal zekâya dayalı becerilere de ihtiyaç duyacak. Empati, merak, yaratıcılık ve problem çözme gibi insani beceriler, dijital çağın en dayanıklı ve değer kazanan sermayesi olmayı sürdürecek.”
21-10-2025

