Arama sonuçları

‘Yeni’ müfredattan ‘Güncellenen’ müfredata dönüş

‘Yeni’  müfredattan ‘Güncellenen’ müfredata dönüş

‘Yeni’  müfredattan ‘Güncellenen’ müfredata dönüş. Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz müfredatın güncellenmesi ile ilgili yapılan değişiklikleri kamuoyuna açıkladı. Oysa şubat ayında kamuoyuna sunulan ve askıya çıkarılan müfredat “Yeni Müfredat” olacaktı. Ancak dün müfredatın “güncellenen müfredat” olduğunu öğrendik. Böylece 2005’te yapılan müfredatın ortaya çıkan yeni ihtiyaçlar doğrultusunda güncelleme adıyla piyasaya sürüldüğünü anlıyoruz. Bu söylem değişikliğinde eğitim sisteminde süreklileşen değişikliklere yönelik eleştirilerin etkili olduğu anlaşılıyor.  Yapılan değişikliklerin adı güncelleme de olsa oldukça kapsamlı değişiklikler olduğunu ifade etmeliyim. Öğretim programlarının temeli o sistemin felsefesi üzerin kurulur. Güncelleme yapılan felsefede genel gerekçeler aşağıda özetlenmiş olduğu gibi yer almaktadır.   

“ÖĞRETİM PROGRAMI’NIN TEMEL FELSEFESİ

Eğitim, bireyin içerisine doğduğu millî, manevi ve kültürel değerler başta olmak üzere, yetenek, beceri, tutum, estetik duyarlılık gibi davranışlar kazanılmasını içeren bir süreçtir. Bir eğitim sistemini oluşturan temel ögelerin başında öğretim programı gelmektedir. Dolayısıyla eğitimde reform çalışmaları öğretim programları üzerinde yoğunlaşmaktadır. Her öğretim programı da bireğitim felsefesi üzerine inşa edilmektedir. Eğitime ilişkin herhangi bir sistem tasarımı, analizi veya dönüşümü öncelikle sistemin kurulacağı felsefi zeminin belirlenmesini zorunlu kılmaktadır. Eğitim hedefleri, eğitim felsefesi ve öğretim programları arasındaki bu güçlü ilişki, bütünsel tutarlılık açısından önem arzetmektedir.

ÖĞRENME MERAK İLE BAŞLAR

Hem öğrenmenin hem de felsefenin “merak”la başladığına yönelik görüş geçmişten günümüze değerinden bir şey yitirmemiştir. Bireyi “öğrenme”ye yönlendirecek en önemli güç bu “merak” duygusudur. Çünkü öğrenme soru sormak, sorularına cevap almak, cevap alınamayan sorulara cevap bulmaya çalışmakla başlar ve birey ayırt etmeyi, ardından da bir araya getirmeyi öğrenir. Böylece hem kendisini hem de içinde bulunduğu dünyayı, yeniden inşa etme kaygısını ve cesaretini kazanır. Benzer şekilde epistemolojik, sosyolojik ve estetik açılardan “iyi”, “doğru” ve “güzel” kavramları da öğrencinin müreffeh bir toplumu oluşturan mutlu bir birey olmasında önemliyertutmaktadır. Öyleki bu kavramlar,ayrı ayrı ele alındıklarında bütün bir insan yaşamınıngerekliliklerine karşılık gelecek derinliğe ve içeriğe sahiptir. Nitelikli ve hedefi hayata dönük bir eğitim, “iyi”, “doğru” ve “güzel” kavramlarını temel almalıdır. 

FARKLILIKLARA SAYGI GÖSTERİLMESİ

İşbirliğine dayalı öğrenme, iş birliğini ve iletişimi temel alır. Farklılıklara saygı gösterilmesine, farklılıkların zenginlik olarak algılanmasına, düşüncelerin daha rahat paylaşılmasına venihayetinde yeni fikirlerin oluşmasına ortam hazırlar. Bu bağlamda öğretim programları; bireyi topluma, toplumu da bireye feda etmeyen, kişi hak ve hürriyetine saygılı, uzlaşmacı bireyler yetiştirmek üzerine temellendirilmiştir. 

Sosyal beceriler başkaları ve çevreyle olumlu etkileşimi destekleyen davranışlardır. Burada önemli olan, kendisiyle ve toplumuyla uyum içinde, sorumluluklarını bilen ve gereğini yerine getirebilen, bir yandan millî, diğer yandan da evrensel değerleri içselleştirmiş öz güven sahibi bireyler yetiştirmektir.

ELEŞTİREL DÜŞÜNME NEDEN ÖNEMLİDİR?

Eleştirel düşünme yeni fikirlerin ortaya çıkmasını sağlar. Öğretim programlarında bu düşüncebiçimini içselleştiren,analitik ve yaratıcı düşünme becerilerinin gelişmesine izin veren bir yollahayati tecrübeyi zenginleştirmeye, tarihsel birikimi tanımaya ve onu yeniden üretebilmenin yollarına ulaşmaya önem verilmiştir. Bunun içinde hayatın her alanında uygulanabilecek eleştirelsorgulama niteliğine sahip olmanın birey için olduğu kadar, toplumsal yapı için de önemli olduğu, bireylerin böyle bir niteliğe sahip olmasının toplumun gelişmesi ve devamlılığı açısından değer taşıdığı düşüncesi hâkimkılınmıştır.

İnovatif düşünme becerisi yeni kavrayışlara, özgün yaklaşımlara, yeni bakış açılarına, bir şeylerinanlaşılması ve kavranmasında yepyeni yollara öncülük eden bir düşünme biçimidir. Genel olarakinovatif düşünmenin geliştirilmesinde önemli olan, bireylerin fikir üretimini sağlayacaktekniklerin kullanılması, farklı fikirlerin ortaya atılması, fikir üretimine, hayal gücüne, düşünme becerilerinin geliştirilmesine dayalı eğitimin sağlanabilmesidir.

ESTETİK EĞİTİM VE DUYARLILIK NEDİR?

Estetik duyarlılık ve estetik eğitimi “estetik yargının bir bilgi yargısı değil, bir beğeni yargısı olduğu” bilinci ile hareket ederek öğrencinin güzel nesneye dair duyumlarını geliştirmeyi veduygularını ifade edebilmesini amaçlar. 

Bu yeni yaklaşım ile estetik eğitiminin alanı duygular olarak tarif edilmiştir. Bu eğitimaracılığıyla öğrencinin hayal gücünün geliştirilmesi ve öğrencinin hayal gücü ile yaklaştığı güzel nesneye dair hissettiği duyguları öz güvenle ifade edebilmesi beklenmektedir. Estetik eğitiminin programa işlenmesinde hedef; fikirlerini, beğenilerini sunabilen, eğlenerek ve ilgi alanlarını geliştirerek öğrenen, yüksek motivasyonlu, eleştirel düşünme becerileri gelişmiş, mutlu, estetik değerlere uzak olmayan, estetik hazzın izini süren, estetik bakış edinebilmiş, kendihayal gücünü ortaya koyabilen, hayatın tek yönlü işleyişini kendi tasarımları ile zenginleştiren bireyleryetiştirmektir.

Estetik eğitimi yoluyla birey, sanat eserlerini duygular yoluyla olduğu kadar duyular aracılığıylada deneyimlediği için somutlaştırma yeteneğini geliştirir. Bu sayede birey farklı duyguların farklı şekillerde anlatılabileceğini kavradığı için bir duygunun, bir durumun ne şekilde anlatılabileceğine dair görüşleri gelişir. Benzer şekilde  ifade yeteneği gelişen öğrenci, olayların başka şekillerde ele alınabileceğini bilerek farklı olasılıkları sorgular. Birçok farklı olgu ile etkileşim hâlinde olan birey, bu nesneler arasında veya bilgi, deneyim ve metinler arasında bağlantılar kurabilir. Öğretim programlarında niçin var ettiğimizi ve nasıl gerçekleştirdiğimizi bilmediğimiz bir güzellik ortaya koyma yerine, yapılan her estetik davranışın veya ürünün daima bir ölçü ve hesap ile meydana getirildiği düşüncesiyle sürdürülebilir bir estetik anlayışın öğrencilere kazandırılması hedeflenmiştir.

EŞİTLİK, ADİL OLMA KAVRAMLARI

Öğretim programlarında öğrencilerin duygusal, zihinsel ve sosyal yeteneklerini mümkün olduğu kadar eş ölçüde geliştirmelerine imkân verilmiştir. Ayrıca eşitlik, adil olma kavramları üzerinde yoğun olarak durulmuş; duyguları dile getirme, düşüncelerini öz güvenle ifade edebilme, öneride bulunma veya bir fikri reddedebilme hakları da düzeylerine uygun şekilde eğitimin parçası hâline getirilmeye çalışılmıştır.

Geleceğe ışık tutmada önemli bir yeri olan tarih bilgisi ve bilincinin öğrencilere doğru bir şekildekazandırılması için tarihin komplekssiz bir şekilde aktarılabilmesi fakat diğer taraftan da tarihin öznesi olmuş milletimizin büyük tarihsel başarılarının da göz ardı edilmemesi üzerine eleştirel bir tarih felsefesi gözetilmiştir.

Sonuç olarak öğretim programlarında “birey” olmanın aynı zamanda çok daha geniş bir “dünya ailesi”ne ait olmak olduğunun bilincine varacak, yaşadığı topluma ve ülkesine, toprağına samimi bir hisle bağlanacak, bilim ve teknolojiyi etkin şekilde kullanarak gerekli teknikbilgi,birikim,beceri ve yeterliliklere sahip kuşaklar yetiştirmek hedeflenmiştir. Farklı disiplinlerin bir arada olduğu ama nihayetin sadece bu disiplinlerin toplamından ibaret olmadığı, kendi niteliklerini taşıyan bir “bütün”e sahip ve aynı zamanda disiplinler arası etkileşimin açık olduğu bir yaklaşımla sadece hedefi değil, yolu da inşa eden bir içerikle öğretim programları hazırlanmıştır.

ÖĞRETİM PROGRAMLARINA İLİŞKİN YORUMLAR

Eğitim felsefesinin genel çerçevesinde sıralanmış başlıkların pek çoğunun itiraza mahal bırakmayacak ve bir müfredatta bulunması gereken ilkeler olduğunun altını çizmek gerekmektedir. Bu genel geçer gerekçelerin büyük bir bölümünün geçmişte ve hali hazırda uygulanmakta olan öğretim programlarında yer alan gerekçeler olduğunu belirtmek gerekmektedir.Yetiştirilmesi amaçlanan bireylerin nitelikleri üzerine saptanmış kavramsal tanımların problemli olduğunu düşünüyorum.Nitelikli eğitimi yaşama dönük “iyi”, “doğru”, ”güzel” kavramlarını temel almalıdır yaklaşımında bahsedilen kavramlar yerine, nitelikli eğitim;etkili, verimli yaşamsal, aklı ve bilimi esas alan ve dogmatik olmayan kavramları temel almalıdır.

BÜTÜN DERSLERİN OMURGASI DEĞERLER 

Güncellemede en belirgin değişimin değerler eğitiminde olduğu görülmektedir. Bütün derslerin programlarının ana omurgası değerler eğitimi üzerine oturmaktadır. Artık öğretim programları değerler eğitimi odaklı yapılandırılmıştır. Önceki ders programlarının her ünitesi ağırlıklı olarak Atatürkçülük ile ilişkilendirilirken, bu müfredatta değerler eğitimi ile ilişkinin ağırlıkta olduğunu görmekteyiz. Öyle ki 8 ve 12.sınıflarda okutulmakta olan İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük dersini ana perspektifini bile değerler eğitimi oluşturmuş. Değerler eğitimi salt kavramsal çerçevede değil doğrudan pratikte, okulda sınıfta, ailede yaşamın her alanında çocukların rehberi olacak gibi kodlanmış. Değerler eğitiminin ana omurgasını ise milli, manevi, ahlaki ve kültürel kısaca yerli ve milli değerler oluşturmaktadır. Bu değerler; Evrensel değerler ise daha çok aksesuar işlevi görmektedir. Genel değerlerin yanında özellik değerleri başlığında; adalet, dürüstlük, doğruluk, öz denetim, sevgi, saygı, sabır, sorumluluk, vatanseverlik ve yurtseverlik başlıkları altında maddeleştirilmiştir. Değerler eğitiminin güncellenen müfredatın ana aksını oluşturması ne kadar doğrudur tartışılabilir. Tartışmalı, göreceli ve kişiden kişiye göre değişiklik gösteren bir takım değer yargılarını kesin hükümler gibi öğretim programlarına boca etmek ileride başka sorunların yaşanmasına yol açabilir.

VATAN, BAYRAK, DEVLET İMGELERİNE VURGU 

Bunun yanı sıra Türkiye ve Avrupa Yeterlilik Çerçevesine özel vurgu yapmaya özen gösterildiği görülmektedir.Vatan Millet, Bayrak ve Devlet imgelerine vurgu yapılmıştır. Demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletinin yanına milli, üniter, çağdaş tanımları eklenmiş.  Güncellenen müfredatta dikkat çeken hususlara arasında 15 Temmuz Faşist Darbe girişimine yapılan özel vurgu 4.Sınıftan itibaren bazı derslerin içeriğinde öne çıkmaktadır. Taslakta daha alt sınıflarda bile vurgu yapılan bu günün asıl düzenlemede 4.sınıf düzeyine çekilmiş olduğu görülmektedir.Ölçme ve değerlendirme ölçütleri; ön değerlendirme, süreç ve sonuç değerlendirmesi olarak yer almaktadır. Her sonuç değerlendirmesi büyük oranda yazılı sınavlar ile sonuçlanmaktadır.

DİK Mİ YOKSA BİTİŞİK EL YAZISI MI OLACAK?

İlkokul 1.sınıffta okuma yazma çalışmaları hem dik temel harfler hem de bitişik eğik el yazısı ile gerçekleştirilecektir. Şubat ayında yayımlanan taslakta dik temel harfler ile okuma yazma öğretiminin yapılacağı,bitişik eğik el yazısının 3.sınıftan itibaren “güzel yazı” olarak öğretileceği yazılıydı. Şimdi haklı olarak herkes şu soruyu sormaktadır. Ne oldu da böyle ikili bir hal ortaya çıktı? Ders kitaplarının yazımında hangi harfler kullanılacak? Ortaya çıkan kaos nasıl çözülecek? Bu durumun kamuoyuna net bir açıklaması yapılmalıdır.

EVRİM YOK DARWİN’İN SADECE ADI KALMIŞ

Biyoloji dersinin 9.sınıf öğretim programlarında yer alan “Hayatın Başlangıcı ve Evrim”ünitesinin ve Darvin isminin taslakta çıkarılmış olması çok eleştirilmişti. Güncellenen Biyoloji dersinin öğretim programında Darvin isminin yeniden konulmuş olması önemli. Ancak özellikle de “evrim”, türleşme” ve doğal seçilim yoluyla değişim” gibi konulara yer verilmemiş olması Biyoloji dersini yapılandıran temel kavramlar açısından büyük bir boşluk oluşturacaktır.Ayrıca Bakanın “bu tartışmalı bir konu ve lise öğrencilerinin bu konuyu tartışmak için yeterli alt yapısı yok,o nedenle üst öğretim kurumlarına öteledik” açıklaması bu konun öğretim programlarında yer alması gerektiğini söyleyenleri ikna etmekten uzaktır. Çünkü lise mezunlarının tamamı yükseköğretim programlarına gitmemektedir. Yükseköğretim programlarının hangi bölümlerinde bu konunun işlendiği bellidir. Bütün lise mezunları yükseköğretim programlarına devam ediyormuş ya da bütün yükseköğretim programlarında evrim konusu işleniyormuş gibi bir algı oluşturmak doğru değildir.

DİN İLE ÇELİŞEN KONU SAPTAMASI YAPILMIŞTI

Bu ve benzeri konuların 2016 yılında Din Öğretimi Genel Müdürlüğü bünyesinde oluşturulan ilahiyatçı heyet tarafından “din ile çelişen konu saptaması” yapılarak ders konularından arındırılmasına karar verilen konular arasında yer alması bir tesadüf olmasa gerek. Şimdi uygulama tamda bu kararın hayata geçirilmesi anlamına gelmektedir. Evrim ünitesinin bir biçimde biyoloji dersinin öğretim programlarında yer alması mutlaka sağlanmalıdır.

7’İNCİ SINIF SOSYAL BİLGİLER PROGRAMINDA GAZA VE CİHAT 

7.Sınııfların Sosyal Bilgiler öğretim programında yer alan “gaza” ve “cihat” tanımları farklı anlamları çağrıştırmaktadır. Bu iki tanımın öğretim programında yer almasında niyet farklı anlamları çağrıştırma olmasa da art niyetlerle kullanılmaya çok açık tanımlar olmasından kaynaklı soru işaretleri taşımaktadır. O nedenle bu kavramların ilgili bölümün dışına çıkarılması yararlı olacaktır.

KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU GİRMİŞ 

Toplumsal cinsiyet eşitliği, kadına yönelik şiddet gibi konuların kazanımlar arasına alınması olumlu olmuştur. Kamu Denetçiliği Kurumu’nun müfredatta bulunması bu kurumun önümüzdeki yıllarda göreceği işlev bakımından doğru olmuştur. Uluslararası popüler kültürün kültürümüz üzerinde etkilerini sorgulama çok iddialı bir kazanım olmuştur. Küreselleşme sürecinin yarattığı kültür ortamının bütün dünya toplumlarını bir şekilde etkilediği bir çağda bunu başarabilmenin çokta kolay olmayacağını söylemek isterim. 

FELSEFE 2 SAAT ARTIRILDI 

Felsefe dersi 10.sınıflarda 2 saat arttırıldı.11.sınıfların ders konuları 10.sınıfın öğretim programı içine alındı.11.sınıf felsefe öğretim programının daha üst felsefi bilgileri ve felsefenin tarihsel gelişim süreçleriyle bağlantılı olarak kronolojik diziliş içinde oluşturulması olumlu olmuştur.Felsefi akımlar arasında diyalektik felsefenin yer alması olumlu, ancak diyalektik felsefenin kurucu unsuru olan Karl Marx’a yer verilmemiş olması yanlış olmuştur.

30 KİŞİLİK LİSTE ERKEK VE MUHAFAZAKAR YAZARLARDAN OLUŞUYOR 

Türk Dili ve Edebiyatı öğretim programlarının kazanımlarında yer alan 30 kişilik yazar, şair ve edebiyatçılar listesinin tamamı erkelerden oluşturulmuştur. Listenin ağırlığını, milliyetçi, muhafazakar ve sağcı yazarlar oluşturmaktadır.

Tarih öğretim programının Kadim Dünya ünitesinde Yazılı kültürlerin ve bu kültürlerin çevrelerine etkili olan dillerin asırlar boyunca kavimleri ve medeniyetleri bir arada tutan diller olduğu, sayılan diller arasında Türkçenin önemli bir yer tuttuğuna vurgu yapılmaktadır. Bu dillerin hangi kavim ve medeniyetleri bir arada tuttuğunun listelenmesi öğretmene ya da ders kitabına bırakılmamalıdır.Listenin öğretim programı içinde yer alması sağlıklı olacaktır.Türkçe dışındaki diller; Sanksritçe, Latince, Yunanca, Arapça, Pehleviçe-Farsça, Çince

IRAK VE SURİYE OLAYLARI GİRDİ

12. Sınıfların İnkilap Tarihi ve Atatürkçülük öğretim programının son ünitesinde Irak ve Suriye’de yaşanan olayların Türkiye’ye etkileri ile yaşanan mülteci göçü karşısında Türkiye ile diğer ülkelerin karşılaştırılmasına yer verilmektedir.

Aynı ünitenin ilgili bölümünde Arap Baharının Ortadoğu ve Dünya Halkları üzerinde yarattığı etkiye dikkat çekilmiş

İDİL BİRET, FAZIL SAY KAMUOYUNA MAL OLMUŞ SANATÇILAR 

12.Sınıfların Müzik öğretim programında önceki programda yer almasına rağmen bu programda yer verilmeyen İdil Biret, Fazıl Say gibi artık dünya kamuoyuna mal olmuş sanatçılara büyük haksızlık yapılmış olacaktır. Bu sanatçıların listeden çıkarılmış olması politik ön yargı olarak değerlendirme potansiyeli taşımaktadır.

Sonuç olarak, eğer bir KHK ile tartışması ve karşı çıkılması yasaklanmazsa önümüzdeki eğitim öğretim yılının eğitim ile ilgili tartışma gündemi güncellenmiş öğretim programları olacak gibi görünmektedir. Savunanlarında eleştiren ve karşı çıkanlarında derdi gelecekte yetişecek kuşakların nitelikli insanlar olarak yetiştirilmesidir. Eğitim hizmetinin öğretim programları kadar bu hizmete erişim olanaklarının bütün yurttaşlara adil, eşit ve hakça ulaştırılması da o kadar önem kazanmaktadır. Öğretim programı içinde yer alan eleştirilen ve karşı çıkılan bazı ünite kazanımlarının yeniden değerlendirilmesi önümüzdeki dönemin daha az sorunlu bir dönem olmasına katkı sağlayacaktır. Mutsuzluk yaşayacak ve kendisini oluşan bu güncellemiş programlara aidiyet duymayacaklara dayatma anlamına gelecek düzenlemelerden kaçınmak gerekmektedir. Öğretim programlarının hazırlanma sürecine katılımların çokluğu, demokratikliği, çoğulculuğu kadar, farklılıkların görüş ve önerilerinin programda yer alma ve programa aidiyet duyma duygusu da önemli olmaktadır. Güncellenen müfredatın eğitimin nitelik sorununa ve sınav bağımlılığına çözüm üretmesi en büyük dileğimiz. Gelecek eğitim yılı çocukların kimyasını bozan sınavların azaldığı, ezbere dayanan bilgilerin ayıklandığı, eleme ve ayrıştırmaya yönelik uygulamaların son bulduğu bir yıl olsun.

21-07-2017


Etiketler

Paylaşın arkadaşlarınızı da bilgilendirin

Paylaş