Arama sonuçları

YÖK Başkanı Saraç: Doluluk oranları artıyor, bu sonuçlar büyük başarı

 YÖK Başkanı Saraç: Doluluk oranları artıyor, bu sonuçlar büyük başarı

2020 Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) tercih sonuçlarına göre yükseköğretim kurumlarında doluluk oranı yüzde 93.19 oldu. 838 bin 221 kontenjana yerleşen öğrenci sayısı 781 bin 165 oldu. Yükseköğretim kurumlarında 57 bin 56 boş kontenjan kaldı.

Geçmiş yıllarla kıyaslandığında doluluk oranında artış, boş kontenjan sayısında da düşüş söz konusu. Biz de YÖK Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç’tan bu sonuçları değerlendirmesini istedik. YÖK Başkanı Saraç’ın sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle:

 

YÖK BAŞKANI SARAÇ: DOLULUK ORANLARI ARTIYOR, BU SONUÇLAR BÜYÜK BAŞARI

Bu yıl korona yüzünden farklı bir yıldı. Adayların tercih yapıp yapmayacakları konusunda endişeler vardı. Geçmiş yıllarla kıyaslandığında yükseköğretim kurumlarındaki doluluk oranlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Yükseköğretim kurumlarımızda paylaştığımız verilerde de görüldüğü gibi doluluk oranları yüzde 93.19 oldu. Bu geçmiş yıllarla kıyaslandığında son derece güzel bir sonuç. Hem de sizin de vurguladığınız gibi korona döneminde böyle bir sonuç almak büyük başarı. 2017 yılında boş kalan kontenjan sayısı 214 bin 383 iken YKS sistemine geçildiği ilk sene olan 2018 yılında bu sayı büyük bir azalma gösterdi ve 128 bin 508 oldu. YKS’nin ikinci yılında 2019’da ise boş kontenjan 71 bin 233’e geriledi. YKS’nin üçüncü defa uygulandığı 2020 yılında ise 57.056 oldu. Diğer bir ifade ile YKS sistemi doğru sonuçlar üreten bir sistem olduğunu ispatladı.

BU SONUÇLAR YÖK’ÜN AÇIK BİR BAŞARISI

Yine doluluk oranlarına baktığımızda 2017 yılında yüzde 76.46 olan programlardaki doluluk oranı, 2018 yılında yüzde 84.69’a yükseldi. 2019 yılında artışını sürdürerek yüzde 91,36’e, 2020 yılında daha da artarak %93,19’a ulaştı. Geçen seneye kıyasla boş kontenjanlarda 14.177, YKS’nin ilk defa uygulandığı yıla göre ise 71.452 azalma sağlandı. Ek yerleştirme ile kalan boş kontenjanların da büyük kısmının dolmasını bekliyoruz. YÖK’ün başarısı elbet sadece bu merkezi sınav ile ölçülemez. Ama madem böyle ölçenler de var, o zaman hakkın teslim edilmesi lazım. Bu sonuçlar YÖK’ün açık bir başarısıdır. YÖK artık sistemi bu da dahil pek çok konuda rahatlıkla yönetir hale geldi. Boş kontenjan konusu yükseköğretimin gündeminde sorun olmaktan çıktı.

KONTENJAN NASIL AYARLANIYOR?

Kontenjanları ayarlarken neleri dikkate alıyorsunuz? Bazı bölümlerde kontenjanlar yükselirken bazılarında ise azaldı?  Kontenjan artışı ve azalışını hangi kriterlere göre belirliyorsunuz?

Program kontenjanlarında tamamen rasyonel planlamalar yapılıyor. Biz yükseöğretimde bu başarılı sonucun “tecrübeye zemininde bilimsel metodla yapılan planlamaya”  dayalı olmasına bağlıyoruz. Biliyorsunuz  YÖK’ün “yetki paylaşımı” politikası kapsamında yasal zemine kavuşan, üyeleri arasında kamu ve özel sektör temsilcilerinin de bulunduğu Yükseköğretim Eğitim Programları Danışma Kurulu oluşturduk. Bu kurulun ülkenin insan gücü ihtiyacına ilişkin yaptığı analizler ve kontenjan planlamalarındaki görüşleri de dikkate alınıyor. Aynı zamanda yükseköğretim programlarındaki öğretim üyesi/elemanı sayıları ve doluluk oranları gibi parametreler ile  öğrencilerden gelen görüşler ve yükseköğretime geçiş dinamikleri de inceleniyor. Tüm bunlar dikkate alınarak tamamen bilimsel çalışmalara dayalı olarak yükseköğretim kontenjanları belirleniyor. Bu durum da zaten doluluk oranlarına yansıyor.

ÖN LİSANS PROGRAMLARI DA İYİLEŞİYOR

Aynı iyileştirme sadece lisans programlarında görülmüyor. Meslek Yüksekokulları’nda (MYO) doluluk oranlarında da artış söz konusu. Geçen sene 33 bin 66 olan boş kontenjan sayısı, bu sene 30 bin 387’ye düştü. 2018 yılındaki lisans programlarındaki boş kontenjan 2019 yılında 38 bin 167’ye, bu yıl ise 26 bin 669’a düştü. Bu sevindirici bir gelişmedir. Bu başarılı sonucun arkasında veriye dayalı bilimsel zeminde sürdürülen büyük bir gayret ve uzun soluklu çalışma kadar “tecrübe birikiminin, liyakat ve ehliyet anlayışının” da payı vardır. Bu olumlu tablodan cesaret alarak Yükseköğretim Kurulu olarak önümüzdeki günlerde kalite ve  liyakat odaklı önemli yeni adımlar atmayı planlamaktayız.

 

KİMYA VE MATEMATİK TIP İLE YARIŞIYOR

Temel bilimlerdeki programlara ve son olarak da felsefe bölümüne baktığımızda kontenjanların dolu olmasında burs verilmesinin katkısı oldu mu?

Programların dördünde de doluluk çok yüksek olmakla birlikte özellikle Kimya ve Matematik programlarındaki doluluk oranı ki; bu oran yüzde 100 oldu ve  en fazla talep gören Tıp programı ile yarışır duruma gelmiştir  Ülkemizin bilgi temelli gelişiminin zeminini oluşturan temel bilim programlarına öğrencilerimizin ilgi göstermesi ülkemizin iktisadi kalkınmasına önemli katkılar sunacaktır. Bu programlara ilişkin YÖK’ün başarı bursu uygulaması, bilim dünyası için bir ilk olan YÖK-TEBİP (Temel Bilimlerde Üstün Başarı Sınıfı) gibi projeler bu programların tercih edilme oranlarını arttırmıştır.  Bu Yeni YÖK’ün üstün değer atfettiği bu programlara yönelik gösterdiği hassas yaklaşımının bir sonucudur. Bu hassasiyet devam edecektir. 

 

FELSEFEYE BURS VERİLMESİ NASIL ETKİLEDİ?

 

Bu yıl felsefe programı da burs kapsamına alındı. Tercih edilme oranlarına nasıl yansıdı?

Bilindiği üzere YÖK Destek bursları kapsamında burs verilen programlar arasına bu yıl, genelde tüm bilimler, özelde ise sosyal bilimler için önemli olan, eleştirel ve mantiki düşünce ile tahlil kabiliyetinin gelişmesine etki eden “Felsefe” programı da dahil edildi.  Felsefe programında da doluluk oranı yüzde 98.93 oldu. Boş kontenjan yalnızca 28. Bu girişim Felsefe alanında bir farkındalığın oluştuğunu da göstermekte. Sadece bilgiye sahip insanlar değil dünya ve hayatı yorumlayabilme kabiliyetine sahip insan gücünün yetiştirilmesi bakımından bu sonuç sevindiricidir. Yükseköğretim Kurulunun bu alanda alacağı tedbir ve vereceği destekler ilerleyen yıllarda da devam edecektir.  

 

NEDEN TERCİH YAPMIYORLAR?

Bu yıl tercih hakkı olduğu halde bunu kullanmayan aday sayısı 594 bin 10 oldu. Siz adaylara ‘Neden tercih yapmadınız?’ diye soruyorsunuz. Bu yıl da adaylara bu soruyu yöneltecek misiniz?

Elbette soracağız. Geçen yıllarda da tercih yapmayan adaylara bu soruyu sorduğumuzda ilk sırada istihdam endişeleri geliyordu.  Bir başka neden puanlarının istedikleri bölümlere yetmemesi ve ekonomik nedenler olarak sıralanıyordu. Bir sonraki yıl daha iyi hazırlanarak istedikleri bölüm girme şanslarını yükseltmek isteyenler de vardı.

 

26-08-2020


Etiketler

Paylaşın arkadaşlarınızı da bilgilendirin

Paylaş