Arama sonuçları

Çalışan annenin ‘yeterli miyim?’ sorusu

Çalışan annenin ‘yeterli miyim?’ sorusu

Çalışan kadınların en büyük sorunlarından biridir, doğumun ardından bebeğini evde bırakarak, tekrar işe  başlamak.  Anneler  bu süreçte bir yandan yeterli anne olma endişesi yaşarken, bir yandan da suçluluk duyar. Hem bebek, hem de anne için zorlayıcı olabilen bu dönemin, daha kolay atlatılabilmesi için Anadolu Sağlık Merkezi Psikolojik Danışmanı Necmiye Doğruer,  bakın hangi önerilerde bulunuyor: 

HEM ANNELİK HEM İŞ KADINI ROLÜ: Doğum sonrası işe başlama sürecinin güçlüklerini yaşayan kadınlar, hem annelik hem de iş kadını rollerinde, meselenin neresinde ne kadar durabildiği konusunda sorgulamalar yaşıyor. Zihnen evde, bedenen işte geçirilmek zorunda olan saatler, ruh sağlığının en büyük tehdidi oluyor. Bölünmüşlük hissi ile yaşamsal rolleri arasında sıkışmışlık yaşayan çalışan anne için hem iş, hem de bebeğiyle ilgili konularda mükemmeliyetçiliğe kayan bir idealizasyon oluşuyor. 

BEBEK ANNENİN HİSLERİNİ PAYLAŞIR: Bebekler çok uzun süre annenin taşıdığı duyguyla hareket ediyor. Anne kaygılıysa bebek de kaygılı, anne huzurlu ve rahatsa bebeğin yaşamsal reaksiyonları  da bu yönde oluyor. Bu nedenle doğum sonrası iznini tamamlayıp işe  dönen annenin, bebeğini hangi duyguyla evde, ona bakım veren kişiyle bıraktığı büyük önem taşıyor. 

SUÇLULUK DUYGUSU OLMADAN: Eğer anne, güvenle ve endişeden uzak bir biçimde bebeğinden ayrılarak,  huzurla bebeğini o kişiye emanet edebiliyorsa, bu zorunlu durumla baş etmek her iki taraf içinde kolay oluyor. Anneyi vicdani olarak en çok zorlayan nokta, bebeğini evde bıraktığı için duyduğu suçluluk oluyor. Yeterli anne  olma endişeleriyle boğuşan annelerin, bebeğiyle kurduğu bağın zayıflayacağına dair yoğun kaygıları ve bebeğin gelişiminin sekteye uğrayacağı, travma yaşayacağı  korkuları da süreci zorlaştırıyor.

EKSİKSİZ OLMAK ÇABASI: Yeni annelik ve işe dönüş karmaşasında, bebeğe, ev yaşantısındaki rutinlere ve eşe dair sorumluluklar konusunda eksiksiz bir performans gösterme çabası da, anneyi fazlasıyla yıpratıyor. Eksiksiz olma çabası yerine annelerin öncelikle koşulları olduğu gibi kabul etmesi, kendi yeterliliğini sorgulamak yerine  “olabildiği kadar” sınırında kalması, bu noktada kendi şartlarının gerçekliğini görmesi ve sakinlikle yapabileceklerinin sınırlarını kabul etmesi gerekiyor.   

ÖNEMLİ OLAN KURULAN GÜÇLÜ BAĞ: Bebeğin, bakım veren kişi ile kurduğu ilişki çok önemli olsa da, annesiyle arasındaki ilişkinin yerini asla alamaz. Anne ve bebek arasında kurulan sağlam ilişkiyle,  fiziksel olarak ayrı olunan zamanlarda da bebek anneyi, anne de bebeği zihninde taşıyabilir. Kurulan güçlü bağın yardımıyla bebek annenin varlığından uzaklaşmaz. Temel mesele budur ve bunu bilmek sıkışmış bir anne için çıkış noktası olabilir. İşe giderken bebeğini ruhen ve bedenen güvenle evde bırakabilen anne, bu süreci ruhsal olarak zorlanmadan yaşayabilir, güçlüklere ve olası sorunlara çözüm yolu bulabilir. 

BABALAR DA SÜRECE DAHİL EDİLMELİ: Birçok anne, bebek dünyaya geldikten sonra babaların süreçteki gücünü ve desteğini yok sayıyor. Ancak bu zor süreçte babaların da katkı sağlamasıyla, aile  olarak her güçlüğün altından daha kolay kalkılabiliyor. Kadının bebeğe dair her şeye tek başına kalkışması anlamlı olmadığı gibi kadının babayı bu sürece dahil etmeye gönüllü olması gerekiyor.

Şule YILMAZ

info@pervinkaplan.com

pervinkaplanblog@gmail.com

 

10-11-2016


Etiketler

Paylaşın arkadaşlarınızı da bilgilendirin

Paylaş