Kalitelerini ‘akredite’ olarak gösteriyorlar
Bir eğitim kurumu için en önemli noktalardan biri de hiç kuşkusuz verdiği eğitimin kalitesini belgelemek ve belli standartları yerine getirdiğini göstermek oluyor. Bunun yolu da ulusal ya da uluslararası akreditasyon kurumlarından geçiyor. Türkiye’de de başta yükseköğretim kurumları olmak üzere birçok eğitim kurumu bağımsız kurumlara kapılarını açarak eğitimlerini incelemelerini talep ediyor. Bu incelemeyi de akreditasyon uygunluk değerlendirme kuruluşları yükseköğretim kurumlarının daveti üzerine yapıyor.
'BENİ DENETLE' DİYORLAR
Mühendislik fakültelerinden fen fakültelerine, fen edebiyat fakültelerinden tıp ve hemşirelik eğitimine kadar değişik alanlarda hem ulusal hem de uluslararası denetleme kuruluşları inceledikleri kurumların eğitimlerinin “eşdeğerliliklerini” ve belli bir standartı yerine getirdiğini onaylıyor.
STANDARTLARI YERİNE GETİRİYOR
Eğitiminin eşdeğerliliğini ve kalitesini incelemeye açan kurum bağımsız kuruluşların eğitim ortamlarının denetlenmesine izin veriyor. Bu denetlemeler bazen bir yıldan uzun da sürebiliyor. Üstelik de verdiğiniz eğitimi denetlettiğiniz ve akreditasyon belgesini aldığınızda bu belgeyi sürekli kullanma şansınız da olmuyor. Çünkü akreditasyon devamlı bir süreçtir. Bir kurumun akredite edilmiş olması verilen “akreditasyon” belgesini sürekli taşıması anlamına gelmiyor. Denetlemeyi yapan bağımsız kuruluşlar belli aralıklarla akreditasyon sürecini tekrarlıyor ve belirlenen standartlara uyup uymadığınızı kontrol ediyor. Bu süreç sonunda da ya akreditasyon belgeniz uzatılıyor ya da sona eriyor.
Akreditasyon belgesine sahip olmak ise bir eğitim kurumu için ulusal ya da uluslararası standartları yerine getirdiğini gösterirken, kurumun da verdiği diplomanın da tanınırlılığını artırıyor.
Fotoğraf: Yaşar Üniversitesi
01-05-2015