Arama sonuçları

5 öğrenciden 1’i temel yeterliliklere sahip değil

5 öğrenciden 1’i temel yeterliliklere sahip değil

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) tarafından 3’er yıllık dönemlerde gerçekleştirilen bir izleme araştırması olan Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA) 2022 sonuçlarına göre Türkiye’de her 5 öğrenciden 1’i temel yeterliliklere sahip değil. 

Eğitim Reformu Girişimi (ERG)Politika Analisti Özgenur Korlu PISA, 2022 sonuçlarını  “Bir Bakışta PISA 2002” yazısında değerlendirdi.  PISA 2022’de ağırlıklı alan matematik okuryazarlığı olurken, Türkiye matematik endişesi en yüksek ülkelerden biri. PISA 2022 sonuçlarının en önemli özelliğinini COVID-19 salgınının öğrenci performansına ve refahına etkileri üzerine verilere sahip ilk büyük ölçekli çalışma olması olduğuna değinen Korlu’nun çalışmasından satır başları şöyle: 

3 ÇEYREK OKUL YILI DEMEK

Genel olarak sonuçlar, OECD genelinde önemli bir gerileme olduğunu ortaya koyuyor. Özellikle matematikte OECD ortalamasında görülen 15 puanlık düşüş üç çeyrek okul yılı öğrenme kaybına eşit.

SON 20 YILDA İLERLEME KAYDEDİLMEYEN ALAN, MATEMATİK

PISA 2022’ye 81 ülke ve ekonomi katıldı. OECD Eğitim ve Beceriler Direktörlüğü Direktörü Andreas Schleicher, bu döngüdeki odak alan olan matematiği “PISA’ya göre 15 yaşındaki öğrencilerin son 20 yılda ilerleme kaydetmediği alan” olarak tanımladı. Bu odak alanda ortalama puanı en yüksek olan üç ülke ve ekonominin sırasıyla Singapur, Makao (Çin) ve Tayvan (Çin) olduğu görülüyor. Türkiye, bu listede 453 puan ile 39. sırada yer alıyor. Önceki döngü olan PISA 2018’de Türkiye 41. sırada yer alıyordu. PISA 2022’de OECD ülkeleri arasında ise ilk üç Japonya, Güney Kore ve Estonya. Türkiye, sadece OECD ülkeleriyle karşılaştırıldığında 32. sırada. 

Sonuçlar, Türkiye’nin tüm alanlarda OECD ortalamasıyla arasındaki puan farkını azalttığını gösteriyor. PISA 2018’de matematikte 35 olan puan fark, PISA 2022’de 19’a geriledi. Fark, okumada 20, fende ise 9. Bu durum, OECD ortalamasına göre Türkiye’nin salgın döneminde daha az öğrenme kaybı yaşadığına işaret ediyor olabilir. Türkiye’nin puanları matematikte aynı düzeyde kalırken, okumada 10 puan azaldı, fende ise 8 puan arttı. OECD ortalamasında ise her üç alanda da puanların düştüğü görülüyor. Türkiye’nin okuma ortalamasındaki 10 puanlık düşüş, yarım okul yılı olarak düşünülebilir.

MATEMATİK ENDİŞESİNİN EN YÜKSEK OLDUĞU ÜLKELER ARASINDA

Her PISA döngüsünde ülke ve ekonomilerin ortalama puanlarının yanı sıra, öğrencilerin yeterlik düzeylerine göre nasıl dağıldığı da paylaşılıyor. PISA 2022’de, önceki döngülerde olduğu gibi altı yeterlik düzeyi bulunuyor. En düşük düzeyler “1c”, “1b” ve “1a” iken “6” en yüksek yeterlik düzeyi. PISA kapsamında düzey 2, asgari yeterlilik düzeyi olarak tanımlanıyor ve bu düzeyin altında puan alan öğrencilerin temel yeterliklere sahip olmadığı belirtiliyor. Türkiye ortalaması karşılaştırmalı olarak incelendiğinde matematikte temel yeterliklere sahip olmayan öğrenci oranının arttığı, üst düzey başarı gösterenlerin (5. düzey ve üstü) oranının ise salgının etkisine karşın korunduğu görülüyor. 

YETERLİLİKLERE SAHİP DEĞİLLER

Türkiye ortalamasının OECD ortalamasına yaklaşması da üst düzey başarı gösterenlerin korunması ve temel yeterlik düzeyindeki öğrenci oranının OECD ortalamasına göre salgın döneminde daha az artmasıyla açıklanabilir. Buna karşın, PISA 2022 verileri, Türkiye’de neredeyse üç çocuktan birinin matematikte temel yeterliklere sahip olmadığını gösteriyor. Ayrıca Türkiye, öğrencilerin matematik endişelerinin yüksek olduğu ülkeler arasında yer alıyor. Temel yeterliliklere sahip olmayan öğrenci oranı okumada yüzde 29,3, fende ise  yüzde 24,7. Her üç konuda da temel yeterliklere sahip olmayan öğrencilerin oranı ise yüzde 18,5. Bu da neredeyse her beş öğrenciden birinin temel yeterliklere sahip olmadığı anlamına geliyor. 

KIZ ÇOCUKLAR OKUMADA OĞLANLARDAN BİR OKUL YILI İLERİDE

Sonuçlara cinsiyet kırılımında bakıldığında, Türkiye’de kız çocukların okuma ve fen puanlarında oğlanlardan daha başarılı olduğu, matematikte ise oğlanların daha başarılı olduğu görülüyor. Matematik (oğlanlar lehine 6 puan fark) ve fende (kızlar lehine 5 puan fark) fark görece daha azken, okumada kızlar lehine 24 puan. Bu da bir okul yılı fark olduğu anlamına geliyor. 

BİR OKUL YILINA DENK

PISA 2022, öğrencilerin ortalama puanlarının ne kadarının sosyoekonomik durumla açıklanabildiği de inceleniyor. OECD ortalamasında matematik puanlarının yüzde 15,5’i, Türkiye’de yüzde 12,6’sı sosyoekonomik durumla açıklanıyor.Sosyoekonomik durumu ilişkin bir gösterge olarak da değerlendirilebilecek uluslararası ekonomik, sosyal ve kültürel statü endeksi ise bir birimlik değişikliğin kaç puan artışa karşılık geldiği ortaya okuyor. Sadece bir birimlik bir değişiklikle Türkiye’deki öğrencilerin ortalama matematik puanında 27 puanlık artış olması sağlanabiliyor. Bu değişim, öğrenciler arasında bir okul yılının üzerinde fark yaratıyor.

AKADEMİK DAYANIKLILIK

OECD, uluslararası ekonomik, sosyal ve kültürel statü endeksine göre dezavantajlı olmalarına karşın PISA’da üst düzey performans gösteren öğrencileri  “akademik olarak dayanıklı” olarak tanımlıyor. Türkiye’de bu öğrencilerin oranı (yüzde 11,7) az bir farkla da olsa OECD ortalamasının (yüzde 10,2) üzerinde. 

5 ÇOCUKTAN 1’İ HAFTADA BİR KEZ YEMEK YİYEMİYOR

Salgın döneminde de sıkça gündeme gelen ve sosyoekonomik olarak dezavantajlı çocukların okula devamı ve eğitim çıktılarının iyileştirilmesinde kilit politikalardan biri olan gıdaya erişime de PISA 2022’de yer veriliyor. PISA 2022’ye Türkiye’den katılan çocukların yüzde 19,3’ü, yani neredeyse beşte biri, para eksikliği nedeniyle haftada en az bir kez yemek yemediklerini bildiriyorlar.

LİSELER ARASINDA FARK

OECD’nin sağladığı verilere ek olarak, Millî Eğitim Bakanlığı (MEB) de bir rapor yayımlayarak PISA 2022’de Türkiye’nin performansını değerlendirdi. Burada OECD’nin raporlarından farklı olarak farklı okul türlerinin ortalama puanı paylaşılıyor. Buna göre puanın en fazla azaldığı okul türlerinden biri olan mesleki ve teknik Anadolu liseleri aynı zamanda ortalama matematik puanının en düşük olduğu okul türü. Eğitim İzleme Raporu 2023 kapsamında yapılan değerlendirmeler, 9. sınıfta sınıf tekrar oranının da mesleki ve teknik Anadolu liselerinde diğer okul türlerine göre yüksek olduğuna işaret ediyordu. Özellikle MEB’in son bir kaç yıldır sistemli bir şekilde mesleki ve teknik Anadolu liselerine ilişkin projeler geliştirdiği düşünüldüğünde, bu gösterge ışığında bu projelerin etkisinin de değerlendirilmesi önemli bulgular sunabilir. 

Okul türüne ilişkin veriler fen liseleriyle diğer okul türleri arasındaki ciddi farkın sürdüğünü gösteriyor. Fen liseleri ve sosyal bilimler liseleri arasında 80 puan (dört okul yılı) fark görülüyorken, mesleki ve teknik Anadolu liseleriyle karşılaştırıldığında bu fark 203 puana (10 okul yılı) kadar çıkıyor. Farklı lise türlerinden mezun olan öğrencilerin aynı beceride olmadığını gösteren bu durumun, eşitlik ve adalet ilkeleri açısından olumsuz olduğunun altını çizmek gerekiyor. 

BÖLGELERE GÖRE VERİLER

PISA 2015’te bölgelere göre ortalama PISA puanlarını paylaşan MEB, PISA 2022 için hazırladığı raporda bu veriye vermedi. Bu verinin paylaşılması, şeffaflık ve hesap verebilirlik açısından önemli.

KRİZLERE DAYANIKLI EĞİTİM SİSTEMLERİ NEYİ FARKLI YAPIYOR? 

COVID-19 salgının eğitime ve öğrencilere etkilerini ölçen ilk büyük ölçekli araştırma olan PISA 2022, ülkelerin salgın dönemlerini değerlendirilerek daha dayanıklı eğitim sistemlerinin özelliklerini de ortaya koyuyor. OECD, dayanıklı eğitim sistemlerini “COVID-19 pandemisiyle ilgili kesintilere dayanabilen ve öğretimin olumsuz koşullarda bile devam etmesini sağlamak için daha iyi hazırlıklı olanlar” olarak tanımlanıyor. Ülke ve ekonomilerin dayanıklılık performansı üç değişkenin durumu analiz edilerek ölçülüyor: Matematik performansı, eşitlik (sosyoekonomik adalet) ve iyi olma hâli. İyi olma hâlini ölçmek için öğrencilerin okulda kendilerini ait hissetme durumlarının ve okulda aidiyet duygularının 2018 ve 2022 yılları arasında nasıl değiştiği incelendi. Her üç göstergede en iyi performansı gösteren ülke ve ekonomiler: Japonya, Güney Kore, Litvanya ve Tayvan (Çin). Bu ülke ve ekonomiler arasında Litvanya dışında hepsinin matematik ortalamasına göre ilk onda yer aldığı görülüyor. OECD, bu ülkeler arasında şu politikaların ortak olduğunu ve bunların dayanıklılıkla ilgili olduğunu belirtiyor: 

-COVID-19 salgını sırasında okullar üç aydan uzun süre kapanmadı.

-Uzaktan eğitim dönemlerinde öğrenciler, başta dijital cihazlara erişim olmak üzere daha az engelle karşılaştılar.

-Salgın döneminde öğretmenler, çocuklarının gelişimi hakkında ebeveynleri bilgilendirmeye devam ettiler ve bu da ebeveynlerin çocuklarının öğrenmelerine katkıda bulunmalarını sağladı.

-Bu sistemlerde öğrenciler, daha fazla ebeveyn desteği alabildiklerini belirtiyorlar.

-Bu sistemlerdeki okullar, okul iklimi, disiplin, okul ve sınıf güvenliği açısından daha iyi performans gösteriyor. 

-Öğrencilerin sınıf tekrarı yapma oranı daha düşük. 

-Öğrenciler 14 yaşından sonra farklı okul türlerine yönlendiriliyorlar.

-Okullarda daha iyi niteliklere sahip personel ve yüksek kaliteli dijital kaynaklar sunuluyor.

-Okulların yönetiminde kalite güvence mekanizması olarak daha fazla içsel değerlendirme ve özdeğerlendirmeye alan açılıyor. 

-Müfredatı şekillendirmede (örneğin dersler, ders içeriği ve öğrenme materyalleri hakkında karar verme) okullara daha fazla güveniyorlar.

 

09-12-2023


Etiketler

Paylaşın arkadaşlarınızı da bilgilendirin

Paylaş