Arama sonuçları

Eğitimde ‘parayı’ aileler harcıyor

Eğitimde ‘parayı’ aileler harcıyor

Türkiye eğitim harcamalarında OECD ülkeleri arasında Meksika ve Kolombiya’nın ardından son sıralarda yer alıyor. Türkiye’de eğitim alanında harcamayı yapanlar ise aileler. 

Eğitim masrafları nitelikli eğitime erişimin önündeki en büyük engellerden engellerden biri olarak karşımıza çıkıyor. Dolayısıyla ailelerin gelir durumu ve eğitime ayırabildiği kaynaklar da nitelikli eğitimi etkiliyor. Eğitim konusunda 2007 yılından bu yana izleme raporları paylaşan Eğitim Reformu Girişimi (ERG) Eğitim İzleme Raporu 2023 raporunu açıkladı. Raporda uluslararası karşılaştırma yapılabilecek en güncel verilerin bulunduğu 2019 yılında OECD ülkelerinin ilköğretim ve ortaöğretim kademelerindeki eğitim kurumlarında öğrenci başına yapılan toplam harcamaya yer verildi. 

Buna göre OECD ülkelerinde ilköğretimde öğrenci başına yapılan harcama ortalama 9 bin 923 ABD doları, ortaöğretimde ise ortalama 11 bin 400 ABD doları. Öğrenci başına harcamanın, dokuz ülke dışında, ortaöğretimde daha yüksek olduğu görülüyor. Diğer yandan, ilköğretim lehine farkın en yüksek olduğu Estonya’da fark 922 ABD dolarıyken ortaöğretim lehine farkın en yüksek olduğu Çekya’da iki kademe arasındaki fark 4 bin 837 ABD dolarına kadar çıkıyor. Bu durum OECD ülkelerinde ağırlıklı olarak harcamaların ortaöğretime odaklandığını ortaya koyuyor. 

TÜRKİYE NE HARCIYOR?

2019 verilerine göre Türkiye’de ilköğretimde öğrenci başına yapılan harcama 4 bin 400 ABD doları, ortaöğretimde ise 5 bin 110 ABD dolarıdır. Bu miktarlarla Türkiye, OECD ülkeleri arasında Meksika ve Kolombiya’nın ardından son sırada yer alıyor. 

HARCAMAYI KİM YAPIYOR?

Eğitim harcamalarının yanı sıra harcamaların hangi finansman kaynakları kullanılarak yapıldığı şeffaflık, hesapverebilirlik, adalet ve eşitlik ilkeleri açısından izlenmesi önemli bir konu olduğu vurgulanan raporda şu verilere yer veriliyor: 

“2019 yılı verilerine göre Şili, Avustralya, Birleşik Krallık ve Güney Kore dışında tüm OECD ülkelerinde en fazla harcama kamu kaynaklarından yapılıyor. Buna karşın özel kaynaklarla yapılan harcamalara bakıldığında ülkeler arasında önemli farklar vardır. Örneğin, Norveç’te özel harcamalar sadece %4 iken Meksika’da özel harcamaların payı %43’e kadar çıkıyor. Son 10 yılda Türkiye’de finansman kaynaklarına göre eğitim harcamalarına bakıldığında 2021’de kamu harcamalarının payı 2 yüzde puan azalarak son 10 yıldaki en düşük seviyeye, %68,7’ye geriledi. Aynı dönemde özel harcamaların payının ise en yüksek düzeye çıktığı, %30,9 olduğu görülüyor. 2021 yılı verilerine göre eğitim harcamalarının içerisinde hanehalkı eğitim harcamalarının payı %20,9, özel tüzel kişiliklerin harcamalarının payı ise %10,0’du.

Diğer OECD ülkelerinde olduğu gibi Türkiye’de de eğitime ayrılan kaynaklar en fazla kamu kurumlarınca karşılanıyor. 2023 yılı verilerine göre kamu idaresinin toplam eğitim bütçesi24 570 milyar 44 milyon 65 bin TL’dir. Bu kaynakların %76,4’ü MEB bütçesi. Toplam eğitim bütçesi içerisinde MEB bütçesi yanı sıra Yükseköğretim Kurulu (YÖK) bütçesi ve üniversite bütçeleri yer alıyor. 

MEB bütçesi son 5 yıldır düzenli olarak artıyor, benzer bir eğilimin toplam eğitim bütçesi için de geçerli olduğu söylenebilir. Buna karşın iki kalemin de merkezi yönetim bütçesine oranı azalıyor. Bu dönemde merkezi yönetim bütçesinin de arttığı düşünüldüğünde her geçen yıl merkezi yönetim bütçesinden eğitime daha az kaynak ayrıldığı söylenebilir. Önceki yılla karşılaştırıldığında en fazla azalma 2023’te görüldü ve MEB bütçesinin merkezi yönetim bütçesine oranı 1,1 yüzde puan azarak 9,7’ye, toplam eğitim bütçesininki ise 1,3 yüzde puan azalarak 12,8’e geriledi. 

Bu iki kalemin GSYH’ye oranına bakıldığındaysa MEB bütçesinin oranının 2023’te arttığı, toplam eğitim bütçesininkinin ise aynı seviyede kaldığı görülüyor . 2023 yılında MEB’e 435 milyar 351 milyon 82 bin TL bütçe verildi. Bu miktar, MEB bütçesinin önceki yıla göre reel olarak %61,1 arttığı anlamına geliyor. MEB bütçesi değerlendirilirken nominal ve reel ayrımının farkına varmak, yani yıllar arası karşılaştırma yaparken tüketici fiyat endeksini (TÜFE) dikkate almak çok önemlidir. Enflasyon, bireylerin alım gücünü etkilediği gibi eğitim hizmetleriyle ilgili maliyetleri de etkiliyor. Bu durumda enflasyon dikkate alınarak bir artış yapılmaması eğitim hizmetlerinin aksamasına neden olabilir. Örneğin 2022 yılında nominal olarak bütçe artmış gibi görünmesine karşın reel olarak %25,3 azalmıştı.

AİLELER NE HARCIYOR?

Peki ailelerin harcaması ne durumda? Raporda bu konuyla ilgili de şu veriler yer alıyor: En güncel harcama verilerinin bulunduğu 2021’de ulusal eğitim harcamalarının %21,0’i hanehalkları tarafından yapıldı ve hanehalkı eğitim harcamaları önceki yıla göre reel olarak %15,7 arttı. 2020’nin salgın koşulları altında geçmesi nedeniyle 2019’a göre hanehalkı eğitim harcamaları reel olarak azalmıştı. 

2021-22 eğitim-öğretim yılında okulların tüm yıl boyunca yüz yüze eğitime devam edebilmesi etkisini hanehalkı harcamalarında da gösterdi. Hanehalkı eğitim harcamaları, kademelere göre de farklılık gösteriyor. Özellikle öğrencilerin merkezi sınava hazırlandığı kademeler olan ortaokul (%24,8) ve ortaöğretimde (%26,9) hanehalkı eğitim harcamaları en yüksektir. Salgın döneminde %8,5’e kadar gerileyen okulöncesi eğitimdeki hanehalkı harcamalarının payı ise yeniden yükselişe geçti. Salgın öncesine göre hâlâ daha düşük olması okulöncesi eğitimde okullulaşmayı artırmak için MEB’in yürüttüğü çalışmalar ve bunlara ayrılan kamu kaynaklarıyla açıklanabilir.

ÖZEL ÖĞRETİM KURUMLARINA HARCAMA 

Özel öğretim, hem hanehalkının eğitim harcamaları üzerindeki etkileri, hem de Türkiye’de eğitim politikalarının odaklandığı bir alan olmasıyla izleme çalışmaları için önemli bir konudur. Önceki yıl özel öğretim kurumlarına kayıtlı öğrenci oranındaki artış eğilimi, 2022-23 eğitim-öğretim yılında da devam etti ve 0,4 yüzde puan artarak %9,5 oldu. 

En fazla artış mesleki ve teknik ortaöğretimde (0,9 yüzde puan) görülmekle birlikte okulöncesi eğitim hariç tüm kademelerde oran önceki yıla göre yüksektir. 2022-23 döneminde oranın en yüksek olduğu kademeler sırasıyla okulöncesi eğitim (%18,2), genel ortaöğretim (%16,2) ve mesleki ve teknik ortaöğretimdir (%8,9) (Grafik 5). COVID-19 salgını nedeniyle önceki yıl azalan okulöncesindeki oran, 2021-22’de son 10 yılın en yüksek seviyesine çıkmış olsa da bu yıl geriledi. Genel ortaöğretimin ise geçen yıl başladığı artış eğilimi devam ediyor. Eğitim ve öğretim desteğinin devam ettiği tek program türü olan mesleki ve teknik ortaöğretimde ise istikrarlı artış sürüyor.

Diğer yandan, özel öğretim kurumları sayılarına bakıldığında durum farklıdır. Okulöncesi eğitim ve ilkokul hariç, tüm kademelerde özel okul sayılarının azaldığı görülüyor. 2022-23’te okulöncesi eğitimde özel öğretim kurumlarının sayısı %4,5 artarken genel ortaöğretimde %4,5, mesleki ve teknik ortaöğretimde ise %11,1 azaldı.

Okul sayılarındaki azalmanın nedeni özel öğretim kurumlarını etkileyen mali kriz olabilir. Benzer ekonomik koşulların hanehalklarını da etkilediği düşünüldüğünde, özel öğretim kurumlarının neden geçtiğimiz yıla göre daha fazla tercih edildiği araştırılmalıdır

29-11-2023


Etiketler

Paylaşın arkadaşlarınızı da bilgilendirin

Paylaş