Arama sonuçları

Tüm dünya online eğitim deneyimi yaşıyor

Tüm dünya online eğitim deneyimi yaşıyor

Tüm dünya online eğitim deneyimi yaşıyor. MEF Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Muhammed Şahin koronavirüs salgının tüm sektörleri hazırlıksız yakaladığını söyleyerek, “Covid-19 salgını nedeniyle tüm dünyadaki eğitim dünyası etkilendi ve şu an tüm dünya online eğitim deneyimi yaşıyor” dedi.

Rektör Şahin ile pervinkaplancom instagram hesabından yükseköğretim kurumlarında koronavirüs salgını ile birlikte zorunlu başlayan uzaktan-online eğitimi konuştuk. İşte Rektör Şahin’in konuşması:

TÜM DÜNYA ONLİNE EĞİTİM DENEYİMİ YAŞIYOR

Beklemediğimiz yerden sorular geldi. Bu sorunu tüm dünya yaşıyor ve tüm dünyada üniversiteler online eğitim deneyimi yaşıyor. Hazırlıklı olanlar vardı. Olmayanlar da vardı. Kendi üniversitem kurulduğundan beri içerik aktarma olayını dijital olarak önceden öğrenciye vermekteydi. Öğrenci daha sınıfa gelmeden içeriği aldığı için sınıfta aktif öğrenme gerçekleşiyordu.

BİR AY ÖNCESİNDEN HAZIRLIK YAPTIK

Bir ay öncesinden hazırlık yaptık. Dekanlarımızla toplantılar yaptık. Kendimizi hazırladık. O gün geldiğinde ne yapacağımızı bilmemiz gerekiyordu. Virüs geldiğinde nasıl aksiyon alacağımızı biliyorduk. Evet biz kurulduğumuzdan beri dijital ağırlıklı Flipped Learning’le aktif öğrenme yapıyoruz ama hocalarımızın canlı online deneyimi yoktu. Bir ay içinde hocalarımıza canlı online eğitimi verdik, deneyimlemeler yapıldı. Öğrencilerimize videolara hazırladık. Web sayfası hazırladık. Ayrıca süreç başladıktan sonra da online eğitimle ilgili 6 sayfalık bir yol gösterici doküman hazırladık ve herkese açtık.

YÖK, 24 saat geçmeden hızlı kararlar aldı. Tam da bizim istediğimiz gibi alt yapısı hazır olan üniversitelerin öğrencilerini mağdur etmemesi için online eğitime geçmeleri için senatoya yetkiler verdi. ‘Eğitimi sürdürün’ dedi. Hazır olamayan üniversiteler genelde devlet üniversiteleri oldu.

EĞİTİMİ KORONA İLE KONUŞMAYA BAŞLADIK

Üniversitelerin hep bilimsel çıktıları konuşulurdu. Eğitimi koronavirüs gelince konuşulmaya başlandı. Teknoloji bunlara izin veriyor. Birçok büyük üniversite 6 Nisan’da başlayabildi. Hazırlıksız yakalanan üniversiteler de kısa sürede başlayabildi. Tek eksik kalan hocaların formasyonu, pedagojisi. Bu çok önemli.

K12’LERDE DE VELİLER ENDİŞE ETMESİN

K12’lerde veliler fazla devreye girmeye başladı. Hepsi öğretmen oldular. Ben de K12 babasıyım. İki çocuğum var. Benim çocuklarımın, şu bir ayda elde ettiği deneyimi ben iki senede veremezdim. Bu süreç bir eğitimdir. Teknolojinin sadece oyundan ibaret olmadığını teknolojinin her derde deva olabileceğini ve geleceği şimdiden gördüler. Dijitalleşme zaten vardı. Ama biraz kağıt üzerindeydi. Bu olayla herkes bir şekilde dijitalle geçmek zorunda kaldı. Çocuklar dünyanın nereye gideceğini şimdiden deneyimlediler. Bu da bir öğrenme sürecidir. Aileler eksik bir şey kalacak diye endişe etmesin. Çocuklar burada hayata tutunma, hayata karşı mücadeleyi öğreniyor. Dünyada neler olduğunu, nereye doğru gittiğini öğreniyor. K12’den üniversiteye kadar herkes ciddi bir öğrenme sürecinden geçiyor.

 

YÜZ YÜZE EĞİTİM ORTADAN KALMAYACAK AMA…

 

Yüz yüze eğitim ortadan kalmayacak ama belli oranda derslerin online verilebileceğini ve bu yönde bir gidişatın olacağı kesin. Üniversite eğitimi, K12 için de geçerli, sadece içerik aktarımı değildir. Eğitim bir yaşam biçimidir. Kişisel gelişim de orada oturur. Öğrenci arkadaşından, hocasından, çevresinden, kulüplerden, stajlarından öğreniyor. Üniversiteler meslek edindirme yerleri değil. Gençleri geleceğe hazırlayan kurumlardır.  Bu gençler mezun olduktan sonra belki 40, 50 belki 60 sene emekli olamadan çalışacaklar. 5 yıl sonra mesleklerin yüzde 50’si olmayacak diyoruz. Ne gelecek bilmiyoruz… Önemli olan öğrencinin dersleri sadece bilesi değil, yaşamın diğer koşullarını öğrenmesidir. Üniversite bunları kazandırıyor. O nedenle yüz yüze eğitimin bitmesi mümkün değil.

 

İÇERİK AKTARIMI DEĞİŞECEK, SINIFLAR AKTİF OLACAK

 

Öğrencinin kişisel gelişimi üniversitede şekilleniyor. Beceri eğitimleri ufuk açıyor. Herkes birbirinden öğreniyor.  Yüz yüze eğitim devam edecek ama içerik aktarmanın yeri değişmeli. Sınıfta olmamalı. Bilgi ve içerik sınıftan önce aktarılmalı. Dersler aktif öğrenme ile yapılmalı.  Sınıflar aktif olmalı. Aktif öğrenme deneyimleyerek, uygulayarak öğrenmedir. Hocanın bilge kişi olmadığı, moderatör olduğu sınıflardır. Hocalara moderatör olduğunda daha çok çalışıyor. Günceli takip etmek zorunda.  Bu eğitim sistemleri gelişecek. Dijital kaynaklı, yapay zeka kaynaklı kaynaklar gelişiyor. MEF’te 3 yıldır uyguluyoruz. Pearson, McGraw Hill, Cengage kaynaklarını kullanıyoruz. Kişiselleştirilmiş eğitim tam olarak bu.  

 

AKTİF İLE HİBRİT EĞİTİM FARKLI

Aktif ile hibrit farklı. İçeriği önceden dijital ortamda sunalım. Biz önceden video olarak veriyoruz. Dersten önce konuyu hoca 5-10 dakika video olarak özetliyor. Şu anda her bölüm ortalama 2-3 ders için bu dijital kaynakları kullanıyor.  Önümüzdeki yıl bu sayı artacak. Örneğin, fizikten bir öğrenci bir soruyu çözemedi. Çözememesinin kaynağı matematik diyelim. Kitap öncelikle öğrenciye bilgi mesajı atıyor. Senin bu soruyu çözememenin nedeni matematikte bu konu. Bu mesaj Fizik hocasına da atılıyor. Eğer aynı hatayı birkaç öğrenci yaparsa, bu sefer Fizik hocası matematik hocasına gidip o konuyu bir daha gözden geçirmesini isteyebilir. Ne kadar yüksek bir oto kontrol olduğunu görüyoruz.

HOCALAR MODERATÖR OLACAK

Her hoca kendi içeriğini hazırlamamalı. İçerik hazırlayan yayın evlerinin çalışmaları artacak. Hocanın emeğinden bu daha az masraflı. Hoca moderatör olmalı. İki yıl önce YÖK Başkanımız dijitalleşme ile ilgili bir makale istemişti. Söylediğim yayın evleriyle iki gün YÖK Başkanımız zaman geçirdi. Bizim MEF olarak yapay zeka destekli kaynaklara ödediğimiz para 615 bin TL Bu devlet üniversiteleri için büyük para değil. Devletimiz yükseköğretimin bütçesini hiçbir zaman kesmedi. Hakkını vermemiz lazım. Devlet üniversitelerinde buna ayıracak kaynak var. Bugün Hollanda kadar ARGE’ye kaynak ayırıyoruz. Ama ayırdığımız kaynağın karşılığını alamıyoruz. Devletimiz bu olaylardan sonra ciddi bir şekilde düşünmeli. Bu süreçlerden teknolojisi, parası olan kendini düzeltecektir. Bilim teknoloji kaldığı yerden devam edecektir.

YÖK’ÜN KAYIT DONDURMA HAKKI VERMESİ ÇOK ÖNEMLİ

Kayıt dondurma YÖK’ün, hazır olmayan üniversiteler, öğrencinin memnuniyeti veya öğrencinin bu süreçte başka sorunlar da yaşayabileceğini düşünerek çıkarttığı bir uygulama. Öğrencinin interneti de olsa evinde ailesi hasta olabilir veya öğrenci korkuyor olabilir. Onlara bir olanak tanımak için yaptı. Eğer üniversitenizin verdiği eğitimden memnun değilseniz veya sizin o eğitimi alacak zamanınız yoksa evde başka sıkıntılar varsa kayıt dondurabilirsiniz dedi. Biz MEF’te hiç karşılaşmadık. 

BU SÜREÇTE HERKESİN ANA GÖREVİ BU İŞTEN SAĞLIKLI ÇIKMAK

 

Bu süreçte herkesin ana görevi bu işten sağlıklı çıkmak. Birinci görevimiz bu. Hem kendimizi hem ailemizi korumak, kollamak. Öğrenci bu dönem hiç ders veremiyorsa yazın verir. Önemli olan sağlıklı olsun. Öğrenciler de veliler de sabırlı olsunlar. Üniversitelerini eleştirebilirler, eleştiriyorlar da. Daha büyük üniversiteler daha zor adapte olabiliyorlar. Teknik üniversiteler de var içlerinde. Herkes bu sorunla yeni karşılaştı. Kimse şartlar aynıymış gibi beklemesin. Ama bunun yanında da üniversiteler eğitimin kalitesini düşürmemek için ellerinden geleni yapıyorlar. İçerik aktarma olayını devam ettirmeye çalışıyorlar.

Sonuçta bunun yerine yazın öğrencileri iki ay çağırabilirsiniz. Yazın da ne olacağının garantisini kimse bilmiyor.

MEZUNİYET TÖRENLERİ

 

Bizim mezuniyet törenimiz Temmuz’un başındaydı Ağustos’a erteledik ama bilemiyoruz. Olmazsa Ekim’e kalacak gibi görünüyor.

ÜNİVERSİTELER ZAMANINDA AÇILABİLECEK Mİ?

Üniversitelerin zamanında açılıp açılamayacağının kararını sağlıkçılar bilir. Şu anda Sağlık Bakanlığı yürütücülüğünde olan bilim kurulumuz var. Siyaset de herkes de onların dediğini yapmak zorunda. Onlar ne derse biz onu yapacağız. Tabi ki şu var ülke olarak Amerika ve İngiltere’nin yaşadığı sıkıntıları sağlık açısından biz yaşamıyoruz. Önceden önlemler alınmıştı. Keşke biraz daha alınsaydı. Daha da radikal alınsaydı. Yani keşkeler çok ama keşkeler üzerinde konuşmanın anlamı yok. Ama şu anda geldiğimiz noktada onların yaşadığı sıkıntıları ülkemiz yaşamıyor. Her gün hepimiz izliyoruz. Sağlıkçılarımızın tahminleri de Mayıs’ın sonuna doğru yavaş yavaş kısıtlamaların kalkacağı yönünde. Tabii ki uyarılara herkes uyarsa…

TAM BURSLAR ARTTI AMA YÜZDE 50’LER ETKİLENECEK

Yükseköğretim kanunda yapılan değişiklikle vakıf üniversitelerinin zorunlu burs oranı yüzde 10’dan yüzde 15’e çıkarıldı. Diğer taraftan bakınca daha iyi oldu diyen olabilir. Tam bursluların oranları yükseltildi sonuçta. Diğer taraftan ise daha alt burslardan gelen öğrencileri etkileyecek bu durum. Mesela benim üniversitemde öğrenciden gelen gelirle öğrenciye harcadığı rakam arasında fark var. Yani öğrenciden gelen gelir harcamayı karşılamıyor.

200 SENE ÖNCE ÜNİVERSİTE KAPATILDI

Amerika’da en son 200 sene önce bir üniversite kapatıldı ve Anayasa Mahkemesi iptal etti, akademik özerkliğe ters diye. Dünyanın en iyi üniversiteleri vakıf üniversiteleri. Harvard, Stanford, MIT başta olmak üzere Yale, Princeton. Yani devlet, o üniversitelere inanılmaz kolaylıklar sağlıyor. Türkiye'de bugün sıralamalara sokulan, birçok sıralamaya göre siz de biliyorsunuz yine en önde olan üniversiteler vakıf üniversiteleri. Tabii MEF’in rektörü olarak gururla söylüyorum. Koç, Sabancı, Bilkent gibi üniversitelerimiz en önde. Online eğitime devlet üniversitelerinin çoğu hazırlıklı değildi. Bence vakıfların üzerine bu kadar gidilmesini doğru bulmuyorum. Zaten her yıl vakıf üniversiteleri denetimden geçiyor. K12’de de var mutlaka bu tip denetimler. Ben devlet üniversitesinde rektörlük yapan biri olarak, ben devlette bile bu kadar mali denetim geçirmedim. Yani vakıf üniversiteleri her yıl yaptığınız denetimlerde vakıf üniversitesinin mali olarak nereye gittiğini zaten görürsünüz. İsterseniz müdahale edersiniz o zaman. 

SADECE ELEKTRİK VE SU GİDERLERİ AZALDI

Hepimiz ekonomik krizden etkileniyoruz. Herkes zannediyor ki giderler azaldı. Giderlerde eksilen sadece elektrik ve su parası. Üniversiteler daha çok kaynak ayırıyor altyapılarını güçlendirmek için, dijital altyapıya yatırım yapılıyor bu dönemde. Gelecekte tabii ki ekonomik krizden herkes etkilenecek. Onun için özellikle vakıf üniversiteleri için bu dönemde bu yasanın çıkmasının iyi olmadığını düşünüyorum. Bu süreci bir atlatıp hep birlikte oturabilirdik ve bu karar alınabilirdi. Üniversitelerin gelir gider durumlarına bakılması gerekiyor bence. Bizim üniversitede sayı olarak 3000 öğrencimiz var. Böyle ciddi etkilenecek bir üniversite değiliz, arkamızda da Merhum İbrahim Arıkan’ın şirketleri var. Gerek MEF Okulları gerek MEF Üniversitesi sağlam bir şekilde devam edecek, bir sıkıntı yaşamadan ama herkes için aynı şey olmayabilir. Bugün Amerika’da yanlış hatırlamıyorsam, üniversiteler için devlet 40 milyar dolara yakın bir rakam kaynak ayırıyor. Vakıf devlet ayrımı yapmadan yapıyor bunu. Bilgisayarı olmayan öğrenciler için olsun, altyapı yetersiz olan öğrenciler için bu kaynakları şimdiden aktarmaya başladılar. 40 Milyar dolar fonu olan ve vakıf üniversitesi olan Harvard’a bile 9 milyon dolar yardım yapılmış.

ÖZEL OKULLARDA İŞE GİRİYORLAR

Bizim Eğitim Fakültemizden mezun olan öğrencilerimiz özel okullara işe giriyor. Bizim zaten Eğitim Fakültemizde Okulda Üniversite modeli var. Birinci sınıftan itibaren öğrencilerimiz okullarda bunu deneyimliyorlar. Hem devlet, hem de özel okullarda ve bu süreç devam ediyor. Bu deneyim, yüz yüze deneyim şimdi online öğrenciler staj yapıyor aynı şekilde. Zaten bizimkilerin normalden fazla stajları var. 1. sınıftan itibaren 2. sınıfta haftada bir gün bir okulda geçirmesi gerekiyor. 3. sınıfta 2 gün, 4. sınıfta 3 gün, yani devletin istediği rakamın çok üstünde stajları var. 

YÜZDE 99’U ZAN ALTINDA BIRAKIYORUZ

 

Biz bu yasaları aslında çok küçük gruplar için çıkarıyoruz. Yani elindeki olanakları, yetkileri kötü kullanan akademisyen, rektör, yönetici olabilir. Bunlar için çıkarıyoruz. Bu oran yüzde 1-2’yi geçmez. Ama yüzde 99’u da zan altında bırakıyoruz, rencide ediyoruz. Zaten akademik özerklikte gördüğünüz, özerk olmayan, özgürlüğün olmadığı yükseköğretim kurumlarında üretim olmaz. Bu mümkün değildir. Dünya sıralamaları dediniz, oradaki en öndeki üniversitelerde ilk 100’ün yüzde 40’ı Amerika’dan çıkıyor, yüzde 18-20’si İngiltere’den. Kalanı da Avrupa’dan. Bunların dışında yüzde 1-2. O zaman doğruyu kim yapıyor ortada?

2011 yılında Avrupa Üniversiteler Birliği’nde özerklik raporu yayınlanmıştı, 8-9 sene önce. Orada OECD ülkeleri arasında da 30-32 ülke arasında 22-30 arasındaydık. Şimdi tüm dünyada 144 ülke arasında 140.yız, orada yine 25-28’lerdeydik. Hiçbir lider yasaklar getirerek demokrasi vaadinde bulunamaz. Yasaklarla demokrasi gelmeyeceği gibi yasaklarla da başarı olmaz. Başarı teşviklerle olur. Biri suç işliyorsa akademisyen, devletin yasalarında tanımlı suçlardan, zaten yargılanır. Ülkemizin yaşadığı bu sıkıntılar her düzeyde var. Geçmiş dönemde Ergenekon dedik, FETÖ dedik. Bunlardan ders çıkarmamız lazım.

 

SALGINDAN SONRA DÜNYA NEREYE GİDER?

 

Bakın bu olaylardan sonra dünyanın gideceği 2 yön var. İki görüş var:

1. görüş, bazı liderlerin kendilerini güçlendirmek için daha sert önlemler alacakları,

2. görüşte  daha pozitif, daha ılımlı liderlerin geleceği yönünde.

Demokrasinin ve şeffaflığın daha fazla olacağı ve dünyanın daha barış içinde olacağını düşünenler var. Ben ikinci gruptayım.

 

Z KUŞAĞINI İYİ İNCELEMEK GEREK

Z kuşağını herkes iyi incelesin. Başta siyasiler. Z kuşağını incelemeden geleceklerini planlamasınlar. Ben hem Y kuşağına rektörlük yaptım, hem Z kuşağına. Kendim de X kuşağıyım. Y kuşağının son jenerasyonuyla Z kuşağı gerçekten çok farklı.  Dünyaya barışı bunlar getirecek. Bakın burada Wuhan’da çıkan bir virüs tüm dünyayı etkiledi. Yani Türk’ün Türk’ten başka dostu yok, bu gibi söylemlerin artık bitmesi gerekiyor. Aynı şey diğer ülkeler için de geçerli. Birlikte hareket edersek, daha iyi bir gezegen bizim olur. Ben böyle olacağını düşünüyorum. Onun için herkesin oturup bir düşünmesi lazım bu olaylardan sonra. Bu olayları bir fırsata çevirip böyle daha kişileri ya da kurumları zapt-ı rapt altına almaya yeltenmeleri doğru olmaz, ters tepebilir. 

22-04-2020


Etiketler

Paylaşın arkadaşlarınızı da bilgilendirin

Paylaş