Pandemi sonrası merdiven altı iş yerlerinde çocuk işçi istismarı arttı
"Onun İşi Okumak" sloganıyla çocukların eğitim hayatına kazandırılması için saha çalışmaları yürüten Yeryüzü Çocukları Derneği Başkan Yardımcısı klinik psikolog Merve Özdenler, Kovid-19 salgınının, milyonlarca çocuğu tekrar çocuk işçiliğine sürüklediğini belirterek, "Özellikle merdiven altı iş yerlerinde camlara filmler çekilerek çocuklar uzun saatler boyunca çalıştırıldı" dedi.
Kovid-19 salgınının yol açtığı olumsuz sosyoekonomik şartlar, tüm dünyada çocuk işçiliğini önlemede elde edilen başarı eğilimini tersine çeviriyor. Dezavantajlı gruplar arasında en korumasız olan çocukların çalışma hayatına girmesi, pandemi sonrası yeniden artışa geçti.
ÇOCUK İŞÇİLİĞİNİN NEDENLERİ
Özdenler, çocuk işçiliğinin nedenlerini ve dünyada çocuk işçiliğinin son durumunu, AA muhabirine değerlendirdi.
Çocuk işçiliğini "Çocukları, çocukluklarını yaşamaktan alıkoyan, potansiyellerini ve saygınlıklarını eksilten fiziksel ya da zihinsel gelişimlerine zarar veren her türlü iş" olarak tanımlayan Özdenler, Türkiye'nin de imzaladığı 138 sayılı Asgari Yaş Sözleşmesine göre 15 yaş altında eğitim hakkını engelleyen her tür işin çocuk işçiliği olarak gruplandırıldığını belirtti.
"KOVİD-19 SALGINI ÇOCUK İŞÇİLİĞİNDEKİ DÜŞÜŞ TRENDİNİ BOZDU"
Çocukların iş hayatına girmesinin temel nedeninin yoksulluk olduğunu aktaran Özdenler, çocuk işçilerin tercih edilmesinin nedeninin işverenlerin onları "ucuz işgücü" olarak görmesi olduğuna dikkati çekerek, özellikle gelişmemiş ve az gelişmiş ülkelerde bu algının daha fazla ihmal ve istismara yol açtığını dile getirdi.
Türkiye'nin son yıllarda yoğun göç aldığına, çocuk işçilerin sığınmacı çocuklarla yer değiştirdiğine vurgu yapan Özdenler "Mülteci çocukların, kayıt dışı olma hali çocuk haklarının ihlalini kolaylaştırdığı için işverenler daha çok mülteci çocukları tercih ediliyor" ifadesini kullandı.
Özdenler, göçle Türkiye'deki çocuk işçiliği piramidinin de değiştiğini dile getirerek, şöyle dedi: "Piramidin en alt kısmında göçmen çocuk işçiler yer alıyor. Yerli çocuk işçiliğinin ise piramidin neresinde konumlandığını tam olarak bilmiyoruz çünkü kayıt dışılık söz konusu ama göçmen mülteci çocuklar ağırlıklı olarak piramidin en altında."
"DÜNYADA 160 MİLYON ÇOCUK İŞÇİ BULUNUYOR"
Özdenler, dünyada şu an tanımlanan 160 milyon çocuk işçi olduğunu aktararak, şöyle dedi: "Neredeyse her 10 çocuktan biri çocuk işçi. Kız ve erkek oranlarına bakacak olursak da bunun 63 milyonunun kız, 97 milyonunun erkek çocuk işçi olduğunu söyleyebiliriz. Her yaş grubunda erkek çocuk işçiler kız çocuk işçilere göre 34 milyon daha fazla."
160 milyon çocuk işçiden 79 milyonunun, sağlıklarını, güvenliklerini ve ahlaki gelişimlerini tehlikeye atarak çalıştığının altını çizen Özdenler, dünyada çocuk işçiliğinin en yoğun görüldüğü kıtanın Afrika olduğunu kaydetti.
Özdenler "Sahra altı Afrika'da çok ciddi bir çocuk işçiliği var. Afrika'da her 5 çocuktan biri çocuk işçi" diyerek, Afrika'yı, Asya ve Amerika kıtasının takip ettiğini aktardı.
Çocuk işçilerin sektörel dağılımına da değinen Özdenler, "Dünyada ilk sırada tarım alanı geliyor. 5 ila 11 yaş arasındaki çocukların çok büyük kısmı tarımda çalışıyor. Bunu sanayi ve hizmet sektörü takip ediyor" dedi.
Özdenler, Türkiye'deki çocuk işçiliğine ilişkin değerlendirmede bulunarak, "Türkiye'de 5-17 yaş arasında 720 bin çocuk işçinin olduğu söyleniyor. Tabii bazı üniversitelerde yapılan ve birkaç akademisyenin teyit ettiği ama kayıtlara girmeyen verilere göre bu sayı 1 milyon 560 bin" diye konuştu.
Türkiye'de dünyadan farklı olarak çocukların hizmet sektöründe çalıştığını dile getiren Özdenler, "Türkiye'de çocukların yüzde 45,5'i hizmet sektöründe çalışıyor. Bunu sanayi ve tarım takip ediyor. Yaş grupları açısından bakacak olursak 5-14 yaş grubu ağırlıklı olarak tarımda çalışırken, 15-17 yaş hizmette çalışıyor" sözlerini sarf etti.
"ÇALIŞAN ÇOCUKLAR HEM FİZYOLOJİK HEM DE PSİKOLOJİK HASAR ALIYOR"
Çocukların, uzun süre ve sağlıklı olmayan ortamlarda çalışmasının fizyolojik sorunlara yol açtığını kaydeden Özdenler, "Bu durum, fizyolojik gelişimleri için önemli uyaranların onlara ulaşmaması anlamına geliyor. Fiziksel gelişim geriliği çok sıklıkla görülüyor. Kas iskelet sistemi sorunları oluyor. Kalp ve dermatolojik rahatsızlıklar oluyor. Tüm bunlara uyku bozuklukları da eşlik edebiliyor" ifadesini kullandı.
Erken yaşta çalışmak zorunda kalan çocukların sadece fizyolojik değil, psikolojik olarak da olumsuz etkilendiğinin altını çizen Özdenler, anksiyete, depresyon ve intihar eğilimini, çalışan çocuklarda karşılaşılan temel zihinsel problemler olarak sıraladı.
Çocuk işçilerin, radikal grupların hedefi olma ve zararlı madde alışkanlığı gibi sorunlarla da sıkça karşılaşabileceğine dikkati çeken Özdenler, "Çalışan çocukların ileriki yaş dönemlerinde özellikle ergenlik döneminden sonra yaşadıkları olumsuz yaşam koşullarının, onları, radikal grupların hedefinde olma veya herhangi bir bağımlılık maddesi kullanma gibi olumsuz tercihlere yönlendirdiğini söylemek mümkün" görüşünü dile getirdi.
Merve Özdenler, çocuklara yönelik 4 çeşit istismarın olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Biri fiziksel istismar; yani kaza dışında çocukların vücudunda herhangi bir şekilde yara bırakan her türlü eylem için fiziksel istismar diyebiliriz. Bir diğeri duygusal istismar, daha çok reddedilme, yalnız bırakılma, sevgiden yoksun bırakılma, baskı, tehdit gibi tüm unsurları duygusal istismar kategorisine koyabiliriz. Üçüncü olarak ekonomik istismar. Çocuğun eğitimhakkını engelleyici, haklarını ihlal edici her türlü davranış yine çocuğun ekonomik açıdan istismarı anlamına geliyor. Bir de son olarak çocuğun cinsel haz amacıyla kullanılması cinsel istismar olarak karşımıza çıkan bir durum."
12-11-2022