Arama sonuçları

Erdoğan: 1951’de ne bilim adamımız, ne özel okulumuz, ne şirketimiz vardı

 Erdoğan: 1951’de ne bilim adamımız, ne özel okulumuz, ne şirketimiz vardı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Mütevelli Heyeti Başkanlığı’nı oğlu Bilal Erdoğan’ın yaptığı İlim Yayma Cemiyeti’nin Atatürk Kültür Merkezi'nde düzenlenen "İlim Yayma Ödülleri" törenine katıldı. Erdoğan konuşmasında İlim Yayma Cemiyeti ve Vakfı'na ilişkin "Öğrenci yurtları, bursları, eğitim merkezleri, şubeleri, örgün ve yaygın eğitim kurumları, üniversitesi ve diğer faaliyetleriyle iftihar verici bir müessese konumundadır" dedi.

Erdoğan, 1951 Türkiye’sinin manzarasını şöyle anlattı: “1951 Türkiye'sinin manzarası şuydu. Bütün müminler, inançlılar, bir tek cümleyle cahil ve fakirdiler. Ne ilim adamımız vardı, ne iktisadi gücümüz ne şirketimiz ne radyomuz ne özel okulumuz ne bilim adamımız ne tüccarımız ne derneğimiz ne vakfımız vardı. Tamamen teşkilatsız bir toplumduk. Bütün gayrimüslimlerin vakıfları, teşkilatları vardı. Niçin? Çünkü Osmanlı Devleti'nde millet sırtını devlete dayamıştı. İçtimai meseleler bilaistisna devlet tarafından organize edilirdi. Devlet arkasından çekilince millet adeta çırılçıplak ortada kaldı. 1950 sonrasında kurumlaşmak, cemiyetleşmek başladı. İlk cemiyetimiz de İlim Yayma Cemiyeti'ydi."

YENİ İLETİŞİM ARAÇLARIYLA BİRLİKTE

Batı ülkeleri başta olmak üzere, dünyanın pek çok yerinde toplumların geleceklerinden duydukları endişenin en önemli sebebinin, yeni nesillerin adeta avuçlarından kayıp gittiğini görmeleri olduğunun altını çizen Erdoğan, şöyle dedi: "Biz de kendi evlatlarımızı, teknolojiyle birlikte hızla bünyemizi saran yeni iletişim mecralarının sinsi, yıkıcı ve olumsuz etkilerine karşı korumak zorundayız. Son dönemde, yabancı sosyal medya platformlarının kullanımının yaygınlaşmasıyla ahlaki açıdan ciddi bir erozyon hatta yozlaşma yaşandığını görüyoruz. Bu platformalar vasıtasıyla milli bünyemizi tahrif ve tahrip eden sapkın akımların toplumumuza sirayet etmeye başladığına şahit oluyoruz. Bunlarla mücadele konusunda en büyük görev, İlim Yayma Cemiyeti ve Vakfı gibi dava sahibi, dert sahibi, medeniyet şuuru sahibi müesseselere düşüyor.”

AİLEDE GÜZEL İNSAN YETİŞTİRMEK

Erdoğan, binlerce yıldan beri insan yetiştirme ve üretimin, toplumları ayakta tutan iki önemli unsur olduğunu, insanın ailede yetiştiğini, üretimin ise iktisadi işletmede yapıldığını söyledi.

Ailede güzel insan yetiştirilirse işletmede de helal rızık üretimi olacağını kaydeden Erdoğan, şunları söyledi: "Helal rızık da insanları refaha kavuşturur. Saadeti ailesinde, refahı da işletmesinde aramayan toplumlar, bozulmaya ve nihayetinde yıkılıp gitmeye mahkumdur. Dünyada ve ülkemizde aile kurumuna yönelik saldırılara işte bu gözle de bakmalıyız. Hayırlı insan yerine nefsinin ve hırsının kölesi bireyler yetiştiren bir yapıdan helal rızık ve onun getirdiği refah çıkmaz."

ÇOCUKLARA KURALLAR ÖĞRETİLİRDİ

Erdoğan, eskiden çocuklara, "Bir kişi sabah nasıl kalkacak? Yemeğe nasıl oturacak? Nasıl giyinecek? Sokağa nasıl çıkacak? Büyüklerine ve küçüklerine nasıl davranacak? İş ve ev hayatında nasıl hareket edecek velhasıl nasıl yaşayacak?" gibi hayatın içinde nasıl davranmalarını anlatan kuralların öğretildiğini aktardı.

TERBİYE EĞİTİMİ VEREN KURUMLAR

Çocukların zihnine ve gönlüne bu kuralların nakşedildiğini kaydeden Erdoğan, şöyle devam etti: "Bu terbiye eğitimini veren sosyal ve kurumsal yapı Birinci Dünya Savaşı ile birlikte yıkıldığı için uzunca bir süre tabir yerindeyse pusulasız kaldık. Sadece biz değil, sömürgeci emperyalistlerin haricindeki dünyanın tamamı benzer bir savrulmaya maruz bırakıldı. Her ne kadar İkinci Dünya Savaşı sonrasında İslam dünyasında pek çok bağımsız devlet ortaya çıktıysa da bunların kağıt üzerinde kaldığını, gerçekte durumun hiç de öyle olmadığını biliyoruz. Cetvelle sınırlarını çizdikleri çok nüfusa ve az toprağa ya da tam tersi büyük toprağa ve az nüfusa sahip devletleri yörüngelerinde tutanlar, bunun için terörden darbeye kadar her türlü yolu denemişlerdir."

MİLLİLEŞTİRMEKTEN GEÇİYOR

Cumhurbaşkanı Erdoğan, çocuk yetiştirme konusunda ailelere ve sivil toplum kuruluşlarına uyarılarda bulunarak, konuşmasını şu sözlerle tamamladı:

"Yakaladığımız bu ivmeyi sürdürebilmemiz için çocuklarımızı medeniyetimize, tarihimize ve kültürümüze uygun şekilde yetiştirme meselesini önceliklerimizin en başına koymak mecburiyetindeyiz. Aksi takdirde sonumuz, nesillerinin kesilme tehdidi karşısında çaresiz kalan Batılı ülkeler gibi olur. Bunun yolu da eğitim vasıtasıyla çocuklarımızın maddi ve manevi beslenme kaynaklarını millileştirmekten geçiyor. Devletin görevi bu sürecin önünü açmak, kolaylaştırıcı ve teşvik edici rol oynamaktır. Asıl işi yapacak olan bilim insanlarımızdır, sivil toplum kuruluşlarımızdır, bizatihi ailenin ta kendisidir. İlim Yayma Cemiyetimizden ve aynı kulvarda faaliyet yürüten gönüllü teşekküllerimizden artık çok daha güçlü bir şekilde sahaya girmelerini bekliyoruz. Unutmayınız, sizin bıraktığınız her boşluğu doldurmak için emperyalist beslemesi nice marjinal yapılar hazır bekliyor. Dünya siyonistleri hazır bekliyor. Onlara bu fırsatı veremeyiz. Hep birlikte daha çok çalışarak evlatlarımıza, milletimize, kardeşlerimize, dostlarımıza, ümmete olan sorumluluklarımızı yerine getirmeye mecburuz."

Törene Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yanı sıra TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, İstanbul Valisi Davut Gül, İlim Yayma Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Bilal Erdoğan, İlim Yayma Ödülleri Ödül Komisyonu Başkanı Fatih Savaşan, akademi, iş, siyaset, sanat ve medya dünyasından davetli yer aldı.

17-12-2023


Etiketler

Paylaşın arkadaşlarınızı da bilgilendirin

Paylaş