Açık liseliler ya işte ya tarikatta
Açık liseliler ya işte ya tarikatta. Açık liseye giden öğrenci sayısı, son 5 yılda yaklaşık yüzde 65 arttı, kayıtlı öğrenci sayısı yaklaşık 1.5 milyona ulaştı. Bu öğrencilerin yüzde 23’ünü, yani yaklaşık 250 binini 14 -17 yaş arasında zorunlu eğitim çağındaki çocuklar oluşturuyor.
Cumhuriyet'ten Figen Atalay'ın haberine göre, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) üyesi, eğitimci Gülsün Kaya, “Açık Öğretim Lisesi’nin işlevi, cemaat ve tarikatlara öğrenci devşirmek midir”, “Liseli gençler, örgün eğitimin dışına düştüğü için mi AÖL’ye kaydoluyor ve cemaatlerin, tarikatların eline düşüyor, yoksa cemaatlerin, tarikatların eline düştüğü için mi örgün eğitimden ayrılıyor” sorularını soruyor.
2012’de 4+4+4 olarak bilinen 6287 numaralı yasayla ilk dörtten sonra imam hatip ortaokullarına ve ikinci dörtten sonra da açık liseye gitmenin yolunun açıldığını anımsatan Kaya, “Açık lise, 17 yaş altı çocukları da bünyesine aldı. Mesleki ve Teknik Açık Öğretim Lisesi dışındaki AÖL öğrencilerine hiçbir yüz yüze eğitim uygulanmıyor. Zorunluluk olmadıkça açık lise, bu yaş gençlerine uygun değildir” dedi.
İSTANBUL’DA 300 BİN ÖĞRENCİ
AÖL’de yaklaşık 300 bin öğrenciyle İstanbul’un başı çektiğini, açık lise öğrencilerinin en yoğun olduğu üç ilçeden birinin 9 bin 500 öğrenci ile Küçükçekmece olduğunu anlatan Kaya, ÇYDD’nin geçen yıl bu ilçedeki AÖL öğrencileri için bir proje geliştirmeye karar verdiğini söyledi.
Projenin duyurulması için ilçedeki her yerin afişlerle donatıldığını ancak öğrenci ve ailelere bir türlü ulaşılamadığını anlatan Kaya, o yaşananları şöyle anlattı:
“Hedef kitle, yani örgün liselerde tutunamadığı için AÖL’ye kayıt yaptıran, zorunlu eğitim çağında olan 14 -17 yaş grubu öğrencileri ortada yoktu. AÖL’nin öğrencileri neredeydi?
ÖĞRENCİLER TEK TEK ARANDI
Onlar da okulları gibi ‘hayalet’ miydi? Proje grubu, 14-17 yaş arası AÖL’ye kayıtlı, ilçe sınırları içinde oturan 500 öğrenciye doğrudan ulaşmaya karar verdi. Öğrencilere tek tek telefon edildi.
Telefona bazen anne-babalar çıktı; tamamına yakını çocuklarının yatılı bir Kuran kursunda olduğunu, çocukların vereceğimiz bilgileri zaten orada aldıklarını, fazladan bir de dinlerini öğrendiklerini söylediler.
Bazen telefona öğrencinin kendisi çıktı. Bir işte çalıştığını, zamanı olmadığını, zamanı olsaydı katılmak isteyeceğini söyleyenler oldu. Bazısı Kuran kursuna gittiğini, bunun dışında bir şeyle ilgilenmediğini dile getirdi.”
HAYALET OKUL
Zorunlu eğitim çağındaki çocukların Açık Öğretim Lisesi’ne geçebilmesine olanak sağlayan yasanın, öğrenci sayısında patlama yaşanmasına neden olduğuna dikkat çeken Kaya, şöyle devam etti:
“Bu öğretim yılında, erken yaşta ilkokula başlatılan 600 bin çocukla birlikte 1 milyon 800 bin öğrenci ortaokulu bitirecek. Bu öğrencilerin 150 bininin -önceki yıllara bakarak- sınavla öğrenci alan liselere yerleşeceğini varsayarsak 1 milyon 600 bin öğrenciden imam hatip liselerine gitmek istemeyen, özel okula gitmek için de koşulları uygun olmayan binlerce, on binlerce öğrencinin gideceği tek okul Açık Öğretim Lisesi olacak. ‘Gideceği okul’ derken sözün gelişi, aslında öğrencinin gideceği bir okul yok; Açık Öğretim Lisesi bir yer, bir mekân, bir okul değil! Bu okul, hayalet bir okul. Gerçekten ‘açık’, duvarı yok! Bu ‘okul’ bir isim listesinden ibaret. Böyle olduğu için de 1.5 milyon öğrencisi olan okulun tek bir müdürü var!”
YA İŞ YA DA CEMAAT
Açık Öğretim Lisesi’yle ilgili iki bilimsel araştırmadan birini araştırmacı Zeynep Özdoğan’ın yaptığını ve sadece 4 AÖL öğrencisine ulaşabildiğini vurgulayan Gülsün Kaya, “Özdoğan’ın ve ÇYDD Küçükçekmece Şubesi üyeleri olarak bizim çalışmamızın ortaya çıkardığı sınırlı gözlem gösteriyor ki, zorunlu eğitim çağında Açık Öğretim Lisesi’ne geçen öğrenciler, öğretim süreçlerinde bir biçimde ayrımcılık yaşamışlar ve girdikleri merkezi sınavda da istedikleri sonucu alamamışlar. Bu nedenle eğitime olan inançlarını büyük ölçüde yitirmişler. Bunlara ailelerinin ekonomik koşulları da eklenince bu çocukları bekleyen ‘gelecek’ gelmiş: Ya çocuk işçiliği ya da sonucunun nasıl biteceği belli olmayan cemaat ve tarikatların çatısı altına girmek.
‘Zorunluluk’ olmasa AÖL’de de olmayacaklar. Çok büyük bir çoğunluğu yoksul aile çocuğu olan ergenlik çağındaki yüz binlerce çocuk, uzaktan eğitim sistemiyle asla daha iyi bir yaşam şansına sahip olamayacak; AÖL, var olan eşitsizlikleri derinleştirip yeniden yeniden üretecek” diye konuştu.
‘MERDİVEN ALTI’ KURAN KURSU
Proje için aranan telefon numaralarından bazıları birden fazla öğrenciye aitti, yani bir telefon numarasının karşısında birçok farklı öğrencinin adı yazıyordu. Telefona çıkan kişi ya da kişiler, öğrencinin aranmasından duydukları rahatsızlığı dile getirerek çocuklarla konuşulmasına engel oldular. Telefona çıkan kişiler, bir cemaat ya da tarikata mensup “merdiven altı” yatılı Kuran kursu yöneticisiydi.
Bu yoğun çalışmaların sonunda sadece dört öğrenci “İçimdeki Mucit” adlı ücretsiz eğitim programına kayıt yaptırdı. Bu dört öğrencinin ikisi de daha sonra karar değiştirdi, programa katılmaktan vazgeçti.
25-02-2020